İsmail Kartal ezber bozdu ama dağıttığını toplayamadı!

26 Nisan 2015

Galatasaray, Beşiktaş ve Bursaspor karşılaşmalarının son bölümlerinde gelen gollerle tutunan ancak özellikle ligin ikinci yarısında deplasmanda kaybettiği puanlarla ısrarla zirveyi elinin tersiyle geri çeviren Fenerbahçe’nin kalan 6 haftada neler yapabileceğini üç aşağı beş yukarı tahmin etmek mümkün artık.

Ligin onuncu haftasında bir teknik direktörü eleştirmeyi hiçbir zaman doğru bulmadım ancak 28. Hafta hem geçmişe dair hem de güncele yönelik bir şeylerin söylenmesi gerekir diye düşünüyorum.

İsmail Kartal dün bir ezber bozdu. Ancak bunun altından kalkamadı. Belki de yaptığını kendisi bile anlayamadı.

Bursaspor karşılaşmasının ikinci yarısında Caner’e Kuyt rolü vermişti. Aslında Kuyt sağ kanatta çakılı oynayan bir futbolcu olmadı hiçbir zaman; Sow’la sürekli yer değiştiren bir oyuncuydu.

Caner, geçen hafta golün pasını veren oyuncuydu.

Teknik direktörler zaman zaman böylesi değişikliklerin fark yaratabileceğine inanırlar. Bunu Mustafa Denizli’de çok görürdük. Fenerbahçe’nin “0” çektiği Şampiyonlar Ligi macerasında Mustafa Denizli’nin tuhaf saplantılarının ve fikri sabitinin etkisi vardır.

Dün Caner solda başladı ancak 3. Dakikadan sonra kendisini sağda buldu. İlk

Yazının Devamı

Bir pozisyonda 3 Temmuz'u gördük!

24 Nisan 2015

Toplumsal olaylarda kişilerin tepkilerinin şiddeti beklentileriyle karşılaştıkları sonuç arasındaki farkın açılmasıyla güçlenir.

Hayal kırıklığına bağlı duygusal tepkilerde de benzer davranışlar sergiler kişiler.

Beklenti ve arzu insanın en zayıf tarafıdır.

Pazartesi gecesi saat 21.55 civarında Fenerbahçe-Bursaspor karşılaşması sonuçlandığında bir tarafta büyük bir sevinç varken diğer yanda beklenmedik bir tepkisellik yükseliyordu.

İlk hareketin Bursaspor teknik direktörü Şenol Güneş’ten gelmesi doğal olandı. Takımı iyi bir mücadele göstermesine karşın oyunun son bölümlerinde gelen golle yıkılmıştı. Bunu anlamak çok kolaydı.

Sonra baktık ki Şenol Güneş yalnız değilmiş.

Peşinden bir dizi yorumcu da bu hayal kırıklığına bağlı olarak büyük bir hezeyan içindeydi.

İki isim vereceğim.

Yazının Devamı

Beş sene önce ve beş sene sonra Şenol Güneş!

22 Nisan 2015

Yıl 2010. Trabzonspor ile Fenerbahçe’nin kıyasıya çekiştiği bir sezonun daha başlarındayız. Aykut Kocaman bir açıklamasında Fenerbahçe’nin çok zor penaltı kazandığını bu karşın hakemlerin Trabzonspor’a daha kolay penaltı düdüğü çalabildiğini ima eden bir açıklamada bulunuyor.

Aslında buradaki vurgu Trabzonspor’un kazandığı penaltılardan çok aynı standartlarda kendi pozisyonlarında da bu kararların çıkmasının gerektiğiydi.

Standartları savunmak herkesin hangi tarafta olursa olsun savunması gereken bir şeydir. Çünkü siz standartlar lehinize çalışırken konuşmazsanız aleyhinize döndüğünde yaptığınız çıkışların bir anlamı kalmaz.

Fenerbahçe’ye penaltı düdüğü çalınması ve bunun kamuoyundaki ezber algısına yönelik İTÜ bilimsel bir çalışma yaptı. Bu çalışma Aykut Kocaman’ın ifadelerini destekler nitelikteydi.

