PSiKOLOGLARDAN ELEŞTiRi

22 Nisan 2011

‘Öyle bir Geçer Zaman Ki’ dizisindeki tecavüz sahnesiyle ilgili yazıma eleştiriler geldi. Dikkatimi çeken psikologların yazdıklarıydı. Yorumsuz veriyorum. Hatta bu konuyu devam ettirelim. Bu yazılanlara da cevap gelebilir. Bu köşede yer vereceğim. İşte bu örnekler:

“İnanın o sahneler o kadar gerçek ki”

Aylin Kula: “Ben bir psikoloğum, uzun yıllardır istismar ve aile içi şiddet konularında çalışıyorum” demiş. Ve diziyle ilgili görüşlerini şöyle aktarmış: “Aylar önce bir şekilde diziye denk geldim. Ve ilk izlediğim günden itibaren, ‘Of, ne kadar da gerçek anlatıyor’ dedim içimden. Çünkü, ben günde ortalama buna benzer 3-4 hikaye dinliyorum danışanlarımdan. Ve inanın o gördüğünüz tecavüz sahnesi, verilen hisler o kadar gerçekçi ki. Bir kadının yaşadığı çaresizlik, bir adamın bir kadını sahiplenmesi ve her konuda hak iddia etmesi, kendini sahibi gibi görmesi çok çarpıcı bir şekilde anlatılıyor bize bu konuda. Ve inanır mısınız bilmem, ama bu diziyle birlikte bana gelip ‘Aylin Hanım şu Ali’yi, Osman’ı izleyince eşim biraz olsun değişti’ diyor kadın.”

“Kendinizi Ali Kaptan gibi mi görüyorsunuz?”

Sakine Gül isimli okur da psikolog. “Dizilerdeki görüntütler, siz neden

Yazının Devamı

BU TECAVÜZE CEZA GELMEZ!

21 Nisan 2011

Başından beri ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisinde ‘şiddet dozu’nun abartılı oluşunu eleştirdim. Son olarak tecavüz sahnesiyle tiryakilerini şoke etti. Oysa bu kadar abartmaya gerek kalmayan bir gidişatı var dizinin.
Ali Kaptan’a biçilen ‘kötü adam’ rolü, artık ‘karikatürize’ bir hal aldı (ki Erkan Petekkaya gayet iyi oynuyor, o ayrı). Senaryoya bir de ‘tecavüz’ eklendi.
Bir dizide bu sahneler olmaz mı? ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’nin senaryosu böyle başlıyordu ve o sahnenin olması gerekirdi. Ama ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de böyle bir sahne olmasa da olurdu. Daha fazla ‘izlenme oranı’ kaygısından başka bir gerekçe olamaz.
Merak edilen bir konu da RTÜK’ün bu konuda ne yapacağı. Bana gelen bilgiye göre RTÜK’te hakim görüş şöyle:
“Fatmagül’ün Suçu Ne? dizisinde sahne hem uzun sürüyordu hem de, erken saatte yayınlanmıştı. Bu yüzden uyarı aldı. ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de böyle bir durum yok. Hem sahne uzun sürmedi, hem de geç saatte yayınlandı.”
Bence iş, kanunlara, yönetmeliklere vs. yansıyınca özünden sapıyor ve basitleşiyor. ‘Erken saatte tecavüz’, ‘geç saatte tecavüz’ gibi bir duruma sapıyor. Bu da işin bir başka kara mizah yönü.

Yazının Devamı

BEDRi BAYKAM GÖRÜNTÜLERi EKRANA GELMELi MiYDi?

20 Nisan 2011

Haberdir gelmeli... Böyle düşündüler ve bir insanın en çaresiz halini getirdiler ekrana. Bu ne ilk ne de son. Acı içinde kıvranan ve yardım isteyen Bedri Baykam’ın halini defalarca yayınladılar. Tesadüfen orada bulunan Habertürk muhabirinin çekmesi, görevi gereği. Onun işi orada bitiyor.
Sonra iş televizyonların haber merkezlerine geçiyor. Star’da ve ATV’de gördüm. NTV’de Can Dündar’ın programında yoktu. Habertürk de daha sonra görüntüyü çekmiş diye duydum. Can da anladığım kadarıyla üzerine fazla düşmemiş görüntünün. Yayınlamadı.
Haberi izledik. Bu yetmedi mi? İzlerken rahatsız olmak başka, sarsılmak başka, görmek istememek başka. Ben bir izleyici olarak Bedri Baykam’ın o durumunu görmek istemezdim.

