Vallahi bu işin piri ben söyleyeyim, NTV’deki “90 Dakika”ydı. Ya, şık ve spor giyinmesini biliyorlar işte. Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu ve Mehmet Y. Yılmaz...
Yeni sezon açıldı, futbol programları zebil gibi. Fox bu sene iddialı. Pazar akşamı yayınlanan “Fox Futbol” adlı programın bir tanıtım fotoğrafı var, macera filminin fragmanı gibi!
Daha önce de yazmıştım Ersun Yanal için “killer” şeklinde diye. Sanırım bu tanıtımın fikir babaları “maksat konuşulsun, reklamın iyisi kötüsü olmaz” gibi garip ve ilkel bir sözün karşılık bulmasını beklemişler. E, ben bu kadar yazıyorsam millet de konuşuyor elbet. Peki amaç bu kadar mı? Reyting de gerekli. Bakalım ona yarayacak mı?
Gelelim pazar gecesinin programına. Şimdi Cem Papila ile Oktay Derelioğlu “de get laaan” havalarında ince kravat yaka açık, zibidi gençlik modundalar. Bülent Korkmaz ise “Arabesk” filminin yeni versiyonunda oynayacak, sahne kıyafeti hazır bekliyor! E, bir de kızımız var: Ayşin Zeren... O da hafif gelinlikle tuvalet karışımı bir elbiseyle aralarında. Yayın ise futboldan çok seyircili, ortada program yorumcuları abiler vs... ile biraz karışık.
İlyas Tüfekçi’nin kızı babasını anlattı. İlkin Tüfekçi “Arka
Tatsız bir olayla anılan Cem Yılmaz’ın “Yahşi Batı” film seti, aslında başka ayrıntıları ile de konuşulmalı... Bir kere Cem Yılmaz, tüm çalışanlara oyuncular ve set işçileri dahil müthiş bir ikramda bulunuyor. Setteki, üç tane sanayi boyu buzdolabında içeceklerin envai çeşidi mevcut. Meşrubattan, biraya hemen hemen her marka...
Sonra yiyecekler. “Setlerde menemenden başka bir şey yedirmezler” ön yargısı kırılmış burada. Yemekler büyük, üstü kapalı mekânın içinde yeniliyor. Bu yemeklere Cem Yılmaz tüm çalışanlarla birlikte oturuyor ve yiyor. Bu da çalışanların motivasyonunda tabii ki önemli bir rol oynuyor. Sıcak ve toz, toprağın bol olduğu zorlu bir çalışma ortamında, nasıl denir, hizmette sınır yok Cem Yılmaz’ın setinde.
Bir enteresan ‘Sansürsüz’
Yiğit Bulut galiba Erdoğan Aktaş’ın gidişinde rol oynadı. Yani Habertürk’e tepeden inme gelmesiyle. Hemen program, gazetede yazı vs... Şimdi de kanalın başında. Hayırlı uğurlu olsun. Ve son
“Sansürsüz”...
Adnan Hoca ve ekibini ekrana çıkarttı. “Karşı görüşten kimse yoktu” olayını Yiğit Bulut da herhalde düşünmüştür ve özellikle bunu yapmamıştır. “Evrim Teorisini” çürütme konuşmaları ve Adnan Hoca’nın bilinmeyenlerinin benim için
Tatsız bir olayla anılan Cem Yılmaz’ın “Yahşi Batı” film seti, aslında başka ayrıntıları ile de konuşulmalı... Bir kere Cem Yılmaz, tüm çalışanlara oyuncular ve set işçileri dahil müthiş bir ikramda bulunuyor. Setteki, üç tane sanayi boyu buzdolabında içeceklerin envai çeşidi mevcut. Meşrubattan, biraya hemen hemen her marka...
Sonra yiyecekler. “Setlerde menemenden başka bir şey yedirmezler” ön yargısı kırılmış burada. Yemekler büyük, üstü kapalı mekânın içinde yeniliyor. Bu yemeklere Cem Yılmaz tüm çalışanlarla birlikte oturuyor ve yiyor. Bu da çalışanların motivasyonunda tabii ki önemli bir rol oynuyor. Sıcak ve toz, toprağın bol olduğu zorlu bir çalışma ortamında, nasıl denir, hizmette sınır yok Cem Yılmaz’ın setinde.
