Bu kadar güzel kadını bir arada hiç görmemiştim

27 Mart 2012

Tarihin en zor dönemlerinde kadınlar erkeklerin üstlendiği bir takım görevleri üzerlerine alarak harekete geçerler. Bu kadınların aynı zamanda düzenleyen, yaratan, yeniden ortaya çıkaran doğal faaliyetlerinin de bir parçasıdır.

Fenerbahçe için 3 Mayıs 1918 tarihi ne kadar önemli ve değerliyse 3 Temmuz 2011 günü de taşıdığı görev açısından yeni bir dönemin başlangıcıdır.

O tarihten bu yanan Fenerbahçe var olduğu her platformda bir mücadele veriyor. Pozisyonu gereği kendi tarihi kişiliğini küçültmeye, değersizleştirme ve başla bir şeye dönüştürmeye çalışanlara, saldıranlara, yok etmeye çalışanlara karşı direniyor, savunma yapıyor.

Ve o günden bu yana da Fenerbahçe’de kadınlar, çocuklar, gençler taşıdıkları sıradan olmayan ve tamamen farkındalıkla dolmuş bir bilinçle Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu bu durumda yanında olmak için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor.

Bu sezon hiç olmadığı kadar saha kapatma cezasıyla karşılaştı Fenerbahçe ve tribünler sadece kadınlara, çocuklara açıldı. O kadınlar günün en erken saatlerinde bilet kuyruklarına girip, Fenerbahçe futbol takımını yalnız bırakmamak için Şükrü Saraçoğlu’na koştular.

Maç oynanırken hiç durmaksızın sesleriyle

Yazının Devamı

İki farklı Galatasaray gerçeğinin düşündürdükleri

26 Mart 2012

Takımların inişli çıkışlı performans göstermeleri bir futbol takımı hakkında kesin yorum yapmayı da güç hale getiriyor.

Üstelik bu takımlar sadece başka haftalarda göstermiyor; maç içinde de farklı futbol oynuyorlar.

Galatasaray’ı konuşacaksak; hangisini gerçek olduğunu sormamız gerekiyor?

Fenerbahçe ve Trabzonspor karşısındaki ilk yarıda izlediğimiz mi yoksa ikinci yarılarda sahada mücadele edenin mi normal sezonu lider tamamlayan olduğunu konuşacağız?

Fenerbahçe ve Trabzonspor karşısında ilk yarılarda oynadığı futbol ile üç dört fark geride kapatacak bir Galatasaray ile bu skoru dengelemeye çalışan arasında önemli bir fark var.

Veya tam tersine adını burada andığımız rakiplerinin önemli kondisyon eksiklikleri olduğu için maçları tamamlayamadıklarından Galatasaray aradaki farkı bu yöndeki üstünlüğü ile kapatıyor?

Neresinden bakarsanız bakın bunların hiçbiri Avrupa üst düzeyinde bir lig ve takım için olmaması gereken gerçeklerdir.

Maça gelebilirsek; girişte de konuştuğumuz gibi iki farklı Trabzonspor veya iki farklı Galatasaray’ı izlediğimiz bir karşılaşma izledik.

Yazının Devamı

Sow'un yalnızlığı; Alex'in kararlılığı

25 Mart 2012

Fenerbahçe için bu sezonun zorlukları ortada…

Her yedi sekiz maçtan bir tanesini kadınlar ve çocuklar önünde oynamak zorunda kaldığı, ekonomik olarak büyük zarar gördüğü, futbol takımının da bir türlü uyumlu bir şekilde form tutamadığı bir yılın sonuna doğru hızla geliniyor.

Rakip Bursaspor geçen sezon Şükrü Saraçoğlu’nda büyük bir direniş sergilemiş ve Fenerbahçe’den galibiyet serisinde bir beraberlik koparmıştı.

Dün akşamki oyunu da benzer nitelikler taşıyordu; ta ki Fenerbahçe ikinci yarı geri çekilip oyunu kendi kontrolünde tutmaya çalışana kadar.

Hafta arasında Fenerbahçe’nin taktiksel yapısı ile ilgili konuşmuştuk; bu oyun düzeni çok yanlış değildir. Ancak saha içinde kademelendirmeyi ve hızla atağa çıkabilmeyi doğru şekilde uygulamak gerekiyor.

Fenerbahçe kademesi sürekli boşluklar verirken; zaten yıllardır hızlı hücum yapmayı beceremiyor. Atağa kalktığı sırada karşısına gelen ilk rakip oyuncu oyunun hızını kesmeye yetiyor, yan paslar başlıyor, karşı takımın tüm defansının yerleşmesi için centilmence zaman veriliyor.

