Adil yargılama herkesin hakkı olabilmelidir.

16 Haziran 2012

28 Şubat günü dönemin başbakanına imzalatılan kararlar sonrasında omzunda birçok yıldız olan bir general “1000 yıllık bir geleceği garanti altına aldığına” dair bir açıklama yapmıştı.

Çok değil, sadece 5 yıl sonra cumhuriyet tarihinin tüm alışkanlıklarını değiştirecek bir iktidar değişimi yaşandı.

28 Şubat ile 8 yıllık eğitime geçiş sağlanmış, bir takım okulun orta öğretim tarafı kapanmıştı; ancak sadece 1 5 yıl sonra 4+4+4 sistemi geri geldi ve kapanmış okullara yeniden hayat verildi.

Hayat doğrudan yanadır. Doğallıktan yanadır.

Doğada hiçbir varlığın gelişimine doğrudan müdahalede bulunamazsınız. Yapacağınız her değişiklik onun bütünselliğini bozar.

Darbeler toplumsal yaşamın normal sürecine yapılmış müdahalelerdir.

Mutlakıyet rejimlerinde dahi yapacağınız eylemleri belli meşruiyetlerin üzerine dayandırmak zorundasınız.

Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi gibi görülen hükümdarlar keyfi kararlar alamaz. Bu şekilde hareket edenlerin ya iktidarı kısalır ya da bir sonraki döneme çözümlenecek veya hesaplaşılacak bir sorun devrolur.

Yazının Devamı

Hollanda'ya uzaklaşırken Almanya'ya yakınlaşan turnuva

14 Haziran 2012

Karşılaşmanın hemen başında yakaladığı mutlak gol şansını değerlendiremeyen Van Persie sonradan attığı mükemmel gole rağmen bir anlamda Hollanda’nın da kaderini çizen oyuncu oldu.

Açıkçası Danimarka ve Almanya karşısında girdiği pozisyonları acemice kaçıran bu oyuncunun birkaç ay için geçirdiği evrimi anlamak çok kolay olmasa gerekir.

Van Persie ile birlikte Robben, Sneijner Hollanda’nın başarısızlığının sebeplerini anlamamıza yardımcı olan oyunculardı.

Turnuva öncesinde Kuyt transferi ile ilgili yazımda Robben ile ilgili yaptığım yorumda bu oyuncunun ne kadar farklı ve etkili olacağından söz etmiştim. Yanılmışım demek istemiyorum ama Robben’in tek adamlık gösterisinin Hollanda’yı takım oyunundan uzaklaştırdığı görebilmek gerekiyor.

Kuyt’la yer değiştirdiği dakika fazlasıyla geç kalınmıştı.

Dün gece Hollanda’nın düşüşünü izlerken iki sene önce Güney Afrika’daki Fransa Milli Takımını hatırladım. Hollanda, Fransa kadar dağınık ve parçalı değildi ama yeteneklerini bir takım kurgusu içinde sahaya yansıtamayan bir görüntüye sahipti.

Daha kötüsü 2010’daki başarılı performansının çok uzağında bir yere düştüklerini görüyoruz.

Bu turnuvada Kuyt’ı izleyemiyor olmak, futbolcu

Yazının Devamı

"AMK Gazetesi" nasıl okunur?

13 Haziran 2012

Ülkemizde milyonlarca insanı peşinden sürüklediğine inandığımız futbol (veya spor) gazeteleri neden yaşamıyor diye sormuştum, Fotospor Gazetesinin kapanmasından birkaç gün sonra.

Ülke genelinde bir okuma sorunu yaşandığı gerçektir.

Okumak bir kültürdür ve bu temel eğitimle başlayıp insan hayatına süreç içinde eklenmesi gerekir. Ancak biz biliyoruz ki ne ailede ne okullarda, üniversitelerde ne de yaşamın bir başka alanlarında okumayla ilgili bir yönlendirme yoktur.

Kültür biriktirmekle, birikimle ve geleneklerle yaşatılır.

Ülkemiz için toplumsal gelenekleri olmadığını söylemek haksızlık olur. Ancak iş yaşantısından tutun da birçok alanda gelenek yaratamadığımız da gerçektir.

