Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP’de sona kalan il ve ilçe belediyelerinin adaylarını belirlemek hayli sancılı oldu. Sonrasında da istifalar ve kırgınlıklar geldi. Umduğunu bulamadığı ya da genel merkeze kızdığı için partiden ayrılanlar arasında millletvekili, belediye başkanı, aday adayı, üye kimi isterseniz var. Dahası bazıları DSP’den aday olacaklarını açıkladı bile... Ama tartışmanın asıl büyüğü bundan sonra, çünkü şimdi sıra belediye meclis üyeliği adaylıkları ve sıralamasında... Kolay değil, her il ve ilçede yüzlerce aday adayı umutla listeye girmek ve de seçilebilir bir yer kapmak için kulis yapıyor. Aslında meclis üyelikleri için eğilim yoklaması yapılmış ve ilk 10’a girenlerin aday listelerinde olacağı söylenmişti. Ancak, başkan adaylarının saptanmasında yaşananlar, alt- üst olan dengeler, ilk 10’da varım diye sevinenleri de tedirgin etmiş durumda... O nedenle de hararetli ve stresli günler devam ediyor. Aday adayları, genel merkez ile il yöneticileri arasında mekik dokuyor. Bu ne demek? Meclis üye listeleri açıklandıktan sonra da yeni kırgınlıklar ve kopmalara hazır olun. Peki bu küskünlükler özellikle de başkan adayı gösterilmeyince başka partiden rakip olanlar seçimin kaderini ne kadar etkiler? Ya da sandığa nasıl yansır? Bu soruların yanıtları da siyaset adamı ve kamuoyu araştırmacısı Tarhan Erdem’den:
* CHP’nin kuvvetli olduğu yerlerde başka partiye geçen küskün aday çok etkilemez. Örneğin CHP yüzde 40 oy alacaksa 38 olur ama 35’e düşmez. Aynı durum örgüt küskünlüğü için de geçerli. CHP ilçe binasını hiç açmasa da en fazla yüzde 5 oy kaybeder.
* CHP’nin AKP’yle başa baş olduğu yerlerde ise durum elbette farklı ve riskli. Çünkü orada puan kaybetmenin anlamı karşı tarafa vermek demek. Açıkçası küskün aday başkan olamaz ama oldurmaz da...
* Partilerde vitrin değişikliği normaldir ama eskinin yerine konulan adamın da yanlış olmaması gerekir. Ve de bu değişiklik onore edilerek yapılmalıdır.

Haberin Devamı

Yargıya paralel formül

Yargıya aynı gerekçeyle verilen tıpatıp aynı, iki ayrı dilekçe... Biri pinpon topu gibi mahkeme mahkeme dolaşıyor, diğeri hakkında “yürütmeyi durdurma kararı” çıkıyor... Somutlaştıralım; Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO), 3. Havalimanı için verilen ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) olumlu kararının iptaline yönelik dava açıyor. Aynı gün ve aynı saatte, tıpatıp aynı başka bir dava dilekçesi de yurttaşlar tarafından veriliyor. ÇMO’nun açtığı davaya bakan İstanbul 7. İdare Mahkemesi muhatabın (Çevre ve Ulaştırma Bakanlıkları) Ankara’da olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararına hükmediyor. Ankara’daki mahkeme ise “projenin yeri İstanbul, ben de yetkisizim” diyor. O dava şimdi Danıştay’ın alacağı kararla yetkilendirileceği mahkemeyi bekliyor...
Gelelim, tıpatıp aynı dilekçe ve aynı gerekçeyle yurttaşların yaptığı ikinci başvuruya; “yetki” konusuna takılmayan İstanbul 4. İdare Mahkemesi davayı görüşüyor ve “ÇED olumlu kararı” hakkında “yürütmenin durdurulmasına” hükmediyor. Gel de işin içinden çık...
Bunun, yani aynı konu hakkında birden fazla ve değişik kişi ya da kuruluşlarca dava açmanın son dönemde geliştirilen bir strateji olduğunu belirten ÇMO Yönetim Kurulu Başkanı Baran Bozoğlu, şöyle diyor:
“Mahkemelerin nasıl davranacağını öngöremediğimiz için yurttaşlara da dava açtırıyoruz. İyi ki açtırmışız, yoksa sürüncemede kalacaktı. Yürüttüğümüz hukuki süreç, ülkemiz hukuk sistemindeki çelişkileri, adaletsizlikleri de ortaya koyar niteliktedir.”

Haberin Devamı

Mal değil can

Haberin Devamı

Bodrum’da ‘Ares’ isimli köpeğin sahibinin borcu yüzünden haczedilmesi yeni bir hukuk tartışması başlattı. İnsan hakları ve çevre aktivisti Av. Remzi Kazmaz, ailenin bir ferdi sayılan köpeğin haczedilemeyeceğini belirterek, gerekçelerini şöyle sıralıyor:
09.06.1932 tarihinde günün koşullarına uygun olarak hazırlanan İcra ve İflas Kanunu, inek, koyun gibi ticari değeri olan hayvanları kapsamaktadır.
24.06.2004 yılında kabul edilen Hayvanları Koruma Kanunu’nun 1.Maddesi ise amacını; “Hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak” olarak açıklamış bulunmaktadır.
Aynı kanun 5/5 maddesi ile “Ticari amaç güdülmeden bilhassa ev ve bahçesi içerisinde bakılan ev ve süs hayvanları sahiplerinin borcundan dolayı haczedilemezler” kuralını getirmiştir. Yani özel kanun günün koşullarına uygun olarak genel kanunu değiştirmekte ve bu kriterleri taşıyan hayvanların haczedilemeyeceği kuralını getirmektedir.
Av. Kazmaz’ın Eskişehir’de “Toros” isimli kedisini öldüren üniversiteliye verilen para cezasıyla ilgili itirazları da var. Bu eylemlerin “kasıtlı ve canavarca hislerle işlenen suçlar” kapsamına alınması gerektiğini savunan Kazmaz, “Cezası kesinlikle hapis olmalı” diyor.