Bir gece mesaisi televizyonda. Moda deyimiyle gece ‘TV-twitter dolaşması’...
SİYANÜRE KISA ZİYARET
‘BEŞN BİRK’da Kütahya’nın siyanürleri vardı. Anlayana kadar zaman doldu. Cüneyt Özdemir, neden ‘Üç konu birden’ yapıyor ki. Öğretim üyesi siyanürün madencilikle sanayideki kullanım farkını ve Kütahya’yı anlatırken, Güven İslamoğlu oralara gitmişken bitiverdi program.
Eurovision geldi çattı. Bu akşam yarı final saat 22.00’de. Bu yarışma, televizyon eğlence kategorisi içinde en çok izlenen programların başında. Çünkü ülke sayısı arttı ve yeni katılan ülkeler, bu tarz eğlence müzik yarışmalarına aç. Bu ülkeler izlenme oranlarını yükseltiyor.
Gelelim yarı finalde Yüksek Sadakat’in yer aldığı gruba. Teker teker dinledim parçaları. Bizim yer aldığımız 18 yarı final şarkısının 10’unu kadın sesler yorumluyor. Rock parçası yok. Gerçi bizimki de iyice ‘orkestrasyon’ ile o havadan gitmiş ama, neyse. “Gitar denen enstrüman bir tek bizde biraz nefes alıyor” diyeyim. Ve ekleyeyim: “Biz bu gruptan çıkarız.”
Bir iddiam daha var: Bizim yarıştığımız gruptan finalde, Norveç, birinciliği zorlayacak. Fildişi Sahili’nden uzanıp gelen şarkı ‘Haba Haba’ ve gerçekten sahnede etkileyici solist Stella Mwangi, finaldeki favorilerim arasında.
Komşuyu merak ediyoruz tabii ki. Biraz hip hop koklatan sonra buzukiler eşliğinde kendine dönen şarkısı ‘Watch My Dance’ ile finalde yer alırlar bence.
Kadınların hakimiyeti
Bizim yer aldığımız gruba kadınlar damgasını vuracak. ‘Feel The Passion’ (Aurela Gace) ile Arnavutluk mesela. Gıcık kapsam da (şarkısına)
TNT’nin starı anlaşıldı: Cem Yılmaz. Komedyenin üniversite ziyaretlerinden yapılan seçmeler haftalardır, cumartesi akşamları yayında. Bilen gören var mı? Hangi kanalda olsa maliyetini kurtaran bir izlenme oranı alırdı. Kanal, Cem Yılmaz’ın şovlarını göstermeye devam edecek. Her cumartesi dizi sonrası yayınlayacak. Daha önce de dedim, kanal yeni kimliğini gösterme uğraşında. Bu zaman diliminde yer alan programlar seyirciyi kanala alıştırma, geçerken uğrayıp da “Aaa Cem Yılmaz’ı şovu buradaymış” alışkanlığını yaratma çabası. Diziler için de aynı şey geçerli. ‘Kolej Günlüğü’, olsa da olur, olmasa da bir dizi. Seyrettim. TMS kanala bir alıştırma dizisi yapmış.
CEM YILMAZ’IN OKUL ŞOVLARI SORULARDAN ÇIKMIŞ
Soru-cevap şeklinde olmuş üniversite şovları Cem Yılmaz’ın. Burada öğrencinin zekası önemli. Sorunun sahnedeki insanı gaza getirip getirmemesi önemli. En çok espri Yılmaz’ın “Hangi bölümde okuyorsunuz?” diye sorduğunda gelen cevaplardan çıkmış mesela. Öğrenciler çok eğlenmişlerdir mutlaka. Ama onu montajlayıp televizyonda yayınlayınca ortaya yavan bir şov çıkmış.
