Galatasaray, Bursaspor maçına iyi başlamadı. Çünkü Tudor, Ndiaye’yi yine Fernando’nun yanına yerleştirip 4-2-3-1 sistemini tercih etmişti. Hatırlarsanız Tudor, Kasımpaşa maçında da bu sistemi uygulamış ve futbolcular arasında ciddi bir uyumsuzluk yaşanmıştı. İşte Bursaspor maçının ilk yarısında da buna benzer sahneler izledik.
Galatasaray, 4-2-3-1’de zorlanıyor. Çünkü bu sistemde Ndiaye hücuma hiç katkı sağlayamıyor. Oysa Ndiaye, ofansif bir silah. Ama bu sistemde sıradanlaşıyor.
Sonuç olarak ilk yarıda çok kötü bir Galatasaray izledik. Bununla birlikte çok doğru ve güzel oynayan bir Bursaspor vardı. Yeşil- beyazlılar, sahanın her yerinde rakiplerine üstünlük sağladılar ve bunun semeresini de attıkları golle aldılar. Hatta biraz becerikli olsalar, ilk yarı sonunda daha farklı bir skora ulaşabilirlerdi.
İkinci yarıda ise her şey tersine döndü. Galatasaray oyunu rakip kaleye yıkarken, Bursaspor oyundan düştü.
Galatasaray’ın üstünlüğü ele aldığı dakikalarda Igor Tudor, çok kritik bir hamle yaptı. İyi oynadıkları halde bekleri kenara alan Hırvat teknik adam, Feghouli ve Yasin’i sahaya sürdü. Tudor’un büyük risk de taşıyan bu hamlesi başarılı oldu ve Galatasaray sahadan
Hafta içerisinde Şampiyonlar Ligi’nde deplasmanda Porto’yu dize getiren Kara Kartal, ligde de yoluna doludizgin devam ediyor.
Öyle ki Şenol Güneş, Oğuzhan ve Tosic mecburiyetleri dışında, rotasyon yapmadan Porto kadrosunu Konya önüne de sürdü. Bu aslında bir riskti. Nitekim ikinci yarıda futbolcularda yorgunluk belirtileri kendisini gösterdi. Ancak Şenol Güneş’in bu kadro tercihi, lige verdiği önemin ve kazanma isteğinin göstergesiydi.
Gerçekten de Beşiktaş, özellikle ilk yarıda çok iyi bir futbol oynadı. Yorgunluktan dolayı oyunda düşme yaşadığı ikinci yarıda ise Quaresma yüreklere su serpti.
Beşiktaş çok iyi futbolculara sahip. Caner, ilk golde Cenk Tosun’a orta yapmadı, resmen pas verdi. Zaten Caner bunu hep yapıyor ve o, ligimizin ofansif anlamda en iyi sol beki.
Elbette ilk golü atan Cenk Tosun’a da değinmek gerekiyor. Uzun süre ikinci santrafor olarak bekledi ama yılmadı. Sürekli kendisini geliştirdi. Şimdi ise formayı kaptırmaya hiç niyeti yok.
Atiba yine eski günlerine döndü. Tolgay, çok kaliteli bir futbolcu. Pepe, Medel ve diğerleri… Kısacası kaliteli bir kadro ve bu kadronun dümenindeki kaliteli teknik direktör fark yaratıyorlar.
Ve tabi ki Quaresma…
Galatasaraylı futbolcular büyük bir coşkuyla oynuyorlar. Geçen haftaki Antalyaspor maçı hariç, sezon başından beri devam eden bu coşku, maçların kazanılmasında büyük rol oynuyor.
Kariyeri itibariyle artık kendisini rölantiye çekebileceği halde sanki ilk maçıymış gibi oynayan ve attığı her golden sonra, yine sanki ilk golünü atmış gibi kendisinden geçen Gomis; ikinci golde rakibinin ayağındaki topa kafasını uzatıp Gomis’e asist yapan stoper Serdar Aziz, bu muhteşem coşkunun ilk akla gelen örnekleri.
Taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan bu coşku, hırs, inanmışlık ve mücadele tribünlerin de dolmasına neden oluyor.
