Halkevleri’nin 80’inci yaş günü İstanbul’da Sinan Erdem Spor Salonu’nda kutlandı. Yavuz Bingöl’le orada karşılaştık, sohbet ettik. Biz de Bulutsuzluk Özlemi olarak bu muhteşem geceye katılmıştık. İlk Cengiz Semercioğlu yazdı Yavuz Bingöl’ün Steven Spielberg’ün İsrail - Filistin savaşının geçmişten bugüne gelişini anlatacağı filmde oynayacağını.
Bir kere Spielberg yönetmen değil, yapımcı. Peki filmi kim çekecek? Jeremy Podeswa. Bingöl’ün bana aktardığı, Podeswa’nın Spielberg’ün yanında yetiştiği. Kimdir Podeswa? Daha çok dizi yönetmenliğiyle tanınıyor. ‘Carnivale’, ‘The Pacific’, ‘The Tudors’, Nip Tuck’, ‘Six Feet Under’, ‘The Borgias’ bilinen dizileri. ‘Fugitive Piece’ de Anne Michael’in ünlü romanından beyazperdeye aktardığı önemli sayılabilecek filmlerinden biri.
Set belki Türkiye’de olacak
Yavuz Bingöl’e göre film büyük olasılıkla Lübnan’da çekilecek. Ama Türkiye’de de mekan bakılacakmış. Filmin yıl sonu vizyona girmesi bekleniyor. Bingöl, Filistinli intihar bombacısını oynuyor. Bunun için ‘arap aksanıyla İngilizce’ derslerini sürdürüyormuş.,
HAYKO CEPKİN DİZİDEN ERKEN AYRILDI
Star’ın 13 Nisan’da ekran getireceği Galip Tekin imzalı ‘Acayip Hikayeler’
Show TV’de ‘Hayatın Tadı’, Mehmet Özer imzalı yemek programı. Kendine has bir üslubu var. Hızlı konuşuyor, hızlı yemek yapıyor. Her daim ünlü konukları oluyor. Bu hafta Mirgün Cabas ve Aslıhan Doğan vardı. TRT’nin yeni dizilerinden ‘Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam’da oynuyor. Kendi rolünü programda şöyle anlattı; “Ben Canseza isminde bir karakteri oynuyorum. III. Ahmet zamanında abimle benim gözlerimizin önünde babamın kafası kesiliyor. İntikam almak için İran’da yetiştiriliyoruz. Geriye dönüp bir şekilde saraya sızıyoruz...”
Efendim bu tarihi özetin ardından senaryoyla tarih arasındaki ‘enteresan ayrım’ Aslıhan Doğan tarafından şöyle ifade ediliyor; “III. Ahmet’i ve Osmanlı’yı bir şekilde şey yapmak için, çökertmek için Patrona Halil İsyanı’na ön ayak oluyoruz. Normalde tarihte böyle bir şey yok.” Mehmet Özer dizinin ‘belgesel olmadığının’ altını çiziyor bu arada. Doğan; “Tabii ki tarihi anlatıyoruz, tarihe uygun şeyler anlatıyoruz. Fakat aynı zamanda bu bir dizi sonuçta. Bunu algılayarak seyretmek lazım” diyor. Sonra şu önemli saptamayı da yapıyor; “Öyle olsa belgesel çekerdik...”
Bence dizi yetkililerinin, oyuncularını dizi hakkında bir imtihandan geçirmelerinde fayda
Romanya’da yerel seçimler ve genel seçimler kapıda. Peki bu seçimlerin flaş partisi hangisi? Halk Partisi. Peki lideri kim? OTV (Oglinda TV, Türkçesi, Ayna TV) kanalının sahibi Dan Diaconescu. Partisini geçen yıl kurdu. OTV, nasıl bir kanal? Yaptığı yayınlardaki ‘sansasyonlarla’ ünlenmiş bir kanal.
Peki patronu nasıl biri? Kanalında astroloji programı yapan zatla bir kasabanın belediye başkanını, “Elimizde aleyhine kaset var” diye dolandırmaya kalkıp içeride yatmışlığı var. Kendi siyasi propagandasını yaptığı için de Romanya’nın RTÜK’ünden sürekli ceza alan bir patron.
