İlgi çekmek için başlığı böyle attım. Evet sonuçta televizyon karşısına oturunca izleyeceksiniz. Ama biraz engelli koşu gibi! 30 aralık Cuma günü Digitürk ‘Salon’da Behzat Ç.’nin sinema macerası ‘Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm’ gösterilecek. Yani izlemek için hem Digitürk üyesi olacaksınız artı bir de salonda izlemek için ayrıca bir bedel ödeyeceksiniz. Peki film ‘kesintisiz’ mi yayınlanacak, yani reklamsız? Umarım öyle olur.
‘FİRAR’IN GÜNÜ DEĞİŞTİ, HABERİNİZ OLSUN
Cuma günü izlemeye alıştığınız ‘Firar’ dizisi salı gününe alındı. Televizyon tarihimizin değişmezi oldu bu. Salı günkü yabancı sinema kuşağı, perşembeye alınmış. Onun yerine ‘Firar’ gelmiş. Dizinin salı günleri daha çok izleneceği düşünülmüş. Bakalım diyemiyorum çünkü uzun bir süre ‘reyting’ sonuçları olmayacak. Ya da aslında izliyorsunuzdur da bizim zaten haberimiz yoktur!
RTÜK’ÜN EN BEĞENDİĞİ CEZA BELGESELİ HANGİSİ?
Bu sene hatırladığım kadarıyla altı kanalda izlendi. 1994 TRT yapımı bir belgesel. Ali Nesin Hoca’nın gençlik yılları ve daha bilimum değerli hocamızın. ‘Matematiğin Aydınlık Dünyası’. Sinan Sertöz’ün TÜBİTAK yayınlarından çıkan kitabı üzerine çekildi. Üç bölüm. Matematiği keyifle anlatan bir
ATV, ‘İstanbul’un Altınları’nı yayından kaldırmış. Haluk Bilgiler ‘rockçı’ rolünü oynadığı zaman bittiğini ilan etmişti dizi. Demet Akbağ ve Haluk Bilginer’in hatırına devam ediyordu. Bu arada ATV’nin komedilerine bakıyorum; ‘Yahşi Cazibe’ ve ‘Alemin Kıralı’ örneğin... Son bölümlerini bir daha izledim. Hani ara verip de yeniden izlemek gibi. Gülemiyorum. Sadece bir harala gürele var. Komik olmak için bir uğraş var. Millet gülüyorsa bunlara, bende bir eksiklik var diyorum, başka bir şey demiyorum.
Söz ATV’den açılmışken benim de her zaman desteklediğim ‘komedi şov’ olayına örnek ‘5’er Beşer’ de tatsız gidiyor... Kanal değiştirecekmiş. Onun da son yayınlanan bölümünü izledim. Şöyle diyeyim; oyuncularda verilen senaryodan malzeme çıkartma çabası var, ama senaryonun hem genel izleyiciyi güldürmekle asıl görevi olan güldürmek arasında gidip gelmesi ortaya karışık bir salata sunuyor. Biraz “Abi biz aslında zeka düzeyi yüksek espriler yapmayı biliriz, ama çok izlenen kanalın izleyicisine de hitap etmek lazım” çıkmazı da diyebiliriz. Bunun çözümünü ben bilemem. BKM işi olduğuna göre bir üst kalibreyi ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ yapıyordu!
KANALLAR ARASINDA DİZİ YOLCULUĞU
Şöyle
Beyaz TV’de bu hafta da Bedrettin Dalan dizisinin devamı vardı. Dalan’ın sahte pasaportla Almanya’da dolaştığı konuşuldu. Resminin bulunduğu ve Sinan Akkuş adına düzenlenmiş bir pasaport fotokopisi ekranı süslüyordu. Avukatı Celal Ülgen telefonda. Stüdyo ‘Bu Dalan’ın sahte pasaportu’ şeklinde dalgalanıyordu. Ülgen’in eşinin sesi duyuldu. Pasaportun Dalan’a ait olmadığı bilgisi gelmiş. Eşine iletti. Rasim Ozan A4 kağıt üzerine basılı görüntüyü ekranda elinde tutuyor. Biz, bir yandan bu fotokopiyi izliyoruz, bir yandan Celal Ülgen’i dinliyoruz. Bu arada tabii başka konu başlıkları da vardı. Ahmet Çakar’ı Ali Şen’in adam tutup vurdurduğu iddiası... Talip Doğan Karlıbel sanırım şimdiden çok konuşulan isimlerin başında geliyor. ‘Ve Gol’, ‘Derin Futbol’ programları ekibinin yeni ismi! Yıllar yıllar sonra hani 12 Eylül’ü şimdi şimdi konuştuğumuz gibi, “Özel televizyonda neler oldu?” diye bakıldığında bilmem nasıl yorumlar yapılacak bu konuşulanlarla ilgili? Kaç fotokopi, kaç kağıda basılacak, kaç cümle, kaç cümlenin yalancısı olacak?
