19 Mayıs ışığında Hatay ve Kürt koridoru

20 Mayıs 2017

Bugün Suriye’deki süper güçlerin kirli tezgâhlarını, özellikle de ABD’nin PYD/YPG’ye destek çıkarak oluşturmak istediği Kürt koridoru ya da yapısındaki ısrarı görünce Atatürk’ün ne kadar ileriyi gören bir lider olduğunu daha iyi anlıyoruz. Dolayısıyla da geçen yılki 19 Mayıs’ta yazdığımız “Atatürk’ün son 19 Mayıs’ı” başlıklı yazımızın bir bölümünü yinelemekte yarar var...
Atatürk 19 Mayıs 1938’de son defa Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarını izledi. Hemen ardından da ilerleyen rahatsızlığına rağmen Hatay (İskenderun Sancağı) sorunuyla ilgili olarak Mersin’e hareket etti ve daha sonra Adana’ya geçti. Çeşitli kaynaklara göre; Atatürk, Hatay konusundaki kararlılığını, Mersin’e hareketinden iki gün önce Başbakan Celal Bayar’a şöyle bildirdi:
“Benim, kırk asırlık Türk yurdu Hatay esir kalamaz dediğimi unutmuş olanlar olabilir. Ama ben unutmadım, unutamam, sen de unutamazsın.”
Hatay konusunun en kritik döneminde, sağlığı üzerindeki olumsuz düşüncelerin neticeyi etkileyeceği düşüncesiyle, sınıra kadar otomobiliyle giderek askeri birlikleri denetleyen Atatürk, sürekli ayakta kaldı. Sağlıklı olduğunu hissettirmek için her şeyi denedi, bu arada da konuşmalarıyla Fransa’ya mesaj verdi.

Yazının Devamı

Pentagon ve CIA’nın dediği oldu

18 Mayıs 2017

E rdoğan-Trump görüşmesi-nin gergin değil samimi bir havada geçtiği konusunda hemen herkes hemfikir. Görüntüler de öyle. Trump, Erdoğan’ı kapıda karşıladı, uğurladı. Kırmızı-beyazlı kravatı, 70 yıl önce Kore savaşındaki müttefiklik örneği ve Türk askerinin cesaretini öven sözleriyle kırgın gönülleri de okşadı. Hatta Erdoğan’ın çok net bir şekilde dile getirdiği ABD’nin YPG’ye desteği ve Fethullah Gülen’in iadesi konusundaki duyarsızlığına yönelik eleştirileri can kulağıyla(!) dinledi. Ancak her ikisi hakkında tek bir kelime dahi etmedi. Sadece “Türkiye’yi PKK, DAEŞ gibi terör gruplarıyla mücadelede destekliyoruz” gibisinden yuvarlak sözler sarf etti. Dolayısıyla da her zaman olduğu gibi ABD’yi dış politikada Pentagon’un ve CIA’nın yönettiği bir kez daha kanıtlanmış oldu. Ya da tipik ABD klasiği yinelendi. Tek fark, bu kez Pentagon’un CIA’ya karşı daha baskın çıkmasıydı. Tabii PYD/YPG konusunda. Zira Fethullah Gülen’in iadesi açısından ise CIA’nın dediği ön plandaydı. Niyesini ve nasılını Washington’da uzun yıllar Deniz Ataşesi olarak da görev yapan Dz. K. K. eski Genel Sekreteri E. Dz. Kur. Kd. Albay Mehmet Asal anlatıyor:
“Pentagon işin siyasi kısmına kafayı pek takmaz. CIA’da

Yazının Devamı

Her astsubay iki kişilik görev yapıyor

15 Mayıs 2017

FETÖ’yle bağlantılı ihraçlar nedeniyle TSK’da sadece pilot değil, yer hizmetlerini yürüten teknik personel, yani astsubay sayısında da ciddi düşüşler oldu. Bunun ne anlama geldiğini de Hava Kuvvetleri uçuş okullarında uzun yıllar komutanlık ve öğretmenlik yapan emekli bir general şöyle anlatmıştı(14.10.2016 tarihli yazımız):

“Uçağın bakımını yapan ufak bir hata yapsa uçak hemen arıza verir ve o uçak kalkmaz. Pilotunuz var ama uçak hazır değil. Yakıt almamış, lastikleri kontrol edilmemiş, uçuş öncesi bakımları yapılmamış uçağı uçuramazsınız ki. Uçakların bomba, füze yükleyen silahçıları vardır. O adamlar o silahların bakımını, sistem kontrolünü de yaparlar. Bombaları yüklemezlerse uçağı ne yapacaksınız? Ancak tören geçişi yapar.”

