Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mecburi hizmet süresi dolan pilotların ordudan ayrılmasından yakınan TSK, askeri pilotları, sivil havacılığa kazandırmak için kurs düzenliyor. Bu konuda Kara Havacılık Komutanlığı’nca 30 Ocak 2014 tarihinde birliklere gönderilen emir şöyle:
“Askeri pilotların sivil havacılığa yönelik ATPL (A/H) frozen yetkisinde CPL/IR(A/H) teorik eğitimi Kara Havacılık Okul Komutanlığı’nda (Güvercinlik/Ankara) 03 Mart 2014 tarihinde açılacaktır.
Mecburi hizmet süresini bu yıl veya daha önceki yıllarda doldurduktan sonra istifa/emeklilik yoluyla TSK’dan ayrılan, emekli/istifa dilekçesi veren ve durumu personel kanununa uyan pilotlar bu eğitime katılabileceklerdir.”
Askeri kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre, kursun düzenlenmesi ilk değil. Yeni olan emeklilerin de dahil edilmesiymiş. Bir başka bilgi de bu eğitimler için 2009 yılında Cessna T-182 tipi 46 tane uçak alınması. Bunlar, devletin gelecek stratejileri ile ilgili bir politik karar çerçevesinde mi yapılıyor bilmiyorum ama bu konuda bazı iddialar var:
* 15 Ocak 2014 tarihli TSK yan ödeme kararnamesi ile Kara Kuvvetleri’ndeki pilotlara 700 TL ile 1000 lira arasında temininde güçlük çekilen personel yan ödeme zammı yapıldı. Bu zam 13 yıl hizmet süresini tamamlayan ve istifa hakkı doğan pilotlara uygulandı. Amacı da bu pilotların sivil havacılık sektörüne geçişini önlemekti. Hal böyleyken; ticari pilot lisansı verilmek için kurs açılması tezat değil mi?
* Kara Havacılık Komutanlığı bünyesinde bulunan başta ABD olmak üzere birçok ülkede kullanılan 26 adet Cessna tipi U-17B model, 23 adet Cessna tipi T-41 model uçak olmak üzere toplam 49 adet uçağın kaydı silinerek Türk Hava Kurumu’na hibe edilmiştir. Bu uçaklar hâlâ dünyada birçok ülkede ve Türk Hava Kurumu’nda uçmaktadır. Bu uçakların yerine 2009 yılında 46 adet Cessna tipi T-182 tipi uçak alınması doğru mudur?
İlgililerde bu soruların yanıtları mutlaka vardır. Bekliyoruz...

Haberin Devamı

Jeotermal Kurulu’nun ‘su’yu yok

TBMM’ye sunulan torba teklif onaylanırsa havalimanı otoyollar, liman, enerji tesisleri maden işletmeleri gibi yatırımların yapımında yeraltı su kaynakları engeli ortaya çıktığında 5 bakandan oluşan Jeotermal Kurul devreye girecek. Kamu yararı kriterine göre hangisinin öncelikli olacağına karar verecek. Daha doğrusu yeraltı suyu ya da havalimanı, maden gibi yatırımlar arasında tercih yapacak. Hangi bakanlıklar? Kalkınma, enerji, sanayi, çevre-şehircilik ve yatırım kararına onay veren kurumla ilgili bakanlık. Peki ya yeraltı sularıyla ilgili Orman ve Su İşleri Bakanlığı?..O neden yok? Bu soruya Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baran Bozoğlu’nun verdiği yanıt:
“Su İşleri Bakanı’nın olmaması art niyet. Dikkat ederseniz başkan da Kalkınma Bakanı. Açıkcası kurulun öncelikli kaygısı çevre değil kalkınma. Yani yatırımların önündeki bütün engelleri kaldırmak ve çevre sorunlarının göz ardı edilmesi amacıyla yapılan bir şey, Dahası kurulun oluşturma şeklinden tutun da karar verme merciine kadar kamu yararı açısından son derece sıkıntılı ve çevre problemleri yaratacak bir durum. İçerikte hangi koşullarda hangi teknik rapora göre bunu yapacaklarına dair bilgi bile yok. Amaç, siyasi birtakım kararlarla yolu açmak. Mahkemeye gitmeden işler çözülsün istiyorlar. Ama yanılıyorlar, kurulun verdiği karar değiştirilmez diye bir durum da söz konusu değil, sadece. mahkemeye birazcık daha zaman kaybettirir...”

Haberin Devamı

Kırmızı hat

Haberin Devamı

* Kamuya ait ve turistik mekânlarda hijyen konusuna dikkat etme gün geçtikçe önemsenen bir konu haline geldi. Bu, aslında çok sevindirici... Ancak uygulamalardaki aksaklık ya da ihmaller de hala sıkça rastlanan bir durum. Son örnek şöyle... Günde, çoğunluğu yabancı on binlerce kişinin giriş yaptığı Atatürk Havali-manı’nın pasaport öncesi tuvaletlerinde tuvalet kâğıdı bulunamaması. Hem de kontrol çizelgesine baktığınızda da 10 dakika öncesi imzalanmış hatta 10 dakika sonrası da imzalanmış görünmesine rağmen...
Meral Akkan.