BEHZAT Ç. BİZİ ‘BANDİSTA’ İLE TANIŞTIRDI
‘Benim Annem Cumartesi’ diye bir şarkı, çok izlenen kanal dizilerinde alışık olunmadık bir söz ve çalışla
Aslında başlığı nasıl atayım şaşırdım. Bu başlık yapılanları özetlemiyor. Sky Türk’te Sunay Akın’ın “İnsan kovanındaki yolculuk” dediği programı ‘Hayat Deyince’de, Vecihi Hürkuş’un kızı ve onun adını yaşatmaya çalışan vakfın başkanı konuktu. Vikipedi’de şu sözler Vecihi Hürkuş’un kim olduğunu da özetliyor: “Tayyareci Vecihi Hürkuş sadece Türk havacılık tarihinin değil, belki de tüm Türkiye tarihinin en ilginç simalarından biri.” Yazılacak o kadar çok şey yaptı ki Hürkuş. Sadece Vikipedi’deki yaşam özetini okuduğunuzda insanın başı dönüyor. Yaşanan muazzam maceranın (ki az kalır aslında bu söz) girdabında stüdyoda okunan bir not bana “Tüm bunların bedeli buymuş” dedirtti. Kendi tuttuğu not defterinden bir satırdı. Kızı Gönül Hürkuş Şarman ve Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği Yönetim Kurul Başkanı Bahadır Gürer katılmıştı programa. Gürer, tüm belgeleri toparlayan isim. Not defterini de o getirmişti, okudu: “Saat rehine... 50 TL aldım...” 1930’da Kadıköy’deki keresteci dükkanında inşa ettiği ilk Türk sivil uçağının bir vidasının ya da ne bileyim bir mekanizmasının binlerce ‘rehin parası’ndan biri...
Cumhuriyet yıllarına bir de bu pencereden bakalım. Gerçi tüm pencerelerin
İlla patron değişince kanalın logosu değişir mi? Türkiye’nin ilk özel te- levizyonu Star. Yani tarihe imzasını atmış bir kanal. Şimdi tutmuşlar kanala yeni kimlik vermeye kalkıyorlar. Oturup logoyla uğraşılacağına bu kanalın unutulmaz programlarını canlandırmak daha yerinde olmaz mı? Örneğin ilk aklıma gelen, bir ‘Kırmızı Koltuk’ vardı. Sonra ‘Parliament Sinema Kulübü’ kuşağı. Hafızalarda yer etmiş, kanalla bütünleşmiş çalışmaları yeniden ortaya çıkarmak yerine kanalın kimliğini ortadan kaldırıyorlar!
YERLİ YEMEK KANALININ ZAMANI GELDİ
Digitürk’ün yabancı yemek kanalı ‘Home TV’nin tarifleri bundan böyle www.digiturk.com.tr/hometv/yemektarifleri adresinde yer alacak. Ekranda listeleri takip etmek zor. Bu açıdan iyi bir iş yapmışlar.
Burada yeri geldi söyleyeyim; bizim artık kendi yemek kanalımız olmalı. Bu potansiyel fazlasıyla mevcut. Her kanalın bir yemek programı var. CNN Türk ve NTV’nin en çok izlenen yapımları lezzet üzerine olanlar. Tüm bunları bir kanalda toplamak mümkün değil mi? Reklam da alır, sponsor da bulur. Yemek her zaman iş yapar. O zaman niye yerlisini yapmıyoruz? Yerli yemek üzerine tematik kanalımız bir an önce kurulmalı. D-Smart ve Digitürk
Yunan kamu televizyonu ERT, geçen çarşamba gününden itibaren 13 bölümlük bir belgesel yayınlamaya başladı. Her bir bölümde ekonomik krizin vurduğu portreler var. Köpek kuaförü dükkanı sahibi kapısına kilidi vurmuş. Ortodoks bir keşiş, Sintagma Meydanı’nda bildiri dağıtıp açlık üzerine söylenip duruyor... Hastanede mutfaktaki işini kaybeden işçi...