Eğitim sistemimizin ne olması gerektiği konusunda daha henüz karar veremedik. Oysa tam da konuştuğumuz konuyla direkt olarak bağlantılı önemli bir temeldir bir eğitim geleneğinin yaratılması.

Bizde eğitimler çocukların belirli aralıklarla girecekleri sınavlara yöneliktir. Sınavda çoktan seçmeli şıkları en kolay ve çabuk işaretlemeyi; birbirinin önüne geçebilmeyi öğretir.

Pratiklik esastır. Sistem bilgiyi birbiriyle ilişkilendirmez, paylaşmaz.

Yazının Devamı

Beşiktaş üçlük atıp tüm kupaları aldı!

12 Haziran 2012

Bu sezonun hücum gücü ve sayı ortalaması en yüksek iki takımının şampiyonluk mücadelesinden Beşiktaş Milangaz galip çıktı.

Beşiktaş son iki sezondur basketbol şubesinde bir şeyler yapmak istiyordu.

Geçen yıl Allen Iverson ile başlayan yıldız transferini bu sezon başında NBA’de yaşanan sorunlar yüzünden boşta kalan Deron Williams’la doldurdu. Takım oyunu adına bu iki transferin pek bir şey ifade ettiğini söylemek çok zordur. Ancak taraftarın basketbola ilgisini çekmesi açısından her iki oyuncu da istenen katkıyı fazlasıyla yaptı.

Görünen o ki sadece taraftar değil, takımın kendisi de havaya girmiş; sezonu Türkiye’de ve Avrupa’da kazanılan 3 kupa ile tamamladılar.

Basketbol takım oyunları içinde en dinamik olan spordur ve kenarda bu oyunu yöneten adamın ne yapıyor olduğu çok önemlidir.

Hem 12 kişilik kadronun tüm meziyetlerini, yapabileceklerini bileceksiniz, hem rakibinizi kontrol edeceksiniz, zaman zaman taraftarı oyuna çekecek hamlelerde bulunaksınız, hakemlerle diyalog kuracaksınız ve hem de bütün bunları gerçekleştirirken sahadaki beş oyuncunun nasıl bir taktikle sahada mücadele edeceğine sürekli bakacaksınız.

Başarı bütün bunların toplamıyla geliyor işte.

Yazının Devamı

Avrupa'da iki model; İspanya mı ve Hollanda mı?

11 Haziran 2012

Yüksek pas trafiğine sahip iki takımın oynadığı iki ayrı karşılaşma izledik Cumartesi ve Pazar akşamları; Hollanda-Danimarka ve İspanya-İtalya.

Hollanda yenildi; İspanya da eşitliği sonradan yakaladı.

Hollanda %55 (517 pas) – Danimarka %45 (408 pas)

İspanya %66 (732 pas) – İtalya %34 (371 pas)

Danimarka olsun, İtalya olsun rakiplerine göre baskı altında mahkûm oynayarak başladıkları karşılaşmaları kısa sürede dengelemeyi başardılar; İtalya’nın kazanamaması hem şanssızlık hem de bir anlamda kaleci Casillas’ın kaleciliği sayesindeydi.

Merkezinde Barcelona’nın bulunduğu İspanya milli takımının oynadığı futbolun ne kadar sonuca dönük olduğunu dün bir kere de İtalya karşısında test etmiş olduk.

İtalyanlar geleneksel savunma ağırlıklı futbollarıyla belki de İspanya’nın diyalektik olarak tam karşıtı, çelişkisiydi.

İspanyol oyuncular sahanın her bölgesinde yüksek pas yapıp rakiplerini hipnotize etmeye çalıştılar ama gök mavililerin dün akşam uyumak gibi bir düşünceleri yoktu. İniesta, Xabi, Alanso, çok etkili ve tek başına adam eksiltme özelliğine sahip oyuncular…

Yazının Devamı

Özel yetkilendirilmiş PFDK ve Tahkim Kararları

6 Haziran 2012

4 Temmuz 2011 gününden bu yana sürecin hukuk, yargılama ve cezalandırma yönüyle ilgili defalarca konuştuk.

Açıkçası 2007’den bu yana dokunulmazlara dokunulur tarzında yapılmış tüm operasyonların ve yargılama süreçlerinin başarısızlıkla sonuçlandığını düşünen taraftayım.

