Futbolcular Aykut Kocaman'ın arkasına saklanıyor.

25 Eylül 2012

Dakika 4; Gökhan Sow’a uzun mesafeli çok güzel bir pas veriyor; Sow’un kontrolü güzel ancak son vuruş kötü…

Alex, Zokoro’dan kaptığı topla ceza sahasına girmeden şutunu çıkarıyor; top direkte patlıyor. Yine ikinci yarı Mehmet Topal’ın kaleciden dönen topuna şut çekiyor, bu sefer savunma oyuncularına çarpıyor. Birkaç dakika sonra Hasan Ali’nin soldan getirdiği bir pozisyonda Alex yine çok zayıf vuruyor, kaleci topa kolayca hâkim oluyor.

Alex’in maç boyunca kullandığı tek olumlu duran topta Bekir’in kafa vuruşunu çizgi üzerinden Sapara çıkarıyor. Karşılaşmanın son pozisyonunda da Alex vurmaması gereken mesafeden kaleci Onur’a geri pas kıvamında bir şut çekiyor.

Henrique’nin tek başına yarattığı bir pozisyon var, kale sahası içinde ayakları birbirine dolanan Fenerbahçe’nin savunma oyuncularını izliyoruz. O topu neredeyse kendileri kalenin içine yuvarlayacak hale geliyorlar.

İkinci yarı diklemesine Trabzonspor kalesine gitmeye çalışırken kaptırılan toplar özellikle Olcan Adın ile çok etkili Trabzonspor ataklarına dönüşüyor. Bu top kayıpları için söylenebilecek tek bir şey var; basit!

Gökhan Gönül taç atışı kullanıyor; hiçbir atışta Mehmet Topuz yüzünü arkadaşına dönmüyor,

Yazının Devamı

Galatasaray lokum kıvamındaki Akhisar'ı çabuk yedi.

23 Eylül 2012

Akhisar önünde Galatasaray Sercan ve Burak ile birbirinin aynısı iki gol buldu. Golleri benzeştiren şey; rakibin bütün takım ileriye çıkmış ve top kendisindeyken kaptırması ve Galatasaray'ın hızlı hücumla kontra atakla Akhisar kalesine gidişiydi.

Şimdi soru şu; aynı karşılaşmada aynı hatayı tekrarlayarak gol yiyen bir takım nasıl bir futbol anlayışına sahiptir; ne şekilde oynamıştır?

Hemen Galatasaray'ın da hakkını teslim edelim; ligimizde daha hızlı hücumla kontra atağa çıkıp gol atmayı başaramamış takımlar var, rakip her kim olursa olsun.

Galatasaray, karşısında lokum gibi bir Akhisar buldu. Manchester United karşılaşması öncesinde Antalyaspor'un futbolu, takım kurgusu da lokum gibiydi; İngiltere'den döndü bu sefer rotasyon yapmayı tercih edecek kadar zayıf bir Akhisar'la karşılaştı Galatasaray. Buna fikstür, futbol şansı diyoruz.

Önünüze lokum koyarlarsa ne yaparsınız? Cevabı çok basit, yersiniz; Galatasaray da Akhisar'ı afiyetle yedi.

Çok değil; iki sene önce Galatasaray'ın savunmasını oluşturan futbolcuları hatırlayalım; kalede Ufuk, sağ tarafta Sabri, stoperlerde Servet-Gökhan Zan, solda Hakan Balta. İki sene önce Galatasaray neredeyse küme düşüyordu.

Fatih

Yazının Devamı

Yenilgi Beşiktaş'ta sonbahara dönüştürülmesin.

22 Eylül 2012

Geçen hafta Beşiktaş'ta bir Fernendes gerçeği, baharından söz etmiştik; ayrıca genç oyuncuların takıma kazandırdığı bir dinamizm vardı. Bütün bunların ötesinde içinde bulunduğu özel durum nedeniyle stresten, beklentilerden uzak bir FEDA sezonu yaşanması Beşiktaş'ın futbolunu da rahatlatmıştı. Üst üste gelen başarılı, bol gollü galibiyetler de hem takıma özgüven, Samet Aybaba'ya da ihtiyaç duyduğu hareket serbestisini vermişti.

Bütün bunlar Beşiktaş'a Gaziantep'de iyi bir 45 dakika oynaması için yetti de arttı bile. Erken gol aslında Beşiktaş'ın tam da arzu ettiği bir durumdu.

Ancak olmadı; başka bir şeye dönüştü.

Neden?

