Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Darbe girişi-minden sonra herkesin vardığı ortak nokta istihbarat zaafiyeti. Bunu Cumhurbaşkanı da çok açık ve net ifade etti. Ancak bu istihbarat zaafiyetine iki açıdan bakmakta yarar var. Şöyle ki; istihbarat nedir? Her devlet için, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine, varlığına, bağımsızlığına ve güvenliğine yönelik içten ve dıştan gelecek mevcut ve muhtemel tehditler hakkında bilgi toplamak, sonrasında da o bilgileri işleyerek, nokta saptamalar yapmak...
Darbe girişiminin 15 Temmuz saat 16.00’ya kadar olan bölümüne bakıldığında bunların hiçbirinin yapılmadığı ortada. Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı’nın en yakınına hainler yerleştiriliyor kimse farkında değil, ABD, Rusya Türkiye’deki olası bir darbeden söz ederken MİT’in ya da Genelkurmay’ın planlaması aylarca süren kalkışmadan haberi yok. Hemde ordu içindeki kripto cemaatçilerin bilinmesine rağmen...
Evet bunlar istihbarat zaafiyeti ve kesinlikle affedilecek gibi değil ama 15 Temmuz’un birde 16.00’dan sonrası var. Yani MİT tarafından Genelkurmay Başkanı’na TSK’daki hareketliliğin bildirildiği saatler ya da istihbaratın geç de olsa “darbe oluyor” diyerek nokta atışıyla uyardığı dönem. İstihbarat gelmiş ve net, bundan sonraki sorumluluk kimin? Genelkurmay’ın. Nitekim bu yönde de yazılı talimatlar olduğunu ve buna rağmen kalkışmanın durdurulamadığını biliyoruz. Niyesi konusundaki yorumlar ise “darbe çarkı dönmeye başladığı zaman durdurmazsınız, hangi birliğin nerede nasıl harekete geçeceğini kestirmek çok güç” veya “talimatı alanda darbeciyse karartma yapabilir” doğrultusunda. Bunlar da anlaşılabilir ancak karargahta bunca hareketlilik yaşanırken kuvvet komutanları neden düğüne gittiler noktası hala karanlık. Hadi ilk başka Ankara’da sıradanlaşan darbe söylentileri gibi algılanmış olabilir ya sonra? Yani durum ciddiye bindiğinde Genelkurmay Başkanı en azından Hava Kuvvetleri Komutanı’na telafonla ulaşıp “Paşam burada garip şeyler oluyor, gelseniz iyi olur” diyemez miydi?
Şimdi bunlara da istihbarat zaafiyeti demek mümkün mü?..

Haberin Devamı

Darbe TSK’ya yapıldı...

Haberin Devamı

Eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’e göre; 15 Temmuz darbe girişiminin yapanlar ve organize edenler açısından farklı iki hedefi vardı. Yapanlar Tayyip Erdoğan’ı devirmek ve iktidarı ele geçirmek, orgazine edenler ise TSK, dolayısıyla da T.C devletini çökertmek istiyorlardı. Bu bağlamda ortaya çıkan sonuç yapanlar açısından başarızlık gibi görülse de aynısını diğeri için söylemek mümkün değil. TSK’nın çok yıprandığını asker ile siyasetçi, halk ve polis arasında güven sorunu oluştuğunu belirten Pekin,”TSK’nın süratle toparlanması şart” diyor. Niyesini de şöyle açıklıyor:
“Uluslarararı kuruluşlar ve ABD emperyalizmi Türkiye’de bir darbenin zeminini hazırlattı ve teşebbüs etti. Bunun içinde ağırlık Fethullah Gülen örgütündeydi ancak gözaltına alınanlar arasında benim romantik devlet seviciler, romantik cumhuriyetçiler dediğim insanlarda var. Tabi ikbal beklentisi içinde olanlarda bulunuyor. İktidar devrilseydi darbe daha çok işlerine gelirdi ama yine de Türk ordusunu yıprattığı, dolayısıyla da T.C. devletini hedef aldığı için büyük ölçüde ABD’nin istediği doğrultuda gelişti. Çünkü amaç Suriye’deki yapılanma ve içerde PKK ayaklanması gibi tehditlere karşı ordunun kullanılmasını engellemek. Önümüzdeki günlerde Türkiye’nin üzerine biraz daha gelineceğini ve ekonomik olarak Türkiye’yi zor durumda bırakacaklarını değerlendiriyorum. Bu da olmazsa altı ay içerisinde Türkiye’de El Nusra veya IŞİD benzeri radikal dinci bir örgütün eylemleri başlayabilir. Onun için bir an evvel Türkiye’nin bu sarmaldan çıkması lazım”
Pekin’in bu zor dönemin atlatılmasına yönelik önerileri de şunlar:
“Bunun için OHAL çok doğru bir şey ama OHAL ilan etmek yetmiyor OHAL’le birlikte süratle mahkemelerin yapılması bunların cezalandırılması gerekiyor. Suçlu suçsuz ayrılarak TSK’nın tekrar organize edilmesinin yanı sıra istihbarat teşkilatının da süratle revize edilmesi şart. Böyle bir dönemde kesinlikle TSK’yı dışlayıcı, itibarı zedeleyeci geri kalanları aşağılayıcı tavırlarda bulunulmaması lazım.”