Neden?

Hukuk temelinde adaletin dağıtılması, insanların kendilerini güvenlikte hissetmesi ile ilgilidir. Adalet insanların güvenlik duygusunu kaybettirdiğinde orada hukuktan söz etmek mümkün olmaz.

Yasalar bu doğrultuda hazırlanır. Toplumda bir ihtiyaca karşılık gelmeyen bir yasa ve cezasının anlamı yoktur.

Operasyon yapmak, yargılamak veya cezalandırmak için yasa yapıyorsanız bu da başka bir şeye dönüşür.

Bu bir boyutu… Diğer taraftan bir de yasaların kendilerine görev verdiği kişilerin bunlardan doğan yükümlülükleri vardır ki onların görevi çok daha zordur.

Birçok anayasa hukukçusu anayasada yazılmış bir metnin ne anlam ifade ettiğini ya da o yasadan ne anladıklarını belirtmek için saatlerce birbirleriyle kıyasıya tartışmaktadırlar.

Yazının Devamı

Asla yalnız yürümeyecek bir adam; Dirk Kuyt

5 Haziran 2012

1970’li yıllarda futbol izlemiş olanlar için Liverpool isminin anlamı başkadır. O yıllarda fırtına gibi esen, kendi liginde şampiyonlukları ve kupaları kimseye bırakmayan bir futbol takımıydı.

Kevin Keegan, Kenny Dalglish, kaleci Clemence en azından benim için efsanevi oyunculardı.

1977 senesinde Borussia Mönchengladbach ile oynadıkları ve kazandıkları Şampiyon Kulüpler Kupası Finali benim Liverpool takımı ile ilk resmi karşılaşmamdı.

O senelerde şimdi olduğu gibi her an her istediğiniz bir takımın maçını izlemek mümkün değildi.

Bu nedenle de Liverpool’un benim futbol sevgimde yeri hep olmuştur.

Heysel Faciası herkesin içini dağlayan bir finaldi ve Liverpool’un kaderinin döndüğü bir karşılaşma olarak tarihe düştü.

1991’den bu yana 21 senedir kendi liginde zirveye hiç yaklaşamadı. Onun boşluğunu Manchester United doldurdu; bu nedenle de belki bunu söylemem gerek, Alex Ferguson’un yarattığı takıma karşı her zaman içimde bir soğukluk vardır.

2005’teki unutulmaz finalde 3-0’dan geri dönüşünü elbette büyük bir coşkuyla karşıladım.

Yazının Devamı

Bugün kendisini savcı pozisyonda görenler yarın sanık olur...

1 Haziran 2012

Futbol dünyamızın çok yakından ilgilendiren Dava’da bu hafta oldukça ilginç ifadeler verildi. Çapraz sorgulamalarda ortaya çıkan şeyler aslında bu operasyonun ve sonunda ortaya çıkan yargılama sürecinin hem ne kadar yanlış kurgulandığını hem de bir o kadar gereksiz olduğunu gösterdi.

Hiç kuşkusuz bu ifadelerin içinde en önemlisi ve çarpıcı olanı Ümit Karan’ınkiydi.

Milliyet Gazetesi’ndeki haberi okuyalım.

Ümit Karan'ın avukatı Ayhan Sağaroğlu, "Trabzonspor maçında niye önündeki Sezer Öztürk'e pas vermedin?" diye sordu.

Bu soruya Ümit Karan, "Orada bireysel olarak, kendim ilerlemek istedim. Belki de Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını istemedim" yanıtını verdi.

Bu sözler üzerine şaşıran mahkeme başkanı, "Böyle şeyler yapabiliyorsun o zaman maçlarda" dedi.

Ümit Karan ise, "Ben iyi bir Galatasaraylıyım. Gönlümden Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını istemem, ama şike de yapmam" diye konuştu.

Bu itirafı birçok yönden okumak gerekiyor.

Yazının Devamı