Ezel'in 'Hayata Dönüş'ü!

14 Ekim 2009

Kuşkusuz bu senenin flaş dizilerinden biri "Ezel". Bir kere senaryosuyla dikkat çekiyor. Kadrosu çok özenli. Son bölüm "bir dizinin gidişatı nasıl değişebilir?" sorusuna güzel bir örnekti. Ömer'in Ezel oluşunu getirip "Hayata Dönüş Operasyonu"na bağlamaları televizyonlarda pek rastlamadığım bir kurguydu. Daha doğrusu Ömer'in Ezel olma yolunda kaçış planını, ayakları yere basan bir gerekçeye yaslamak istediler.
Ve akıllara "Hayata Dönüş Operasyonu" geldi. Bir kara leke, bir unutulmaz olaydır. 19 Aralık 2000 tarihinde aynı anda 20 cezaevine yapılan bir operasyon. İki asker, 30 tutuklunun öldüğü kara bir gün. Ve kahramanımız işte bu operasyonun içinden çıkıyor.

Hapisten nasıl çıkıyor?
Ömer hapishanede Ramiz Öner (Tunçel Kurtiz) ile yakınlaşıyor. Ramiz görmüş geçirmiş bu yerleri iyi bilen ve saygı gören bir mahkum. Kitap tavsiye ediyor ona. Ömer Hayyam'ı veriyor okuması için. Oscar Wilde'dan şiirler okuyor. Ve bir gün koğuşa baskın oluyor. Gözlüklü bir genci "soruşturmak" üzere götürüyorlar. Gözlüğünü yere atıp kırıyorlar önce. Gözlük her zaman "solcu" simgesi olmuştur!
Sonra Ramiz'le Ömer koğuşun kapısından dışarıya bakıp "tecrittekilerin hali kötü" diye konuşuyorlar. Bir

Yazının Devamı

Ezel'in 'Hayata Dönüş'ü!

14 Ekim 2009

Kuşkusuz bu senenin flaş dizilerinden biri "Ezel". Bir kere senaryosuyla dikkat çekiyor. Kadrosu çok özenli. Son bölüm "bir dizinin gidişatı nasıl değişebilir?" sorusuna güzel bir örnekti. Ömer'in Ezel oluşunu getirip "Hayata Dönüş Operasyonu"na bağlamaları televizyonlarda pek rastlamadığım bir kurguydu. Daha doğrusu Ömer'in Ezel olma yolunda kaçış planını, ayakları yere basan bir gerekçeye yaslamak istediler.
Ve akıllara "Hayata Dönüş Operasyonu" geldi. Bir kara leke, bir unutulmaz olaydır. 19 Aralık 2000 tarihinde aynı anda 20 cezaevine yapılan bir operasyon. İki asker, 30 tutuklunun öldüğü kara bir gün. Ve kahramanımız işte bu operasyonun içinden çıkıyor.

Hapisten nasıl çıkıyor?
Ömer hapishanede Ramiz Öner (Tunçel Kurtiz) ile yakınlaşıyor. Ramiz görmüş geçirmiş bu yerleri iyi bilen ve saygı gören bir mahkum. Kitap tavsiye ediyor ona. Ömer Hayyam'ı veriyor okuması için. Oscar Wilde'dan şiirler okuyor. Ve bir gün koğuşa baskın oluyor. Gözlüklü bir genci "soruşturmak" üzere götürüyorlar. Gözlüğünü yere atıp kırıyorlar önce. Gözlük her zaman "solcu" simgesi olmuştur!
Sonra Ramiz'le Ömer koğuşun kapısından dışarıya bakıp "tecrittekilerin hali kötü" diye konuşuyorlar. Bir

Yazının Devamı

TRT ve bedava maç

13 Ekim 2009

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, “Bedava maç izlettireceğiz” diye yineledi. Daha önce de bu konu gündeme gelmiş ve Türk Telekom ile ortak bu olaya girileceği duyurulmuştu. Bu bana ters geliyor. Yani düz mantık BBC ile British Telecom böyle bir işe girer mi?
Şimdi şöyle bir durum var: TRT’nin cephesi ve Telekom cephesi. TRT “bedava yayınlayacağız” derken masraf kimden gidecek? Büyük oranda bizden, yani eletrik faturalarından karşılanacak. Bir işin bedava yayınlanmasının bedeli vardır mutlaka. Peki ortada abonesi belirlenmiş bir sistem var. Bunun hangi grup olduğu önemli değil.
Bugün Digitürk lig maçlarını yayınlıyor. D Smart da UEFA Avrupa Kupası maçlarını. Aboneleri var, şifreli olarak bu işi yapıyorlar. Bu, liglerin önem arzettiği bütün ülkelerde böyle.
Şimdi diyeceksiniz ki, “Kardeşim sen deli misin, TRT bana medava maç seyrettireceğim diyor sen ne anlatıyorsun?” Kapitalistten daha kapitalist olmak yani! Yoo ben “solcuyum” ayrıca, maçların tüm halka bedava seyrettirilmesini isteyen düzenin insanıyım yani. Ama kazın ayağı öyle değil işte. TRT reklamlardan vazgeçsin bakalım! Fransa ve İspanya’da böyle olmaya başladı mesela! Bu yoruma katılsın o zaman TRT.

