Türkiye Afrin’den ne zaman çıkar?

12 Nisan 2018

Türkiye Afrin’de kalıcı ve işgalci olmadığını defalarca açıkladı, açıklıyor. Ama bu birilerinin, “Hadi zamanı geldi, çekilin ve Afrin’in anahtarını da şuna teslim edin” demesiyle uygulanacak bir durum gibi algılanmamalı. Çünkü Türkiye bunun şartlarını ve nasıl olacağını da önceden çok net ortaya koydu ve “Afrin’i, Afrinlilerin kendisine bizzat teslim edeceğiz” dedi. Yani Fırat Kalkanı Harekâtı’yla nasıl bir yıldan fazla süredir Azez, Cerablus ve El Bab’ın idaresi o toprakların gerçek sahipleri olan Suriyelilerdeyse, aynısı Afrin için de geçerli olacak. Tabii zamanı geldiğinde. Dolayısıyla da teslimatın kime yapılacağından çok, zamanlamasına odaklanmak daha doğru. Niyesini emekli tuğgeneral, Dr. Naim Babüroğlu anlatıyor:

“Türkiye ben orada insanlar evlerine dönüp huzurlu bir şekilde yaşamlarını sağladıklarında, güvenlik tesis edildiğinde benim görevim biter diyor. Ama şunu unutmayalım, oranın güvenliği kaç yıl sonra sağlanacak? Mesela El Bab’a daha geçenlerde bomba atıldı. İdlib’de saldırılar oluyor. PKK/PYD bombalar atacak. ABD oradan çıkmayacak, şimdi İngiltere geldi, Fransa da geldi. Yani Türkiye durup dururken Afrin’de sistem kuruldu ben çıkıyorum derse PKK/PYD o boşluğu tekrar

Yazının Devamı

FETÖ’nün kullanım süresi henüz dolmadı

9 Nisan 2018

Türkiye-ABD ilişki-lerinde yaşanan gerilim doğrudan terör örgütleriyle bağlantılı. Daha doğrusu, ezeli dost ve müttefik(!) ABD’nin onlarla olan anlaşılmaz ilişkilerine odaklı. Yani lafa geldiğinde “teröre ve teröriste” karşı olduğunu söyleyen ABD samimi olsa sorunlar aşılacak. Ama ABD ne yapıyor? Hem PKK/PYD’ye hem de FETÖ’ye açıkça ve ısrarla kol kanat geriyor. Bir başka deyişle sadece dağdaki teröristlerden değil Pensilvanya’dakinden de vazgeçmiyor. Çünkü birini kara gücüm diyerek maşa gibi kullanıyor, diğerinden de dünyanın her yerinden bilgi toplamak, gerektiğinde de istediği yerde kaos çıkarmak amacıyla yararlanıyor. Aynen 15 Temmuz’da yaptığı gibi. Dolayısıyla da CIA takipteki PKK’lı lider kadronun izleri bulunmasın diye perdeleme, ABD’deki Fetullah Gülen’e de yekten korumalık yapıyor. Üstelik de Türkiye’nin ısrarla iade edilmesi taleplerine rağmen. Dün bu durumu MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e sordum. Yanıtı şuydu:

“İstihbarat savaşları içerisinde Fetullah Gülen terör örgütü yapılanmasının yaratılmasında ABD’nin harcadığı gayretin, desteğin büyüklüğü ve kurulan ilişkilerin genişliği dikkate alındığında bunu toparlayarak teslim edilmesi gibi bir olay ancak zaman

Yazının Devamı

PKK liderlerine baskın planlandı, ABD oyaladı

7 Nisan 2018

ABD’nin tüm hamleleri oyalama ve yutturmaca üzerine kurgulu. Örneğin, Fırat Kalkanı Harekâtı başladığında TSK’nın Menbiç’e yönelmesini engellemek için bölgedeki YPG/PKK’lıların Fırat’ın doğusuna çekileceği sözünü verdi ama tam tersini yaptı. Hatta oradaki teröristlere kalkan oldu, oluyor. Yine DAEŞ’le mücadele diye YPG/PKK’lıları silahlandırdı ama gerçek niyetinin terör ordusu kurmak olduğu ortaya çıktı. Yani ABD kafasındakini uygulamak için sürekli yalanla zamana oynuyor. Bu yalanların en kuyruklusu da PKK ile YPG/PYD’nin farklı olduğu, dahası, PKK’ya karşı mücadelede Türkiye’nin yanındayız gibisinden söylemler. Çünkü birinin CIA raporuyla, diğerinin de doğrudan PKK’ya verilen desteklerle tam aksi olduğu çok net ortada. Öyle ki bu destekler arasında Türkiye’nin 2006-2007’de Kandil’e baskın yapıp PKK’nın lider kadrosunu paketlemesi ya da yok etmesini önlemek dahi var. Tabii yine oyalama ve yutturmaca taktiğiyle. Nasılını Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski başkanı, emekli Korg. İsmail Hakkı Pekin anlatıyor:

