Ludogorets, hiç de küçümsenecek bir takım olmadığını gösterdi ve Medipol Başakşehir, UEFA Avrupa Ligi’ne puan kaybıyla başladı.
Esasen Medipol Başakşehir maça iyi başladı. Ancak on dakikalık Başakşehir rüzgarından sonra konuk Ludogorets kendisini göstermeye başladı. Bulgar takımı, çok adamla savunma yaparak Başakşehir’in istediği pas oyununu oynamasını engelledi. İleride ise hızlı hücumlarla tehlike yarattılar. Nitekim Ludogorets, ilk yarıda 3, 4 net pozisyon yakaladı.
Ancak konuk takım, ikinci yarıda bir pozisyon dışında etkili olamadı. Bununla birlikte Başakşehir de pozisyon yaratmakta sıkıntı çekti ve maç 0-0 sona erdi.
Medipol Başakşehir’de Mahmut’un eksikliği çok hissedildi. Gökhan İnler kariyerli bir futbolcu. Ancak eski günlerinin çok uzağında.
Mossoro da hayal kırıklığı yaratan futbolculardan biriydi. Onun yerine oyuna giren Napoleoni de bekleneni veremedi. Ancak yine de bu değişiklik, 80.dakikadan çok önce yapılmalıydı.
Mossoro’yu 80 dakika sahada tutan Abdullah Avcı, Adebayor gibi her an skoru değiştirme potansiyeline sahip bir futbolcuyu 65.dakikada oyundan çıkartarak hata yaptı.
Elia iyi bir futbolcu. Ancak istikrarsız. Bu maçta da kötü bir performans
Antalya’da iki takımı da olumsuz etkileyen iki faktör vardı. Bunlardan biri aşırı nemli ve sıcak hava, diğeri de kötü zemindi. Özellikle bunaltıcı hava, tempolu futbolu engelledi.
Antalyaspor maçın başında hızlı oynamaya çalıştı. Bunda da bir ölçüde başarılı oldu. Aslında Antalya, Galatasaraylıların çekindikleri bir deplasmandı. Çünkü Antalyaspor, geçen üç maçla kıyaslanamayacak ölçüde ciddi bir rakipti.
Nitekim maçın başlamasıyla bu fark kendisini göstermeye başladı. Yukarıda da belirttiğim gibi tempolu oynamaya çalışan Antalyaspor, Galatasaray’a önde sert bastı. Geride ise takım olarak savunmaya geçen kırmızı- beyazlılar, Galatasaraylı futbolculara hareket alanı bırakmadılar.
Lakin Galatasaray’ın kadro kalitesi yine kendisini gösterdi. Önce Muslera sarı- kırmızılıları oyunda tuttu. Ardından da Maicon’un, Balhanda’yla kurduğu doğru oyun sonucunda Rodrigues’in asisti ve Gomis’in golüyle Galatasaray öne geçti.
İşte yeni Galatasaray’ın en büyük özellikleri bunlar. Sarı- kırmızılılar artık geriden doğru bir şekilde oyun kurabiliyorlar. Ayrıca takım kalitesi çok arttı. Bu kaliteli ayaklar önemli kilit paslar atıyorlar ve bu da skoru değiştirebiliyor.
Ancak Galatasaray
Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’yle anlaşmasından itibaren güzel bir gelecek için umutlanan Fenerbahçeliler, büyük bir hüsran yaşıyorlar. İki kötü sezonun ardından, büyük umutlara rağmen yine hüsran yaşanması, taraftar tepkisinin de artmasına neden oluyor.
Fenerbahçe ‘’ büyük ‘’ takımlarımızdan birisi. Rakibi Medipol Başakşehir de, Türk futbolunun yükselen yıldızı. Kısacası Fenerbahçe- Medipol Başakşehir karşılaşması, büyük maç kategorisinde bir derbi. Ama her şeye rağmen Fenerbahçe teknik direktörü Aykut Kocaman’ın, Başakşehir’e haddinden fazla saygı duyup taktiksel değişime gitmesini çok yadırgadım.
Gerçekten de Aykut Kocaman, Başakşehir karşısında Josef, Ozan ve Dirar’dan oluşan üçlü bir orta saha ile sahaya çıkarken, Giuliano’yu da ilginç bir şekilde sağ kanatta oynattı. Elbette Giuliano da, Dirar da yerlerini yadırgadılar.