Zarar telefon

Yazının Devamı

TRT ve bedava maç

13 Ekim 2009

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, “Bedava maç izlettireceğiz” diye yineledi. Daha önce de bu konu gündeme gelmiş ve Türk Telekom ile ortak bu olaya girileceği duyurulmuştu. Bu bana ters geliyor. Yani düz mantık BBC ile British Telecom böyle bir işe girer mi?
Şimdi şöyle bir durum var: TRT’nin cephesi ve Telekom cephesi. TRT “bedava yayınlayacağız” derken masraf kimden gidecek? Büyük oranda bizden, yani eletrik faturalarından karşılanacak. Bir işin bedava yayınlanmasının bedeli vardır mutlaka. Peki ortada abonesi belirlenmiş bir sistem var. Bunun hangi grup olduğu önemli değil.
Bugün Digitürk lig maçlarını yayınlıyor. D Smart da UEFA Avrupa Kupası maçlarını. Aboneleri var, şifreli olarak bu işi yapıyorlar. Bu, liglerin önem arzettiği bütün ülkelerde böyle.
Şimdi diyeceksiniz ki, “Kardeşim sen deli misin, TRT bana medava maç seyrettireceğim diyor sen ne anlatıyorsun?” Kapitalistten daha kapitalist olmak yani! Yoo ben “solcuyum” ayrıca, maçların tüm halka bedava seyrettirilmesini isteyen düzenin insanıyım yani. Ama kazın ayağı öyle değil işte. TRT reklamlardan vazgeçsin bakalım! Fransa ve İspanya’da böyle olmaya başladı mesela! Bu yoruma katılsın o zaman TRT.

Zarar telefon

Yazının Devamı

Behiye’nin aynısı!

12 Ekim 2009

Kanal D’deki “Hanımın Çiftliği”nde, “Ramazan’ın nişanlısı Behiye’nin aynısı” lafı koparttı beni. Muzaffer Bey yavaş yavaş çıldırmaya başlıyor. Ramazan, Kemal’i ortadan kaldırmaya çalışadursun, Muzaffer Bey inceden işliyor. Bu duruma bütün ahali uyanıyor. Bir uyanmayan Ramazan. Güllü de hemen odaları filan dolaşmaya başlıyor. Behiye Hanım’ın resmini görüyor. Sonra Muzaffer Bey’in şoförünü de kafalayıp şehre iniyor, kankasını görmeye!

Çeneyi okşayarak başladı!
Evin beyi çene filan okşamaya başlamışsa, iş bitmiş demektir. Halide olayı anlamıştır ama iş işten geçmiştir. Muzaffer Bey’i yıkayıp yağlayan Gülizar’ın da pabucu dama atılıyor. Hatta o, okşanma sahnesini de görünce tam anlamıyla mor oluyor. Bu arada Kemal ölür mü? Fena hacamat edildi ama sanırım yırtacak. Zaten olsa da olmasa da farketmez. Gerçi dizimizin önünde daha çok maceralar olacak. Tamam Güllü, Muzaffer Bey’i kafaladı, burada bir sorun yok. Ama diğer ahalinin durumlarıyla ilgili gelişmeleri merak ediyoruz. Kemal’i öldürmeden hapishaneden çıkarıp bir de iş güç sahibi yapıp, Güllü’yü gıcık etmesi mesela düşünülebilir. Canım roman başka, dizi başka. Romanı okuyup da hepsinin burada olacağını zannetmeyelim!

Adanalı

Yazının Devamı

Behiye’nin aynısı!

12 Ekim 2009

Kanal D’deki “Hanımın Çiftliği”nde, “Ramazan’ın nişanlısı Behiye’nin aynısı” lafı koparttı beni. Muzaffer Bey yavaş yavaş çıldırmaya başlıyor. Ramazan, Kemal’i ortadan kaldırmaya çalışadursun, Muzaffer Bey inceden işliyor. Bu duruma bütün ahali uyanıyor. Bir uyanmayan Ramazan. Güllü de hemen odaları filan dolaşmaya başlıyor. Behiye Hanım’ın resmini görüyor. Sonra Muzaffer Bey’in şoförünü de kafalayıp şehre iniyor, kankasını görmeye!