Her bir bölümü 45 dakikalık bu belgesel, ülkede yaşananların bir özeti. Evlilik tarihini erteleyen çiftler ya da benzin tasarrufu için araba yerine motoksiklet alanlar... Belgeseli çekenler “Normal zamanda her bölümü bir ayda yapacağımız çekimleri ekonomik kriz nedeniyle iki ya da üç günde tamamladık” diyor. Hiçbir ön çalışma yapılmamış. Sadece filme alınmış insanlar. Konuşmuşlar, hallerini anlatmışlar. Yapımcılar da, “Amacımız sadece tarihe tanıklık etmek. Yunanistan’ın bugünlerini belgelemek” diyor. Tabii bir de işin yayın tarafı var. Çünkü ERT çalışanları diken üzerinde, kesilen maaşlara tepkilerle grevde geçen günler, bu belgeselin yayınlanmasını da sekteye uğratabilir.
KUTUP YERİNE HAYVANAT BAHÇESİ
BBC’de de oluyormuş. Durum şöyle; ‘Frozen Planet/Donmuş Gezegen’ adlı belgeselde bir kutup ayısının doğum sahnesi ekrana geldi.
Show TV İç Yapımlar bana göre çok izlenen kanallarda görev yapan en yaratıcı ekip. Yeni bir şey keşfetmiyorlar. Olanı, en iyi nasıl ekrana yansıtacaklarını biliyorlar. ‘Bu-gün Ne Giysem’ ortada. Benzerleri arasından sıyrıldı. Sunumu, renkli jürisi ve en önemlisi kurgusuyla seyrettiriyor.
Kanalın bir başka özelliği daha var, yarışma ya da diziyi gündüz gece ve kuşağının bütününü kapsayacak şekilde tekrarlarla sunması. Sanki devam ediyormuş algısını yaratması.
İki örnek ‘Yemekteyiz’ ve ‘Doktorlar’ dizisi. Şimdi aynı şeyi ‘Bugün Ne Giysem?’le yapıyor. Ne zaman açsanız bu programla karşılaşıyorsunuz. Şimdilerde sabahın köründe saat 06.30’da yayınlanıyor. Bu programın günlük yayındaki payı yaklaşık 8 saat. 24 saatlik yayının 8 saatinde ‘Bugün Ne Giysem?’ ekrana geliyor. Nasılsa iç yapım; döndür döndür yayınla. Bir kere çekiyorsunuz ve gün içinde ortalama 2 saatten 3 defa yayınlıyorsunuz, taş atıp kolunuz yorulmuyor.
‘MUHTEŞEM YÜZYIL BELGESELİ’ Mİ TANITIMI MI?
‘Muhteşem Yüzyıl Belgeseli’... İzledik. ‘Movie Magazin’ler yayınlanıyor sinema kanallarında. Filmin çekimi, oyuncuların görüşleri, dekor kostüm müzik üzerine yapılanlar anlatılıyor. Söz konusu belgeselde yapılan da
Son moda, sayfa adedi fazla olan davaların TRT spikerleri tarafından okunması... Daha önce İkinci Balyoz Planı iddianamesini TRT spikeri Ömer Faruk Zora okudu. Şikeyle ilgili iddianameyi de iki TRT spikeri okuyacak. Bir televizyon kanalı spikeri bir davanın iddianamesini okur mu?
Bir de bu açıdan bakmak lazım... TRT spikeri memurdur okur. Diğerleri okumaz, çünkü özel kanalda çalışır! Mehmet Ali Birand okumaz mesela. Ali Kırca da okumaz. Ama Ömer Faruk Zora okur. TRT spikerleri eğitim görmüşlerdir, akıcı okurlar. Ee peki, özel televizyon haberlerini sunanlar? NTV’si CNN’i filan hepsi caka satıyor ‘spikeriz’ diye. Onlar neden okumaz? Bunca okul açıldı, doğru konuşturmak, oyuncu yapmak, diksiyon diye tonla para alıyorlar. Bakın bir iddianamenin spiker tarafından okunması işi nerelere gidiyor.
CEZA BELGESELİ GELİYOR, PROGRAMI KESELİM
Beyaz TV’nin Ana Haber Bülteni’nde Rasim Ozan Kütahyalı ile Ahmet Çakar futbolda yaşanan gelişmeleri konuşurken yurt dışında bulunan Ergenekon Davası sanıkların-
dan Bedrettin Dalan telefonla bağlanmış. Onlar Dalan’la ilgili iddialarda bulunurken, cevaplamak için bilinmeyen bir şehirdeki bir telefon kulübesinden olsa gerek, neyse işte