Böyle olunca da gol atmak tam bir emek işi haline geliyor.

Kuşkusuz Baroni ve Selçuk’tan oluşan orta saha yapısı da atak organizasyonlarını yön

Yazının Devamı

Fenerbahçe Ülker'de Preldzic, Ukiç farkı

24 Mart 2012

Fenerbahçe Ülker, Play-Off’lara kalma mücadelesi veren rakibi Aliağa Petkim’i üçüncü periyotta verdiği mücadele sonrasında Arena’daki diğer karşılaşmalarla kıyaslandığında rahat geçti.

Kuşkusuz bu rahatlığı belirleyen faktörler vardı.

Öncelikle takımın omurgasında oynayan bazı oyuncular maçlara ağırlıklarını koyduklarında rakiplerin işleri çok zorlaşıyor.

Fenerbahçe Ülker’de Ukiç, Preldzic, Bogdonaviç ve bu sezon ister istemez artık bu kategoriye yerleştireceğimiz Engin Atsür takımın omurgasını oluşturuyorlar ve normal sezon tamamlandıktan sonra başlayacak eleme karşılaşmalarında da bu oyuncuların ne yapacakları belirleyici olacaktır.

A.Petkim karşısında dün uzun zamandır olmadığı kadar iyi oyun sergileyen bir Preldzic izledik. Attığı 19 sayının yanı sıra özellikle kendi pota altında topladığı ribauntlar ve bunları hızlı hücuma çeviren oyun anlayışı; asistleri sayesinde kolay sayılar atıldı.

Kimsenin anlamadığı bir teknik faul ve oyunun sonlarına doğru yaptığı peş peşe basit faullerle oyun dışı kalması da bu maçın nazar boncuğu oldu onun için.

Ukiç maçın ikinci yarısındaki oyunu ile kendine geliyor olduğunu gösterse de üzerinden atamadığı bir tutuklukla oynuyor.

Yazının Devamı

Fenerbahçe'de "Kocaman Plan" gerçeği

22 Mart 2012

Samsunspor maçını izlerken ister istemez Cumartesi günü Galatasaray karşısındaki Fenerbahçe’yi gördüm. Bir anlamda maçın ilk 30 dakikalık bölümünde Fenerbahçe futbol takımı bize Cumartesi gecesinde hissettirdiklerini yeniden yaşattı.

Aslında genel anlamda futbolumuzun geçmiş yıllarda bu tip maçları Avrupalı rakiplerine karşı sıklıkla yaşamıştı.

Baskılı bir oyun anlayışı, bu bölümde atılan gollerle rakibin direncini kırıp, kalan bölümde de dengeli bir oyun anlayışı ile maçı kazanmak…

Fenerbahçe Cumartesi günü olsun, dün gece olsun düşündüğünü aynen sahaya yansıtabildi. İstediği skor avantajını da yakaladı.

Ancak…

Hiç kuşkusuz futbol sadece hücumdan oluşmuyor. Bir takım 90 dakika boyunca her an baskılı oynayamaz. Zaten istatistiklere baktığınızda da böyle olmadığını görüyoruz.

Tarihte bunu başaran takımlar da var; örneğin günümüzde Barcelona total futbol oynuyor. Karşılaşmaya baskıyla başladıktan sonra orta alanda yetenekli ayaklarıyla top çeviriyor. Topa sahip oluyor.

Fenerbahçe’nin ileri ucunda oynayan futbolcuları senaryonun ilk bölümünü geliştirecek yeteneğe sahipler. Ancak yıllardır çok istemesine karşın orta alanda topu dolaştırıp, kaptırmadan ve kalesinde önem

Yazının Devamı

Galatasaray'ın kadrosunda rotasyon sıkıntısı

21 Mart 2012

Dünkü karşılaşma sonrasında Fatih Terim neden yenildiklerine veya elendiklerine değil eminim önümüzdeki sene daha yoğun bir tempo ile mücadele edecekleri sezonda nasıl futbol oynayacaklarını düşünüyor olmalıdır.

Play Off sistemi hiçbir yararı olmasa da bize haftada iki maç oynamanın pratiğini yaptırdı. Ancak hemen bütün takımlar bundan şikâyetçi oldular. Yorgunluk yaşadıklarını iddia ettiler. Doğrudur ama gerçeğe uygun değildir.

