Dizilerimizin bu sezon yeni buluşları arasında iki spor dalı var; atletizm ve tenis. WTA Chapmpionships turnuvasının üç yıllık İstanbul serüveni bitti. Yine ilgi çekecek bir başka turnuvayı İstanbul’a çekme planlarıyla ilgili TEB Holding Yönetim Kurulu Üyesi Varol Çivil Hürriyet’e açıklamalarda bulunmuş. Aklıma “A.Ş.K.” dizisi geldi.
Dizide Azra (Hazal Kaya) tenis hocası. Bugün 5. bölümü yayınlanıyor. Dört bölümü tekrar izledim. Tenis oynama anı çok az. Yakın çekim 1-2 atış yapıyorlar, o kadar. Bu sahneleri biraz daha uzatabilirlerdi. Karşılıklı atış yapılan sahneler de uzaktan çekilmiş. Hazır bir tenis rüzgarı gidiyor, Hazal Kaya’yı daha iyi hazırlayıp bu sahneleri çoğaltabilirlerdi.
Anladığım kadarıyla durum tam tersi gidiyor, dizi artık tenisten epey uzaklaşıyor. Bu akşamki bölümde Azra hamile olduğunu anlıyor. Tenis yine yattı. Belki de bir daha kortları göremeyeceğiz.
Atlet kızımız sporu hatırladı
Yeri gelmişken “Güneşi Beklerken”de Zeynep uzun bir aradan sonra tekrar atletizm antrenmanlarına başladı. Kerem’le uğraşmaktan neredeyse sporu bırakacaktı.
Son bölümde Cihan Hoca çok ara verdiklerini söyledi. Arayı
Şimdi “Bu soru da nereden çıktı?” diyeceksiniz... Basketbolda Galatasaray-Beşiktaş maçı saat 13.00’te oynanmıştı. Galatasaray’ın koçu Ergin Ataman, yayıncı kuruluşa, “Sayenizde sabah derbi oynadık. Taraftarımız yanımızda değildi. Bunun sorumlularından biri sizsiniz. Böyle bir derbiyi sıradanlaştırmak ayıptır” ifadelerini kullanmıştı.
Televizyonda futbol olsun basketbol olsun artık ticari anlayış fazlasıyla ön planda. Murat Murathanoğlu maçın cumartesi saat 15.30’da oynanmasını teklif ettiklerini, Galatasaray’ın pazar günü ısrarı karşısında kendilerini de zor durumda kaldıklarını öne sürmüştü. Bu durum sadece Galatarasay’ın değil, Fenerbahçe’nin de Beşiktaş’ın da başına gelebilir.
Yayıncı kuruluşların “hangi karşılaşmalardan ne kadar para kazanırım” kaygısı yüzünden sınırlar aşırı zorlanır oldu. Bugün İspanya, La Liga maçlarını Çin’e satıyor. Çok büyük bir pazar. Bunun bir “bedeli” var. Nedir? Saat farkını ortadan kaldırmak. Peki nasıl oluyor bu?
İspanya’da bu sene maçlar “alışık olunmayan” saat dilimlerinde oynanıyor. Üçüncü hafta Real Madrid-A.Bilbao maçının yayın saati 11.00 olmuş. TSİ ile 13.00...
Geçenlerde konuyu Altan Tanrıkulu’na
“Güneşi Beklerken”in Zeynep’i (Hande Doğandemir) Hafta Sonu dergisine bir röportaj vermiş. Fotoğraf yukarıdaki fotoğraf. Biz Hande kızımızı saf temiz duygular içinde, bir öğrenci rolünde izliyoruz. Algı böyle. Sen git “Madame Bovary” pozu verdir... Tamam girince internete çok farklı resimleri var Hande kızımızın. Oynadığı rol üzerine ağırlıklı bir röportajda kullanılacak resim mi? Millet bundan böyle dizide kendilerine nasıl “iyi gözle” bakabilir? Şöhret zor iş, her şeye dikkat edeceksin.
