Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP Ankara, İstanbul ve İzmir’in de aralarında bulunduğu 44 seçim çevresinde sandığa gitti. Ve parti üyeleri “İşte benim adayım” dediği isimleri seçti...Sonuçlar bazı hayal kırıklıkları, kırgınlıklara neden olsa da bu parti içi demokrasi adına atılmış tarihi bir adım. Ya da bazı partililerin dediği gibi devrim. Niye mi?.. Yürürlükteki Siyasi Partiler Kanunu; partilerin genel merkezlerine ve liderlerine, “isterse tüm adayları belirleme yetkisi” vermesine rağmen, Kemal Kılıçdaroğlu tabanın, partili üyenin isteği doğrultusunda ön seçim sürprizi yaptı ve “sandıktan çıkan kabulümdür” dedi. Dahası kendisi bile o “sandıktan” çıktı...
Şimdi sıra 7 Nisan’a kadar kontenjan adaylarını belirlemede...Daha doğrusu partiyi ve lideri sıkıntıya sokabilecek aşamada...Çünkü partinin ihtiyaç duyduğu, ancak örgütün tanımadığı isimler için öngörülen 14’ü İstanbul’da toplam 39 kontenjan sırasına başvuran 500’e yakın aday adayı arasında 15 MYK üyesi ve üç dönemdir parlamentoda olan çok sayıda milletvekili de var. Bu da kontenjan tercihlerini “yenilenme ve gençleşme” ağırlıklı kullanacağına dönük söylemleriyle farklı bir mesaj veren CHP liderini bunaltan bir durum... Bunun en somut kanıtı da Kılıçdaroğlu’nun Ege temsilcimiz Hamdi Türkmen’in “Ön seçim yapılacak illerde milletvekillerinin bir bölümü sandıkla diğerleri kontenjanla seçiliyor. Bu parti için kaos yaratmaz mı?”sorusuna verdiği yanıt:
“Kontenjanları daha çok akademisyenler ve partinin vitrini için kullanmayı düşünüyoruz. Tüzük değişikliği yaparak kontenjan adaylığını bir kez ile sınırlayabiliriz.”
Mesaj net, kontenjan adaylığının “kazanılmış hak” görülmesini engellemek...Lidere sırt dayayarak milletvekili olma hesaplarının önünü kesmek...
Bunlar ileriye dönük gibi görünen, ancak bugün de uygulanması mümkün olan düşünceler...Tabi istenirse...Zaten şimdi söz Kılıçdaroğlu’nda vurgumuzun nedeni de bu..
Yani dememiz o ki, CHP lideri kontenjan tercihlerini kullanırken ya düşündüğü gibi kadınlar, gençler, akademisyenlerden yana davranarak seçime dönük albenili,dengeli yeni bir vitrin oluşturacak ya da kalbinin sesini dinleyip klasik vitrin dekorasyonunda ısrarlı olacak...

Haberin Devamı

‘Geçmişteki depresyon pilotluğa engel değil’

Haberin Devamı

Fransa’da 150 kişiyle dağa çakılan uçağın yardımcı pilot tarafından kasten düşürüldüğü tespitinin ardından, “kokpit güvenliği” bir kez daha sorgulanıyor. Yeni önlem:
“Uçuş sırasında kokpitte iki kişinin bulunma zorunluluğu”
Buna göre pilotlardan birinin tuvalet ihtiyacı için ayrılması halinde kokpite kabin görevlilerinden biri girecek. Yani ABD’deki 11 Eylül saldırıları sonrası terör olaylarına karşı zırh kaplamayla güçlendirilen ve dışarıdan açılamayan kokpit kapısının arkasında tek başına pilot kalmayacak. Aslında bu bizdeki bazı özel havayolu firmalarınca da uygulanan bir kural ancak o da tartışmalı... Nedenini Kaptan pilot Bahadır Altan şöyle açıklıyor:
“İkinci pilot uçağı çakıp intihar etmeyi kafaya koyduysa kokpitte ikinci kişinin olması ya da dışarıdan birinin içeri girmesi sonucu değiştirmez. Sorunun çözümü kapıda değil,pilot seçimi, eğitimi, çalışma koşulları ve sağlık kontrolünde...”
Soruyoruz Altan’a;
Geçmişteki depresyon pilotluğa engel mi?
“Depresyona bir ara da olsa girmeyen insan var mıdır bilemiyorum. Depresyon tedavisi görüp, sonradan kontrolden geçmiş bir sürü pilot vardır bu son derece doğal yani. Zaten Türkiye’deki aşırı uçuş,yetersiz dinlenme süreleri nedeniyle aksi de düşünülemez.’
Yani ABD’deki gibi bizde de antidepresan kullanan pilotlar var?
“Bunun doktor kontrolünde olması lazım ama pilot açık açık söyleyemez.
Çünkü ‘depresyondayım, bir süre uçmamam lazım ,ilaç kullanacağım’ diyen bir pilot işten atıldı. Şimdi böyle bir durumda pilot gelip ‘ruhsal sorunlarım var’ ya da ‘ilaç kullanıyorum’der mi? Gerçeği kimse bilemez. Öyle ki parası kesilecek korkusuyla kalbine stent takılıp, 6 ay uçmaması gerektiği halde, kokpite oturanlar da var...”

Haberin Devamı

Kırmızı hat

- Mühendisler bir toplumun inşasında dizaynında gelişmesinde en fazla rol alan meslek grubu. Stratejik işlerin; planlanmasında, projelendirilmesinde, uygulamasının takibinde, milyonluk işlerin hakedişlerini hazırlamakta görev alıyoruz. Teftişle karşılaşıldığı zaman müfettişin karşısında yalnızca biz kalıyoruz. Tüm bu sorumluluklarımız karşılığında hakkımız olan yıpranma payı ve sorumluluk tazminatını istiyoruz - Hamdi Akçakoca