Abdullah Avcı ise oyun sistemini değiştirmediği gibi, Mossoro’nun yokluğunda forvet arkasında Napoleoni’yi oynattı.
İşte iki teknik adam ve aralarındaki fark! Sadece bu örnek bile Medipol Başakşehir’in neden galip geldiğini açıklamaya yeter.
Büyük takım kendisini rakibe göre ayarlamaz. Rakipler kendilerini büyük takımlara göre ayarlarlar. Bunların
Türk Telekom Stadını uzun süre sonra böyle dolu ve coşku içerisinde görmek gerçekten çok güzeldi. Elbette bunun temel nedeni, Galatasaray’ın bu sezon oynadığı güzel futbol ve bunun sonucunda gelen gollü galibiyetlerdi.
Gerçekten de Galatasaray büyük bir değişim yaşadı. Son yıllardaki miskin Galatasaray’dan eser yok. Bu devrimsel başarının baş mimarı da şüphesiz Igor Tudor. Evet, transferleri Dursun Özbek ve yönetim yaptı. Bu anlamda onlar da bu başarı da büyük pay sahibi. Lakin bu oyuncu listesini oluşturan ve böylesine kaliteli futbolcuları efektif bir şekilde kullanmayı başarıp, ortaya bu savaşçı takımı çıkaran Igor Tudor. O nedenle de övgünün en büyüğünü o hak ediyor.
Sadece Tolga Ciğerci’deki müthiş değişim bile Tudor’un sihirli dokunuşu görmek için yeterli. Tudor’un takım omurgasını doğru kurup, oyuncu kalitesini arttırması ve Tolga Ciğerci’ye güvenip onu rakip kaleye daha yakın oynatması sonucunda ortaya bambaşka bir Tolga Ciğerci çıktı.
Nitekim o Tolga Ciğerci, Sivasspor karşısında hem kilidi açtı, hem de attığı ikinci golle takımını rahatlattı.
Gerçekten de geçmiş iki maça oranla karşısında daha diri bir rakip bulan Galatasaray, Sivasspor karşısında zorlandı.
Hiçbir yoruma girmeden öncelikle, Sevilla karşısında son saniyeye kadar turu kovalayan Medipol Başakşehir takımını tebrik etmek gerekiyor. Eğer bazı bireysel hatalar ve kimi seviye farkları olmasa, şimdi turuncu- lacivertlilerin zaferini konuşuyor olacaktık. Ancak Medipol Başakşehir’in UEFA Avrupa Ligi’nde başarılı olacağına inanıyorum.
Maça geçersek, karşılaşmaya Sevilla hızlı başladı. Ev sahibi takımın amacı, boğucu bir presle Başakşehir’i bunaltmak, hataya zorlamak ve erken bir golle maçı koparmaktı. Nitekim Sevilla, üç dakikada iki net pozisyon buldu.
Kabus gibi geçen 16 dakikada Sevilla, Başakşehir’in pas yapmasına ve ileri çıkmasına izin vermedi. Ancak 16.dakikadan sonra Medipol Başakşehir bu direnci kırdı. Nitekim 17.dakikada da turuncu- lacivertlilerin golü geldi.
Medipol Başakşehir’in orta sahadan ileriye yaptığı etkili çıkışlarda Adebayor’un büyük katkısı oldu. Tecrübeli futbolcu, kendi yarı sahasına kadar gelerek aldığı topları rakip sahaya taşıdı. Öte yandan sırtı dönük pozisyonda da mükemmel işler yaptı. Özellikle ilk yarıda kendini attığı boş alanlarda arkadaşları onu topla buluşturabilselerdi, sonuç daha farklı olabilirdi.
İkinci yarının başlamasıyla
Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki mücadelenin skorunu bariz hatalar belirledi. Öyle ki, iki teknik direktör ve bazı futbolcular hata konusunda adeta yarıştılar.
Önce Ersun Yanal ve Trabzonspor’un hatalarından başlayalım. Bordo- mavililer maça golle başlayıp büyük bir avantaj yakaladılar. Ancak Burak Yılmaz’ın sakatlanması dengeleri değiştirdi. Ersun Yanal’ın sakatlanan Burak Yılmaz’ın yerine Rodallega’yı değil de N'Doye’u tercih etmesi bence ciddi bir hataydı. Çünkü Rodallega da aynı Burak Yılmaz gibi boş alanlara koşu yapan, alan yaratan bir santrafor. Oysa N'Doye bu özelliklere sahip değil. Nitekim Trabzonspor, N'Doye oyuna girdikten sonra hücumdaki etkinliğini kaybetti ve geriye yaslanmak zorunda kaldı.