CANLI YAYINDA DUBLAJ YAPILIR
Uzun zamandır Beyaz Show izlemiyordum. Bazen iyi oluyor böyle ara vermek. ‘Her daim ekranda olan tanıdık yüzler neler yapıyor’u anlamak için iyi fırsat. Beyaz giderek kilo alıyor gibime geldi. Büyüdükçe büyüyor. Şovmenden çok yakışıklı bir genel müdüre doğru gidiş var. Ünlü bir konuk vardı; Kerim Abdül Cabbar. Konuklardan Kadir Çöpdemir, ‘Sultanahmet’te turist kovalayan’ bıçkın genç havalarında muhteşem bir soru sordu; “Ben boyumu uzatmak istiyorum Kerim Ağbiii.” Kerim Abi içinden “Bizim Amerika’da bu sulu esprileri yapan çok” demiştir. Amerikan esprisi olayı da buradan gelmektedir herhalde. ‘Kerim Ağabeeey’e son dönemin genç ve yetenekli oyuncularından (Öyle yazmışlar valla...) Ekin Türkmen, hâlâ basket oynayıp oynamayacağını merak ediyormuş, onu sordu. Tercüman tercüme etti Kerim Ağabey’e... “Ya bütün sigortalar beni buldu. Kim getirdi beni buraya?” diye düşünmüştür. Öyle bir ifade vardı. Tabii “Oynarsınız, basketin yaşı yoktur” gibilerinden bir laf etti. Kerim Ağabey’e espri olsun diye, kafam kadar bir nazarlık hediye ettiler. Bu bizim örf-adet soslu esprilerimizdendir. Hatta Beyaz, Kerim Abdül Cabbar’ın bu nazarlığı iç cebinde taşımasını istedi. Çok güldük...
Ebru
Samanyolu Televizyonu’nda bir reklam gördüm. Yeni çıkan bir bisküvinin reklamı. Bir kız, blues eşliğinde “Hıımmm” diyerek, erotik bir halde yiyor. Bu reklamın, kanalın ‘yayın ilkelerine’ uyduğunu söylemek doğru olmaz. Bir tek ‘eğlence’ programı yok mesela bu kanalda. Bunu eleştiri olarak söylemiyorum. Saptama yapıyorum; demek ki, muhafazakârlık bir yere kadar. Reklam, para demek. Olsun biraz erotizme göz yumarız!
MEHMET ASLANTUĞ NE KADAR GÜLDÜRÜR?
Show TV’de yakında ‘Canım Babam’ ve ‘Karakol’ başlıyor. ‘Karakol’un fragmanları dönüyor. Amerikan polisiyesinin karakterlerini almış, isimleri ‘Ahmet’, ‘Ayşe’ şeklinde değiştirmişler. Daha önce TNT’de yayınlanacağı duyurulan, sonra Show TV‘ye geçen ‘Canım Babam’ın konusunda bir önyargımı dile getireyim; Mehmet Aslantuğ başrolde. Mehmet Aslantuğ ne kadar güldürür bilemem. Bu konuda çekincelerim var açıkçası.
BiN LADiN KONULU FiLMiN iSMi NE OLABiLiR?
Las Vegas’ta yapılan dünyanın önemli yayıncılık fuarlarından biri olan NAB’de yer gök 3D olmuş. Televizyon teknolojisinin son numarası 3D. Peki bizde durum ne olur?
Bunu bu fuara giden bir isimle konuştum. Biz 3D yayınına ne zaman geçebiliriz? Bu yayına geçmek kolay mı? Zor, çünkü biz daha frekans olayını çözemedik. Bunu biliyorum da yine de sordum.
Ama önce bizdeki son duruma bakalım; TÜRKSAT ve Digitürk’te 3D yayınları oluyor. Gözlükle izleniyor. Hemen gözlük işine atlayayım; amaç gözlüksüz izletmek. Elektronik marketlerde Nintendo da 3D varmış. Gözlüksüz. Biraz eksikleri olduğu söyleniyor. Dünyada gözlüksüz 3D yayınına 2015’te geçilmesi bekleniyor.