OSMANLI TOKADI’NDA AV SAHNESİ UYARISI
Son bölümde Fatih (İsmail Hacıoğlu) ava gidiyor. Ağaçta bir kuş onu bekliyor. Avlanma kıvamında yani. Bir yazı göründü altta; “Çekimler sırasında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir...” Şimdi bu yazı yazmasa “Fatih Sultan’a kuşu öldürttüler” diye ortalık yıkılacak. Bu yazıyı yazsan da görüntüde kuşun avlanma eylemi gerçekleşiyor. Böyle av sahnelerinde amaç “canlıya zarar vermese de” vermiş kadar seyirciyi etkilemek değil mi? Son şık; vatandaş zaten bunu biliyor!
YETENEK SİZSİNİZ TÜRKİYE’DE YETENEK KARMAŞASI
Yetenekli müzik grubu nasıl olur? Mesela her biri çalarken takla atarak çalar, aynı anda aynı hareketi sektirmeden yaparak çalar... Yani
“İlk cinsel deneyimimi 13 yaşında yaşadım. 20 yaşına kadar çok flörtüm oldu...” Sevgili Mesut Yar’ın programında Cemil İpekçi söyledi. Kimbilir kaç defa anlattı. Kendisi “RTÜK’ten özel izinli”dir. Rahatlıkla konuşabilir. Cemil Bey daha neler var anlatın, merak ediyoruz.
“Top Bizde” programında Bilgin Gökberk; “Bülent, bu programı zeki insanlar da izliyor” dedi. Bülent Ülgen’le araları zaten limon belli. Ama bu laf da yenilir yututur değil!
Geçen hafta Trabzonspor kendi sahasında oynuyordu. Devre arası saha içinden verilen görüntülerde; bazı adamlar ellerinde sopaya benzer bir alet, pat pat çimleri yerlerine yapıştırıyor. Türkiye’de saha bakımı böyle yapılıyor işte.
“Fatih” konuşurken sanki Polat’ı duyar gibi oluyoruz. Çünkü seslendiren aynı. Öyle olunca öncelik tabii ki Polat’da oluyor. Fatih için büyük talihsizlik....
“Bir Milyon Kimin” yarışmasında bazı soruların daha cümlesi bitmeden cevapları geliyor. Malum yarışmanın kitapçığı var. Soruları iyi ezberleyenler pat diye cevaplıyor. Ama bazen ters köşe de olunuyor. “Turist Ömer lakabıyla tanığımız” diye soru başladı, yarışmacılarından biri butona bastı; Sadri Alışık yanıtını verdi. Sorunun
Standarda bağlanmış bir durumdur. RTÜK şikayet hattına gelenlerin raporların yayınlanır. “Dizilerde ahlaksızlık diz boyu” şikayeti hep birinci sıradadır. Nitekim son üç aylık raporda, dön dolaş yine aynı durum. Hem izliyor, hem şikayet ediyorlar...
Öpüşme bir numaralı şikayet konusudur. Hatırlayın ne konuştuk o öpüşmeleri...
2000’li yıllarda 28 dizinin öpüşme sahneleri çok konuşuldu. Az buz bir sayı değil! Şimdi Uğur Yücel’le Beren Saat nasıl öpüştü onu yazıyorlar! Şöyle bir hatırlayalım dizi tarihimizin unutulumaz öpüşmelerini...
“Asmalı Konak”; Bahar (Nurgül Yeşilçay) - Seymen (Özcan Deniz)
“Yaprak Dökümü”; Fikret (Bennu Yıldırımlar) - Tahsin (Ahmet Saraçoğlu), Ferhunde (Deniz Çakır) - Şevket (Caner Kurtaran), Ferhunde - Levent (Nihat Altınkaya)
“Aşk-ı Memnu”; Bihter (Beren Saat) - Behlül (Kıvanç Tatlıtuğ)
“Canım Ailem”; Ali (Ozan Güven)- Seyhan (Funda Yiğit)
Med Yapım, sektördeki 20’nci yılını doldurdu. “Şahane Pazar”dan “Kim Beş Yüz Milyar İster?”e birçok başarılı formatı ekrana taşıyan yapım şirketinin sahibi Fatih Aksoy, “Yerli Homeland”in müjdesini verdi
Türkiye’de özel televizyonla yaşıt bir yapım şirketi Med Yapım. 1993’ten beri ayakta ve devam ediyor. “Sürpriz var mı?” diye sordum, Fatih Aksoy, “Homeland’in yerlisini yapacağız” dedi. Yapımcılarıyla görüşmüşler, onlar da olur vermiş. Şimdi dizinin hayranları “O kadar kolay değil” yorumlarına başlamıştır bile. Med Yapım’ın bu işi almasında başlıca rolü “Umutsuz Ev Kadınları”ndaki (Desperate Housewives) başarısı oynadı. Bu dizinin birçok senaryo uyarlaması yapıldı. Hiçbiri “Umutsuz Ev Kadınları” başarısını yakalayamadı. Şöyle diyeyim, Ortadoğu ülkelerine yerli hali, orijinalinden beş kat daha fazla fiyata satılıyor.
