Karşılıklı tuzak

2 Şubat 2013

Karabükspor’un özelliği az ama öz, hızlı topla ileri çıkıp, yetenekli ayaklarıyla gol bulmaktı. İlginç olan Beşiktaş da benzer oynuyordu. 2-0’a kadar Beşiktaş geride kalabalık kalıp, Karabükspor’u üzerine çekip bekledi. Karabükspor için alışılmadıktı, zorlandı. Kırmızı kart Beşiktaş’ı rahatlattı. Bu da Karabükspor’a istediği alanları açtı. Biri açık hatadan olmak üzere iki savunma boşluğu bir anda eşitliği getirdi.
Lualua faktörünün altını çizmek gerekiyor. Psikolojik mücadeleyi de içeren bir oyun oynadı ve kazandı. Almeida sakatlanmasaydı sonuç farklı olabilirdi.
Beşiktaş’ın savunması alarm veriyor.

Yazının Devamı

İnönü'de bahar ve kış bir arada yaşanıyor.

2 Şubat 2013

Karabükspor deyince aklımıza ne geliyor?

Dengeli bir takım duruşu, savunmada doğru pozisyon alan bir diziliş, hücumda az ama öz hızlı çıkışlarla rakip kalede gol arayan bir kurgu...

Seride Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor'a karşı bu sistem çok doğru çalıştı.

Beşiktaş maçında olmadı; çünkü Beşiktaş çok farklı bir takım; bir kere dengeli değil. Önceden kestirilebilecek bir futbol oynamıyor.

Samet Aybaba, Karabükspor'un niteliğini bildiğinden bu sefer tam tersini yaptı, takımını geride tuttu. Dengeli ve sabırlı bir oyun oynamayı tercih etti.

Bu sefer Karabükspor'un dengesi bozuldu; dizilişi bozuldu. İnisiyatif alan bir futbol oynamaya zorladı Beşiktaş kendisini. Öyle olunca da geride açıklar verdi.

Dün Beşiktaş'ın dezavantajı Almeida'nın sakatlanmasıydı. Genç Sinan da etkiliydi ancak ilk defa İnönü'de forma giymenin heyecanını yaşıyordu. Bu hiçbir futbolcu için kolay değildir. Almeida da, Sinan'ın kaçırdıklarını atamayabilirdi ancak o bölgede topsuz ve toplu oyunda yapacağı katkı kuşkusuz böylesi bir Karabükspor'a karşı çok daha tehlikeli olabilirdi.

Çok başarılı bir duran top organizasyonuyla gelen ilk golden sonra yine başarılı bir hızlı atakla Olcay'ın durumu

Yazının Devamı

Fatih Terim'in kafası karmakarışık

2 Şubat 2013

Bir teknik adam için bazen en büyük sıkıntı elinde kullanacağı alternatiflerin çeşitliliğidir. Geçen sezon Fatih Terim'in her bölge için oynatabileceği optimum sayıda oyuncusu vardı ve zaten konsantrasyonun ligle sınırlı olduğu bir ortamda bunların içinden bir takım çıkarmak kolaydı.

Bu sezon başından beri Galatasaray'la ilgili yaptığım yorumları takip edenler ilk defa söylemediğimin farkındalar; Fatih Terim'in kafası karmakarışık.

Bursaspor savunması orta sahaya yakın oynuyor ve sürekli arkaya adam kaçırıyor; Selçuk-Umut organizasyonu sonucu klasikleşmiş bir gol attı Galatasaray. Böyle bir düzen içinde oyuna alınacak ilk isim kim olur?

Selçuk-Umut/Burak üçgeninin bu tip oyunda ne kadar etkili olduğunu Fatih Terim bilmiyor mu?

Kesinlikle bizden çok daha farkında durumun; ama her ne olduysa Burak Yılmaz bir şekilde kızağa çekilmiş. Sorunun ne olduğunu bilmiyoruz ancak sonuçlarından Galatasaray etkileniyor.

İkinci yarı Elmander çıkıyor; Amrabat, Yekta çıkıyor; Aydın giriyor.

Bir sonraki hamlede Engin-Sniejder değişikliğini izliyoruz.