Kaldı ki, Kasımpaşa karşısında Galatasaraylı futbolcularda önemli bir uyumsuzluk vardı. Kanımca bunun temel nedeni sistem değişikliğiydi. Tudor, Kasımpaşa’nın orta sahayı hızlı geçip gol bulmasına engel olmak için Ndiaye’yi Fernando’nun yanında oynattı. Sarı- kırmızılılar bu nedenle, şimdiye kadar uyguladıkları 4-1-4-1 siteminden farklı olarak 4-2-3-1 şeklinde mücadele ettiler. Bu değişiklik, Ndiaye’nin hücuma katkısını biraz sınırlandırdı.
Diğer bir uyumsuzluk da Latovlevici ile Tolga Ciğerci ve Rodrigues arasında yaşandı. Latovlevici, Galatasaray’ın sol
Ludogorets, hiç de küçümsenecek bir takım olmadığını gösterdi ve Medipol Başakşehir, UEFA Avrupa Ligi’ne puan kaybıyla başladı.
Esasen Medipol Başakşehir maça iyi başladı. Ancak on dakikalık Başakşehir rüzgarından sonra konuk Ludogorets kendisini göstermeye başladı. Bulgar takımı, çok adamla savunma yaparak Başakşehir’in istediği pas oyununu oynamasını engelledi. İleride ise hızlı hücumlarla tehlike yarattılar. Nitekim Ludogorets, ilk yarıda 3, 4 net pozisyon yakaladı.
Ancak konuk takım, ikinci yarıda bir pozisyon dışında etkili olamadı. Bununla birlikte Başakşehir de pozisyon yaratmakta sıkıntı çekti ve maç 0-0 sona erdi.
Medipol Başakşehir’de Mahmut’un eksikliği çok hissedildi. Gökhan İnler kariyerli bir futbolcu. Ancak eski günlerinin çok uzağında.
Mossoro da hayal kırıklığı yaratan futbolculardan biriydi. Onun yerine oyuna giren Napoleoni de bekleneni veremedi. Ancak yine de bu değişiklik, 80.dakikadan çok önce yapılmalıydı.
Mossoro’yu 80 dakika sahada tutan Abdullah Avcı, Adebayor gibi her an skoru değiştirme potansiyeline sahip bir futbolcuyu 65.dakikada oyundan çıkartarak hata yaptı.
Elia iyi bir futbolcu. Ancak istikrarsız. Bu maçta da kötü bir performans
Antalya’da iki takımı da olumsuz etkileyen iki faktör vardı. Bunlardan biri aşırı nemli ve sıcak hava, diğeri de kötü zemindi. Özellikle bunaltıcı hava, tempolu futbolu engelledi.
Antalyaspor maçın başında hızlı oynamaya çalıştı. Bunda da bir ölçüde başarılı oldu. Aslında Antalya, Galatasaraylıların çekindikleri bir deplasmandı. Çünkü Antalyaspor, geçen üç maçla kıyaslanamayacak ölçüde ciddi bir rakipti.
Nitekim maçın başlamasıyla bu fark kendisini göstermeye başladı. Yukarıda da belirttiğim gibi tempolu oynamaya çalışan Antalyaspor, Galatasaray’a önde sert bastı. Geride ise takım olarak savunmaya geçen kırmızı- beyazlılar, Galatasaraylı futbolculara hareket alanı bırakmadılar.
Lakin Galatasaray’ın kadro kalitesi yine kendisini gösterdi. Önce Muslera sarı- kırmızılıları oyunda tuttu. Ardından da Maicon’un, Balhanda’yla kurduğu doğru oyun sonucunda Rodrigues’in asisti ve Gomis’in golüyle Galatasaray öne geçti.
İşte yeni Galatasaray’ın en büyük özellikleri bunlar. Sarı- kırmızılılar artık geriden doğru bir şekilde oyun kurabiliyorlar. Ayrıca takım kalitesi çok arttı. Bu kaliteli ayaklar önemli kilit paslar atıyorlar ve bu da skoru değiştirebiliyor.
Ancak Galatasaray
Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’yle anlaşmasından itibaren güzel bir gelecek için umutlanan Fenerbahçeliler, büyük bir hüsran yaşıyorlar. İki kötü sezonun ardından, büyük umutlara rağmen yine hüsran yaşanması, taraftar tepkisinin de artmasına neden oluyor.
