Rakka vurgusu Adana Mutabakatı mesajı mı?

21 Eylül 2019

Fırat’ın doğusundaki YPG/PKK’lı teröristleri temizleme kararlılığındaki Türkiye’nin üç farklı hamle seçeneği var. Güvenli bölgeyi ABD ile birlikte oluşturmak, Putin’den sonra Ruhani’nin de dillendirdiği Adana Mutabakatı’nı devreye sokmak yani Suriye ile iş birliği ya da terörden arındırılmış bölgeyi tek başına kurmak... Dolayısıyla da sonuç belli. Bu temizlik öyle ya da böyle gerçekleşecek. Nitekim Ankara’daki son üçlü zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan da ısrarla buna dikkat çekti ve çok net olarak süre de verdi. Dahası, “Ülkemize sığınan en az 2 milyon Suriyeli kardeşimizin bu bölgeye yerleştirilebileceğini düşünüyoruz. Hatta bu hattı Deyrizor, Rakka taraflarına kadar indirebilirsek geri dönecek sığınmacı sayısı 3 milyonu aşabilir” sözleriyle yeni bir derinlik boyutu da ortaya koydu. Ancak bunu ABD’nin ne kadar anladığı ya da anlamamak için direndiği de ortada. Çünkü inatla oyalama ve yutturmaca taktiğiyle teröristlere kol kanat germeye devam ediyor. Yani

Yazının Devamı

Aramco bombaları Suudi tezgâhı mı?

19 Eylül 2019

Suudi Arabistan’ın ulusal petrol şirketi Saudi Aramco’ya ait iki rafineriye yapılan saldırıyı iç savaş ülkesi Yemen’deki Husiler üstlendi. Hatta Husiler yeni saldırı tehdidinde de bulundu. Bu arada saldırıların İran tarafından gerçekleştirildiği ve insansız hava aracı yerine güdümlü füzelerin kullanılmış olabileceğine dönük ABD kaynaklı iddialar da var. Dolayısıyla, atılan bombaların petrol piyasası kadar, güvenlik dengelerini de sarsması gibi bir durum söz konusu. Hele de ABD’nin dünyanın en çok silah satan, Suudi Arabistan’ın ise en çok silah alan ülkeleri olduğu dikkate alındığında. Çünkü ABD menşeli Suudi hava savunma sistemi ile bölgede bulunan ABD üslerindeki radarlar ne bin kilometre uzaktan havalanan Husi drone’larını, ne de İran’a ait olabileceği öne sürülen güdümlü füzeleri fark edebildi. Yani uyudular. Tabii her iki seçenekten biri doğruysa... O nedenle, savunma sistemindeki zafiyet kadar kafa karıştıran bir başka soru da şu:

Bu bombalar çok iyi kurgulanmış yeni bir

Yazının Devamı

İdlib’in turnusol kağıdı Fırat’ın doğusu

16 Eylül 2019

Türkiye için hem çatışma-sızlık bölgesi denilen İdlib’de bir türlü devam ettirilemeyen ateşkes ve olası göç tehdidi hem de sınırının büyük bir bölümünde ABD’nin desteğiyle kurulmak istenen terör devletçiği büyük bir sorun teşkil ediyor. Dolayısıyla da Ankara  Fırat’ın doğusunda ABD, Fırat’ın batısında ise Rusya ile yoğun bir diplomasi trafiği yaşıyor. Aslında bu her ne kadar ikili temaslar gibi görülse de doğrudan birbirini etkileyen ve tetikleyen bir durum içeriyor. Çünkü ABD ve Rusya’nın Fırat’ın doğusu ve batısındaki tüm hesapları Türkiye’yi yanlarına çekmek üzerine. O nedenle de Rusya Türkiye’nin ABD ile ilişkisinin, buna karşılık ABD de Rusya ile Türkiye’nin arasının bozulmasını istiyor ve buna dönük çalışıyor. Bunun içinde biri terör örgütü YPG/PKK’yı diğeri Suriye rejimini kullanıyor. Yani bir yanda güvenli bölge konuşulurken, diğer yanda İdlib’de yükselen tansiyon bir tesadüf değil

Yazının Devamı

Kandil’in firari liderleri Fırat’ın doğusunda mı?

14 Eylül 2019

Bölücü terör örgütü PKK’ya dönük yurt içi ve dışında amansız mücadele veren Türkiye, teröristleri adım adım takip ediyor, buluyor ve etkisiz hale getiriyor. Mücadelede gelinen durum itibarıyla da PKK’nın Kandil’deki tepe kadrosundan pek çok isim susturuldu, yurt içinde ise teröristlerin mevcudiyeti çok aşağılara düştü. Bu arada dağa çıkış da azaldı. Ancak sözde stratejik ortak ABD’nin terör örgütünün Suriye’deki kolu YPG’ye verdiği destek nedeniyle yanı başımızdaki beka tehdidi devam ediyor. Hem de her geçen gün daha da artarak. Çünkü ABD bir yandan ‘güvenli bölge’ konusunda Türkiye’yi oyalıyor, bir yandan da teröristlere silah vermeye devam ediyor. Dahası, o teröristleri bir de eğitiyor. Yani ABD ta 1990’lı yıllarda başlayan Ortadoğu’daki stratejik yönelimi istikametinde gelişen kirli tezgâhı kapsamında koruyup kolladığı terör örgütünden ‘Asla vazgeçmem’ diyor.

