Üstat Mehmed Siyah Kalem’in kimliği belli değildir, gerçek adı bile bilinmez. Böyle bir sanatçının yaşamış olduğunu kanıtlayan tek belge resimleridir. Siyah Kalem’in resim ve hatlarının yer aldığı “Fatih Albümü” konuyla ilgili tüm bilim insanlarının ilgisini çekmiş ve üzerinde çok sayıda kitap ve makale yayımlanmış bir eserdir
1953 yılında Topkapı Sarayı Kitaplığı’nda çalışmakta olan Mazhar Şevket İpşiroğlu ile Sabahattin Eyüboğlu “Fatih Albümü” olarak adlandırılan bir grup resim ve hat içinde “Siyah Kalem” resimleriyle karşılaşırlar. İmparatorluk döneminde Topkapı Sarayı Kitaplığı herkese açık değildir. Kısa bir süreliğine izin verilen yabancılar, kitaplık bünyesindeki eserleri inceden inceye, detaylı bir şekilde inceleyememişlerdir. Bu nedenle, yurt dışında yayımlanan bazı kitaplarda tek tük “Siyah Kalem” resimleriyle karşılaşılmaktadır.
Olağan dışı bir davranış
Üstat Mehmed Siyah Kalem’in kimliği belli değildir, gerçek adı bile bilinmez. Bazı resimlerin üzerine daha
İslam’da seyahat kutsaldır. Özellikle hacca gitmek her mümin için farz kabul edilir. Önceleri hadisleri ve Arapçanın bozulmamış kelimelerini tespit etmek için yapılan bu seyahatler, daha sonraları hem Müslüman ülkeleri hem de komşu ülkeleri tanımak amacıyla gerçekleştirilen uzun keşiflere dönüşür. Bu seyahatleri anlatan, çeşitli yazarlar tarafından yazılmış çok sayıda seyahatname günümüze ulaşmıştır.
Peter Lamborn Wilson
Hakim Bey takma adıyla bilinen Amerikalı anarşist yazar Peter Lamborn Wilson (1945-2022), İbn Arabi’nin izini takip ederek Türkiye, İran, Pakistan, Afganistan, Hindistan ve Java’yı da kapsayan seyahatler yapar. Özellikle sufi tekkelerini ziyaret eder ve sufi üstatlarla uzun sohbetler yapar. Hakim Bey, “Anarşizm bir ideoloji veya ulaşılacak bir ideal değil bir yaşama biçimi olarak görülmelidir, gelecek için değil şimdi önemlidir. Tüm iktidar biçimlerine karşı gelecekte muhtemel ve hayali yeni bir iktidar biçimi öne sürmek ve onun adına çarpışmak
İslam’da kesin bir resim yasağı söz konusu olsaydı, bunca minyatürlü yazmayı nasıl açıklayabilirdik? Minyatürlü bir yazmanın “Devlet Malı” olarak nitelenmesini nasıl değerlendirmek gerekir? Kubadabad Kazıları’nda bulunan insan figürlü duvar çinilerini, İznik, Kütahya gibi merkezlerde üretilen çanak çömlek üzerindeki insan figürlerini nasıl açıklamak gerekir?
İslam’da resim yasağı var mı? Kur’an-ı Kerim’de resim ile ilgili bir mesaj bulunmamaktadır. Buna karşılık Sebe’ Suresi’nin 13. ayetinde, Hz. Süleyman’a atfen; “O’nun için isteğine göre mâbedler, heykeller, büyük tekneler kadar [geniş] havuzlar ve sağlamca tesbit edilmiş kazanlar yaptılar” sözleri heykel yapımı konusunda da bir yasak olmadığını belirtmektedir. Resim veya suret yasağı Semavi dinlerde yalnızca Musevi inancında mevcuttur. Tevrat’ın Mısır’dan Çıkış bölümünün 20. ayetinin, 4. suresinde; “Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da
"Okuduğun ama anlamadığın bir yazı okunmuş sayılmaz.”
Prof. Ernst E. Hirsch, 1933 yılı Ekim ayı içinde İstanbul’a gelir. Bu sırada Darülfünun bütün fakülteleri ile birlikte 31 Temmuz 1933 günü kapatılmış ve yerine 1 Ağustos 1933 günü İstanbul Üniversitesi kurulmuştur. İstanbul Üniversitesi 18 Kasım 1933 günü düzenlenen bir tören ile eğitime başlar. Ernst E. Hirsch ve o dönem Türkiye’deki okullarda görev alan tüm hocaların yapılan sözleşme gereği, üç yıl içinde Türkçe öğrenmeleri ve üç yıl sonra derslerini Türkçe vermeleri gerekmektedir. 1 Kasım 1928 günü Türk alfabesi ve eğitim seferberliği ilan edilmiştir. Artık Türk dilini öğrenmek daha da kolaylaşmıştır, çünkü yeni alfabe bu konuda büyük bir rahatlık sağlamaktadır. Türk dili seferberliğinin, radikal bir dil reformunu başlatması ön görülmektedir. Ancak bu seferberliği başlatanların farkına varamadığı bir nokta, dilin kendiliğinden harekete geçebileceğidir. Arap
Arnavutluk, Bektaşi tarihinde önemli yer işgal eder. Balkanların tamamında en çok Bektaşi tekkesinin bulunduğu ülkedir. Arnavutluk, Bektaşiliğin tartışmasız merkezidir. Bektaşiliğin yarı efsanevi Sarı Saltuk Dede’sinin mezarı Akçahisar’dadır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun, Arnavutluk üzerinde hâkimiyet kurması 1415 yılında başlar. Akçahisar (Kruya/Krujë) sarp bir alanda kaldığı için uzun süre hâkimiyet alanı dışında kalır. Deniz seviyesinden yaklaşık 600 metre yükseklikteki Akçahisar, 40.000 metrekarelik bir alana sahiptir. Şehrin isminin kalenin altından çıkan su kaynağından geldiği (Arnavutça Krujë) söylenmektedir. Kale alanının 1500-2000 kişiyi barındırabileceği göz önüne alındığında Orta Çağ için orta büyüklükte bir şehir olduğu düşünülür.
