Savaşı Saba kazandı

26 Ekim 2009

Beklediğimden çok önce oldu. Savaşı Saba Tümer kazandı... Habertürk’çüler, CNN?Türk’e transfer olan Saba Tümer’i yemek için Hülya Avşar, Özge Uzun, İclal Aydın ve Sevim Gözay anlaşma yaptı. Bir yere kadar dayanabildiler. Benim duyduğum sadece Hülya Avşar kaldı. Dört gün program yapacakmış. Ben program sunanların sayısı ikiye iner diye bekliyordum bir kaldı.
Peki bu televizyonculuk mu? Patron olsam hesabını sorarım ama yok, bizde deneme yanılma gibi bir metod olduğu için normal karşılanıyor. Dört gün Hülya Avşar da tutmaz, söyleyeyim. Sanırım İclal Aydın ve Özge Uzun’la yeni bir şeyler yapacaklar. Göreceğiz.

‘Tesadüfen Terörist’
Bu akşam 24’te anlamlı bir belgesel var: “Tesadüfen Terörist”... Yapım, şu günlerde yaşadığımız “demokratik açılım”la benzer ipuçları veriyor. Danimarka yapımı bir belgesel.
Bosna’da eylem planladığı gerekçesiyle altı yıla mahkum olan Abdülkadir ve aynı aile yapısından gelmesine ve aynı dini paylaşmasına karşın bunu sorgulayan Cem. Neden böyle bir eyleme kalkıştığını sormak için kendisiyle cezaevinde görüşmek ister. Abdülkadir bu isteği kabul eder ve görüşme gerçekleşir. Sanırım “Neden terör?” sorusunun da geneli içinde ipuçları verecek anlamlı bir

Yazının Devamı

Savaşı Saba kazandı

26 Ekim 2009

Beklediğimden çok önce oldu. Savaşı Saba Tümer kazandı... Habertürk’çüler, CNN?Türk’e transfer olan Saba Tümer’i yemek için Hülya Avşar, Özge Uzun, İclal Aydın ve Sevim Gözay anlaşma yaptı. Bir yere kadar dayanabildiler. Benim duyduğum sadece Hülya Avşar kaldı. Dört gün program yapacakmış. Ben program sunanların sayısı ikiye iner diye bekliyordum bir kaldı.
Peki bu televizyonculuk mu? Patron olsam hesabını sorarım ama yok, bizde deneme yanılma gibi bir metod olduğu için normal karşılanıyor. Dört gün Hülya Avşar da tutmaz, söyleyeyim. Sanırım İclal Aydın ve Özge Uzun’la yeni bir şeyler yapacaklar. Göreceğiz.

‘Tesadüfen Terörist’
Bu akşam 24’te anlamlı bir belgesel var: “Tesadüfen Terörist”... Yapım, şu günlerde yaşadığımız “demokratik açılım”la benzer ipuçları veriyor. Danimarka yapımı bir belgesel.
Bosna’da eylem planladığı gerekçesiyle altı yıla mahkum olan Abdülkadir ve aynı aile yapısından gelmesine ve aynı dini paylaşmasına karşın bunu sorgulayan Cem. Neden böyle bir eyleme kalkıştığını sormak için kendisiyle cezaevinde görüşmek ister. Abdülkadir bu isteği kabul eder ve görüşme gerçekleşir. Sanırım “Neden terör?” sorusunun da geneli içinde ipuçları verecek anlamlı bir

Yazının Devamı

Hakemden özür diledik!

23 Ekim 2009

Wolfsburg - Beşiktaş maçını anlatan Ertem Şener heyecandan ne yapacağını bilemedi. Hakem Rosetti, Wolfsburg’lu Grafite’yi oyundan attı. “Rosetti hastane yöneticisi. Grafite’yi hasta etti” diyerek kendinden geçti. Sonra Volkan’ı da bu hakemin attığını söyledi. Aradan zaman geçti “Özür dilerim, o hakem bu hakem değilmiş” dedi. Herhalde rejiden “Leeyyn naaptın” dediler.

N’oluyoruz yani!
Bir sakin ol Ertem Kardeş. “Yüreğimiz ağzımızda” şeklinde maç anlattı. “Amann, uzak dur” diye Dzeko’ya oradan emirler yağdırdı! “Bakmadan atılan toplar rakibe gidiyor” diye yine oradan teknik direktörlük yaptı. Ve maalesef bilmiyordu ki, bizim liglerde durup bakıp pas atılırken, Avrupa liglerinde o kadar zamanın futbolculara tanınmadığını! Evet bakmadan kimin nereden olduğunu bilerek top atıyorlar. Bu bizde yok, böyle maçlarda da ortaya çıkıyor.