Ancak Şenol Güneş bir anlamda Trabzonspor taraftarını da etkileyecek bir açıklama yapma gereği duydu.

Neydi bu, okuyalım mı?

“…rakip takımın antrenörü böyle bir beyanat yapıyorsa ya antrenörde bir yanlışlık var ya da bu düzende yanlışlık var. Fırsatçılık kimsede olmamalı. Fenerbahçe'nin büyüklüğü, genç bir antrenörün geleceğini karanlığa atma adına, günü kurtarmak için yaptığı ifadeler

Yazının Devamı

Fenerbahçe'de gülen gözler, neşeli günler!

21 Nisan 2015

Akşama saat sekizde Fenerbahçe-Bursaspor maçıyla başladık, saat 23.30’a geldiğimizde Fenerbahçe Ülker Euroleague’de dörtlü finallere katılmak üzere Tel Aviv deplasmanından zafer kazanmıştı.

Her iki karşılaşmanın birbiriyle kesişmesi Fenerbahçe’nin bir spor kulübü olduğunu bir kere daha bize göstermiş oldu.

Fenerbahçe Ülker’in F4 zaferini elde ettiği dakikalarda Türkiye’de 11 cm’lik ofsayt tartışmaları devam ediyordu. Futbolu tuvalet kâğıdı referansı seviyesinde anlayabilen ve değerlendiren yorumcu dünyamız için 16 gün önce Fenerbahçe’nin yaşadığı suikasttan çok daha önemli bir detaydı bu konu.

Öyle olacak ki metrobüste ayakta kalsa bunu bile hileye bağlayıp, sonra da bu bizim işimiz değil diyecek Bursaspor teknik direktörü karşılaşma sonunda sıcağı sıcağına hemen kaybettiği karşılaşmanın teknik detayından önce buna odaklanmıştı.

Evet, 11 cm. ofsaydı konuştuğunuz kadar 4 Nisan’ı konuşup, tepkisini gösterebilseydiniz Türkiye’de bir şeyleri değiştirirdiniz ama olmuyor, yetmiyor.

Maalesef Türkiye hala 4 Nisan olmamış gibi davranmaya devam ediyor, üstelik yine Fenerbahçe’yi şaibe altına alarak, hedef göstererek yapıyor.

“Biz tecrübe olarak, hilelere alışkın değiliz.”

Ne

Yazının Devamı

Trabzonspor nasıl kazandı, daha önemlisi Galatasaray neden kaybetti?

20 Nisan 2015

Hani “futbol enteresan oyun” ile başlayan cümleler vardır ya peşinden bir dizi tuhaflıklar sıralanır, beklenmedik şeylere dair vurguların altı çizilir, işte Trabzonspor-Galatasaray maçı için de bunu söylemek mümkündür.

Öncelikle bu karşılaşmayı Trabzonspor nasıl kazandı, daha önemlisi Galatasaray neden kaybetti anlamak gerekiyor.

Trabzonspor her ne kadar çok etkili oynuyormuş gibi göründüğü dakikalar varsa da buna neden olan Galatasaray orta alanında yer alan boşluklar olduğunu görebilmek gerekiyor. Öyle olduğu için de Galatasaray’ın stoper bölgesinde oynayan futbolcusu Chedjou’nun ön libero bölgesine kadar çıkarak rakip takımı burada karşılamak zorunda kaldı.

Hamit çıktıktan sonra burası tamamen boşaldı.

Ancak yıllardır kenarda pas tutturulmaya çalışılan ancak ısrarla her seferinde ne kadar etkili bir oyuncu olduğunu gösteren Emre’nin girmesi Galatasaray adına orta alan ve savunmanın önünde büyük bir boşluk yaratmış olsa da hücuma dönük aksiyon Trabzonspor’un ileri çıkış hızını kesti.

