Fenerbahçe için hiçbir şey yoktan var olmuyor.

30 Ağustos 2012

Ne başarıyı ne de başarısızlığı doğru dürüst gerçek anlamda anlayamadığımız, üzerinde konuşup, tartışamadığımız, aslında düşünmediğimiz için sürekli tekrarla dolu deneyimler yaşıyoruz.

Dün maç sonunda stadyumda veya dışarıda bir sürü kızgın Fenerbahçeli vardı. Hemen herkes bir sorumlu bulmuştu. Çünkü odaklanılmış tek bir şey vardı; Fenerbahçe’nin başarısı, turu geçmesi. Elbette bundan daha normal bir şey olamazdı.

Ama sadece 11 futbolcu, kenarda onları sahaya sürenlerde mi aramalıyız nedenlerini yoksa biraz da kendimize, bakış açımıza da odaklanmalı mıyız?

İnsanların spora, mücadeleye, rekabete bu kadar düşkün olmasının bir nedeni de içinde bulundukları kendi sınırlı yaşamlarını tuttukları takımla özdeşleştirerek onun başarısıyla birleştirip olmadığı kadar yüceltmektir.

Başarısızlıkların bu nedenli öfke seline dönüşmesinin ardında bizim gerçek dünyamızdan bir yansıma vardır.

Büyük çoğunluğumuz Aykut Kocaman’dır. Bu nedenle esame listesi çıktığında, kadrolar okunduğunda hemen eline alıp; “hoca yanlış kadro çıkarmış, Selçuk yerine Baroni oynamalıydı” diyoruz. Hemen her pozisyon, oyuncu tercihi, futbolcunun oyun karakteriyle ilgili bir düşüncemiz, yorumumuz,

Yazının Devamı

Fenerbahçe'de Aykut Kocaman'ın dinamik futbol anlayışı

28 Ağustos 2012

Cumartesi akşamı (veya gecesi) Fenerbahçe çok farklı bir dizilişle sahaya çıktı; sanki 4-4-2 gibiydi ama genel anlamda oyuna bakıldığında Kuyt-Sow-Krasic’ten oluşmuş bir ileri üçlüyle 4-3-3 oynuyordu.

Kuyt ve Krasic sürekli geriye gelerek orta alanda bir kalabalık oluşturuyor, defansif anlamda da katkı sağlıyordu.

Orta alanda da Selçuk-Mehmet Topuz-Mehmet Topal’dan oluşmuştu. Bu üçlüden ikisi savunma pozisyonuna geçildiğinde ön libero bölgesinde oynuyordu.

Bu dizilişin sahada işleyebilmesi için ileride oynayan üç oyuncunun rakip top çıkarken baskı uygulaması hayati öneme sahipti. Çünkü top arka alana geçtiğinde eğer rakip de çabuk ileri çıkabilen oyunculara sahipse eksik kalma riski söz konusuydu.

Öyle de oldu kuşkusuz!

Hatırlanacağı üzere 4-3-3 dizilişinin ülkemizdeki ilk deneyimi Zeman tarafından yapılmış; o çok meşhur Pendik Faciası yaşanmıştı. Zeman’ın ülkemizdeki serüveni çok kısa sürdü. Çünkü bu takım içindeki dengelerin çok önemli olduğu bir sistemdir; koşan, mücadele eden futbolculara ihtiyaç vardır.

4-3-3 sistemi denilince akla ilk gelen takım Barcelona’dır ve teknik adam olarak da bilindiğinin aksine ülkemizden neredeyse teneke bağlanarak gönderilen,

Yazının Devamı

Beşiktaş-Galatasaray derbisini belirleyen; fundamental eksiklikler

27 Ağustos 2012

Türkiye’nin ikinci dereceden derbisinde savunmanın yaptığı hatalar yüzünden gelen golleri izledik. Karşılaşmanın başından sonuna kadar neredeyse her pozisyonda defansların bireysel ya da topluca müdahale, kademe, adam paylaşımı ve zamanlama yanlışları oldu. Bu kadar yanlış da ortaya 6 gollü bir sonuç ortaya çıkardı.

Bu sadece Beşiktaş-Galatasaray maçına ait özel bir durum olsa “ne derbiydi ama” diyerek geçiştirebiliriz. Ama genel anlamda neredeyse her karşılaşmada artık benzer hataları izlediğimiz için temel sorun haline geldiğinden konuşabiliriz.

