Bu fikrin babası, buradan söylüyorum; Levent Ülgen. “Türkiye’de devrim olursa nasıl bir Türkiye olur?” sorusuna cevap arayan ‘Devrimden Sonra’ filminin oyuncuları, Okan Bayülgen’in programındaydı. Yönetmen Mustafa Kemal Aybastı oradaydı. Genç bir arkadaş. Okan sanırım ortaya sordu “Sosyalist bir Türkiye hayal mi?” diye. Oyuncular da yönetmen de, “Bu fantastik bir film değil. Zaten film, bunun ne kadar mümkün olabileceğini gösteriyor” dedi. Levent Ülgen, her alanda sosyalizmin bir gün mutlaka geleceğini söyledi. Çarpıcı da bir örnek verdi; “Emniyet teşkilatı da sosyalist olur. Bence iyi de olur.”
ÇEKİMDEYİZ GELEMEDİK
Antalya’da televizyon ödülleri verildi. Önce şuna karar verelim; bu ödül önemli mi? Burada ödül almak yani. Daha açık konuşayım Kelebek mi önemli yoksa, Antalya mı? Neden sordum? Dikkatimi çekti, ödül alanların büyük bölümü “Çekim vardı gelemedi”, “Özel bir programı vardı, gelemedi” şeklinde gerekçelerle törene katılmadı. Can Dündar NTV adına gitti, geldi sahneye. ‘Geniş Aile’ mesela oradaydı. Epey ödül aldılar. Garanti edenler mi gitti? İşte biz de böyle komplo teorileri üretiyoruz. Çünkü bir ciddiyet yok. O doğru, bu yanlış demiyorum. Ama ortada bir
Yaklaşık 2.5 milyar insan Willam ile Kate’ in nikah törenini izledi. Bu tür uluslararası yankı uyandıran törenlerin televizyonda uzman anlatıcıları vardır. Bizde bu gelenek galiba yok. Mesela Fransa’dan bir örnek, Stephane Bern 25 yıldır bu işlerle uğraşıyor. Kraliyet aileleri vs. Tabii bize uzak olduğundan günü gelince işte olabildiğince donanım sağlayarak bu işler yapılıyor. NTV’nin “Sen bunu da yaparsın” diyebileceği bir isim vardı ki o canlı yayını sundu ve moderatörlük yaptı; Oğuz Haksever.
Biz de işin uzmanı filan değiliz. Takip ettiğim kadarıyla “Burada şişti galiba” diyebileceğim bir durum olmadı. Atıl Kutoğlu moda tarafını, Nilüfer Kuyaş uzun yıllar yaşadığı Londra’nın düğün kokusunu verdi. Bağlantılarla da zengileşen bir program sundu NTV. Stüdyoda Nilüfer Kuyaş düğündeki kıyafet ve şapkalara fena takmıştı; “Nasıl da rüküşler” dedi. Genel olarak Kraliyet Ailesi’nin rüküş giyindiğini söyledi.
Daha sonraki bölümde gelinin kıyafetini yorumlayan Atıl Kutoğlu bu konu kendisine sorulunca; “Rüküş demeyelim. Önemli modacıların imzası vardır bu şapkalarda” dedi. Gelinlik için; ‘zarif ve romantik’ tarifini yaptı.
Unutmadan ‘BBC’nin gerçekten işin uzmanı’ çekimleriyle
Çılgın Proje açıklandı, televizyonlar anında konuklara hücum etti. Tabii gecenin flaş isimleri vardı. Ahmet Vefik Alp kuşkusuz bir numaraydı. Sadece akşam diliminde altı kanalda gördüm onu.
Somut bir diğer örnek de Yılmaz Büyükerşen’di. Sanırım en son ‘Genç Bakış’taydı. Gün içinde yedi kanala konuştuğunu, telefon bağlantılarının sayısını hatırlamadığını söyledi.