Dün Almeida bir gol bir de asist ile oynadı. Bu istatistikle bir maç kazandığınızda o karşılaşmanın adamı oluyorsunuz. 2-1 bitmiş olsaydı geçen hafta nasıl Fernandes'i konuştuyska bu hafta da Almeida'yı merkeze alan yorumlar olacaktı. Sonuç anlamında hakedilmiş olsa da futbol değerlendirmesinde Almeida'nın oyun içinde takıma katkı sağladığını söylemek zordur.

Almeida'nın peşine yıllardır istikrar sorunu yaşayan Holosko'yu eklediğinizde bir anda Beşiktaş'ın iki oyuncusunun takımdan farklı şeyler yaptığını göstermiş oluyorsunuz.

Maalesef bu oyuncuların

Yazının Devamı

Fenerbahçe tılsımı bozamıyor

21 Eylül 2012

90+4 stadyumun üzerine büyük bir uğursuzluk olarak çöktüğünde Marsilya takımı bir köşe vuruşu kullandı. Top gitti Ayew’in kafasıyla buluştu; topu gönderdiği yer Bekir’in ayaklarının dibiydi. Normal şartlarda bir savunma oyuncusunun olması gereken yerdi, vurup çıkarması bekleniyordu ancak muhtemelen hareket halinde ve ters ayağının üzerindeydi. Topa son anda dokunması içeri gidişinin yönünü değiştirmekten başka bir işe yaramamıştı.

Kuşkusuz futbol böyle bir şey; aynen Caner Erkin’in neredeyse kale çizgisine yakın bir terden üstelik kalecinin üzerine vurup gol attığı pozisyon gibi… Fazlasıyla zorlama bir vuruş ama gidiyor kalecinin içinden geçip gol olabiliyor.

Maçı başlatan ve sona erdiren gollerin karikatürü bu yazdıklarımız…

Fenerbahçe ve Marsilya takımları denk güçlere sahip görüntü çizdiler; aslında sahada eşit bir mücadele vardı. Marsilya güçlü ve yere sağlam basan bir takım. Defansif anlamda açık vermiyor; kanatlarda kalabalık savunma yapabiliyor.

Maça da Marsilya daha iyi başladı; ilk etkili ve tehlikeli atağı geliştirdi.

Marsilya’da beraberlik sayısını atan Valbuena karşılaşma boyunca orta alan ve hücum bölgesinde bitmek bilmez bir enerji ile çalıştı ve hiç

Yazının Devamı

Galatasaray'ı etkileyen Şampiyonlar Ligi kadro ve oyun düzeni

20 Eylül 2012

Galatasaray’ın Antalya’da oynadığı rahat maçın yorumunu yaparken sol kanattaki Emre-Amrabat görev değişikliği üzerine bazı uyarılarda bulunmuştuk. Amrabat geriye gelmeyi sevmeyen bir oyuncu ve bu anlamda Emre’nin çalışkanlığı, iki yönlü oyunu ile kıyaslandığında özellikle defansif anlamda büyük boşluklar yaratabileceğini konuşmuştuk. Ancak Antalyaspor öylesine sıradan bir takım görüntüsüyle oynamıştı ki Amrabat tercihi neredeyse taktiksel doğruya dönüşmüştü.

Tam da öyle olmadığını Manchester United karşılaşması gösterdi bize. İlk 30 dakikada Valencia’nın sağ kanattan sürüklediği ataklar Galatasaray’ın Amrabat’ın da sorumlu olduğu sol tarafını çok zorladı. Oyunun bu bölümünü bir golle tamamlamak bu anlamda büyük başarı oldu.

Fatih Terim sol taraftaki sorunu mutlaka bizim gibi gördü ancak Amrabat’ın yine bu bölgeden geliştirdiği atakların potansiyeli için biraz daha bekledi. Direkte patlayan şut belki de evdeki hesabı çarşıya uydurabilecek türdendi. Ancak olmadı ve Fatih Terim daha fazla bekleyemedi Amrabat’ı görece biraz daha tek başına güçlü duran Eboue’nin önüne gönderip, Hamit’i de Hakan Balta ile ikiledi.

Galatasaray biraz bu değişikliğin verdiği sağlamlık biraz da

Yazının Devamı

Mirsad nasıl bir Fenerbahçe Ülker bırakıyor?

19 Eylül 2012

“Hakem kaşındaki açılmadan akan kanının temizlenip, tedavi olması için kenara gitmesini işaret ettiğinde Mirsad oyuna o kadar konsantre olmuştu ki durumunun farkında bile değildi.

Yaşı ne olursa olsun bir takım içinde Mirsad gibi yenilmeyen, direnen, sonuna kadar savaşan, kaşından kan değil inanç akan oyunculara ihtiyaç vardır.

