Son zamanlarda gündemi meşgul eden kolesterol tartışmasının TV ayağını Habertürk ‘Sansürsüz’le başlattı. ‘Umutsuz Ev Kadınları’ dizisinde Behçet, malum fena yakalanıyor. Kalp krizi geçirmesi de işin tuzu biberi oluyor. Behçet tedavi sonrası evine dönüyor. Nermin ona bakıyor. Yasemin’le Elif ziyarete geliyor. Yasemin, “Kalp krizi kolesterolden oluyor Behçet Ağabey” diyor.
Tam da bu tartışmaların ortasında edilince cümle, dikkat çekiyor. Önceden mi yazılmış senaryo? Yazılsa bir anlam ifade etmiyor. Böyle bir diyaloğu da senaristler Yasemin’e söyletmez. Bana göre bu bilerek yapılmış. Hani gündemdeki konulardan biri ya kolesterol. Halkımıza hâlâ kolesterol başa bela önyargısını mı göstermek mi amaç? Yoksa ilaç firmalarından destek mi aldılar? Komplo teorilerinin havada uçuştuğu ülkemizde Yasemin’in kolesterol üzerine yorumu devede kulak aslında!
ELMANDER NASIL BİR TİP?
Habertürk’te bizim Halil’in (Halil Özer) başını çektiği bir ekip var, futbol programı yapıyor. Programın adı da bizim grubun adı kadar söylenmesi ve akılda tutulması zor; ‘Takımdan Ayrı Düz Koşu’. Kadir Çöpdemir yorumculardan biri.
Bir parantez açayım Çöpdemir için. Aklımda onun Number One’daki şovu
Bodrum, oradan Denizli, sonra Muğla oradan da Marmaris... ‘Bulutsuzluk Özlemi’yle küçük bir turnedeyiz. Bodrum’u bizim grubun tanındığı mekan ‘Mavi Bar’ yıllarında bırakmıştım. Konser için gitmişliğimiz oldu ama hep günü birlikti. Bu sefer uzun oldu, üç gün. Barlar Sokağı’nda Bodrum’un ilk pansiyonu Artemis’te kaldık. 1961 yılından bu yana ayakta. Eh işte, dediğim yılları görmüş geçirmiş. En sessiz kendi kendine kalabildiği zaman dilimini yaşıyor Bodrum. Artık küçük bir şehir. İstanbul Bebek’te gibi yaşayanı var, orta halli “Aldık başımızı, çoluk çocuk geldik” diyeni var, zamanında arsa almışı evi dikmişi var. Çulsuz sanatçısı da var, eski rock’çısı da. Kadınlar streç pantolon ve düz, topuksuz çizmeyle dolaşmayı pek seviyor. Bir de güneş gözlükleri aynı tornadan çıkma. Magazin, dedikodu. Kule Bar, gece yarısından sonra milletin toplandığı yer oluyor. Eh biz de gidince pek bir neşeli oldu, ne yalan söyleyeyim. Yat kulübü ve civarı hep doluymuş da, bizim çaldığımız sokak öyle sessiz. Dükkanları kapalı, üstündeki pencereler örtülü. Ama midyecinin, kış tezgahını kurduğu yegane yer burası. Yazın kazanıp kışın yemek böyle bir şey olsa gerek diye düşündüm.
IMAGINE, ESKİ BİR PAVYON
Kanal D’nin ‘Bir Çocuk Sevdim’ dizisinin gidişatı netleştikçe ortaya karışık bir durum çıkıyor sanki. Şöyle bir baştan bugüne bir özet yaparsak olay daha net ortaya çıkıyor. Baba çocuklardan çekiyor ‘Yaprak Dökümü’ndeki gibi. Ama oradaki gibi ‘aseksüel’ değil. Bir kadına rastlıyor platonik de takılıyor. Babanın patronu, kızına aşık oluyor. Evlenme gerçekleşiyor, ama dokunmaca yok. Burada hafif bir ‘Dudaktan Kalbe’ye geçiş yapıyoruz. İşe yaramaz bir erkek kardeş var. ‘Yaprak Dökümü’ne bir geçiş de burada başlıyor. Yine kızımızın kafayı yemiş ablası enişteye aşık, ‘Dudaktan Kalbe’ye geçtik yine. Yukarıda dediğim gibi, ortaya karışık bir yeni dizimiz var. Bu kadar çok tüketimin olduğu dizi ortamında senaristlerin başka çareleri kalmıyor galiba!