‘KOMEDİ DÜKKANI’NIN GÜNÜ NEDEN DEĞİŞTİ ?

Bir programın günü sürekli değişirse akla ilk gelen “Acaba başına bir iş mi gelecek?” oluyor. ‘Komedi Dükkanı’ günüyle oynanan programlardan biri. Şimdi pazar gününden tekrar çarşambaya alındı. Nedenini sordum; “Komedi Dükkanı’nın gününün değişme sebebi Şampiyonlar Ligi maçları. Finale yaklaşıldığı için, eski gününe geri aldık. Bu gelişmenin programın izlenmesini de artıracağını düşünüyoruz.”

Yazının Devamı

YENi REKLAM DÜZENi; TV REKLAMLARI AZALDI MI?

19 Nisan 2011

Kanalların yayınladığı programlar içindeki reklam süreleri yeniden düzenledi. 25 yıllık bir ajans var; Nar Ajans. Bu Nar Ajans, internet ortamının daha gelişmediği zamanlarda, gazetelerin, televizyon görüntülerini aldığı ajanstı. Tüm televizyonları izler, programları kaydeder ve görüntü servisi yapardı. Yani resmi olmasa da televizyon piyasasının ilk verilerini toplayan ajans diyebilirim. Onun yaptığı bir çalışmada mart ayının son 10 günüyle nisan ayının son 10 günü arasındaki kanalların reklam spot ve saniye değerleri çıkarılmış. Televizyonların eski ve yeni düzeni arasındaki farkı ortaya koyuyor. Sonuç: Büyük bir düşüş var!



Evet bir düşüş var. Hem de fark edilecek boyutta. Daha sık aralıklarla reklam alınması ve galiba bir yerde reklam fiyatlarının yeniden belirlenmesi sonucu daha ‘kıymetli’ olmasının nedeni olabilir mi? Kiloyla reklam veriliyordu. Bir gerçek daha var; özellikle dizilerde gerçekleşen çok fazla bölünme ‘dört dakika reklam’, ‘iki dakika reklam’ olayı izleyiciyi televizyon izlemekten soğutuyor. İnternetten indirip izleyenlerin sayısını giderek artıracak gibi. Bana fark etmez, ben zaten iş için izliyorum! Ama hastaları var bu işin.

STÜDYO

Yazının Devamı

SiYASi LiDERiN HAYATI TV DiZiSi OLDU

18 Nisan 2011

Fransız FR3 kanalında yeni bir dizi başladı; ‘Bir Başkanın Ölümü’. Fransa’ da 1962- 68 yılları arasında başbakanlık yapmış, daha sonra ölüm tarihi olan 1974’e kadar cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmüş George Pompidou’nun hayatı. Daha doğrusu ölüme giden yolculuğu. Pompidou kanserden öldü.Dizi hastalık sürecini anlatıyor.
Siyasi liderlerin televizyon dizisi olması tartışılan bir konu. Pek örneği de yok. Televizyon kanalları siyasi liderlerin yaşamları üzerine dizi yapılmasına ‘özel hayat’ sorunu nedeniyle sıcak bakmıyor. Politik dizilere de örnek az. ‘The Deal’ İngiletere’de Gordon Brown ile Tony Blair arasındaki rekabeti anlatan bir televizyon filmi olarak çekildi. Amerikalılar bu işe yoğun çaba harcadı. ‘The West Wing’ (1999 - 2006) Türkiyede Cine5, Business Channel ve TNT gibi kanallarda yayınlandı. Dizi, Beyaz Saray’daki kurgusal karakterlerin yaşadıklarını konu almaktaydı.
Yine bizde de gösterilen (Dizimax’te) ‘Commender in Chief’ Beyaz Saray’da bir kadın başkan hayalini anlatan bir dizi. En çarpıcı olanıysa ‘24’tü.
Bu tarz işlerde yöntem ya kurgusal ya da ‘dokü-drama’ şeklinde tercih edilir, bir devlet adamının hayatının dizileştirilmesine sıcak

Yazının Devamı

‘EFEMiNE’ TiP GiTTi, ERKEK KARDEŞ GELDi!

