Sina Koloğlu

“Bizde ses yarışmalarından şöyle albümü çıkıp, turneleri olan bir “star” çıkmadı, çıkar mı?” üzerine yazılar yazmıştım. “O Ses Türkiye”den denemeler çıktı ama hâlâ şöyle alıp götüren biri yok. Tam da bu sırada yarışmaya katılanları takip eden ve onlarla çalışan bir menajerle karşılaştım Özgür Ögöz. Bursa’da “Resimli Bar” vardır. Bütün “rock camiası” bilir. Sahnesinden birçok isim geçmiştir. Biz de (Bulutsuzluk Özlemi olarak ) bu listede yerimizi almıştık. Özgür’ü o günlerden tanırım. Menajerlik işi yapıyor şimdi. Ve Bursa’dan çıkıp, sonra “O Ses Türkiye” ile bir gecede şöhret olan Bihter’in menajerliğini de yapmış. Yukarıdaki sorunun cevabını verecek kilit isimlerden biriydi Özgür.

Bihter nerede söylüyordu?
Bihter Erkmen, Bursalı. “Resimli Bar” bu şehirde rock söyleyen bir ses için çıkılacak en iyi yer. O da hafta sonları Özgür’ün grubunda solistlik yapmış. “Bir yıldız potansiyeli olduğunu hep söyledim” diyor Özgür. Zaman geçmiş Özgür ile Bihter’in yolu şarkıcı-menajerlik ilişkisi içinde kesişmiş, “O Ses Türkiye” yarışmasının yapıldığı zamanlar. Bihter yarışmaya katılmaya karar vermiş (10 Ekim 2011’de Show TV’de). Kendine güveni var. Özgür de ilerisi için çok doğru

El Cezire kanalı, Cezayir devlet televizyonunu mahkemeye verdi. Nedeni, yayın hakkı kendisinde olan, 2014 Dünya Kupası baraj maçlarından biri olan Burkino Faso - Cezayir maçını “korsan” yayınlaması. Devlet televizyonu kamu yararına çalışır. Cezayir’in önemli maçını yayınlamak da kamu yararınadır. Cezayir devlet televizyonu bunu yapmıştır haklıdır!
Amerikan televizyon tarihinin üçüncü finali en çok izlenen dizi “Breaking Bad” oldu. Dream Works patronu Jeffrey Katzenberg üç bölüm daha çekilmesi yönünde bir teklif götürdü Vince Gilligan’a (dizinin yaratıcısı). Ne kadar? Tam 75 milyon dolar. “Üç bölüm daha çek ve 5. sezonu uzatalım” teklifiydi. Gilligan kabul etmemiş. Anında geri çevirmiş. Bilmem bizde benzeri olsa ne olurdu? “Muhteşem Yüzyıl”a sezonu uzat üç bölüm daha çek deseler bu parayı verseler mesela?
Bizde, telefon ile para sızdıran çeteler sloganı değiştirmiş. Televizyon izlediğim bir haberin konusu. Eskiden “PKK hesabınıza girdi” diye korkutup para tıktıklıyorlarmış. Şimdi “Adınız Ergenekon’da geçiyor” diye korkutup para alıyorlarmış. Burada bir ayrıntıya daha dikkat ediyorlar. Emekli askerler av olarak seçiliyor. Habere göre, bir emekli albay kendisini savcı olarak

Eurodata Worldwide 100 ülkede 5500 kanalı izliyor ve sektöre ilişkin değişik raporlar yayınlıyor. Geçen yılın dizi eğilimlerini incelediği bir rapor hazırladılar. Dünyanın 15 ayrı bölgesinde 127 kanalı tarayıp 140 bin saatlik program incelemenin sonuçları ilginç. 2012 yılında tüm dünyada üretilen programların performansı en yüksek olanların üçte biri diziler. Dünya ekranda dizi izledi. Televizyonların yerel içeriklerinin yüzde 80’ini diziler. 2012’de yakalanan oran bugüne kadarki en yüksek oran. Peki dünyada dizi eğilimi nasıl? Bizdeki durum nedir. Bir karşılaştıralım.