Burada işi özetleyecek tek bir kelime var o da fundamental eksikliğidir.

Beşiktaş’ın yediği birinci golde her ne kadar Cenk ön plandaysa o topun doğru yere uzaklaştırılamamış olmasının etkisi önemliydi. Galatasaray’ın attığı ikinci goldeyse takım halinde diziliş, kademe, adam paylaşımı sorunu vardı.

Beşiktaş diyebilir ki “ben büyük takımım kornerden gelen topu karşılamak için adam paylaşımı yapmam, alan savunması uygularım” elbette böyle bir taktik de uygulanabilir ancak alan savunmasında da adam paylaşımı yapmanız gerekiyor; her bir rakip oyuncuyu bir kişi tutacak değil mi?

Golden hemen önceki dizilişe bakılırsa kale sahası

Yazının Devamı

Fenerbahçe'de statik futboldan dinamik oyuna geçiş

26 Ağustos 2012

Kadroyu gördüğümde bir an Fenerbahçe’nin 4-4-2 oynayacağını düşündüm ancak maç başlar başlamaz ileri üçlüdeki Kuyt-Sow ve Krasic’in takım dizilişini sahaya 4-3-3 olarak yansıttığını fark ettim.

Bu orta alanın Topuz-Topal ve Selçuk’tan kurulduğu anlamına geliyordu.

Ve bu kurgu ile Fenerbahçeli oyuncular golün geldiği 31. dakikaya kadar yaklaşık büyük bölümü rakip kaleye olmak üzere 150 isabetli pas yapmışlar; rakibe karşı son yıllarda görülmemiş derecede dinamik futbollarını kabul ettirmişlerdi.

Bu dinamik futbolla ilgili geniş analizi hafta içine bırakıyorum.

Ancak sezon başından bu yana bir türlü toparlanamayan savunma da Gaziantepspor’a bir sürü açık verdi.

Gaziantepspor’un oyunun bu bölümlerinde golü bulamamasının nedeni kaleci Mert’in kalesinde devleşmesiydi. Bu pozisyonlarda Mert’in başarılı olması kalecinin kendine güveninin gelmesi bakımından çok önemliydi ancak takım savunmasının zafiyetlerini ortaya koyması bakımından çok kötü görüntüye sahne oldu.

Fenerbahçe yıllardır ilk defa 6 zaman zaman 7 futbolcu ile rakip alana gitti, orta alanı boşalttı. Bu boşluklar Gaziantepsporlu oyuncular tarafından çok çabuk geçildi. Gol pozisyonlarına dönüştü. Ancak

Yazının Devamı

Fenerbahçe'nin Aykut Kocaman ile gelecek vizyonu nasıl olacak?

24 Ağustos 2012

Aykut Kocaman 2010’da takımı Daum’dan devraldığında ortada psikolojik olarak hasar görmüş bir Fenerbahçe vardı.

Hiç kuşkusuz kafasında da bir plan ve program oluşturmuştu; bunu Daum’un teknik direktörlüğü sürecinde bir taslak haline getirmiş olabilir.

2010-2011 çok zor şartlar altında başlamış, Fenerbahçe Avrupa macerasına eleme turlarında veda etmişti. Açıkçası bu sezon başlangıcıyla benzerlikleri vardı.

Çok zor geçen bir sezonda 8-9 puan geride kaldığı yarışı puan puana da olsa lider bitirip, şampiyonluğa ulaşması hiç kolay olmamıştı.

Aykut Kocaman’ın oturduğu koltukta kim olursa olsun bırak gidebilirdi. Baskılar üst düzeyde yaşanıyordu.

O günlerde de bir Alex polemiği vardı. Hatta üstüne bir de Santos da eklenmişti.

Aykut Kocaman’ın teknik adamlığının yeterliliği tartışılıyordu.

Ancak Fenerbahçe o virajı doğru hızla ve vites değiştirerek geçmeyi başardı.

Yazının Devamı

Aykut Kocaman el öpenlerin çok olsun!

22 Ağustos 2012

Fenerbahçe, çok iyi mücadele ettiği ilk devrenin ardından ikinci yarıda yenilen gole kadar rakibin direnci kırarak, iradesi teslim alınmak üzereydi.