Fenerbahçe ‘’ büyük ‘’ takımlarımızdan birisi. Rakibi Medipol Başakşehir de, Türk futbolunun yükselen yıldızı. Kısacası Fenerbahçe- Medipol Başakşehir karşılaşması, büyük maç kategorisinde bir derbi. Ama her şeye rağmen Fenerbahçe teknik direktörü Aykut Kocaman’ın, Başakşehir’e haddinden fazla saygı duyup taktiksel değişime gitmesini çok yadırgadım.
Gerçekten de Aykut Kocaman, Başakşehir karşısında Josef, Ozan ve Dirar’dan oluşan üçlü bir orta saha ile sahaya çıkarken, Giuliano’yu da ilginç bir şekilde sağ kanatta oynattı. Elbette Giuliano da, Dirar da yerlerini yadırgadılar.
Abdullah Avcı ise oyun sistemini değiştirmediği gibi, Mossoro’nun yokluğunda forvet arkasında Napoleoni’yi oynattı.
İşte iki teknik adam ve aralarındaki fark! Sadece bu örnek bile Medipol Başakşehir’in neden galip geldiğini açıklamaya yeter.
Büyük takım kendisini rakibe göre ayarlamaz. Rakipler kendilerini büyük takımlara göre ayarlarlar. Bunların
Türk Telekom Stadını uzun süre sonra böyle dolu ve coşku içerisinde görmek gerçekten çok güzeldi. Elbette bunun temel nedeni, Galatasaray’ın bu sezon oynadığı güzel futbol ve bunun sonucunda gelen gollü galibiyetlerdi.
Gerçekten de Galatasaray büyük bir değişim yaşadı. Son yıllardaki miskin Galatasaray’dan eser yok. Bu devrimsel başarının baş mimarı da şüphesiz Igor Tudor. Evet, transferleri Dursun Özbek ve yönetim yaptı. Bu anlamda onlar da bu başarı da büyük pay sahibi. Lakin bu oyuncu listesini oluşturan ve böylesine kaliteli futbolcuları efektif bir şekilde kullanmayı başarıp, ortaya bu savaşçı takımı çıkaran Igor Tudor. O nedenle de övgünün en büyüğünü o hak ediyor.
Sadece Tolga Ciğerci’deki müthiş değişim bile Tudor’un sihirli dokunuşu görmek için yeterli. Tudor’un takım omurgasını doğru kurup, oyuncu kalitesini arttırması ve Tolga Ciğerci’ye güvenip onu rakip kaleye daha yakın oynatması sonucunda ortaya bambaşka bir Tolga Ciğerci çıktı.
Nitekim o Tolga Ciğerci, Sivasspor karşısında hem kilidi açtı, hem de attığı ikinci golle takımını rahatlattı.
Gerçekten de geçmiş iki maça oranla karşısında daha diri bir rakip bulan Galatasaray, Sivasspor karşısında zorlandı.
Hiçbir yoruma girmeden öncelikle, Sevilla karşısında son saniyeye kadar turu kovalayan Medipol Başakşehir takımını tebrik etmek gerekiyor. Eğer bazı bireysel hatalar ve kimi seviye farkları olmasa, şimdi turuncu- lacivertlilerin zaferini konuşuyor olacaktık. Ancak Medipol Başakşehir’in UEFA Avrupa Ligi’nde başarılı olacağına inanıyorum.
Maça geçersek, karşılaşmaya Sevilla hızlı başladı. Ev sahibi takımın amacı, boğucu bir presle Başakşehir’i bunaltmak, hataya zorlamak ve erken bir golle maçı koparmaktı. Nitekim Sevilla, üç dakikada iki net pozisyon buldu.
Kabus gibi geçen 16 dakikada Sevilla, Başakşehir’in pas yapmasına ve ileri çıkmasına izin vermedi. Ancak 16.dakikadan sonra Medipol Başakşehir bu direnci kırdı. Nitekim 17.dakikada da turuncu- lacivertlilerin golü geldi.
Medipol Başakşehir’in orta sahadan ileriye yaptığı etkili çıkışlarda Adebayor’un büyük katkısı oldu. Tecrübeli futbolcu, kendi yarı sahasına kadar gelerek aldığı topları rakip sahaya taşıdı. Öte yandan sırtı dönük pozisyonda da mükemmel işler yaptı. Özellikle ilk yarıda kendini attığı boş alanlarda arkadaşları onu topla buluşturabilselerdi, sonuç daha farklı olabilirdi.
İkinci yarının başlamasıyla