Fenerbahçe Ülker mücadele dozunu arttırınca...

24 Ocak 2013

Son çeyreklerde her ne oluyorsa Fenerbahçe Ülker kimlik değiştiriyor. Maç boyunca yemediği kadar sayıyı bu çeyrekte potasında gördü ve maçı da bir anlamda son toplara bırakıverdi.

29-28'lik bir periyot Fenerbahçe Ülker'in son dört maç ortalamasına uygun olsa da genel Euroleague standardı için fazla bir skordu.

Ancak kazandı.

Demek ki farklı, bir şeyler yaptı ya da önceki hatalarını tekrar etmedi.

Şu bir gerçek ki rakibini 90 sayının altında tutmuş olması önemli bir avantaj oldu. Çünkü Fenerbahçe'nin skor gücü rakiplerini takip edecek kadar başarılı olamıyor.

Bütün yük genel anlamda bir veya iki oyuncunun üzerine yığılıveriyor.

Khimki karşısında Bogdanovic(26) ve Bo'nun (16) üretkenliğinin yanına 18 sayı ile Andersen'in eklenmiş olması çok önemli katkı sağladı. Andersen bugün bütün bedeniyle salondaydı.

Tripkoviç ise çok kritik sayılar attı.

Yazının Devamı

Gamzeda'ya mektup; Fenerbahçe'de eksik kalan değişim

22 Ocak 2013

Sevgili Gamzeda,

"Bir kere son şeklini verdikten sonra, düşüncelerimizi, hayata bakış açımızı, değerlendirme ölçütlerimizi, karşılaştırma yöntemlerimizi neden değiştiremiyor, geliştiremiyoruz?" diye sormuşsun.

Bu sorduğun soruyu ilk defa 2001 ilkbaharında kendime yöneltmiştim.

Aslında kişisel gelişimimin en başında edindiğim bilgiler yaşamın diyalektik bir bütünde ilerlediğini, sürekli bir hareket olduğunu göstermiş, hayata öyle hazırlamıştı, beni.

Ancak bir süre sonra bu başka bir şeye dönüştü.

Seninle ilk karşılaşmamızda da ilişkiler seviyesinde oldukça yalnız ve mutsuz bir yerdeydim, sanırım.

Sadece ben mi, çevremdeki bir çok kişi aynı rutini yaşamaya devam ediyor, ilginçtir benzer alışkanlıklardan şikayet ediyordu.

Esas meselenin de burada düğümlendiğini konuşmuştuk seninle...

Yazının Devamı

Fenerbahçe'de lider oyuncu yoksa...

20 Ocak 2013

Fenerbahçe'nin tarih boyunca bazı geri dönüşleri vardır.

1983 Galatasaray-Fenerbahçe 4-1'den 4-4'de dönmüştü maç. Stankoviç teknik direktördü ve Seydiç ile Hosiç'e adam adam savunma yaptırmış ve sonuç felaket olmuştu. Alparslan 4-1'den sonra takımı sahada toplayıp, farklı bir taktikle devam edeceklerini belirtmiş ve maç orada bitmemişti.

1989 Galatasaray-Fenerbahçe 3-0'dan 3-4 olmuştu. Bu maç bir anlamda Rıdvan'ın direnişiydi. İkinci yarı her yerde o vardı, bütün gollerde ön plana çıktı.

2001 Fenerbahçe-Gaziantepspor ilk devre 0-3 bitmiş, ikinci yarı 60. dakikadan sonra gelen peş peşe gollerle 4-3 bitmişti. Bu maçta Uche ve Rapaiç'in yaptıkları Fenerbahçe'ye şampiyonluk getirmiştir.

Kuşkusuz Elazığspor maçı 3-2 bile tamamlanmış olsa bir geri dönüş karşılaşması olarak değerlendirilemez, eksik olan şeyin altını çizmek için bu örnekleri verdim. Sezon içinde ihtiyaç duyulan şeyin altını daha kalın çizgilerle çizelim.