Orta alanda üstünlük kurulmuş, özellikle Selçuk’un ilk toplara baskı yapmasıyla Spartak Moskovalı oyuncular oyun kuramaz hale gelmişti.

56. dakikada önce Mehmet Topla ile sonra da Baroni ile yararlanılamayan pozisyonlar temsilcimizin gole yakın bir oyun oynamaya başladığının da sinyallerini veriyordu.

Tamamen savunma yerleşimi ve solda oynayan Hasan Ali’nin müdahale zamanlama hatası sonucu yenilen golle her şey bir anda tersine dönüverdi.

Savunma ezbere biliyor; sağ kanatta oynayan Gökhan Gönül, soldan gelen toplarda içeri kat ederek, ters kademeye giriyor. Aynısının sağ kanattan gelişen atakta Hasan Ali tarafından yapılması gerekiyordu; anca genç oyuncu gelen topu izleyince karşılaşma boyunca çok da etkili olamamış, boş alanlarda koşular yapamamış Emenike bir anda topla buluşup skoru değiştirdi.

Hasan Ali bu golden sonra dağıldı ve kendini bir daha da toparlayamadı. Açıkçası sezon başından bu yana kendisine verilen ağır sorumluluğun altında sıkıntı yaşıyormuş izlenimi de veriyor. Oynadığı yer hiç kolay değil; ancak

Yazının Devamı

Türkiye'nin altyapı mı yoksa üstyapı sorunu var?

17 Ağustos 2012

Milli Takımın Avusturya karşısında aldığı 2-0’lık yenilgi futbolumuzla ilgili bize nasıl bir fikir vermeli sorusuna cevap arama konusunda gerçekten fazlasıyla bilinmezlerle doludur.

Neden?

Avusturya’nın ilk golünü atan oyuncu Veli Kavlak; Türk’tür; Beşiktaş’ta forma giyip giymeyeceği tartışma konusu yapılmaktadır. Ama izlediğimizde sahanın en iyileri arasında göründü.

İlk on biri oluşturan oyuncularımızın arasında olanlardan;

Ömer Toprak ve Sercan Sararer Almanya doğumlu ve orada top koşturuyor.

Hamit Altıntop, bu sene ligimize transfer oldu; ancak orijini Almanya.

Sonradan oyuna girenlerden; Mevlüt Erdinç, Nuri Şahin, Tunay Torun da Türkiye dışında doğmuş ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde futbol yaşantılarını sürdüren oyuncular.

Emre, Arda, Umut da ülkemizin ihraç ürünleri arasında olan futbolcularımız.

Yazının Devamı

PFDK, Aykut Kocaman'ın "Standart Sapmasını" belirleyecek!

16 Ağustos 2012

Süper Kupa Finali 90. Dakikada gelen penaltı golüyle sonuçlandı. Açıkçası pozisyonla ilgili burada yorum yapacak değiliz. Çünkü kararı biz vermiyoruz. Ancak tartışılması gereken bazı önemli detaylar var.

Dün Milliyet Gazetesi’nin haberinde penaltı kararının verilmesinde yardımcı hakem Tarık Ongun’un inisiyatifi olduğu ile ilgili bir haber vardı. Gerçek payı olduğunu düşünüyorum, çünkü Cüneyt Çakır pozisyon geçtikten sonra düdüğünü çalmıştı.

“Penaltı, penaltı gibi olmalıdır.” Ülkemizin icadıdır ve kim tarafından çıkarıldığı malumumuzdur. Futbolumuz ne zaman “böylesi” hakem yorumcularından temizlenir o zaman daha anlaşılır bir hale gelecektir.

Futbolumuzu kaosa sürükleyen bu zihin yapısıdır. Son 20 yılda yetişen tüm hakemler de bu yapının ürünü olarak standartlarını yitirmişlerdir.

Futbolun merkezinde ne hakem ne pozisyon vardır. Bu durumu kendi popülerliklerini oluşturmak ve rant sağlamak adına yaratmışlardır.

Öyle olduğu için de işte Kupa finalinde pozisyon içinde yer alan üç farklı hakemin tutumu birbirinden değişik olmuştur.

Habere göre hareketin oluş yönüne göre avantajlı durumda olan ve penaltı pozisyonuna çok daha yakın olan Bülent Yıldırım sessiz kalmış, bu

Yazının Devamı