Yabancı formatın yerli hali tutuyor
Tatort (Almanya), Aguila Roja (İspanya) Volare (İtalya) gibi formatı yabancı kendisi yerli diziler iş yapıyor Avrupa’da. Downton Abbey’i de eklemiş rapor. Ben son dönem iki işi beğeniyorum. “Umutsuz Ev Kadınları” bana göre gelmiş geçmiş en iyi uyarlamalardan biri. “Galip Derviş”te yine başarılı örneklerden biri olarak kendini ispat etti. Ama genelde başarılı oldukları söylenemez diye düşünüyorum bu “yabancı formatın yerli hali” yapımları...

En çok hangi ülkeler dizi ihraç ediyor

Duygusal milletiz. Böyle bir tanımın arkasına sığınmayı pek severiz, hayata da böyle bakmaktan vazgeçmeyiz. Böyle olunca Türkiye-Hollanda maçı yorumları da hayli duygusaldı.
NTV Spor’da Mehmet Demirkol, Robben’in golü bilerek attığını, hatta gol sonrası kulübeye dönüp bunu anlatan bir harekette bulunduğunu söyledi. Yani Demirkol’a göre defansın o topa kafa vuramaycağını, kalecimizin de golü yiyeceğini biliyorlardı, çalışmışlardı.
Ama Şansal Büyüka tam tersini yazıyordu bizim gazetede: “Hollanda, antreman maçında bile böyle gol atamamıştır.”
Hangisi duygusaldı pek bilemedim...
Habertürk’te Abdülkerim Durmaz (Sportürk yorumcusu), “Böyle saldırgan bir maçı Macaristan karşısında oynayabilirsin” dedi. Faik Çetiner ne demek istediği konusunda yardım etti, “Ya herro ya merro” diye ekledi. “Yaşa, bravo” diye devam etti Durmaz, “Ya herro ya merro, saldır kafadan olursa olur, olmazsa olmaz” diye oynadığımızı söyledi. Duygusallık derecesi hayli yüksek bir yorumdu...

Bosna Hersek’le avunduk

Kanal D’ de yeni bir dizi başlayacak, “İnadına Yaşamak”. “Yahu, yeni yenisi, daha elindekilerle idare etsin” diye düşünmeyin, bizde sistem böyle. Biri gider biri başlar.
Süreç Filmcilik’in yapımcılığını üstlendiği, Serdar Akar’ın yönettiği dizinin başrollerini Sanem Çelik, Oktay Kaynarca ve Murat Ünalmış paylaşıyor.
Neyse diziyle ilgili bir bülten geldi. Ona göre “İnadına Yaşamak”ta havuz problemiyle karışık aşk, çocuk sevgisi artı intikam ve asıl sevda var. Peki hepsi nasıl bir arada oluyor? İşte şöyle:

Çocuk birden başkasının oluyor
Garip başlık ama öyle. Çınar adlı bir çocuk mevcut. Annesi Asiye ile babası Rıdvan. “Hayat bu belli olmaz” diyerek devam edelim, öyle bir şey oluyor ki bunlar çocuklarını Ali ve Zeynep’e vermek zorunda kalıyor. Kim onlar? Ali, Asiye’nin eski kocası; Zeynep de Rıdvan’ın eski eşi. Peki bunlar nasıl bir araya gelmiş? Bunu senarist bize dizide anlatacak. Beşi bir yerde nasıl buluşmuş ve ayrışmış anlayacağız.

Çocuk hazır, aşık olalım
Zeynep çocuk sahibi olamıyor. Hazır çocuk gelmiş, anne olmak istiyor. Anne olması için bir de baba gerekiyor. Ee, Ali var, o da hazır gelmiş. Zeynep burjuva bir hatun. Ali cezaevine girip çıkmış,