Yani Hava Kuvvetleri için pilot kadar uçuş desteği veren astsubaylar da çok kıymetli. Dolayısıyla bugün sık sık vurgulandığı gibi TSK’daki pilot açığını kapatmaya yönelik atılan adımlar doğru ama bu hava gücündeki zafiyeti gidermeye yetmez. Aynı önlemlerin teknik personel ya da astsubaylar açısından da düşünülmesi ve uygulanması da şart. Kaldı ki bu sadece hava değil TSK’nın diğer güçleri için de geçerli, zira hem atılanlar hem de son dönemdeki ayrılma

Yazının Devamı

“Gülen’i Trump verse CIA vermez”

13 Mayıs 2017

Erdoğan-Trump görüşmesine dönük merak edilenlerin başında öncelikle şu iki konu var:
ABD’nin PYD/YPG sevdası, Fethullah Gülen’in durumu...
Yani Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan gerilimin aşılmasına dönük zirve ağırlıklı olarak terör örgütlerine, daha doğrusu, ezeli dost ve müttefik(!) ABD’nin onlarla olan anlaşılmaz ilişkilerine odaklı. Dolayısıyla da oldukça hararetli, bir o kadar da sürprizlere gebe bir zirve söz konusu. İşte bu noktada akla gelen soru da şu:
Görüşme arifesinde PKK’nın Suriye’deki kolu PYD/YPG’ye aleni ağır silah desteği vererek gerilimi iyice tırmandıran Trump, Türkiye’nin tepkisini azaltmak ya da gönlünü kazanmak için FETÖ’nün lideri Gülen’i gözden çıkarır mı?
Dün bu soruyu özellikle MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür’e yönelttim. Özellikle diyorum çünkü aynı konuyla ilgili daha önce (5 Ocak 2017 tarihli yazımız) Eymür şöyle demişti:
“15 Temmuz bir ABD istihbarat projesi. Görünümde Fethullah Gülen var ama bu tamamen bir istihbari çalışma ve örgütlenme. Bir yaver her gün Genelkurmay Başkanı’nın odasına dinlemeyi koyuyor, o ertesi gün bir yerlere gidiyor. Bu yaver gibi kaç tane var acaba? Bu, Fethullah Gülen’in çapını çok aşan bir istihbarat

Yazının Devamı

Polis baskınlarıyla uyuşturucu bitmez!

11 Mayıs 2017

Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de uyuşturucu bağımlılığı gün geçtikçe artıyor. Dahası, kullanım yaşı da 10-11’lere düşmüş durumda. 2017 Türkiye’sinde maalesef hâlâ öyle belalı semtler var ki uyuşturucu ticareti, terör, gasp kol geziyor. Hem de aleni ve günün her saatinde... Tabii bu arada terör örgütlerinin, özellikle de PKK/KCK’nın uyuşturucudan önemli miktarlarda finansman sağladığı ve uyuşturucu ticaretinin her aşamasında etkin olduğu da herkesçe biliniyor. Yani gençleri, hatta çocukları tehdit eden terör ve uyuşturucu girdabı ile ona karşı yürütülen ya da yürütülmeye çalışılan bir mücadeleyi içeren bir sarmal söz konusu. Bunun bir örneği de ülke genelinde gerçekleştirilen son uyuşturucu operasyonu. Evet, son yılların en büyük eş zamanlı baskınlarıydı Gümüşhane ile Ardahan dışında 79 ilde 907 farklı adreste arama yapıldı ve çok miktarda uyuşturucu yakalandı, dolayısıyla, başarılı denilebilir ama hem olayın geldiği boyut hem de sorunun çözümü açısından aynısını söylemek zor. Çünkü tabloya bakıldığında sadece polisiye tedbirlerle bu belanın üstesinden gelinemeyeceği çok açık ve net. Nitekim dün konuştuğum, uzun yıllar Kaçakçılık Daire Başkanlığı Operasyon Ekipler Amirliği