Bir enteresan ‘Sansürsüz’
Yiğit Bulut galiba Erdoğan Aktaş’ın gidişinde rol oynadı. Yani Habertürk’e tepeden inme gelmesiyle. Hemen program, gazetede yazı vs... Şimdi de kanalın başında. Hayırlı uğurlu olsun. Ve son
“Sansürsüz”...
Adnan Hoca ve ekibini ekrana çıkarttı. “Karşı görüşten kimse yoktu” olayını Yiğit Bulut da herhalde düşünmüştür ve özellikle bunu yapmamıştır. “Evrim Teorisini” çürütme konuşmaları ve Adnan Hoca’nın bilinmeyenlerinin benim için
Dün yazmıştım, haber kanallarında ortalık karıştı diye. Tam bize göre bir iş aslında. Yaz - boz olayı. Yeni baştan bir kanal kuruluyor ve ekip toplanıyor, bir yere oturuyor. Yok, illa altı oyulacak. Bu bize has bir olay. Göçebe toplumların oturduğu yerde rahat durmaması gibi. Duramıyoruz, aklımız fikrimiz “yenilik”, “değişim”... Bu lafları seviyoruz çünkü, bizim lisanımıza uyuyor. Olanın üzerine bir şey katmak değil, ya da hani, yeni bir düzeni, şirketi, gazeteyi televizyonu kurmak da değil. Sadece bozmak ve yeniden yapmak. Alın işte, son örnek Habertürk. Bütün ekip gitti. Orada olanlar “yenilik ve devrim yapacağız ve kanal değişimin rüzgârlarında yeni denizlere yol alacak” gibi bir hayal aleminde yüzecek. Yeni yönetimin başındaki isimle mutlaka bir söyleşi yapılacak, buna benzer laflar duyarız.
Şimdi aynı grubun bir de Kanal 1 kamburu var. Tam onun üstüne gidecekken, böyle bir durum çıktı ortaya. Diyorum, bu, o grup bu grup meselesi değil. Bize özgü bir kapitalizm ve şirket idare etme durumudur.
Neler olur?
ATV’nin ana haber bülteni sorunu nasıl çözülür? Haber metinlerine yeni Erdoğan Aktaş yönetiminde de karışılacak mı? “Yukarıdan” habere ilgi ne kadar olacak? Aktaş bunun
Dün yazmıştım, haber kanallarında ortalık karıştı diye. Tam bize göre bir iş aslında. Yaz - boz olayı. Yeni baştan bir kanal kuruluyor ve ekip toplanıyor, bir yere oturuyor. Yok, illa altı oyulacak. Bu bize has bir olay. Göçebe toplumların oturduğu yerde rahat durmaması gibi. Duramıyoruz, aklımız fikrimiz “yenilik”, “değişim”... Bu lafları seviyoruz çünkü, bizim lisanımıza uyuyor. Olanın üzerine bir şey katmak değil, ya da hani, yeni bir düzeni, şirketi, gazeteyi televizyonu kurmak da değil. Sadece bozmak ve yeniden yapmak. Alın işte, son örnek Habertürk. Bütün ekip gitti. Orada olanlar “yenilik ve devrim yapacağız ve kanal değişimin rüzgârlarında yeni denizlere yol alacak” gibi bir hayal aleminde yüzecek. Yeni yönetimin başındaki isimle mutlaka bir söyleşi yapılacak, buna benzer laflar duyarız.
Şimdi aynı grubun bir de Kanal 1 kamburu var. Tam onun üstüne gidecekken, böyle bir durum çıktı ortaya. Diyorum, bu, o grup bu grup meselesi değil. Bize özgü bir kapitalizm ve şirket idare etme durumudur.
Neler olur?
ATV’nin ana haber bülteni sorunu nasıl çözülür? Haber metinlerine yeni Erdoğan Aktaş yönetiminde de karışılacak mı? “Yukarıdan” habere ilgi ne kadar olacak? Aktaş bunun
Cüppeli Ahmet Hoca’nın katıldığı “Teke Tek”in tekrarları Habertürk’te yayınlanıyor. Son olarak Fatih Altaylı, Murat Bardakçı ve Hoca üçlüsünün pazar akşamı yayınlanan programı bir daha ekrana geldi. Bazı gerçekleri kabul etmek lazım; Cüppeli Ahmet Hoca, Youtube’da rekor sayıda izlenen, aslında bir “görsel fenomen”. Bakın görsel diyorum...
Şimdi bu “fenomeni” biri almış, programına taşımış. Cüppeli Ahmet Hoca’yı alıp da konuşmak istemeyecek bir televizyoncu var mı?