Amrabat-Emre ve Sneijder aynı anda sahada; orta alanda Selçuk tek başına kalmış.

Yazının Devamı

Gamzeda'ya mektup; yorulan oyuncunun yerine sokacağı yedeği yoktu.

30 Ocak 2013

Sevgili Gamzeda,

Hatırlar mısın, seninle bir yerde oturmuş sohbet ederken içeri bir çift girmişti. İlgimizi çeken şey kızın çok güzel, alımlı, erkeğin de yakışıklı oluşuydu. Normal olarak ben kıza, sen de erkeğe bakmıştın. Bir süre bunun üzerinde konuşmuştuk.

Kısa süre sonra aslında senin de dikkatini daha çok kıza çevirmiş olduğunu anlamış ve gülmüştük.

Ancak elbette her ikimizin de bakış amacı ve şekli farklıydı. Bunu konuşurken bir kaç kere usulca elime vurmuştun.

Bütün kadınların merakının aslında ortama giren erkek ve kadından çok onların ikisinin arasındaki ilişki olduğu sonucuna varmıştık. Kuşkusuz kadın her durumda daha fazla hemcinsini inceliyordu.

Bunun zaman zaman kıskançlık boyutuna geldiğini rahatlıkla ifade etmiştin.

Mesele sadece alımlı, güzel, yakışıklı olmakla bitmiyordu. Bir çok parçayı bir araya toparlayacak bilgi, beceri, bilgelik, anlayışı da içermeliydi.

Bunu taklit ederek ya da bir yerlerden ezberleyerek de bir yere kadar götürebilmek mümkün olabilirdi, ilişkinin kendisi ne kadar yaratıcı, özgün ve kendi içinde yeniden bir şeyler üretebilirse o kadar güçlü, sağlam, kalıcı olurdu.

Yazının Devamı

Ünal Aysal Projesi

29 Ocak 2013

Galatasaray ligin ikinci yarısı için çok önemli transferler yaptı. Sneijder ve Drogba Şampiyonlar Ligi şampiyonlukları yaşamış birer dünya markasıdır.

Peki buralara nasıl gelindi?

2010-11 sezonu yaşanırken Galatasaray önemli anlamlarda ekonomik sıkıntılar yaşıyordu. Bırakın transfer yapmayı, kulübün bütçesinin bir araya getirilmesi bile sorundu. Zaten Adnan Polat böylesi bir enkazın içinde idari yönden ibra edilmeyip yönetimden uzaklaştırıldı.

Yıllardır başta Hıncal Uluç olmak üzere Galatasaray'ın kurtarıcısı olarak görülen Ünal Aysal formülü devreye sokuldu. Burada Ünal Aysal'ın başkan olması için ortamı hazırlayan derin Lise'nin etkisinden söz etmemiz gerekiyor.

Türkiye'de ve dünyada kurtarıcılar çok büyük alt üst oluşların hemen ertesinde ortaya birden bire kimsenin itiraz edemeyeceği durumda çıkıverirler ve alternatifsizdirler.

Galatasaray söz konusu sezonda sadece ekonomik olarak değil, sportif bakımdan da bir çöküş yaşıyordu, futbol takımı küme düşme hattının hemen üstünde yer alıyordu.

Kuşkusuz aynı sezonun 3 Temmuz'un operasyonel anlamda hazırlıklarının yapıldığı bir dönem olması bakımından ilginç bir tesadüf değeri taşıyordu.

TT Arena'nın açılışı sırasında

Yazının Devamı

Aybaba'nın cüreti, Terim'in davete icabeti

27 Ocak 2013

Beşiktaş bu sezon çok farklı bir takım görüntüsü gösteriyor. 3-0 kaybettikleri Fenerbahçe maçından sonraki performansları göz alıcıydı; kolay ve bol gol atan, izleyenleri heyecanlandıran bir takım olmuştu.

Topa sahip, bol pasa dayalı bir oyun oynamıyorlardı, hatta daha çok rakiplerini geride karşılıyor ancak Fernandes ve Oğuzhan gibi adam eksilten çabuk oyuncularıyla araya atılan paslar ve duran toplardaki müthiş pozisyon zenginlikleriyle sonuç alıyorlardı.