Çılgın bir gündü... Tabii bir de proje iddia tahminini tutturan mimar Hakan Kıran da televizyon davetli listesindeki yerini aldı. Sadece tahminde bulunduğunu, projenin oluşması için daha çok iş olduğunu anlattı.
Çılgın projenin gizli yıldızlarıysa tahmini kanalın geçeceği yer ve çevresindeki arsaların sahipleri! Show Haber Avcılar civarında kısa bir yoklama çekmiş. Millet şimdiden zengin. “Üç arsam var” diyor amcam, “Yaşadık, köşeyiz” bakışlarıyla. Kafadan mutlu olanlar da var, program ve TV başında. Tahmin etmek çok zor değil.
Samanyolu Haber her zaman olduğu gibi çakıyor manşeti; “Uzmanlar: Türkiye’yi Uçuracak Proje”ydi. Tabii ki böyle düşünen uzmanlar vardır. Buldun mu 1-2’sini zaten çoğul oluyorlar.
Ülke TV’de ‘Bıçak Sırtı’ şöyle kapattı konuyu; “Konuklarımız projeyi rasyonel buldu.”
NTV ve CNN
Şehirli, bakımlı, Maslak’taki gökdelenlerde çalışan ya da yaratıcı sektör keyfindekilerin izlediği bir kanaldı CNBC-E. Amerikan dizilerinin keşfiydi. Filmleri de kendine göre bir marka oluşturmuştu. Şimdi açıp dublajlı dizileri görünce o havasından gitmiş olarak değerlendiriyorum.
Bizde meşhur bir laf vardır; ‘değişim’. Nedir bu değişim, iyi midir kötü müdür ne işe yarar bilinmez. Ama değişmek gerekmektedir. Gerisini boşverin. Sanırım CNBC-E de böyle bir ‘değişim’ içinde. Filmlerini kuşaklara ayırmıştı, güzeldi. Ama galiba o kuşakların içi artık eskisi gibi güzel dolmuyor. “Millet altyazı okumaz, biz de dublajlı verelim” diyerek daha geniş kitlelere yayılmak değişim olsa gerek.
TELEVİZYONLARIN EN KALİTELİ MÜZİK PROGRAMI CNN TÜRK’TE
Bu kadar da iddialı yazıyorum. Ha, yağ çekmek de yok. Çünkü SKY TÜRK’TE yayınlanırken de yazmıştım; ‘Akustikhane’.
Şimdi CNN TÜRK’e geçmiş. Çok da iyi olmuş. Bir kanal almış ve kaybolmamış. Önemli olan bu.
‘Son Kale’ tantanalı bitti. Reha Muhtar, ayağının tozuyla ekibini toplayıp yeni programa hemen başladı. Programın adı ‘Çok Farklı’. Pazartesi akşamı başladı. Biraz durup dinlenseydin sevgili Reha Muhtar. Bu arada ortada ‘farklı’ olan bir şey yok. Daha açık söylemek gerekirse; Reha Muhtar tek tabanca.
SADRİ ALIŞIK TİYATRO ÖDÜLLERİ’NİN HEYECANLI SUNUCULARI
‘Behzat Ç.’ son bölümde, emekli bir albayı başına kurşun sıkılmış olarak gösterince “Tamam iş anlaşılmıştır” dedim. Şu günlerde asker denince akla ne geliyor? Albayın hatıralarını CD’ye kaydeden gazeteciden Ergenekon’a, sonra da derin devletin onun işini bitirmesine doğru gitti dizi. Polis içindeki ‘yapılanma’, emekli albayın toprak altına saklanan silahları, derin devletin olayı örtbas etmesi, gazetecinin bilgisayarında bulunan, albayın hatıralarını yazdığı kitap dosyası ve gözaltına alınması... Behzat Ç.’nin katili bulması ama gelen baskı ve kızının öldürüldüğünü gösteren görüntülerin kendisine teslimiyle vazgeçmesinde verilen mesaj; en özel görüntülerin bile bir gün kullanılmak üzere arşivlerde beklediği oldu.