Peki gelelim asıl konuya; çekim tekniklerine. İki kamera ve iki lens kullanılması gerekiyor çekimde. Kurguda, yazılımda, depolama alanları iki katına çıkmak zorunda. Yayında resim masasının değişmesi, yayın bant genişliğinin (ki bu asıl sorun) iki katına çıkarılması gerekiyor. Biz daha HD ile uğraşırken bir de gözlüksüz 3D yayınına uzun bir süre geçmemiz mümkün değil.
Türksat 3D için uğraşıyor
TÜRKSAT’ın 3D test yayınlarını zenginleştirme ve bir kanal oluşturma çalışmaları varmış ve bu test yayını uydudan
Beyaz TV sansasyon isimleri ve “Bol kavgalı tartışma yapalım” zihniyetini yayıncılık olarak benimsemiş bir kanal. Helin Avşar ‘Kaliteli Yaşam’ programını yapıyordu. Avşar’la yollar ayrılmış. Onun yerine Çiğdem Savaş gelmiş. Aklıma takıldı, Helin Avşar röportajlar yapıyordu bir ara, ne oldu? Siz de görmüyorsunuz değil mi?
RTÜK ÖNCE ANNE-BABALARA BAKSIN!
Şu çocuğu televizyondan koruma vs. işlerini pek severiz. Ya da tüm şiddeti televizyonun üstüne atmayı. RTÜK çocukların televizyon manyağı olduğunu söylüyor özetle. Ee, iyi de ya anne-babaları ne durumda? Sorsanız “Efendim benimki çok televizyon izliyor” der. Peki sen ne yapıyorsun? Cak cak çekirdek çitleyip dizileri izlemiyor musun?
Olay şu: Evde durum neyse çocukta da o dur. RTÜK Başkanı Davut Dursun, çocukların yüzde 30-35’inin bağımsız odaları olduğunu, bu odaların çoğunda çocukların kendilerine özel televizyonları bulunduğunu söylemiş. Eğer bu rakam doğruysa ülkemizin refah seviyesi artmış, her eve de en az iki televizyon girmiş haldeyiz. Bunu sevinçle karşılamak lazım!
‘Küçük Sırlar’ dizisi, son albümlerindeki ‘Ben Öldüm’ şarkısıyla epey ses getiren Gece grubunu konuk aldı. Can Baydar, rock müziğin yeni starı olmaya aday. Star olmak özel bir durum. Klibi izlerken sesi, hali tavrıyla Can Baydar, parça aslında öyle muhteşem olmasa da alıp götürüyor. Sade çalınmış, parçaya has gitar tonları bulunmuş. Hatta bana 60’lı yılların mutlu hallerini hatırlattı. Dizide bu parçayı seslendirdiler. Şöyle diyeyim Gece, tarzı olan bir rock grubu. Bunu hissettiriyor. Bu dizi de aslında onlara uymuş. Dizinin biraz şımarık hali mesela. Can’ın sesinde de bir muziplik var.
ANKARA’DAN BİR GÖRÜNTÜ
AHBR kanalında gece yarısı bir Ankara 1 Mayıs görüntüsü vardı; yaş ortalaması 17-18 arasında. Bir genç kovalanıyor. Sonra duvarın dibinde yere düşüyor. Kovalayanlar üzerine atlıyor. Sopalar iniyor, kalkıyor. Yan tarafta kızlar kaçışıyor. Bilmem daha sonra, kendilerini yorgun ve yara bere içinde evlerine attıktan sonra seyrettiler mi? Anneler babalar da görmüştür. Dayak yiyen gencin boynunda kırmızı fular vardı. Dayak yiyen de, atan da ‘solcu’. Dizilerden çok da etkilendiklerini söylemek mümkün değil. Onlar ideolojik halleriyle birbirlerine girdiler