“2006-2007’de Kandil’deki lider kadronun Özel Kuvvetler operasyonuyla kaçırılması gündeme geldi. Bunun için yapılan çalışmalar var. Türk Özel Kuvvetleri, MİT, CIA ve ABD Özel

Yazının Devamı

‘Güvenlik tehdidi olunca Türkiye kimseyi tanımaz’

5 Nisan 2018

El Bab’dan sonra Afrin’i de temizleyen Türkiye güney sınırlarını terör örgütlerinden koruma kararlılığını tüm dünyaya gösterdi, gösteriyor. Hem de teröristlere hamilik yapan ABD ve Batı ülkelerinin engellemek ya da oyalamak adına kurguladıkları kirli oyunlara rağmen... Şimdiki hedefler arasında da Kandil, Sincar, Menbiç ve Fırat’ın doğusu var. Bu noktada en çok tartışılan konu da şu:

Öncelik hangisinde olacak, olmalı ya da harekâtın kapsamı ve nasıl yapılacağı. Çünkü bölgelere göre değişen dinamikler ve buna bağlı olarak da farklı harekâtlar söz konusu. Örneğin, Kandil ve Sincar’daki PKK’nın varlığı İran ve Irak için de tehdit. Dolayısıyla da şu andaki zamanın ruhuna uygun davranarak üç ülke bölücü terör örgütüne karşı ikili ya da üçlü ortak mücadele konsepti geliştirebilir. Yani İran’la aynı anda Kandil’e, Irak’la da aynı anda Sincar bölgesine PKK’yı etkisiz hale getirmek için bir operasyon düzenlenebilir.

Tabii olmazsa da seçenek belli. Afrin’de olduğu gibi tek başına girmek ve teröristleri temizlemek. Nitekim hazırlıklar ve mesajlar da bu yönde. Dün bu durumu 21 Mart 1995’te 35 bin askerle Irak’ın kuzeyine yapılan en kapsamlı Çelik Harekâtı’nın komutanı emekli Korgeneral Hasan

Yazının Devamı

‘Süleyman Şah’ hamlesinin zamanı

2 Nisan 2018

Trump ve Macron söze geldi mi teröre, teröriste karşı aman yok diyor ancak o terör örgütü YPG/PKK olduğunda durum değişiyor. Biri DAEŞ’e karşı kara gücüm yutturmacasıyla silahlandırdığı teröristlere hamilik yapıyor, diğeri Elysee Sarayı’nda ağırlayıp, akıl veriyor. Özellikle de PKK zor durumda kaldığında. Yani bugün Menbiç konusunda yaşananlar ilk değil yıllardır süregelen bildik kirli bir tezgahın yinelenmesi. Ya da PKK sevdalarının depreşmesi. Çünkü Zeytin Dalı harekâtıyla PKK’nın Afrin’de uğradığı bozgunu ve Türkiye’nin Menbiç’e sonrasında da Fırat’ın doğusuna yönelme kararlılığını gören Macron, ‘engel olabilir miyim’ hayaline kapıldı. Hatta bunun için sahaya askerini gönderip doğrudan PKK’ya kalkan olma gibi bir niyeti de var. Peki bu Türkiye’nin kararlılığını etkiler mi ya da Menbiç’e dönük planını değiştirir mi? “Değiştirmez, değişmemesi lazım. Türkiye için ha Fransız ha ABD askeri olmuş orada bir problem olmaz” diyen emekli tuğgeneral, Dr. Naim Babüroğlu, hatta Fırat’ın doğusunu da kapsayacak bir hamle gerektiğini belirterek, şöyle diyor:

“Türkiye Telabyad’dan Menbiç’e doğru geniş bir koridor açacak. Yani Afrin’de olduğu gibi Menbiç’e kuzeyden, hemen sınırdan girmeyecek.