Liderlik, inisiyatif almak farklı bir meziyettir. Bazen takım halinde liderlik gösterirsiniz, zaman gelir ortaya bir oyuncu çıkar ve herkes onun etrafında bir şeyler yapabileceğini hisseder, takip eder.

Fenerbahçe'nin dün Elazığspor karşısındaki ilk yarı

Yazının Devamı

Parçalı görüntü

19 Ocak 2013

Kasımpaşa, Galatasaraylı oyuncuların yüzlerini kendi kalelerine döndürmeden orta alanda basıp, hızlı toplarla ileride gol aradı. Bu oyunu Galatasaray orta alanı bozabilirdi. Ama ne Hamit, Selçuk, Melo, ne de Emre orta alanda doğru bir organizasyon kuramadı. Oyuna girenler de çare olamadı.
Galatasaray savunmasının da hiç kanal ayarı değiştirmeden, hızlı gelişen ev sahibi ataklarını izlemeyi tercih etmesi yenilginin nedeni oldu.
Galatasaray’ın savunmasıyla hücum hattı “parçalı bir görüntüye” sahip, bir parça etkiliyken diğeri bir o kadar sorunlu. Selçuk’un iki güzel pas dışında oyunda görünememesi önemli bir sıkıntı.

Yazının Devamı

Beşiktaş kendini lider olmaya hazır hissetmiyor.

19 Ocak 2013

Beşiktaş'ı bu sezon farklı kılan pozitif gerçeklik sahada mücadele eden oyuncuların şahsi oynamıyor oluşudur. Takım oyunun üst düzeyde bir anlayışa dönüşmesi futbolcuların sahada yardımlaşmaları ve hızlı oynamalarını sağlıyor.

Hızlı ve baskılı oyun da rakip üzerinde yıpratıcı ve hataya zorlayan bir oyuna dönüşüyor.

Beşiktaş ligin sağlam oyuna sahip bir çok takımına karşı genel karakterini sahaya yansıttığı bir çok maçta bol gol attı ve kazandı.

Bu oyunu sadece Fenerbahçe'nin dengeli sakin futbolu bozmuştu.

İBB de bu anlamda başarılı oldu diyebiliriz.

Bülent Korkmaz savunma hattının çizgisinin bozulmadan oynamasını sağlayan bir kurgu ile başladı oyuna. İBB'nin yıllardır görmeye alışkın olduğumuz oyun anlayışı kontra atağa dayalıdır. Bunun için kuşkusuz hızlı adamlara ihtiyaç duyuyorsunuz.

İlk golde soldan gelen Visca'nın topu uygun alana getirmesi, ardından pası çıkardığı Webo'nun ustalık gösteren vücut hareketi ile topu ve kendisini boşa çıkarması ve uygun durumdaki Holmen'e bırakması ve bu oyuncunun da kendi etrafında dönerek rakibini geçmesiyle gol kendisini yaratmış oldu.

Bu maçta farkı yaratan böylesine ince ve yaratıcılık gerektiren hareketler oldu.

Yazının Devamı

Galatasaray savunması kanal ayarını değiştirmeden izleyince...

18 Ocak 2013

Kasımpaşa'nın basit bir oyun kurgusu vardı; oyunu dar alana sıkıştırıp, Galatasaraylı oyuncuların yüzlerinin kendi kalelerine dönmesine izin vermeden ilk toplara müdahalede bulunulacak, bu bölgede kazanılan topları da hızla ileri göndererek buradaki çabuk adamlarının sonuca gitmesi sağlanacak.

Bu oyunu ne bozabilirdi?

Galatasaray'ın orta sahası bu bölgede etkili olur, ileri topları hızlı gönderebilirse becerisi yüksek gol ayakları Kasımpaşa kalesinde gol arardı.