Ve bugün patron Dan kardeşimiz partisiyle iktidara yürüyor. Yapılan anketlerden yüzde 12-14 bandında çıkıyor partisi. Türkçesi bu adam önümüzdeki dönemin Romanya’daki yeni iktidar partisinin lideri olarak görülüyor.
Hapis cezasına çarptırılan Dan Diaconescu’yla ilgili bir afiş; ‘Hapishaneden canlı yayın’ yazmışlar. Şantaj nedeniyle yattığı hapis kendisine daha fazla ‘reyting’ kazandırdı, ‘mağdur’ sayıldı ve daha çok sevildi.
“Benim seçmenim aynı
Habertürk gazetesinin haberine göre, Türkiye’de 7 milyon kişi, Twitter’da. ‘Şanımız yürüsün’ pazarlama merkezi halinde. Twitter’dan bir mesaj attın mı şirket senden 0.43 kuruş kazanıyormuş. Twitter’ın bizden günlük kazancı 4 bin 80 dolar.
İnterpress Ajansı’nın basında çıkan haberlerden yola çıkarak yaptığı küçük araştırma şöyle bir gerçeği ortaya çıkarıyor; birbiriyle bu ortamda dalaşan ünlülerimizin sayısı üç ayda (ocak-mart arasında) 30’u bulmuş. Bu Twitter atışmalarının haber olma sayısı 161. Ay başına 50 haber. Peki kim kiminle dalaşmış ya da kimin hakkında çok tweet atmış?
Erol Köse: Sarmadığı kalmamış. Hülya Avşar, Seda Sayan, Hadise, Gülben Ergen, Özcan Deniz, Cem Yılmaz başköşede.
Demet Akalın: Ece Erken, Seda Öznur, Deniz Seki, eski ve yeni sevgilileri...
Nihat Doğan: Pascal Nouma, Müjdat Gezen, Survivor yarışmalarının ünlüleri.
Fazıl Say: Orhan Gencebay, Müslüm Gürses, Sezen Aksu.
Ata Demirer: Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses ve ‘Berlin Kaplanı’ filmi polemikleri.
Dünyada mutluluğun haritası çıkarılmış. Haber, Star’ın ana haber bülteninde yer aldı. Bu tarz haberleri severim. İpuçları vardır. Bir toplumun ipuçları. 195 ülkenin son 7 yılda gelir, eğitim düzeyi ve sosyal imkanlar verilerine bakılmış. Türkiye 78. sırada. Muhabir mikrofonu uzatmış soruyor; “Nerede yaşıyor sizce dünyanın en mutlu insanları?” Vatandaş, “Türkiye” diyor. “Mutlu musunuz?” diye yineliyor muhabir. Vatandaş, “Çok mutluyum” diyor.
Nedir bu insanları bu kadar mutlu eden?
Peki nedir onu mutlu kılan? Mesela sabah kalktığında “İyi ki ben bu ülkede yaşıyorum” dedirten nedir? Vatandaş özetliyor, “Karışan görüşen yok, kalkıp direk işimize gidiyoruz. İşten evimize geliriz. İstediğimiz yere gideriz. İstediğimizi yiyip içiyoruz.” Vatandaş 1995 yılından bu yana İstanbul’da, bir kere Avrupa yakasından Asya yakasına dahi geçmemiş; “Çengelköy’e gitmedim daha” diyor. Ama mutlu, önemli olan bu...
Bir başka vatandaş takılıyor görüntüye. O da mutlu. Aynı soru soruluyor, “Nedir seni mutlu kılan?” Duruyor bir süre, “Çözemedim” diyor. “Ben Adana’dan geldim” diyor bir başkası. “Kafana göre takılıyon. Adana kebabı var. Canın sıkıldı mı git” diyor, onun mutluluk ölçüsü bu.
Nokt
Dikkatimi çekti, hemen hemen her hafta RTÜK cezaları haberi gazetelerde yer alıyor. Bu sene gözle görülür bir artış görülüyor rakamlarda. 2011 ve bu yıl ilk iki aylık verilere baktım. Durum şöyle: 2011’in ocak ve şubat aylarında RTÜK 128 yaptırım uygulamış. 2012’ye bakınca rakam 333’e çıkıyor.
Bir yılda neden bu kadar arttı?
