Ümit Avcı

HAFTANIN TAKIMI
GALATASARAY C.C.
Kâbus gibi geçen sezonu en az kayıpla atlatmaya çalışan sarı-kırmızılı ekip, sahada yine üzerine düşeni yaptı, Efes Pilsen’i devirmeyi başardı.

EN İYİ OYUNCUEVREN BÜKER - GALATASARAY C.C.
Efes’e karşı, çok da alışık olmadığı oyun kurucu pozisyonunda oynadı, 35 dakika mükemmel savunma yaparken en kritik anlarda ürettiği 10 sayı, 5 ribaunt, 4 asistle yıldızlaştı.

HAFTANIN KARMASI
BARIŞ ERMİŞ - BANVİT

Öncelikle Efes’e teşekkür etmeli, bizlere TOP 16 heyecanı yaşattı... Ancak bir yandan da kızmalı, çünkü önemli bir fırsatı harcadı

Euroleague’de şansının yardımıyla da olsa TOP 16’ya yükselen Efes Pilsen çok önemli bir fırsatı kullanamadı, çeyrek final umutlarını başka bahara bıraktı. Oysa Real Madrid’i yenmek, belki de bu grubu lider bitirmek demekti ve çapraz gruptan gelecek Marousi ya da Partizan olacağı için final-four hayali bize daha yakın gelecekti.
Ancak temsilcimizin ilk yarıda yaptığı savunmanın Garbajosa, Llull ve Jaric’in üçlükleriyle delik deşik edilmesi, devrenin 1, maçın ise sadece 6 asistle bitirilmesi (Prigioni tek başına 10 asist yaptı), rakibe karşı pota altında ciddi bir üstünlüğümüz varken onlar kadar üç sayı denemesinin yapılması, ilk yarıdaki baskıya karşı guardlarımızın elinin kolunun bağlanması, başta Fransız olmak üzere 3 hakemin Real Madrid’in kadrolu elemanı gibi çalışması ilk yarıda 15 sayılık farkın oluşmasını sağladı.
Bu takıma karşı 15 sayı geriden gelip maça ortak olmak kolay değildir ama Efes bunu başardı. Çünkü Ermal’in kenardan müthiş bir savunma direnci getirmesi, yardımlara tam zamanında giderek, rakibin yaptığı perdeleri ve ardından gelen

HAFTANIN TAKIMI
FENERBAHÇE ÜLKER
Efes Pilsen ve Türkiye Kupası zaferlerinin ardından başarısını derbi ile taçlandırdı. Galatasaray karşısında çok üstün oynadığı maçı sonlarda zora soksa da, kazanmayı başardı.

EN İYİ OYUNCU
ROKO UKIC - FENERBAHÇE ÜLKER
Galatasaray maçına müthiş başladı, ilk periyotta 13 sayı attı. 4. periyotta da son darbeyi vuran isim oldu. 19 sayı, 3 asist, 2 top çalmayla gözdoldurdu.

HAFTANIN KARMASI

TOP 16 mücadelesini sürdürürken Efes Pilsen’in lige konsantrasyonda güçlük yaşaması beklenen bir gelişmeydi. Ancak lacivert-beyazlılar için sezonu lider bitirip, nedereyse kesin gözüyle bakılan ‘Efes Pilsen-Fenerbahçe Ülker’ finalinde saha avantajını ele geçirmek de başlı başına bir motivasyon sebebiydi.
Kalan haftalara bakıldığında bu maçta Efes, sezonu lider bitireceğini ilan edebilirdi! Beşiktaş’ta ise yeni transfer Perry’nin ilk maçına çıkması ondan beklenen katkının yarısını bile yapamamasının nedeniydi. Aslında iyi şut atan bir oyuncu Perry ancak dünkü maçı 3’te 0 ile bitirdi. Siyah-beyazlıların ikinci periyotta kontrolü ele alıp öne geçmesindeki iki etken Cevher’in sakatlıktan formda dönmesi ve Adem’in kenardan gelerek iyi bir performans göstermesiydi. Bu iki uzunun dışarıdan attığı şutlar Efes savunmasına gömülme fırsatı vermedi ve Engin-Newley ikilisinin penetreleri sürekli basketlerle bitti.
Son çeyrekte işin renginin değişmesinde ise Efes’in savunmada sertleşmesi ve Beşiktaş’ın 3 sayı yüzdesinin çok aşağılara çekilmesinin etkisi vardı. Sonuçta lider, tam 21 asist yaptığı maçı kazanarak zirvede kalmalı başardı.
Beşiktaş karşısında Efes’i asıl sevindiren etken Ender

İki takım içinde bu ‘maçın’ adı kadar, getirecekleri de önemliydi. Fenerbahçe Ülker, rakibine ilk yarıdaki mücadelede boyun eğmiş olsa da, hükmen galip ilan edilmişti, ancak eminim ki hiçbir Fenerbahçeli bununla yetinmezdi. İşte derbi galibiyeti, Efes ve kupa zaferlerinin ardından yakalanan havayı sürdürmek kadar, bu sezon ilk kez basketbol takımını hatırlayan taraftarı ‘gerçekten’ memnun etmek için de gerekliydi. Yani Fenerbahçe’nin kazandığı dün sadece derbi değildi, çok daha fazlasını elde etti!
Galatasaray ise yaşadığı talihsiz olayın ardından müthiş bir seri yakalamış, ‘Bırakın kümede kalmayı, play-off oynarlar’ dedirtmişti. Ancak arka arkaya gelen yenilgilerin ardından yeniden düşme korkusu başlamıştı ve artık galibiyet şarttı.
Fenerbahçe sahaya son haftaların formda ismi Kinsey’den yoksun çıkıp hasta olan Giricek’i de, sadece 6 dakika kullanabilince kısa rotasyon sekteye uğramış, bazı isimlerin ekstra işler yapması zorunlu hale gelmişti. 1. periyoda 13 sayı sığdıran ve maçın sonunda da en kritik 5 sayıyı atan Ukic ile 3. periyotta 7’de 6 isabetle 15 sayı üreten Ömer Onan ekstra oynayan, yani maça damga vuran isimlerdi. 10 sayı, 10 ribaunt ile double-double yapan, kritik