Osmanlıların, Arnavutluk üzerinde hâkimiyet kurmasının ardından önemli bir Arnavut asilzadesi olan Gjon Kastrioti, Sultan I. Mehmed’e bağlılığını bildirir ve Akçahisar’ın Osmanlı İmparatorluğu’nun garnizonu olarak
“Lütufkâr mizacı ve öfkeden uzak olmayı öğrendim.”
On altıncı Roma İmparatoru Marcus Aurelius Antoninus Augustus (121-180), “Stoacı İmparator, Filozof İmparator” adları ile de anılır ve Floransalı düşünür Niccolò Machiavelli tarafından “Beş iyi Roma İmparatorunun sonuncusu” sayılır. Praetor iken vefat eden Marcus Annius Verus Sezar’ın oğlu olup, büyükbabası tarafından yetiştirilir. Hem anne hem de baba tarafından soylu bir aileye mensup olan Marcus Aurelius dönemin imparatoru Hadrianus (76-138) tarafından da korunup kollanır. Varisi Lucius Commodus’un ani vefatı üzerine Antoninus Pius’u evlat edinen Hadrianus, Pius’un Lucius Commodus’un oğlu Commadus ile Marcus Aurelius’u evlat edinmesini şart koşar. Antoninus Pius imparatorluğu döneminde Marcus Aurelius’u önemli görevlere getirir. Daha on sekiz yaşında Pius’un kızı Annia Galeria Faustina ile nişanlanır.
İmparator
Antoninus Pius’un 161 yılında vefatı üzerine imparator ilan edilen Marcus Aurelius, manevi kardeşi Lucius Commodus’u tahta ortak ilan eder. 168
Göğceli Camii ile Bekdemir Mescidi ahşap işçiliğinin nadide eserleri olan kalem işi süslemeli köy mescitlerine örnek iki yapı. Her iki yapı da “Gelenekten Geleceğe Ahşap Camiler” isimli Vakıflar Genel Müdürlüğü yayını kitapta açıklamalar ve fotoğraflarıyla yer alıyor. Her ne kadar gözden uzakta olsalar da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bu yapılara sahip çıkması beni sevindirdi.
Son iki haftadır gerek UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne alınan beş camimiz gerekse çoğumuzun farkında olmadığı ahşap işçiliğinin nadide eserleri olan kalem işi süslemeli köy mescitlerinden bahsetmiştim. Uzun bir süredir araştırdığım ve imkân buldukça ziyaret etmeye çalıştığım benzer mescitlerin ikisi Samsun’daydı. Bir türlü imkân bulup çok merak ettiğim bu iki yapıyı görmek nasip olmamıştı. 21 Ekim 2023 günü Samsun Büyükşehir Belediyesi’ne bir konuşma yapmak üzere davet edildim ve Samsun’a gittim. Ertesi gün bana tahsis
“Otuzlu yaşlarımdayken Amerika’da bir üniversitede üç yıl kadar hocalık yapmıştım. Konuşmadan da anlaşma, uyumlu davranma, bir şey söylemeden duruşumuzla diyebileceğimizi ifade etme, gencin yaşlının yerini bilmesi, vefa, minnet borcu gibi anlayışların ağırlıklı olduğu Japonya ile karşılaştırınca, her şeye mantıklı müzakere yoluyla karar veren Amerikan toplumu bana çok rahatlatıcı gelmişti. Orada herhangi bir şeye karar vermek için bundan başka bir yöntem olmadığına inanıldığı için, tartışmalarda kazananın da yenilenin de garez gütmesi gibi bir durum olmuyor. Değişik milletlerin erime potası olduğu da söylenen Amerika’da, devleti bir arada tutabilmek amacıyla her türlü insan için geçerli olacak bir yönteme, mantığa dayanmaktan başka bir yol bulunmuyor.” (s. 15)
Masahiko Fujiwara “Kokka No Hinkaku / Devletin Haysiyeti” isimli kitabının başlangıç bölümünde bu açıklamaya yer vermekte. 1943 yılında, o tarihlerde Japonya’ya bağlı olan Mançurya’da dünyaya gelen Fujiwara, Tokyo Üniversitesi’nde