Ancak orta alanda kalabalık durmasını bilen ve Beşiktaş'ın dağınık düzenini bozabilecek takımlar kuşkusuz zorluyordu siyah beyazlı takımı ki geçen hafta İBB bunun nasıl yapılabileceğinin örneğini gösterdi.

Samet Aybaba, Fernandes opsiyonunu kullanıp, Oğuzhan'ı kenarda tutunca orta alanda yaratıcı kimliği olan bir oyuncu eksilmiş oldu. Fernandes'in bıraktığı yerdekinden bambaşka görüntüsüyse Beşiktaş'ın orta alanını tanınmaz bir hale getirdi.

Soldaki Gökhan Süzen, sağdaki Mehmet Akgün tercihleriyse fazlasıyla cüretkardı.

Galatasaray bom boş durumdaki Beşiktaş'ın solundan geliştirdiği ilk etkili atağında yanlış kademede bulunan sağ bekinin alanından Emre Çolak'ın güzel golüyle öne geçmesi davete icabet etmekti.

Yazının Devamı

Semih Şentürk opsiyonu

26 Ocak 2013

Maç sonunda dinlediğimiz Hikmet Karaman, Gaziantepspor'un kadro zafiyetinden söz etti; maçları 11 kişi oynuyoruz, bir adam sakatlansa yerine koyacak oyuncu yok, diyor.

Açıkçası çok önemli bir tespit bu; çünkü maç boyunca Gaziantepspor'un oynadığı arkaik futbolu eleştirmeye hazırlanıyordum.

Gaziantepspor, maçı kendi ceza sahasında kabullenen bir anlayışla oynayıp, hızlı kontra toplarla pozisyon aradı. Üç tane buldu, birini gol yaptı, diğeri farklı dışarı çıktı, diğerinde de Cenk Tosun bencillik yapıp, maçın Fenerbahçe'ye dönüşüne neden oldu.

Fenerbahçe, Elazığspor karşısında bize ne gösterdi?

Savunmada adam paylaşımı, yer tutumu yanlış yapılıyor; rakip oyuncuya rahat edeceği büyük boşluklar bırakılıyor.

Ailece hücuma çıkılıyorsa en azından dönen topa müdahalede bulunacak oyuncular dikkatli olmak zorundadır.

Gaziantepspor'un golü öncesinde Meireles yerden kalkamadı, bir kişi eksildi takım, Kuyt'ın olmadık yerde kaybettiği topla orta alanda tek müdahale şansı kalmıştı; Mehmet Topal'ın Cenk Tosun'un ayağındaki topu çıkarmasına engel olmak. Mehmet Topal kariyerindeki oyuncu bire birde tercihini öyle yapar ve topu da alamazsa gol kaçınılmaz olur. Topal orada topu

Yazının Devamı

Kupa Fenerbahçe'yi kendine getiriyor.

24 Ocak 2013

Kupa maçlarının Fenerbahçe için kendine gelme terapisi olduğu bir gerçek artık.

Fenerbahçeli futbolcular ligde olmadığı kadar Avrupa ve Türkiye Kupası karşılaşmalarında istekli, mücadele gücü yüksek bir karşılaşma oynamayı tercih ediyorlar.

Burada teknik direktörün maç statüsü seçtiğini asla düşünmediğini çok iyi biliyorum.

İşin futbolcularda bittiğinin net göstergesidir bu maçlar.

En başından beri savunduğum bir şeyi Semih, Beykan ve Salih nedeniyle tekrar etmem gerekiyor.

Kupa maçları bu üç futbolcunun Fenerbahçe'de kendilerini göstermesi bakımından araç olmuştur. Beykan için işin çok başı ancak Semih ve Salih'in Aykut Kocaman'ın elini güçlendiren alternatifler olması önemlidir.

Semih'in saha içinde üstlendiği rol taktiksel olmanın da ötesinde bir yerdedir. Umarım o da bunun farkındadır. Çok değil beş maç bu şekilde mücadele etsin Fenerbahçe'nin ligdeki havası da değişir.

Şans her zaman niyet gösterenin yanında olur. Semih'in attığı gol Carson'ın talihsizliği değil, Semih'in gayretinin karşılığıdır.

Yazının Devamı