TNT Digitürk’e geçince!
Bu yazıyı yazdığımda neyin ne olduğu belli olacak. Yani TNT kanalının Digitürk’e geçmesi... Daha önce, kablolu yayınlarda TNT vardı ve şifresiz UEFA maçları buradan yayınlanıyordu. Baktım Star’da spiker “D-Smart dışında başka platformlarda maç izleyemeyeceksiniz” diye defalarca söyledi. Hikâye şu oluyor; TNT Digitürk

Yazının Devamı

Hakemden özür diledik!

23 Ekim 2009

Wolfsburg - Beşiktaş maçını anlatan Ertem Şener heyecandan ne yapacağını bilemedi. Hakem Rosetti, Wolfsburg’lu Grafite’yi oyundan attı. “Rosetti hastane yöneticisi. Grafite’yi hasta etti” diyerek kendinden geçti. Sonra Volkan’ı da bu hakemin attığını söyledi. Aradan zaman geçti “Özür dilerim, o hakem bu hakem değilmiş” dedi. Herhalde rejiden “Leeyyn naaptın” dediler.

N’oluyoruz yani!
Bir sakin ol Ertem Kardeş. “Yüreğimiz ağzımızda” şeklinde maç anlattı. “Amann, uzak dur” diye Dzeko’ya oradan emirler yağdırdı! “Bakmadan atılan toplar rakibe gidiyor” diye yine oradan teknik direktörlük yaptı. Ve maalesef bilmiyordu ki, bizim liglerde durup bakıp pas atılırken, Avrupa liglerinde o kadar zamanın futbolculara tanınmadığını! Evet bakmadan kimin nereden olduğunu bilerek top atıyorlar. Bu bizde yok, böyle maçlarda da ortaya çıkıyor.

TNT Digitürk’e geçince!
Bu yazıyı yazdığımda neyin ne olduğu belli olacak. Yani TNT kanalının Digitürk’e geçmesi... Daha önce, kablolu yayınlarda TNT vardı ve şifresiz UEFA maçları buradan yayınlanıyordu. Baktım Star’da spiker “D-Smart dışında başka platformlarda maç izleyemeyeceksiniz” diye defalarca söyledi. Hikâye şu oluyor; TNT Digitürk

Yazının Devamı

Yeni rüzgârlara doğru

22 Ekim 2009

Bu Kalp Seni Unutur mu?’nun son bölümünde Yıldız, gazete sütunlarına yansıyan “emniyette pencereden atladı” haberlerinin aslında nasıl olduğunu bize anlatmış oldu. Baskı ve işkencenin sonucunda polis müdürünün odasına getirildi ve cam açık bırakılarak aslında ölüme gönderildi Yıldız. Sinan bu bölümün sonunda yakalandı. Daha doğrusu ortada bırakıldı bölüm. Ama öyle anlaşılıyor.
Sinan’ın Cemile’ye verdiği bir telefon numarası var. Yayıncı tanıdığının telefon numarası. Bu kişiyi bana göre Okan Yalabık canlandıracak. Yani bir önceki dönemin Necdet’i. Cemile ile Yalçın’ın Bursa’daki barışmaları sanırım geçici. Çünkü aynı zamanda geçmişiyle hesaplaşan karakter olan Cemile’nin anlattıklarından, Yalçın’ın ısrarcı tutumuna o zaman hayır diyemediği anlaşılıyor. Sonra işler değişecek.

Solcu - ülkücü karşılaştırmasıİnternetteki platformlarda bu diziyle ilgili tartışmalara baktım. Şimdilik başlıca konu; ülkücülere az yer verilip hep solculara yapılan işkencenin anlatılması. Dizide ülkücülerin okumayan, kültürsüz yansıtıldıkları, kitaplarla haşır neşir olanların solcuymuş gibi gösterildiği söyleniyor.
Dizide ülkücü kanadın mağdurunu temsil eden Kürşad. Aranıyor. Elif’e yazdığı mısralar.

Yazının Devamı

Yeni rüzgârlara doğru

22 Ekim 2009

Bu Kalp Seni Unutur mu?’nun son bölümünde Yıldız, gazete sütunlarına yansıyan “emniyette pencereden atladı” haberlerinin aslında nasıl olduğunu bize anlatmış oldu. Baskı ve işkencenin sonucunda polis müdürünün odasına getirildi ve cam açık bırakılarak aslında ölüme gönderildi Yıldız. Sinan bu bölümün sonunda yakalandı. Daha doğrusu ortada bırakıldı bölüm. Ama öyle anlaşılıyor.
Sinan’ın Cemile’ye verdiği bir telefon numarası var. Yayıncı tanıdığının telefon numarası. Bu kişiyi bana göre Okan Yalabık canlandıracak. Yani bir önceki dönemin Necdet’i. Cemile ile Yalçın’ın Bursa’daki barışmaları sanırım geçici. Çünkü aynı zamanda geçmişiyle hesaplaşan karakter olan Cemile’nin anlattıklarından, Yalçın’ın ısrarcı tutumuna o zaman hayır diyemediği anlaşılıyor. Sonra işler değişecek.