İSTENMEYEN ŞEYLER OLABİLİR Mİ?
TRT Haber’de denk geldi. Hopa olaylarını protesto eden gençlerin duruşması var. Şöyle bir soru geliyor stüdyodan muhabire; “Orada istenmeyen şeyler olabilir mi?” Uzaktan bakınca cümleye “Ne var yani, olay çıkar mı çıkmaz mı diye soruyor?” diyebilirsiniz. “İstenmeyen şeyler” demek, baştan oraya toplananların, olay çıkarmaya meyilli bir kitle olduğu önyargısını içeriyor. Bu soruyu duyan izleyici,
Uzmanlık alanlarını bir kenara koydum. Yani deprem olunca mecburen İTÜ filan oluyor. Ama iş, ekonomi ve siyaset alanına girince yani ‘ideolojik’ bir hal alınca dikkatimi çekmeye başlamıştı. Hep belli üniversitelerin öğretim üyeleri hem de birden fazla kanalda aynı şeyleri söyler oldu. Yelpazede dikkatimi çeken, üniversite geçmişleri tarih olan üniversitelerin esamesinin okunmaması.
Çok izlenen bildik haber kanallarının durumu bu tabloyu ortaya koyuyor. Bir aylık süre içinde çok izlenen haber kanallarını İnterpress Ajansı inceledi. NTV, CNN Türk, Habertürk, A Haber, 24, SHaber, Sky Türk, Ülke TV, TGRT Haber, Kanal B’nin ekonomi ve siyaset programlarına katılan öğretim üyelerinin hangi üniversitelere bağlı olduğunu çıkardı.
İlk üç kesinlikle özel üniversitelerin. Ve onların içinde 60 kez görüşlerine başvurulan üniversite unvanıyla Bilgi Üniversitesi ilk sırada. Yani en çok öğretim üyesi televizyona çıkan üniversite Bilgi Üniversitesi. CNN Türk’te 11, Habertürk’te 18, NTV’de 18 kez Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerine siyaset ve ekonomi konularında sohbet, tartışma, görüş vs fikirleri sorulmuş. Revaçta olan diğer üniversiteler arasında Bahçeşehir, Sabancı biraz Koç
Lig TV en zor dönemini yaşıyor. Tatsız başlayan bir ligle bu yıl beklenen abone artışını da gerçekleştirememişti. Ben de yazmıştım, “İzleyici psikolojik olarak ‘Bu yıl maçlar tatsız geçecek’ önyargısıyla ekran başına oturur ve yeni bir Lig TV abonesi olmaz” diye. Lig başladı, bunlar biraz unutulur gibi oldu. İddianame, iddianamenin mahkemeye sunulması ve iddianamede adı geçen isimlerin statlara girmesinin savcı tarafından yasaklanması Lig TV’ yi bir gerçekle karşı karşıya bıraktı; “Her şekilde bu yıl zarardayız...”
İddianamenin kabul edilmesi bile Digitürk için 360 milyon doların üzerine bir bardak su içmek gibi bir durumu doğuruyor. Hatta bu anlaşma döneminin bile ucu görünmüyor diyebilirim. Bu durumda Digitürk “Beklenmeyen durumlardan bir zararım doğdu” diyebilir. “Bir yatırım yaptım, markam, benim dışımdaki nedenlerden dolayı inanılmaz değer kaybetti” diyebilir. Yani konu, önümüzdeki dönem federasyonla yayıncı kuruluş arasında hukuki bir zemine taşınabilir.
Ben bir tablo çizdim. Taraf değilim. Maçları izleyen biri olarak, oynanan futbolun yalan olduğunu hissediyorum. Futbolcuların “Ne olacak bizim halimiz?” der gibi bir halleri var sahada. Futbolun televizyon yüzü de
Hindistan’da 11 yıldır ‘Kim Milyoner Olmak İster?’in ‘hint hali’ devam ediyor. Geçen kasım ayında Sushil Kumar adlı genç, tam 718 bin euro kazanmış. Bu genç yarışmaya Hindistan’ın en fakir eyaleti Behar’dan katılmış. Peki aldığı bu paradan sonra ne yapmayı düşünüyor? Bilgisayar uzmanı olarak devlet memuru olmak için sınavlara hazırlanacağını söylemiş, “Para her şey değil. Bir bürokratın gücü en az para kadar bir şeyleri değiştirmek için önemli” demiş ! Hadi gel bizde böyle bir laf etsin bu kadar parayı kazanan... Dünyaya bakış dedikleri bu olsa gerek!