Yazının Devamı

TSK’nın sorunu: Hem atılanlar hem ayrılanlar

8 Mayıs 2017

FETÖ’ye dönük “mahrem imamlar” operasyonunun sadece paralel emniyeti kapsamadığını, sırada TSK’nın da olduğunu yazmıştık(30 Nisan 2017). Çünkü MİT’in ele geçirdiği ve şifrelerini çözdüğü çiplerde emniyettekiler gibi askerlere yönelik de fişleme ya da kodlamalar vardı. Dolayısıyla da darbe girişiminden bu yana 10 bine yakın askerin ordudan atıldığı, yüzlercesinin de tutuklandığı TSK’daki FETÖ temizliğinde yeni bir dalga olasılığı hayli yüksekti. Nitekim bunu dün konuştuğum üst düzey bir askeri kaynak da doğrulayarak şunları söyledi:
“MİT, geriye dönük olarak bugüne kadar bu cemaatle ilişkisi olduğu belirlenen herkesle ilgili çalışma yapıyor. Bunun yanında bir de ele geçirilen Fethullah Gülen cemaatinin hazırladığı listeler var. Bu listelerde Silahlı Kuvvetler’deki herkesi ‘Cemaate tam ters olanlar, sempati duyanlar, nötr olanlar, bazı hassasiyetlerde bizim yanımızda durabilecek ya da önderlik-abilik yapabilecekler’ diye beş kategoriye ayırıp fişlemişler. İllerdeki tüm birlikler için hazırlanan bu listelerde, bilgilerine net ulaşamadıkları ya da değerlendiremedikleri kişileri de o şekilde kayda almışlar. Bu data da MİT’in elinde. Dolayısıyla, MİT ve FETÖ dataları birbiriyle

Yazının Devamı

İdlib’den Türkiye’ye göç tehdidi kalkıyor

6 Mayıs 2017

Türkiye ve Rusya’nın İdlib’de çatışmasızlık konusundaki görüş birliği ve bunu perçinleyen Astana protokolü Suriye krizine çözüm bulma adına çok önemli bir gelişme. Tabii savaşan tarafların bu anlaşmaya ne kadar uyacaklarıyla bağlantılı olmak kaydıyla. Çünkü ateşkes sürecinde yaşandığı gibi kimin tarafından bozulacağına yönelik kuşkular, tartışmalar söz konusu. Yani sınırın öte yakasında bir yanda bomba, kan ve gözyaşı endişesi sürerken, diğer yanda da bölgede yaraları sarmaya yönelik adımlar atılıyor. Özellikle de Türkiye tarafından. Hem de sadece İdlib bölgesindeki 1.5 milyon kişiye değil Fırat Kalkanı Harekâtı’yla fiilen oluşturulan güvenli bölgedeki toplam 3 milyonu aşan Suriyeliye. Örneğin, bu insanlara Türkiye’den elektrik-su, sağlık hizmeti veriliyor, her gün 50 ton un ve 100-150 TIR insani yardım malzemesi gidiyor. Özetle, Türkiye sadece kendisine sığınan 3.5 milyon mültecinin değil, Suriye içindekilerin de yükünü sırtlanmış durumda. Yoksa bu insanlar ya açlıktan ölecek, ya teröristlerin eline düşecekti ya da Türkiye’nin kapısına dayanacaktı. Nitekim kısa süre öncesine kadar İdlib’den milyonluk yeni bir göç dalgası tehdidi söz konusuydu. Yaşanan son gelişmeler ve olası

Yazının Devamı

ABD’nin hedefi ‘Birleşik Kürdistan’

4 Mayıs 2017

ABD’nin PYD/YPG sevdası yeni değil. Çünkü Suriye’nin toprak bütünlüğü konuşulduğunda kesinlikle evet diyor ama sütre gerisinden kendi çıkarları doğrultusunda bölme odaklı PYD\YPG’yi kolluyor ya da kullanıyordu. Özellikle de zırhlı araç ve silah veriyordu. Yani Ortadoğu’da tam bir maskeli oyun oynanıyordu. Şimdilerde ise artık maske falan da kalmadı bayrağı ve askerleriyle YPG’lilerle yanyana, kolkola sınırda devriye gezmeye başladı. Dahası ABD Başkanı Trump PKK’nın Suriye versiyonu YPG’ye doğrudan ağır silah vermek için yeşil ışık yaktı. Hem de sorulduğunda “bizim ezeli ve ebedi müttefikimiz”diye tanımladığı Türkiye’nin tepkisine rağmen. Ve de 16-17 Mayıs’ta yapılacak olan kritik Trump - Erdoğan görüşmesi arifesinde. Dahası bir zamanlar yine kendisinin yarattığı ve desteklediği Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi lideri Barzani’nin de PKK’nın güçlenmesini istememesine karşın. Yani neresinden bakarsanız bakın Ortadoğu’da artık alenileşen kirli bir tezgah söz konusu..Bu tezgahın adını da dün konuştuğum eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş,”yeni hedef Birleşik Kürdistan” diye koydu. Niyesi ve nasılını da şöyle açıkladı:
“ABD Ortadoğu’daki yeniden şekillendirilmeye çalışılan

Yazının Devamı