CNBC-E yayın hayatına başladığında özlenen sinema kanalıydı. Orijinal ses, altyazı, her akşam bir temanın örneklerinin sunulduğu, “butik bir sinema-dizi” kanalı olmuştu. Önce teknolojide geri kaldı. Takip eden seyircinin büyük çoğunluğunun “görüntü kalitesi yüksek izlenme” talebine karşılık vermemeye başladı. Fazla reklam bölünmeleriyle film izleme keyfini kaçırdı. Bu haliyle “diğer özel kanallardan bir farkı” kalmadı.
Şimdi artık sadece güzel sunulmuş paketleri kaldı. “Salı Komedi Kuşağı” diyorlar usta yönetmenlerin unutulmaz komedi filmleri diye devam edip neredeyse her salı “Airplane 1 ve 2”yi gösteriyorlar. Başka hangi filmleri mi hala izliyoruz bu ve benzeri paketlerin altında: “Mission Impossible”, “ Forever Young”, “Too Big To Fail”, “For An Eye”, “Days Of Thunder”, “Grey Gardens”, “Witness”...
2000 yılında kurulduğunda CNBC-E, sinemada farklıydı, yeniydi, bir de meraklıydı. Artık bu kanalın izleyicisinin ulaştığı çok değişik mecralar var. İnternette istediği filmi izliyor, sonra sinema kanalları çoğaldı ve iyi filmler gösteriyorlar. CNBC-E’nin kendini yenilemesi şart.

TELEVİZYON BİR FİLM ÇÖPLÜĞÜNE Mİ DÖNÜŞTÜ?

İnterpress Medya Takip Merkezi’nin yaptığı

Show TV’de “Her Şey Dahil”de Asena vardı. Tam da Hüseyin Çelik’in dekolte tartışmasının dumanı tüterken kendileri konuk olmuştu. Asena’nın sohbeti tamam ama bir de dansı vardı. Küçük bir şov yaptı. Sayın Çelik’in dekolte sınırlarını zorlar mıydı bilemem. Bayramda Asena “Sudi Bey”in otelinde çıkacakmış. Alişan da tanıyor kendisini “Sudi Bey’e selamlar” dedi. Kimdi Sudi Bey, merak ettim doğrusu... Gizli reklam yoksa böyle bir şey mi?

“VELİAHT” YARIŞMASINA ERKEK SUNUCU İYİ OLMUŞ

Geçen hafta yazdım; Gözde Kansu değişikliği hoşuma gitmedi. Hüseyin Çelik’in sözleri ve üstüne gelen “görevden alma” algısı sansür olarak yorumlandı. Sunucunun sunumu, giydiği elbisenin “estetik” olup olmadığı konuşulamadı. Çünkü iktidar partisi sözcüsünün “Ben beğenmedim” demesi her şeyin üzerine çıktı.
Yazmıştım, ev ahalisi hep birlikte izledik; kostümden ve sunumdan hiç haz almadık diye. Ekip “Biz de beğenmedik zaten, onun için sunucuyu değiştirdik” minvalde açıklama yapsa da Sayın Çelik’in açıklamaları damgasını vurmuş ve bu gidiş onun sözleriyle örtüşmüştü. Yeni sunucuyla yarışma devam etti. Takım elbiseli, hayli resmi Murat Başoğlu... Sunumda sınırları zorlamadan işini yapıyor.

TRT 6’da kürtçe yarışma programı başlıyor. Doğu Anadolu’da ve Güneydoğu’daki köy meydanlarında çekilmiş. Köylüler yarışacak. Açılım böyle bir şey.
“Yüksek Uçuş Derin Dalış”... Nasıl bir program adı? Adrenalini yüksek macera vs... Hayır? Hilal TV’de Engin Noyan imzalı program.
Kanalların bazı filmlere fena taktıkları görülür. Mesela bir zamanlar Kanal D’nin “Polis Akademisi” saplantısı vardı. Samanyolu TV’de benzer durum “Yeraltı Canavarı” filmi serisi. Dikkat çekecek şekilde karşıma çıkıyor.
“Liglere ara verelim”... Kanaltürk’te “Top Bizde” programında önerildi. Ülkeyi yönetemiyoruz asker gelsin mantığından farkı ne?
“Güneşi Beklerken” son sahne gelecek. Ama 6 dakika reklamı var. Yani güneşi beklerken reklamı izle.
Haber bülteninin “reklamlardan sonra” devam ettiği iddia edilen ama spikerin “iyi akşamlar” diye bitirdiği başka ülke televizyonu var mı?
“Gol yemeyin pide yiyin”... Lig TV’nin muhteşem reklamlarından biri.