FOX’TA KAFALAR BİRAZ KARIŞIK GALİBA
Kanal cuma günü için şöyle bir değişiklik gönderdi: “21.30’da yabancı film ‘Müzede Bir Gece’ yerine yerli film ‘Ayakta Kal’ yayınlanacaktır.”
Daha sonra; “23.15’te yerli film ‘Ayakta Kal’ yerine yabancı film ‘Müzede Bir Gece’ yayınlanacaktır” diyen bir değişiklik daha geldi.... ‘Onu mu yayınlasak, bunu mu?’ haline güzel bir örnek!
TF 1 KANALI GÜZELLİK YARIŞMASINDAN İYİ PARA KAZANDI
Fransa güzeli Delphine Wespiser bir Alsaslı. “Umarım Alsaslı gençler kendi dillerine daha çok değer verirler” demiş, birinci olduktan sonra yaptığı açıklamada! 2012 ‘Miss France’ yarışmasına TF 1 kanalı
Halil Sezai Paracıkoğlu... Ne oldu, nasıl oldu birden patladı. ‘İncir Reçeli’nde bir isyan etti, günümüzün anlatımıyla twitter, facebook yıkıldı. Yani sosyal medya. ‘Seni Beklerken’ çıktı bu hava içinde, aldı götürdü albümü. Şöhret böyle bir şey işte. Neden mi diyorum? Sezai’yle bizim ‘Rüzgar’ albümünde beraber çalıştık. O klipte başına her türlü bela gelen adamı oynamıştı. Rüzgara kapılmış giden adamı. Bizim klip olduğu için değil, gerçekten süper oynadı. “Neden görülmez bu adam?” diyordum kendi kendime. Haksızlıktı. Ama işte günün birinde bir şey dokunuyor. Bir filmde bir şarkı... O kadar yılın birikimi birden ortaya çıkıyor. Yeni keşfedilmiş gibi oluyor. Sen de “Yahu ben hep burdaydım” desen de anlatamıyorsun. Sezai için de öyle oldu. Ama iyi ve güzel oldu. Ahmet Çelenk albümü çıkardı ve yol haritasını çizdi. Televizyon şov programlarına çıkmak yok. Beyaz ve Okan Bayülgen dahil. Gerçi geçmişte Sezai Paracıkoğlu çıkıp söylemişti Okan’da. O günler geride kaldı. Şimdi yeniden keşfedildiği için daha bir kıymetli. Çelenk ‘Çıkarmayacağım’ diyor. Bütün iş sosyal medyada olacak. Burası yetiyor tanıtım için. Bir yerde yeni bir dönemin de habercisi. Televizyonda albüm tanıtımı devri
Kanal 7’de ‘Kiralık Anne’ diye bir televizyon filmi ‘13+’ uyarısıyla gösterildi. Konu da taşıyıcı annelik olayı. İşte zengin aile, çocukları olmuyor. Evin çalışanlarından birinin köyünden bir kız getiriyorlar, taşıyıcı annelik yapsın diye. Hikaye bu.
‘Akıllı işaretler’ akıllara ziyan oldu. Çok izlenen kanalların, çok izlenen zaman dilimlerinde gösterilen dizilerin hangisi, hangi yaş grubu çocuklara hitap ediyor? “Bizim çocuk olgunlaştı, anlıyor” diyerek hep beraber mi seyrediyoruz? Samanyolu Televizyonu’nun çok sevdiği ‘Jackie Chan’ filmleri çocuklara uygun mu da herhangi bir işaret kullanılmadan gösteriliyor? Kanal 7’de filmin adı ‘Kiralık Anne’ olduğu için mi böyle bir işaret kullanıldı? İşaretlere hala alışamadık mı acaba, gördüğümüzde bir telaş kaplıyor içimizi, “Aman çocukları yatıralım” mı diyoruz? Mesela Kanal 7’nin eğlence programları çocuklar için uygun mu, herhangi bir işaret kullanılmadan yayınlanıyor? Sorular böyle devam eder ve cevapları da bir türlü verilemez. Akıllı olanlar galiba evde bu işe karar verenler olmalı. Televizyonların çocukların zekasıyla, eğitimleriyle uğraşacak hali yok çünkü!
MÜJDE, HİNDİ HABERİ YAPILDI!
“Bakalım ilk kim yapacak?” diye