17 Nisan 2011

NTV’de Mirgün Cabas’ın konuğu, son günlerin en konuşulan reklamı ‘118 33’ün yaratıcısı Hulusi Derici’ydi. Reklam eşcinsel ayrımcılığı körüklüyor diye eleştiriliyor. Bilmiyorum aslında eleşitiriler ve söylenenler sadece bu cephede mi? Ben tepkilerin biraz da içimizdeki ‘eşcinsel fobisi’nin de dışa vurumu olduğunu düşünüyorum. Neyse, Derici “Nereden biliyorsunuz eşcinsel olduğunu, efemine olabilir” dedi. Karakterine çizdiği elbise ‘efemine’ydi.
Türk Dil Kurumu’nun ‘Büyük Türkçe Sözlük’ bölümünde kelimenin karşılığı; ‘kadınsı’ olarak verilmiş. Kadınsı bir karakter. Zeki Müren örneğini verdi Derici. Hatta ‘efemine olan bir arkadaşının evli ve çocuklu olduğu’ndan da söz etti. Reklama tepki kadar ilginin de olduğunu söyledi. Dil, din, ırk ya da sınıf farkı gözetmeksizin bir ilgi! ‘Nefretle başlayan bir aşk’tan söz etti. 118 33 hatlarında bu reklamdan sonra yüzde 250 artış olduğunun altını çizdi. 4-10 Nisan tarihleri arasında yapılan araştırmada en çok hatırlanan reklam bize hatırlattı! Sonuçta bu bir reklamdı ve karakter eşcinsel değil efemineydi!
Tam bu konuşmadan bir gün sonra, Hulusi Bey’in müjdesini verdiği ‘yeni süpriz’ gerçekleşti! Efemine karakterin bir de tıpkısının

Yazının Devamı

OLAY OYUNCU HANGi DiZiDE?

15 Nisan 2011



Tolga Tuncer... ‘Genç Osman’ oyunu sırasında Sümeyye Erdoğan’a hakaret ettiği iddia edilen oyuncu. ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’ dizisinin çarpıcı karakterlerinden birini, olay yeri inceleme ekibinden Sıtkı’yı canlandırıyor. Oradan hatırlarsınız. Peki, vatandaş onu nasıl bilir?
Merakımı gidermek adına seçtiğim internet mekanlarından kısa bir gezinti yaptım. Bir kere şu kesin; bu Tolga kardeşimiz iyi bir oyuncu. Hem ‘Genç Osman’daki rolü; hem de Ankara Sanat Tiyatrosu’nda yer aldığı ‘Ölüm ve Kız’ oyunundaki performansı için aynı şeyler yazılmış. Büyük olasılıkla Devlet Tiyatroları’nda oynatmazlar onu artık. Ama Tolga Tuncer adını bundan sonra oyunculuğuyla duymaya devam edeceğiz.

REHBERiM

Yazının Devamı

SOSYAL MEDYA TV’DE NEYi TAKiP EDiYOR?

14 Nisan 2011

Netfork son dönemde verileriyle ortaya çıkan kuruluş. Sosyal medya ya da daha basit anlatımıyla milletin üşenmeden bilgisayar başına oturup televizyon üzerine yazdıklarının sosyolojik analizleri. Kıstas değinme sıralaması. Yani en çok konuşulan konular. Bu açıdan önemli. Benim bildiğim daha çok ekşi sözlük gibi geniş kitleleri olan siteleri takip ediyorlar. Ve buralarda konuşulanları bir yerde tasnifliyorlar. Ben de bir süredir onları takip ediyorum. Basın bültenlerinin dışında merak ettiğim şuydu; sosyal medya neyi nasıl takip ediyor? İşte ilk bilgiler;

Yayınlandığı güne damgasını vuran yapımlar
Yani o gün çok konuşulan programlar. Şöyle sıralanıyor Netfork verilerine göre: Pazartesi ‘Ezel’, salı ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, çarşamba ‘Muhteşem Yüzyıl’, perşembe ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’, cuma ‘Beyaz Show’, ‘Adını Feriha Koydum’, cumartesi ‘Survivor’, ‘Disko Kralı’, pazar ‘Survivor’, ‘Behzat Ç.’

Dizi karakterlerinde ayrılana üzülüyor,yeni gelene seviniyorlar
Sosyal medyanın müdavimleri çok izlenen dizi karakterlerinin gitmesine bayağı üzülüyor. Ramiz’in yanı sıra, önceki haftalarda Efe’nin ölmesi de sosyal medyacıları epey kızdırmış. ‘Yahşi Cazibe’ ve ‘Çocuklar

Yazının Devamı