Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Almanya ile ‘soykırım’ gerginliği mülteci sorununu etkiler mi? Böyle bir gelişmenin Türkiye-AB göç anlaşmasını etkileyeceğini düşünenler kadar etkilemeyeceğini öngörenler de var. O nedenle de Avrupa’ya yeni mülteci akını başlaması ya da geri kabul anlaşmasının bozulması ve buna karşı olarak da para desteği ile vize serbestisi uygulamasının aksamasına dönük bir çok olasılık dillerde. Yani bunlar olabilir de olmayabilir de. Dolayısıyla karşılıklı “kozlardan” kaynaklanan yeni bir kriz beklentisi kapıda. Ancak tüm bunlara karşın “bir şey çıkmaz” görüşünde olanlar da var. Gerekçesini de sözü edilen göç anlaşmasının neredeyse yok hükmünde olmasına bağlıyorlar. Örneğin Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. M. Murat Erdoğan diyor ki:

Mültecileri nasıl göndereceksiniz? Diyelim ki kara sınır güvenliklerini azalttınız, karşı tarafta da sınır güvenliği var. Deniz yolunu hafifletirseniz orada da NATO devrede. Şu ana kadar bu anlaşma çerçevesinde bize gönderdikleri insan sayısı 150’yi bile bulmadı. Bizim onlara gönderdiğimiz de 300 civarında...Zaten Almanlar da bunu bildikleri için bu kadar rahat davrandılar.

Yaptığımız araştırmalara göre İstanbul’da yaşayan Suriyeliler’in yüzde 99’u bir yere gitmek istemiyor. Herkes Avrupa’ya gitmeyi düşünmüyor. Doktor, mühendis zaten gitti, burada gariban, işiş gücü, mesleği olmayan kaldı. Onlar da ‘gidersem daha çok ezilirim’ endişesi taşıyor. O nedenle sınırlar gevşetilse bile Türkiye’dekiler yine kalacak. Afganistan, Pakistan’dan ya da Suriye’den yeni kopanlar gelip geçecekler. Onların bir kısmı da yine Türkiye’de kalacak. Yani Türkiye’deki sayı azalmaz artar, riskli bir durum açıkçası.

Vize serbestisi zaten bir başka noktaya kaydı. AB’in vereceği 3 milyar euro çok küçük bir para değil ama bugüne kadar Türkiye’nin yaptığı harcamalar çerçevesinde illa bunu vermezseniz biteriz denilecek rakam da değil. Şu ana kadar gelen para da sadece 250 milyon euro civarında. Yani yüzde 7-8’ini ancak gönderdiler.

Parayı göndermeye devam edeceklerdir. Çünkü o para onlar için daha az mülteci anlamına geliyor, gönderirler. Aslında bize verdikleri parayla onları bize bağlamış oluyorlar. Yani biz niye bu kadar hevesle bu anlaşmanın peşindeyiz onu bilmiyorum. Bu anlaşmanın bozulmasından Türkiye’nin ciddi anlamda bir zarar göreceğini düşünmüyorum ama bunu bozmaya çok fazla cesaret edeceğini de beklemiyorum açıkçası... Politik açıklamalar olacaktır ama yaptırım kısmına gidebileceğini sanmıyorum...

Yeni köprü trafiği rahatlatır mı?

Herkes 26 Ağustos’ta hizmete girecek 3. Boğaz Köprüsü’nün İstanbul’un çıldırtan trafiğinde yaratacağı rahatlamayı konuşuyor. Beklentiye göre;, kamyon ve TIR’lar buraya yönlendirilince Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün yükü hafifleyecek, buna bağlı olarak da Boğaziçi Köprüsü’nün bir miktar trafiği azalacak. Yani üç köprüde de sıkıntı yaşanmayacak. Gerçekten olur mu? Emekli emniyet müdürü Bülent Kılıçtepe’nin (1986 yılında Boğaziçi Köprüsü ve Çevreyolları Trafik Amiri) öngörüleri ve önerileri şöyle:
Kamyonlar Kuzey Marmara otobanında olacağı için TEM rahat olacak. Kamyonculara 2. Köprü yasaklanacak. 3. Köprü ve Kuzey Marmara otobanını kullanmak zorundalar. Bari gece 24.00-06.00 arası F. S. Mehmet Köprüsü’nü serbest bıraksalar. İn cin top oynuyor o saatlerde. Sevap olur. İstanbul’da yaşayanlar meyve, sebze ve diğer nakliyeden dolayı zamlara hazır olsun. 3. Köprü’nün İstanbul’un sabah 4 saat (06.30-10.30)ve akşam 5 saat(17.00-22.00)sıkışan trafiğine faydası olmayacak. Çünkü o saatler zaten kamyonlara yasaktı. Sabah ve akşam pik (en yoğun) saatlerde yolda olan işçi, memur, öğrencinin mağduriyeti devam edecek... Saat 10.00’dan sonra kamyonlar eskisi gibi giremeyeceği için, trafik süratlenecek. 2. Köprü akşam yoğunluğu başlayana kadar (17.00)süratli ve çok rahat olacak. Ancak bu ara pik saatler ve artan sürat, trafiğin debisini arttıracağı için otobandaki şişe ağızlarını acele genişletmek lazım. Hatta bazı yerlerde ve bazı saatlerde arıza şeridini iptal edip yola dahil etmek gerekiyor. Özellikle köprü üzerinde pik saatlerde açılan by-pass dediğimiz ek şeritlerin tekrar kendi yolları ile kavuştuğu yerler. Dört şeritten üç şeride, üç şeritten iki şeride düşen yerler gibi. Debi fazlalığından geri tepmeler oluyor. Sabah ve akşam pik saatler arasında (10.30-17.00 arası) 2. Köprü belini doğrultacağı için bileşik kaplar gibi 1.Köprü’den de bir miktar trafiği alacaktır.”
Neyse birkaç ay sonra göreceğiz. Ama Kılıçtepe’nin öngörüleri doğru çıkarsa sabah ve akşam trafiğinde işi gereği yollarda olanlara, eskiden olduğu gibi Allah sabır versin...