Yazının Devamı

MİT, Fetullah Gülen’in de ensesinde

31 Mart 2018

MİT’in yurt dışına kaçan FETÖ’cüleri paketleyip Türkiye’ye getirmesi ilk değil, son da olmayacak. Çünkü Fetullahçı Terör Örgütü’ne yönelik yürütülen soruşturmalar ve açılan davalar sebebiyle yurt dışına kaçan ve haklarında yakalama kararı olan çok sayıda kişi var. Ve bunların hepsi de Türkiye aleyhine faaliyetlere, onlara kucak açan ülkeler de hamiliğe devam ediyorlar. Hem de Türkiye tarafından ısrarla yinelenen iade edilme taleplerine rağmen. O nedenle de daha önce Pakistan, Malezya, Endonezya, Irak şimdi de Kosova’da gerçekleştirilen “paketleme” operasyonlarının, Türkiye’ye getirilen FETÖ’cülerin vereceği bilgilerin ötesinde başka mesajları da var. Öncelikle de yapanın yanına kâr kalmayacağının anlaşılması gibi. Yani artık şunu diyecek insanlar: Biz bu devlete ihanet ettiğimiz zaman, kaçsam da beni bulur, acısını çıkartırlar.

Ki öyle de oluyor, olmalı da...

MİT’in gerçekleştirdiği bu sınır ötesi operasyonlarının bir başka mesajı da doğrudan teşkilatın kendisiyle ilgili. Şöyle ki 15 Temmuz hainliğinden sonra ortaya çıkan tabloya göre, TSK, Emniyet ve yargının yanı sıra FETÖ’cülerin en fazla sızdığı kurumlar arasında MİT de vardı. Dolayısıyla da sır olması gereken pek çok bilginin

Yazının Devamı

Soğuk savaşın sıcak yansımaları

29 Mart 2018

1990’lar- dan önceki Soğuk Savaş döneminde yaşanan “bloklaşma” geri döndü.. Aslında uzunca bir süredir vardı da İngiltere-Rusya arasındaki casus kriziyle resmiyet kazandı. Ve hemen sonrasında da Rusya ile ABD ve Batı dünyası arasında diplomatları sınır dışı etme, geri çekme gibi soğuk savaş klasikleri devreye girdi. Karşılıklı sert çıkışlar, ağır suçlamalarla birlikte de iki süper güç arasındaki gerginlik had safhaya ulaştı. Çünkü bir yanda eski SSCB gibi küresel ana aktör olarak ortaya çıkan, yükselen Rusya, öte yanda da bundan rahatsızlık duyan ve Putin’i ekonomik olarak sıkıştırıp tek başına kalmak isteyen ABD var. Yani casus krizi bahane. Ki eski Rus ajanı Skripal ve kızını kimin zehirlediği de hâlâ flu. Dolayısıyla, bu noktada akla gelen soru da şu:

Kimin eli daha kuvvetli?

Yanıtı MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş veriyor:

“ABD’nin küresel gerilemesine rağmen ekonomik, siyasi, askeri güç olarak küresel hakimiyetindeki başat aktör olma rolü hâlâ çok güçlü ve çok önde. Trump Rusya’yı bir uzay teknolojisi gelişiminde silahlanma yarışında tekrar yeni harcamaların içine sokarak SSCB döneminde olduğu gibi Rusya’yı zayıflatmak istiyor. Dikkat ederseniz, Putin’in yeni füze

Yazının Devamı

İdlib’de gizli servis oyunları

26 Mart 2018

Afrin’den sonraki hedefler arasında yer alan İdlib’de TSK’nın gözlem noktaları kurma çalışmaları devam ediyor. Tamamlan-masının ardından da bölgedeki terör örgütü mensuplarını etkisizleştirme, silahsızlandırma çalışmaları başlayacak. Bu bağlamda da uzlaşanlar ayrılacak , diğerleri DAEŞ gibi imha edilecek. Dolayısıyla da sıcak çatışmalara gebe zor ve karmaşık bir süreç söz konusu. Çünkü Hama’dan, Halep’ten kaçan çok sayıda radikal terör örgütü mensubu şu anda İdlib’de. Ve bunların arasında El Kaide, DAEŞ gibi daha da radikal unsurlar var...Dahası bunların hepsi yabancı ülke gizli servislerinin güdümünde. Yani onların manipülasyonlarıyla her an Türk askerine yönelik bombalı saldırı, havan ve topçu atışları yapabilirler. Nitekim yaptılar da...

İdlib’deki örgütlerle istihbarat servisleri arasındaki bu kirli ilişkiyi ve olası gelişmeleri dün Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin’e sordum. Öncelikle söylediği şuydu:

“Baktığınız zaman El Bab arkasından Afrin sonra İdlib. Bütün bu bölgeyi, yani önemli bir araziyi Türkiye kontrol ediyor. İdlib’i henüz tam değil ama buna dönük gözlem noktalarının 7-8 tanesini kurdu 4-5 tane daha kuracak. Ondan sonra da o

Yazının Devamı