6112 sayılı yasa yürürlüğe girince özellikle ‘reklam ihlallerindeki artış’ bu sayıyı tetikledi. 2012’de uygulanan 333 yaptırımın, 277’si reklam ihlalleriyle ilgili (ürün yerleştirme, gizli reklam, reklam sürelerine uymama vs.). Geçen yılsa reklam ihlalleriyle ilgili yaptırım sayısı 51. Burada, “Eskiden kanallar mı kurallara uyuyordu, yoksa yeni kurallar daha mı kısıtlayıcı” sorusunu sormak lazım. Yani bu kadar mı ‘tufaya’ gelir bir kanal?
En son örnek ‘Yalan Dünya’. Seyrederken kendi kendime, “Yahu bu kadar reklam var mekanlarda, bunların hepsine para ödüyorlar mı?” diye düşündüm, akabinde ceza geldi. Bu sene kanalların bu reklam işinden çok canı yanacak. Ya da gerçekten bunu göze alarak başka işler çeviriyorlar, onu bilemem!
Ürün pazarlama cezaları da tuz biber ekiyor
Uydudan yayın yapan yerel televizyonların büyük bölümü yayınlarını ürün
‘Behzat Ç’de bu hafta Behzat tarzı bir evlenme teklifi vardı. İçti “Bi işe yaramıyorum ya” diye gitti savcının apartmanına. Oturdu merdivene gecenin son birasını içti. Sonra kapıyı çaldı. “Şimdi ben bi şey soracağım sana evlensen ya benimle” dedi. “Evet” cevabını aldı. “Düşünmek için zaman filan istemicen yani” diye sordu Behzat. “Hayır” dedi savcı. Bir küçük kutuda yüzük vardı; çıkardı Behzat yüzüğü taktı. Sonra savcı boynuna sarıldı ve kapı kapandı. Senaristin keyfine kaldık. Bir numara yapıp, tekrar eski tas eski hamam mı olacak? Yoksa yeni ‘duygusal düzende’mi bir gidişat izleyeceğiz?
‘UMUTSUZ EV KADINLARI’YLA ÖSYM ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ OLABİLİR?
Ben yeni uyandım açıkçası. ‘Umutsuz Ev Kadınları’ dizisinin yayını, ‘Sınav Dergisi Katkılarıyla’ diye başlıyor. Yatak yorgan, züccaciye, altın, gümüş, halı, yalıtım malzemeleri, ceyiz çeşitleri ya da sayamadığım bilimum ürün bu dizinin içinde olabilecekken YGS sınavlarının ne alaka olduğuna karar veremedim.
Tesadüf son bölümün izlenme ortamında üniversiteye giriş sınavının ilk basamağından geçen genç bir arkadaş vardı. Kendisine sordum, “Bu diziyle senin sınavın arasında nasıl bir bağlantı olabilir?” diye. “Abi sen
Bir bisküvi reklamının son zamanlarda ‘Yahu bu ne akışkanlığı’ dedirten bir reklamı var. Zeki Müren’in kendisini anlattığı ‘Alkışlarla Yaşıyorum’ şarkısını ‘Akışkanla yaşıyorum’ haline getirilmesi hoş mu? Bu şarkı Zeki Müren’in kendini anlattığı anlamlı bir eseridir. Bir kere bunu bisküvi reklamına kim vermiş? Sonra bu sözleri kim yazmış? Sonra bu bisküvi firmasının yetkilileri şarkıyı dinlerken, ‘akışkan yapışkan’ durumları karşısında “Valla güzel oldu artık ne çok satarız?” mı dediler? Yazık hem de çok yazık olmuş. Zeki Müren için, o sözler için, o hayat için... Bir bisküvi kremasına çeşni yapıldığı için.
BİR DİZİ BİR GRUP ÇIKARDI
‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisi genç bir grubu bizlere tanıttı. İlk bölümlerde okuldaki müzik yarışmasında Mete’nin grubundan önce çıkan birileri vardı; ‘Aya Bak Yıldıza Bak’ demişlerdi (Bu işin babası Haramiler’dir tabii ki. Ve Replikas’ın yorumu da güzeldir). Şimdi onların adı ‘Papyon’. Bu parçayı yeniden düzenlemişler. Bir de klip çektiler. YouTube ortamında dönüyor uzun zamandır. Albümleri çıkıyor. ‘Cover’ bir albüm. Sezen Aksu, Selami Şahin, Barış Manço şarkıları var. Şarkının klibi, bir 60’lı yıllar ‘Amarikan gençliği’ havasında