Bu haftanın bir diğer flaşı da savcı hanımın Behzat Ç.’ye aşkını itiraf etmesi ve ateşli öpüşme sahnesiydi. Ama gayet yerinde bir sahneydi. Dizinin başından beri izleyiciye hissettirilen karşılıklı etkileşimin patlama noktasıydı bence.
YERLİ FİLMLER, kurtarıcı!
Ne kadar çok yerli film üretildiğini anlamak için televizyonların şov ve sohbet programlarına bakmak yeter. Mart ve nisan ayları içinde, çok izlenen şovlardan sabah programlarına kadarki geniş
Emrah Serbes’i ‘Behzat .Ç’ fenomeni ile geniş kitleler tanıdı (ben de bu takımın içindeyim). İkinci kitabı, ‘Son Hafriyat’, önce ‘dizi olarak’ düşünülmüş. Ama yazar ‘film olsun’ demiş. 24 kanalında ‘Kafa Dengi’ programına konuk oldu Serbes. Orada açıkladı. Filmi, ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’nin genel yönetmeni Serdar Akar çekecek.
HAYVANLARIN OYNADIĞI BİR DİZİMİZ VAR
Evet var... Samanyolu TV’de. Adı belgesel. Ama kanal onu bir şekilde ‘dizi’ye dönüştürdü. Aslanların, kaplanların isimleri üzerinden belgeseli pazarlıyor. İnsanoğlunun hayvanların haberi olmadan dağda, bayırda dolaşırken onları takip edip bir de isim vermeleri belgesellerin vazgeçilmezidir. Samanyolu bunu iyice içselleştirmiş. ‘Yabani Afrika’ belgeseli yerli dizi olmuş! Bir önceki hafta çita vardı. Geçtiğimiz pazar günü ‘Tek Gözlü Aslan Wemba’. Belgeseli allayıp pullayıp sanki bu aslan bir oyuncuymuş gibi sunuyorlar. Eh akıllı iş, ona bir şey diyemem.
Yahu aslan öyle kendi halinde takılıyor ormanda, av peşinde; tek derdi bu. Yok tek gözlü, yok Wemba... Aklıma Ata Demirer’in tek kişilik oyunundaki hayvan belgesellerini ti’ye aldığı bölüm geldi. Sen hele bir yaklaş da gör bakalım tek gözlü mü,
Biz çok severiz “Dünyanın hiçbir yerinde” diye başlayan cümleleri. Çetin Altan keşfetmiştir bunu; Türklerin ‘dünyanın hiçbir yerinde yoktur’ tespitini. Ama bazen de tutuyor sanki. Dünyanın her yerinde bizdeki gibi aynı başlıklar atılıyor. Aynı hikayeler. Farklı desenlerde. İşte örnekler:
Spor kanalı ülke güvenliğini tehdit etmiş!
Pakistan’ın spor kanalı Geo TV nisan başından beri yayında değil. Ülke güvenliğini tehdit ediyor gerekçesiyle hükümet tarafından yayını sansürlendi. Ama asıl hikaye başka. Asıl suçlu, bu kanalın bağlı olduğu grup! Büyük bir suç işliyor. İktidarın yolsuzluklarıyla ilgili soruşturmaları bir bir açıklıyor. Bu nedenle defalarca kapatıldı. Spor yayını yapan bir kanalın ülke huzurunu nasıl bozacağı konusunda Pakistan basınında yazılar çıkıyor. Çıkıyor da ne oluyor?
Reklamverenleri kızdırdı FOX onu sildi!
Glenn Back 2008 yılında CNN’den Fox’a geçen ve kendi adıyla yaptığı programı çok izlenen isim. New York Times’ta çıkan habere göre, Fox’un onu silme kararının nedeni ‘yüzlerce reklamverenin kendi isimlerini Glenn Back’in programında görmelerinden duydukları rahatsızlık’! Gazete Back’in Fox’a geçtikten sonra Obama’nın kazanmasından rahatsızlık duyan