Bu maçı Fenerbahçe Ülker takım halinde kazandı ama Mirsad o salondaki taraftardan, Spahija’dan, herkesten önce ortaya yüreğini koydu.

Her şeyin sonuna gelindiğinin düşünüldüğü üçüncü periyottan sonra başlayan dördüncü çeyrekte savunmada ve hücumda pota altına hep onun en yükseğe çıkmış ellerini ve aldığı ribauntlarını gördük.

Euroleague’in tüm zamanlarının ribaunt rekortmeni olan Mirsad Türkcan bu maçta topladığı 13 ribaunt ve kritik 4 asisti ile Unics'in Kazan'dığını sandığı maçı çevirdi.”

Yukarıdaki satırları Fenerbahçe’nin Unics Kazan’ı uzatmalara giden karşılaşmanın sonunda yendiği maç sonrasında yazmıştım. Ancak Mirsad’ın oynadığı hemen her maç için benzer şeyler yazılabilirdi. Çünkü Mirsad’ın oyun yapısı, kişiliği, basketbol anlayışı buydu. Sporun doğasında olan şey mücadele etmek, sonuna kadar kazanmak için varını yoğunu ortaya

Yazının Devamı

Beşiktaş'ta Fernandes baharı

18 Eylül 2012

Geçen sene burada Beşiktaş’ın maçlarını yorumlarken Fernandes’in diğer Portekizlilerden teknik, taktik ve mantalite farkının olduğunu, hatta oyununu bile etkilediğini konuşmuş, özellikle Quaresma’nın futbolcunun önünü tıkayan bir tarzı olduğunu da yazmıştık.

Çünkü yapı olarak Quaresma öncelikle kendi merkezi etrafında top oynayan bir oyuncuydu; çalım atıyor, bir daha atıyor, yetmiyor bir daha… Sonu gelmeyen ve hiç de sonuca ulaşmayan bölgede hem kendisini yoruyor hem de arkadaşlarını oyundan soğutup, maçtan kopartıyordu. Mükemmel olmadığı için de top kayıpları Beşiktaş’ın kalesi için tehlikeye dönüşebiliyordu.

Simao ayrı bir vaka olarak kaldı. Saklanan, ortalarda gözükmeyen, inisiyatif almayan bir futbolcu olduğunu hatırlayacağız. Etkili olduğu maçların sayısı kaçtır, hatırlamak zor.

Fernandes bütün bunların çok başka yerinde durduğunu hem hissettirdi hem de gösterdi. Geçen sene tek başına çıktığı maçlarda parladı; bu sene takımın en önemli parçası haline geliyor.

Üstelik bencil değil, benmerkezi dengeli, takım onunla birlikte hareket edebiliyor. Koşuyor, atağa kalkıyor, adam eksiltiyor, mutlak surette topu ileri sürüyor ve orada arkadaşlarını arıyor.

Zorluklar

Yazının Devamı

Fenerbahçe neden gol atamıyor?

17 Eylül 2012

İstatiksel olarak olumlu olan bütün kriterlerde çift hanelere ulaşan Fenerbahçe maçı taraftarının umudunu yitirmeye başladığı devrelerin son dakikalarına sıkıştırdığı gollerle tamamladı.

15’e yakın korner atışı, bir o kadar ceza alanı çevresinden kazanılmış duran top; 30-35 adet rakip kaleye orta, şut… Bunlar istatistiksel olarak her ne kadar olumlu gözükse de üç kale direğini geçemediğinizde ortaya tartışılması gereken başka bir şey çıkıyor.

Fenerbahçe neden gol atamıyor?

Aykut Kocaman rakibi yoran, sürekli pas alış verişinde olan gerektiğinde uzaktan şu çeken bir orta saha kurmak istiyor. Bunda da başarı sağlayacağının işaretlerini gösteriyor. Ancak takımın ileriye dikine gitmesindeki sorun bir türlü çözülemiyor.

Cumartesi akşamı Amrabat’ın attığı gol buna güzel bir örnektir; topun orta alanda kazanıldıktan sonra ileriye doğru hızla gönderilmesi, boş koşu yapan oyuncu ile buluşturulması futbolun hem görsel hem de neticeye dönük anlamda en güzel tarafıdır.

Fenerbahçeliler dün buna benzer dört beş tane pozisyon buldular; özellikle ikinci yarı Mersin İY ileri çıkmaya başladığı dakikalarda orta alanda kaptırdığı toplar önemli fırsattı. Bu pozisyonlar ilerleyen

Yazının Devamı