Bu arada 50.dakikada N'Doye’un karşı karşıya yakaladığı fırsatı Rodallega yakalasa, sonucun daha farklı olabileceğini rahatlıkla ifade edebilirim. Ancak Ersun Yanal geçen sezondan beri Rodallega’yı ikinci planda tutuyor. Belli ki şimdi de üçüncü santrafor olarak görüyor. Bana göreyse Trabzonspor’da Burak Yılmaz’dan sonra, hatta onunla birlikte oynayacak isim Rodallega’dır.
Ersun Yanal’ın bir diğer hatası da 2-1 öne geçtikten sonra Yusuf Yazıcı’ yı oyundan
Kasımpaşa- Beşiktaş maçını izleyenler iki iyi takımın mücadelesine tanık oldular. Kasımpaşa, kadrosunu büyük ölçüde yeniledi. Giden etkili isimlerden dolayı Kasımpaşa’nın güç kaybetmiş olabileceğini düşünüyordum. Ancak görüldü ki, iyi transferler yapmışlar. Özellikle Mahmoud Trezeguet ve Markus Neumayr etkili oyunları ve attıkları güzel gollerle dikkat çektiler. Beşiktaş karşısında izlediğimiz Kasımpaşa, geçen hafta deplasmandaki Alanyaspor galibiyetinin tesadüfi olmadığını gösterdi. Başarılı teknik direktör Kemal Özdeş yönetimindeki Kasımpaşa, bu sezon dikkat edilmesi gereken takımlardan biri olacağa benziyor.
Beşiktaş karşılaşmaya iyi başlamasına rağmen maçın her anında oyunun tam hakimi olamadı. Çünkü Kasımpaşa buna izin vermedi.
Siyah- beyazlılar özellikle ilk yarıda daha üstündüler. Ama ikinci yarıda üçüncü golü bulup maçı kopartamadılar. Tam tersine ikinci yarıda ev sahibi takım güzel bir set oyunu kurdu. Özellikle 65.dakikadan sonra Kasımpaşa istediği pasları yapıp oyunu tamamen sete dönüştürüp, tempoyu da ayarlayınca Şenol Güneş iki değişiklik birden yapmak zorunda kaldı.
Ancak bu değişiklikler Şenol Güneş’e umduğunu getirmedi. Çünkü hem bu değişikliklerden kısa
Dün gece izlerken de görüldü ki Vardar, Fenerbahçe ayarında bir takım değil. Ama maç sonunda skor tabelasında Makedon takımının üstünlüğü vardı.
Olayı kısaltalım. Fenerbahçe çok kötü oynamadı. Ahmethan ilk yarıda iki, ikinci yarıda bir uygun pozisyonu değerlendiremedi. Bunun dışında başka pozisyonlar ve kaleye atılan önemli şutlar da vardı. Alper ve Dirar’ın şutları ile Ozan Tufan’ın ikinci yarıda kale önünde vuramadığı topu bunlara örnek olarak verebiliriz.
Ama bunlara rağmen Fenerbahçe kaybetti. Bunun temel nedeni sarı- lacivertlilerin kadro yapısı. Kalede Volkan ve Kameni, yaptıkları hatalarla birbirlerini aratmıyorlar! Öte yandan Kjaer’nin satıldı fakat yeri dolmadı. Aykut Kocaman, Roman Neustadter’in kötü performansından dolayı Vardar maçında stoperde Mehmet Topal’a şans verdi. Bu tercihin eleştirilmesi kesinlikle doğru değildir. Çünkü ben de dahil olmak üzere pek çok yorumcu, böyle bir alternatif olduğunu dile getirmişti. Bir kez daha belirtmek gerekirse, bu alternatifin nedeni Kjaer’in satılması ve Neustadter’in onun çeyreği bile etmeyen performansıydı. Yani bu fikir durduk yere ortaya çıkmamıştı. Ama görüldü ki, Mehmet Topal da stoper için uygun isim değil.
Esasen