Bu arada “Homeland” gerçekten zor iş. Sanırım daha başlamadan en çok konuşulacak işlerden biri olacak. Eminim Ekşi Sözlük bu konuda bir başlık açar...
“İlklerin yapımcısı olduk”
Fatih Aksoy’la tanışıklığımız 1993, yani kuruluş yıllarından bu yana devam eder. Özel televizyon yayıncılığının ilk yapım şirketi olması, ona birçok konuda “ilkleri”
Mesele şu; bir yarışmaya 10 bin soru çalışıp gelenler var, bir diğer yarışmada da, “Üç beş alıp tüyelim” diyenler. Bir gün arayla izledim. “Böyle bir örneğe denk geldin, hepsini izlemeden konuşma” diyeceklerdir mutlaka. Benim derdim bu değil. Biliyorum ne cevval isimler yarıştı. Bunu bir kenara koyalım. Ama kardeşim, seyirciye soralım, amcama soralım ayağına da parayı “Günün kârı” diye kulak arkası yapanlara da; biz seyirci, mecbur edilmesin. “Vatandaş sebeplensin” diyorsanız o zaman “Şu 10 bin soruyu hatmetmiş gariplere yazık değil mi?” diye sormadan edemem.
DJ?yarışmacı bir şekilde 7 bin 500 TL’yi aldı, vınladı
“Kim Milyoner Olmak İster?” yarışmasında DJ kardeşimiz çıktı. 7 bin 500 TL’yi aldı gitti. Soru dizisi uygun düştü, “İzleyiciye soralım” şıkkını kullandı, o da tuttu. Sonra akrabaya telefon açma olayı gerçekleşti. Eee, o da oldu. “Türk Marşı’nın alaturka hali” geldi soru. DJ arkadaş hani, kulak aşinalığı olur diye düşündüm. Bilemedi. Hiç zorlanmadı. Yeni beyaz eşya parasını aldı gitti.
10 bin soruluk yarışma; yarışanlar heyecanlanıyor, biz izliyoruz
Show TV’nin dizi program vs. olarak ekrana yeni sürdüğü ürünlerin içinde üzerinde en çok konuşulan “Bir
Olay TV’de yayınlanan 10 filmin her birine 73 bin TL ceza uygulandı. Bu filmlerin üçü 1960’lı yılların, diğerleri ise 1950’li yılların yapımları. Yani 60 yıllık filmler. Hikaye nedir diye merak edip Olay TV Genel Yayın Yönetmeni İsmail Öztat’ı aradım.
Sigaraları kim atladı?
Bu filmler yaz döneminde yayınlanmış. Çoğu geç, hatta sabaha karşı oynatılmış. Öztat, bugüne kadar “buzlama” konusunda bir sorun çıkmadığını söylüyor.
Peki olanlar nedir? Sigaraların unutulduğu filmler, bu işle uğraşan “uzmanlar”ın tatile çıktığı döneme denk gelmiş. Yerlerine stajyerlerin baktığını, onların da “sigaraları atladığını” söylüyor İsmail Bey. Ceza gelince durumu fark etmişler. “Bu konuda biz hatalı olabiliriz” diyor Öztat ama itirazı cezaların miktarında.
“Ulusal kanal cezası verdiler”