Hepimizin bildiği gibi Avrupa’nın üst düzey ligleri 20 takımlı ve normal sezonda bizden 4 maç fazla yapıyor. İngiltere’de iki farklı kupa mücadelesi var. Üzerine Avrupa Kupası karşılaşmaları da eklenince 60’dan fazla maça çıkıyorlar ve sonuna kadar da gidiyorlar. Sezon içinde birden fazla kupa alan takımlar oluyor.

Galatasaray, hafta sonu oynadığı derbiden üç oyuncu rotasyonu yaparak çıktığı Sivasspor Kupa elemesinde bildiğimiz takımın çok uzağında bir oyun oynadı.

Geçen hafta tartıştığımız omurganın bel kemiğini oluşturan Melo’nun ne kadar önemli bir oyuncu olduğu dün ortaya çıktı.

Galatasaray o bölgede zayıf kalınca Sivasspor bazen tek bir oyuncu ile rahat rahat oradan elini kolunu sallaya sallaya geçti kaleye aktı.

Attıkları gol

Yazının Devamı

Galatasaray'ın taktiksel yapısını güçlendiren oyun kurgusu

20 Mart 2012

Galatasaray ilk 16 dakikada gelen şok iki golle bir anda neye uğradığını şaşırırken ister istemez kendisine çeki düzen verecek uyarıyı da aldı ve özellikle defansta boş adam bırakmamaya gayret etti.

Maçtan önceki Galatasaray analizinde takımın omurgasını oluşturan oyuncuların en önemli unsurları olduğunu konuşmuştuk.

Galatasaray savunmaya en ilerideki iki oyuncu ile başlıyor, orta alanda bu agresifleşiyor, gerideyse topları süpüren oyuncular kalıyordu. İşte Fenerbahçe ilk yirmi dakikadan sonra bu alana sıkıştı kaldı. Bu bölgedeki mücadeleyi kaybetti.

Özellikle Alex ve Stoch’a uygulanan yakın baskı Fenerbahçe’nin bu etkili iki oyuncusunun oyundan düşmesine neden oldu. Alex ve Stoch bu bölgede verdikleri mücadelede o kadar çok yoruldu ki ikinci pasları yapamadı.

Bu iki oyuncunun etkisizliği kenarda Aykut Kocaman’ı da yanıltmış olmalıdır. Ama maçın sonuna kadar bu iki oyuncudan en az birinin sahada kalması gerekiyordu. Alex’in kenara gelişi ile Melo orta alandaki mücadeleden neredeyse zaferle çıkmış oldu.

Melo zaman zaman hakemin görüş alanı dışında çok profesyonelce fauller yapıp Fenerbahçeli oyuncuları sinirlendirdi. Hakem birçok pozisyonu bu şekilde kaçırdı. Görüp de

Yazının Devamı

Sadece Aykut Kocaman değil futbolcuların da sorumluluğu var

19 Mart 2012

Futbolun böyle beklenen ve hepimizin alıştığı sonuçları vardır. Büyük beklentilerle çıkılan karşılaşmalarda istenen skorlar üretilemeyince insanlar sorumlu arar; en yakın arkadaşınız dahi olsa çıkar sizi eleştiri bombardımanına tutar.

Cumartesi günü iki farklı Fenerbahçe ve Galatasaray izledik.

Aslında ilk yirmi dakika içinde hiç beklemediğimiz bir Galatasaray; erken gelen gollerdi biraz bu maçın iki farklı oluşumunu ortaya çıkaran.

Galatasaray kalan 70 dakika sezon boyunca oynadığı oyuna geri dönünce aradaki fark kapandı; kalan sürede skor da eşitlendi.

Bu nedenle sonuca ve oyuna yönelik bu karşılaşma özelinde Fatih Terim’in ekstra bir katkısı yoktu. Fatih Terim zaten bu takım şablonunu oluşturarak ligdeki pozisyonu hazırlayan bir teknik direktör oldu.

Aykut Kocaman’ın önemli taktiksel yanlışları olmakla birlikte sahaya sürdüğü ilk on bir kişilik kadro olabilecek en iyi tercihti.

İlk yirmi dakika boyunca da şaşırtıcı ve beklenmedik derecede etkili de oynadılar. Fenerbahçe’nin özellikle Şükrü Saraçoğlu’nda uzaktan şutlarla skor değiştirme gücünü biliyorduk. Önü boşalan her oyuncu bu denemede bulundu; iki gol çıktı buradan.

Sonra Fenerbahçeli oyuncuların ikili mücad

Yazının Devamı