Çeneyi okşayarak başladı!
Evin beyi çene filan okşamaya başlamışsa, iş bitmiş demektir. Halide olayı anlamıştır ama iş işten geçmiştir. Muzaffer Bey’i yıkayıp yağlayan Gülizar’ın da pabucu dama atılıyor. Hatta o, okşanma sahnesini de görünce tam anlamıyla mor oluyor. Bu arada Kemal ölür mü? Fena hacamat edildi ama sanırım yırtacak. Zaten olsa da olmasa da farketmez. Gerçi dizimizin önünde daha çok maceralar olacak. Tamam Güllü, Muzaffer Bey’i kafaladı, burada bir sorun yok. Ama diğer ahalinin durumlarıyla ilgili gelişmeleri merak ediyoruz. Kemal’i öldürmeden hapishaneden çıkarıp bir de iş güç sahibi yapıp, Güllü’yü gıcık etmesi mesela düşünülebilir. Canım roman başka, dizi başka. Romanı okuyup da hepsinin burada olacağını zannetmeyelim!

Adanalı

Yazının Devamı

Şebo’dan yeni albüm

9 Ekim 2009

Biz (Yani Bulutsuzluk Özlemi) her ayın ikinci çarşambası (belki bundan sonra perşembe olur) Hayal Kahvesi’nde konserimiz var. Burası Bulutsuzluk Özlemi’nin aslında bir nevi mekânı oldu. Hani “burada büyüdü çocuk” denilecek yer.
Çarşambaları bizden sonra Özge Fışkın çıkar. Onun da has kankası Şebnem Ferah’tır. Hani iki eli kanda olsa mutlaka çarşamba akşamı Özge’ye gelir. Benim de Şebnem Ferah’la tanışıklığım 20. Yıl konserinde oldu. “Sözlerimi Geri Alamam” şarkısında kendisine eşlik etmek büyük bir heyecan ve mutluluk olmuştu.
Son çaldığımız yani çarşamba yani önceki gece, Özge’yi özlemişim kalıp dinleyeyim dedim. Şebnem Ferah tabii ki geldi. Onun belli köşesi vardır. Orada durur. Ben de oraya yakın olurum. Karşılaştık ayaküstü, gürültü arası konuştuk. Şu sıralar yoğun ve heyecanlı. Yeni albüm çalışmaları varmış. Bitmiş gibi. “Ne zaman çıkar?” dedim. “Bir ay içinde” dedi. Yani Şebo’dan yeni albüm geliyor. O ne yapsa güzel yapar ve eminim bu çalışması da ses getirecektir.
Bence RTÜK buzlanmalı!
RTÜK içkilerin buzlanması üzerine ciddi çalışmalar yapıyormuş. Bu zaten vardı. Yeni bir şey değil. Bazı dizilerde bardaklar buzlanıyor. Aslında buzlanınca daha ilgi çekiyor. Çünkü o

Yazının Devamı

Şebo’dan yeni albüm

9 Ekim 2009

Biz (Yani Bulutsuzluk Özlemi) her ayın ikinci çarşambası (belki bundan sonra perşembe olur) Hayal Kahvesi’nde konserimiz var. Burası Bulutsuzluk Özlemi’nin aslında bir nevi mekânı oldu. Hani “burada büyüdü çocuk” denilecek yer.
Çarşambaları bizden sonra Özge Fışkın çıkar. Onun da has kankası Şebnem Ferah’tır. Hani iki eli kanda olsa mutlaka çarşamba akşamı Özge’ye gelir. Benim de Şebnem Ferah’la tanışıklığım 20. Yıl konserinde oldu. “Sözlerimi Geri Alamam” şarkısında kendisine eşlik etmek büyük bir heyecan ve mutluluk olmuştu.
Son çaldığımız yani çarşamba yani önceki gece, Özge’yi özlemişim kalıp dinleyeyim dedim. Şebnem Ferah tabii ki geldi. Onun belli köşesi vardır. Orada durur. Ben de oraya yakın olurum. Karşılaştık ayaküstü, gürültü arası konuştuk. Şu sıralar yoğun ve heyecanlı. Yeni albüm çalışmaları varmış. Bitmiş gibi. “Ne zaman çıkar?” dedim. “Bir ay içinde” dedi. Yani Şebo’dan yeni albüm geliyor. O ne yapsa güzel yapar ve eminim bu çalışması da ses getirecektir.
Bence RTÜK buzlanmalı!
RTÜK içkilerin buzlanması üzerine ciddi çalışmalar yapıyormuş. Bu zaten vardı. Yeni bir şey değil. Bazı dizilerde bardaklar buzlanıyor. Aslında buzlanınca daha ilgi çekiyor. Çünkü o

Yazının Devamı