Selçuk anlattığımız şekilde Sabri'ye iki güzel top çıkardı. Zaten oyunun oynandığı yerin tam tersine atılan bütün toplar rakip defans için sorundur. Sabri iki topu da olumlu kullanırken ilkinde ceza alanında Elmander topu ıskalarken ikinci pozisyondaki sürpriz dokunuşu altına dönüşüverdi ve gol oldu.

Sabri için iyi bir maç oldu diyebiliriz. Sanırım Fatih Terim en çok bu duruma sevinecektir.

Maç boyunca Galatasaray'ın yapabildiği atak organizasyonu da duran toplar hariç bu kadardı.

Galatasaray'ın orta alanı hiçbir atak organizasyonu gerçekleştirmeyi başaramazken aksine görüntüsüyle de ileri zamanlar için taraftarını karamsarlığa yöneltmiştir.

Selçuk'un anlattığımız iki top ve duran toplar dışında maç içinde

Yazının Devamı

Fatih Terim'i yararlı bir "eleman" yapan Ünal Aysal modeli

17 Ocak 2013

Sneijder transferi Galatasaray'da bazı ilişkileri gerdi. Üzeri örtülmüş bir takım detayları da su yüzüne çıkardı.

Galatasaray özelinde Türkiye'de değişmeye başlayan profesyonelleşme konusunu yeri geldiği için konuşabiliriz. Burada çok bileşenli bir durum söz konusudur, bu nedenle birden fazla yazı şeklinde bir sunum olabilir.

Önceki günkü Divan Kurulu toplantısında Ünal Aysal'ın Fatih Terim ile ilgili yaptığı açıklama çok vurucuydu.

"Fatih Terim'in camiamıza son dereceli yararlı ve faydalı bir 'eleman' olduğunu da buradan tekrar ediyorum."

Fatih Terim, Galatasaray'ın maaşlı, sözleşmeli bir çalışanıdır. Ancak üstlendiği misyonu nedeniyle özellikle geçmiş dönemlerde eleman olmasının çok ötesinde bir yerde olmuştur.

Galatasaray'ın 1997 sonrasında futboldaki öyküsü uzunca bir süre başarı üzerinedir ve bu başarının tam merkezinde Fatih Terim vardır.

Fatih Terim Galatasaraylıların bir kısmı tarafından benimsenmiş, sindirilmiş midir, bu hala süren polemiğin bir parçasıdır aynı zamanda.

Galatasaray'da Lise çok önemli bir odaktır; Liseli olmak veya olamamak dönemsel olarak gündemi, yönetimi, idareyi belirleyen konumundadır.

Yazının Devamı

Fenerbahçe kupa takımı özelliği kazandı.

16 Ocak 2013

Fenerbahçe'nin Kupa takımı özelliği kazanmaya başlaması, final maçlarını kazanma yolunda çok önemli bir aşamadır.

Vasliu deplasmanı ile başlayan, sonra yine M'gladbach, Limassol ve Marsilya maçlarıyla devam eden seri Bursaspor ile kendisini bir kere ispat etmiş oldu.

Pazar günü sert bir Trabzon deplasmanında mücadele eden oyuncuların golü erken buldukları bir maçı dengede ve rölantide devam ettirmek istemeleri doğal olandı.

Ancak ikinci yarı maçı kazanmak için sahaya çıkmış bir Bursaspor vardı ve oyunun bu bölümünde Fenerbahçe'yi çok zorladı. Rölantideyken kendini yeni duruma adapte etmede zorlanan Fenerbahçeli futbolcular, sanki ofsaytmış gibi görünen bir pozisyonda Pinto'nun golüne engel olamadı.

(Fotoğraf Cemal Tuncer @gct_07)

Bu golün ne olduğunu anlamaya çalışırken Gökhan Gönül'ün akıllara zarar geri pası ile Bursaspor'un öne geçmesi Fenerbahçe'de yağmur altında duble soğuk duş etkisi yarattı.

Fakat kenar yönetiminin duruma müdahalesi ve takımın da kendini bu zaman diliminde çabucak toparlaması önemli pozitif katkılardı.

Yazının Devamı