Solcu - ülkücü karşılaştırması
İnternetteki platformlarda bu diziyle ilgili tartışmalara baktım. Şimdilik başlıca konu; ülkücülere az yer verilip hep solculara yapılan işkencenin anlatılması. Dizide ülkücülerin okumayan, kültürsüz yansıtıldıkları, kitaplarla haşır neşir olanların solcuymuş gibi gösterildiği söyleniyor.
Dizide ülkücü kanadın mağdurunu temsil eden Kürşad. Aranıyor. Elif’e yazdığı

Yazının Devamı

Fena halde Rumeli!

21 Ekim 2009

ATV’de “Elveda Rumeli” finali yaptı. Bu sisteme iyi dayanan bir dizi olmasına rağmen bitmek zorunda kaldı. Adam Film bir hata yaptı aynı tornadan çıkan bir başka “Rumeli” dizisini Show TV’ye verdi. O da battı. Hatta o kadar ki Show TV, salı akşamı ilan ettiği son bölümü de yayınlamadı.

Mardin - Midyat hattı
Ama bir gerçek var; neden benzer mekânlarda çekilen birden fazla dizi tutuyor? Mesela Mardin. 1999 yılında başlayan bir macera aslında Mardin. “Salkım Hanımın Taneleri” ile başladı. “Deli Yürek” (sinema filmi), “Berivan”, “Aşka Sürgün”, “Ağa Kızı” (Levent Kırca), “Seni Çok Özledim”, “Azap Yolu” (Kadir İnanır), “Sıla”, “Tutsak” (Hande Ataizi başroldeydi)... Şimdi de “Bir Bulut Olsam” orada çekiliyor. Yani aralarında unuttuğumuz hiç tutmayanları da oldu. Ama aynı mekânda inatla çekilen diziler tutuldu. Mardin’de şehir dizisi çekilmez. Demek töre, aşiret, yanık aşklar tutuyor. Kısaca, Doğu ve Güneydoğu düzeni dizilerimizin hâlâ vazgeçilmezi. Bu da bir gerçek.

Bitecek gibi görünenler
Laf dizilerden açılmışken benim gördüğüm şu sıralar bitebilecek olan diziler var. “Canım Ailem” yeni sezona sönük başladı. Aslında dizi geçtiğimiz sezon sonu bitmişti. Yani senaryo öyle

Yazının Devamı

Fena halde Rumeli!

21 Ekim 2009

ATV’de “Elveda Rumeli” finali yaptı. Bu sisteme iyi dayanan bir dizi olmasına rağmen bitmek zorunda kaldı. Adam Film bir hata yaptı aynı tornadan çıkan bir başka “Rumeli” dizisini Show TV’ye verdi. O da battı. Hatta o kadar ki Show TV, salı akşamı ilan ettiği son bölümü de yayınlamadı.

Mardin - Midyat hattı
Ama bir gerçek var; neden benzer mekânlarda çekilen birden fazla dizi tutuyor? Mesela Mardin. 1999 yılında başlayan bir macera aslında Mardin. “Salkım Hanımın Taneleri” ile başladı. “Deli Yürek” (sinema filmi), “Berivan”, “Aşka Sürgün”, “Ağa Kızı” (Levent Kırca), “Seni Çok Özledim”, “Azap Yolu” (Kadir İnanır), “Sıla”, “Tutsak” (Hande Ataizi başroldeydi)... Şimdi de “Bir Bulut Olsam” orada çekiliyor. Yani aralarında unuttuğumuz hiç tutmayanları da oldu. Ama aynı mekânda inatla çekilen diziler tutuldu. Mardin’de şehir dizisi çekilmez. Demek töre, aşiret, yanık aşklar tutuyor. Kısaca, Doğu ve Güneydoğu düzeni dizilerimizin hâlâ vazgeçilmezi. Bu da bir gerçek.

Bitecek gibi görünenler
Laf dizilerden açılmışken benim gördüğüm şu sıralar bitebilecek olan diziler var. “Canım Ailem” yeni sezona sönük başladı. Aslında dizi geçtiğimiz sezon sonu bitmişti. Yani senaryo öyle

Yazının Devamı