Peki bu program Fatih Altaylı’nın dediği gibi haber kanalını hayal edemeyeceği bir izlenme oranına ulaştırdı mı? İstenilen bu değil miydi? Bizi aydınlatması, ufkumuzu açması filan mı bekleniyordu? Seyrettik; özeti neydi? Hoca bol bol Altaylı ve Bardakçı’yı güldürmüştü. Akılda ne kaldı? Damacana, zina, huriler...
Ara ara da yayınlayacaktır Habertürk’te... “Senin aklında zaten başka ne kalırdı ki!” diyenler olabilir. Bir daha yayınlanınca izlersiniz!
Kültür kanalında siyaset!
Mehtap TV, “Bir kültür kanalı” sloganıyla yayında. Baktım “TBMM, başkanını seçiyor” diye bir konu ile “Soru Cevap” programı var.
Bakın “Kırık Testi” bile bu formata uyuyor. Ama yani S Haber Kanalı’nda olacak gündelik siyasi programın
Cüppeli Ahmet Hoca’nın katıldığı “Teke Tek”in tekrarları Habertürk’te yayınlanıyor. Son olarak Fatih Altaylı, Murat Bardakçı ve Hoca üçlüsünün pazar akşamı yayınlanan programı bir daha ekrana geldi. Bazı gerçekleri kabul etmek lazım; Cüppeli Ahmet Hoca, Youtube’da rekor sayıda izlenen, aslında bir “görsel fenomen”. Bakın görsel diyorum...
Şimdi bu “fenomeni” biri almış, programına taşımış. Cüppeli Ahmet Hoca’yı alıp da konuşmak istemeyecek bir televizyoncu var mı?
Peki bu program Fatih Altaylı’nın dediği gibi haber kanalını hayal edemeyeceği bir izlenme oranına ulaştırdı mı? İstenilen bu değil miydi? Bizi aydınlatması, ufkumuzu açması filan mı bekleniyordu? Seyrettik; özeti neydi? Hoca bol bol Altaylı ve Bardakçı’yı güldürmüştü. Akılda ne kaldı? Damacana, zina, huriler...
Ara ara da yayınlayacaktır Habertürk’te... “Senin aklında zaten başka ne kalırdı ki!” diyenler olabilir. Bir daha yayınlanınca izlersiniz!
Kültür kanalında siyaset!
Mehtap TV, “Bir kültür kanalı” sloganıyla yayında. Baktım “TBMM, başkanını seçiyor” diye bir konu ile “Soru Cevap” programı var.
Bakın “Kırık Testi” bile bu formata uyuyor. Ama yani S Haber Kanalı’nda olacak gündelik siyasi programın
Yeni dönem yaklaşırken taşlar yerinden oynamaya başladı haber kanallarında. Ya da haber dünyasında. Bunların içinde kuşkusuz en önemli olanı, Erdoğan Aktaş’ın Haberürk’ten ayrılması.
Rahatsızlık uzun süredir var
Erdoğan Aktaş iki yıl önce Habertürk’ün başına geldi. Star TV’den ayrılmıştı. Ve yeniden kendini ispat etme dönemiydi. Hareketli bir habercilik sundu bizlere. Benim de buradan eleştirdiğim “dünya görüşü” ile ilgili zaman zaman tarafını belli etti. Biz de gazeteciyiz, anlarız. Ancak dediğim gibi bu Aktaş’ın başarısını gölgeleyecek bir şey değildi.
Ama yönetimle bazı sorunları olduğu duyumları gelmeye başladı. Ve yine aldığım bilgilere göre, gelen teklifler arasından Çalık’ın teklifine ‘evet’ dedi. Yani bu bugünün olayı değildi. Şöyle diyeyim; Saba Tümer’in ayrıldığı zaman diliminde Aktaş’ın gideceği belliydi.
Ne yapacak?
Bu soru aslında ATV’nin ana haber sorunu. Oradan başlayalım. ATV Ana Haber Ali Kırca’dan sonra toparlanamadı. Bence bu öncelikle “ideolojik”. Fuat Kozluklu her anlamda yanlış bir seçimdi. Sunumu ile sempatik olmayan sert, dünya görüşü bilinen bir isimdi. Tam da Ali Kırca’nın üstüne denk geldi. Ve haberler “taraflı” yaftası geldi yapıştı. Ve sonra da