Yazının Devamı

TSK Afrin’den daha kolay ilerler

12 Eylül 2019

Güvenilmez ortak ABD’nin güvenli bölgeden kastının terör örgütü PYD/YPG/PKK’ya koruma, kalkan görevi olduğu net. Orada bir terör devletçiği kurma niyetinden vazgeçmediği, vazgeçmeyeceği de... Bu bağlamda da zaman kazanmak adına Türkiye’yi oyaladığı artık çok açık... Aslında bu baştan da belliydi ama ABD müttefiklik sözlerini belki unutmamıştır diye düşünülerek ya da tamamen köprüleri atmamak adına tüm seçeneklerin denenmesi gibi bir fırsat verme durumu söz konusuydu. Tabii harekât seçeneğinin her zaman var olduğunun bilinmesi kaydıyla. Yani Türkiye öncelikle güvenli bölge konusunda uzlaşmacı olduğunu, sorunu savaşarak çözmek istemediğini açık ve net herkese gösterdi. Şimdi de baktı olmuyor ve ABD ısrarla yan çiziyor, dolayısıyla da harekât seçeneğini bir kez daha dillendirmeye başladı. Çünkü başlayan ortak devriye faaliyetleri de yekten ABD menşeli tezgâh ya da tuzak kokuyor. Nasılını dün konuştuğum üst düzey bir

Yazının Devamı

‘CHP’de örgütlenme modeli yenilenmeli’

10 Eylül 2019

CHP’nin 96’ncı kuruluş yıl dönümü nedeniyle partinin önde gelen isimleriyle yaptığımız mini turun ilk iki gününde parti içindeki huzur ve sükûnet havasından söz etmiştik. Tabii yarın ne olacağı bilinmez kaydıyla... Çünkü şimdilerde mevcut parti içi iktidarın arkasından esen rüzgârın yön değiştirme olasılığı CHP için her zaman geçerli. Ki bu partinin hemen her kademesindeki insan tarafından da şu sözlerle çok net dillendiriliyor:

“Bu fırsat kolay kolay ele geçmez. Bizim partide kavga, çekişme eksik olmaz. Ama şimdi öyle değiliz; parti içinde bir sükûnet, huzur var. Bundan yararlanarak eksiğimizi gediğimizi tamamlamalıyız, söküklerimizi dikmeliyiz. Hatta daha iyi, daha şık bir elbise hazırlamalıyız.”

Yani CHP’liler 96 yıl ayakta kalma başarısının formülü olarak vurguladıkları değişim ve çağa ayak uydurmanın bir kez daha devreye girmesi gerektiği düşüncesinde. Hem de ivedilikle. Peki, bu nasıl olacak ya da olmalı? Bugün söz sırası yine eski genel

Yazının Devamı

‘CHP doğru yolda’

9 Eylül 2019

96’ıncı kuruluş yıldönümünü kutlayan CHP’yle ilgili dünkü yazımızda parti içindeki genel havanın uzunca bir süredir pek fazla tanık olmadığımız kadar sessiz ve dingin olduğundan söz etmiştik. Tabii dışarıdan CHP’ye yönelik eleştiriler konusunda da kurmaylar başta olmak üzere partinin tüm kademelerinden verilen tepkilerin tam anlamıyla bir konsensüs havasında olduğundan da... Dolayısıyla bu noktadan devam etmekte yarar var. Çünkü gerçekten CHP’de şu an itibarıyla daha önceleri zenginlik ya da parti içi demokrasi diye nitelendirilen aykırı sesler, çıkışlar da yok denecek kadar nadirleşmiş durumda. Yani kimine göre doğru manevralarla alınan sandık başarısı, kimine göre ise Kılıçdaroğlu ve ekibinin kadrolaşma stratejisine bağlı suskunluk ya da susturulmuşluktan kaynaklanan parti içi bir birlik, bütünlük havası söz konusu. Hem de özellikle son günlerde yoğunlaşan CHP’nin kuruluş yıllarındaki ilkelerinden saptığı iddialarına rağmen… O nedenle de eski Genel Başkanlardan Altan

Yazının Devamı

‘CHP çizgisinden sapmadı’

8 Eylül 2019

96’ncı kuruluş yıl dönümünü kutlayan CHP’de uzunca bir zamandır pek fazla tanık olmadığımız kadar Kılıçdaroğlu’na destek ve tek ses görüntüsü hâkim. Ancak bu CHP’ye dönük dışarıdan gelen eleştiriler de askıya alındı anlamına gelmiyor. Özellikle de son günlerdeki CHP 96 yıllık çizgisinden saptı iddiaları ve tartışmaları dikkate alındığında. Yani içeride ve dışarıda 31 Mart, özellikle de 23 Haziran seçimlerine bağlı olarak farklı gelişmeler söz konusu. Dolayısıyla da hazır yıl dönümü gerekçesi varken, bunu partinin önde gelen bazı isimleriyle konuşalım dedik. Tabii öncelikle de 96 yıllık CHP’nin Türk siyasetindeki yerinden, öneminden başlayıp, bugünkü görüntüsü ve yarına dönük neler yapması gerektiğini sorgulayarak. Bu bağlamda da gördük ki son seçimlerdeki başarıya endeksli olarak ne kadar sürer bilmem ama yine bir konsensüs havası var. Örneğin eski genel başkanlardan Hikmet Çetin’in tespitleri şöyleydi:

“CHP’n

Yazının Devamı