Basketbolun mabedi belki bu sezon ilk kez bu kadar çok seyirciyi ağırlıyor, taraftar da Efes’le birlikte savunma yapıyordu. Son dönemin formda ikilisi Kaya ve Kasun boyalı alanı karartıp, Kerem, Thornton ve Smith de dışarıda müthiş baskı yapınca ilk 7 şutunda basketi bulamayan Maccabi ilk basketini 5. dakikada atıyordu. Efes hücumda da topu çember altına geçirip, ilk periyodu 14’de 9 isabetle bitirince 10 dakika içinde 21-14’lük skoru buldu.
Kasun ile Kaya’nın müthiş efor sarfettiği ilk çeyreğin ardından coach, onları haklı olarak dışarıya aldı. Aldı da yerlerine aynı karakterdeki isimleri koymak yerine meşhur hastalığa yakalandı, yine kısaldı! 4 kısalı sistem, Shumpert bomboş şutları soksa belki canımızı bu kadar yakmazdı, ama asıl sorun düşen savunmadaydı. Roller değişmişti adeta, bu kez Efes sürekli dışarıdan sallıyor, Maccabi ise çember altı sayıları buluyordu. İsrailliler bir anda öne geçti, fark da 4 oldu! Neyse ki Ergin Ataman yanlışta ısrar etmedi, hatta bu kez 2 uzun değil, Nachbar’ı da 3 numaraya çekerek 3 uzunla sahaya yerleşti, boyalı alanı yeniden ele geçirip, skoru da lehine çevirdi.

Rakocevic ısrarı neden?
İkinci yarıda Efes’in başka bir hastalığı ortaya çıktı,

Fenerbahçe, ilk gün Telekom’u 13 sayı, ikinci gün ise Efes’i 10 sayı geriden gelerek devirdiğinde zaten kupayı hak etmişti. Efes maçına herkes erken final dememiş miydi! Ama beklenen olmadı, final de ‘gerçekten’ final gibi geçti. Bunun için öncelikle Mersin’i tebrik etmeli. İnanç’ı, Asım’ı, Nedim’i, Onur’u, Altan’ı ve diğerlerini... Hepsi beklentilerin çok üzerindeydi, salonu da alkışlarla terketti.
Fenerbahçe ise Euroleague’den elendikten sonra böyle bir başarıya muhtaçtı. Geçtiğimiz hafta ligde mağlup edilen Efes’i bir kez de Adana’da deviren sarı-lacivertli takımda özgüven tavan yaparken, 43 yıl aradan sonra kazanılan Türkiye Kupası, camianın da moralini yükseltti. Futbol takımının da yıllardır süren Türkiye Kupası özlemininin basketbol salonlarında giderilmiş olması, takımın üzerindeki laneti de kaldırmıştır belki!
Finale gelirsek, ilk yarı iki coachun da macera arayışıyla geçti. Baron’ı, Mrsiç’le durdurma çabası Fenerbahçe cephesi için, Preldziç’i de Nikolic ile durdurma fikri Mersin için ilginçti. 2. yarıda önce Ömer, ardından Kinsey ile Baron’a kelepçeyi takan, Nedim’i kenarda unutan Mersin karşısında çember altına Giricek, Greer ve Preldziç ile sürekli penetreler yapan

Fenerbahçe ile Efes buluşması, satranç maçı gibiydi. İki coach birbirlerinin hamlelerine, farklı bir hamle ile karşılık verince ortaya çıkan mücadele nefisti.
Rakibin ikili oyun savunmasındaki zaafını Kaya ve Kasun ile çok iyi kullanarak skor bulan Efes karşısında, ikinci çeyrekle birlikte geçtiğimiz hafta 4 kısalı sistemin lehine döndüğünü gören Tanjevic, rakibin dışarıdan 7’de 0 üçlük atmasını iyi değerlendirdi, devreyi önde bitirdi.
Ergin Ataman da bu sisteme karşı, ‘zaten savunmada bir şey yapamıyoruz, bari hücumda avantajlı olalım’ diyerek, Kaya ile Preldziç’i eşleştirdi, iki uzununu aynı anda sahada tutarak boyalı alandaki üstünlüğünü kabul ettirdi.
Fenerbahçe, boyalı alanı savunmak için içeriye yardım da göndermeye başlayınca, son iki maçta 10’da 0 üçlük atan Smith, takımının da bu maçtaki 10. üçlük denemesinde basketi buldu ve bir anda ivmeyi Efes lehine çevirdi. 4. periyodun başında Rakocevic ile farkı 10 sayıya çıkaran üçlüğü bulduktan sonra aynı oyuncunun tamamen şımarıklığı ve savunmacısı Ömer Onan’a söyledikleri yüzünden teknik faul almasıyla maçın şekli bir kez daha değişti.
Mirsad asistleriyle devleşti. Enerjisi, attığı sayılar ve savunması ile maçın yıldızı