İlk yarı Emre Çolak’ın kusursuz şutunun direkte patlaması futbolcu adına şanssızlıktı. Geri dönen topun Burak’ın kafa dokunuşuyla dışarı çıkmasıysa beceriksizlikti.

Emre’nin oyuna

Yazının Devamı

Maaşallah diyelim, nazardan ve kem gözlerden koruyalım Fenerbahçe Ülker'i

17 Nisan 2015

İlk maçın hikâyesinin ne kadar önemli olduğunu bu karşılaşmayı izlediğimizde çok daha iyi anlamış olduk.

Fenerbahçe Ülker’in 11 sayı geriden gelerek kazandığı sadece serideki bir maç değildi, hem rakibine ne kadar güçlü, dirençli ve pes etmeyen bir takım olduğunu gösterdi, hem de kendisine çok değerli bir özgüven duygusu da vermiş oldu.

Ve dün akşam bu özgüven duygusunun takımı ne kadar rahatlatmış olduğunu, net olarak izledik.

Sezon boyu üç sayı çizgisinin gerisinden atış yapmaktan ısrarla kaçınan Emir’in sahanın en köşesinden belki de hiç de görmeye alışık olmadığımız yerden Maccabi potasına gönderdiği, resmen Obradovic’in elinde şekillenmiş genç Kenan Sipahi’nin cesaretle attığı üç sayılık basketler Fenerbahçe Ülker’in final yolundaki önemli bir eşiği aşmış olduğunun belirtileriydi.

Obradovic bize basketbolu yeniden öğretiyor, gösteriyor.

Her maçta bir öncekinde kenarda beklettiği bir oyuncuyu oyuna sürüp hem takımının dengesini kuruyor hem de oyuncularını bütün bir sezona yayılan mücadelenin içinde diri, güçlü ve hazır tutuyor.

Dün gecenin ilk çeyrekte Maccabi’nin bütün direncini kıran oyuncusu Semih Erden’di. Pota altında peş peşe yaptığı smaçlar hem takımı

Yazının Devamı

"Çok istiyoruz!"

15 Nisan 2015

Karşılaşmanın 26. Dakikasında Tyus gösterişli bir basket atarak durumu Maccabi lehine 54-43 yapmakla kalmıyor, bir anlamda bu maçı kazanacaklarına dair özgüven duygusuyla Obradovic’in aldığı mola nedeniyle kenara bir başka havayla geliyordu.

O sırada koç Obradovic’in yüzündeki ifade 11 sayılı farka rağmen fazlasıyla kendisinden emin ve biraz sonra çizeceği setin sonrasında sanki karşılaşmanın bütün hikâyesinin değişeceğine dair yaşanacakları önceden bilen bir kahinin sakinliğine sahipti.

Ve mola sonrası ilk hücum…

Emir biraz sonra üç sayılık baskete dönüşecek pası veriyor; Bogdanovic karşılaşmanın kaderini belirleyecek atışı yapıyor.

46-53…

Yaklaşık dört dakika sonra çeyrek biterken salondaki tüm Fenerbahçe taraftarı ayağa kalkmıştı, çünkü periyot tamamlanmış ve Fenerbahçe Ülker 59-58 önde tamamlamıştı.

Bütün spor olaylarında bilinen bir gerçek vardır ki geriden son sürat gelerek karşılamayı ağırlığını koyan takımlar asla maçı kaybetmezler.

Dördüncü periyot başlarken Maccabi bu maçı kaybedeceğini anlamış, Fenerbahçe Ülker’li oyuncularsa son çeyrekte taraftarına nasıl daha güzel bir gösteri sunabilirim arayışına girmişlerdi.

Yazının Devamı

Saldırı Fenerbahçe Nefreti'nin nedeni ve sonucudur!

14 Nisan 2015

Bu ülkede Fenerbahçe nefretinin bir tarihi, nedenleri ve hiç kuşkusuz aktörleri var.

Lafı hiç evirip çevirmeden söyleyelim, Fenerbahçe nefretinin gerisinde hiç kuşkusuz Fenerbahçe’nin ve Fenerbahçelilerin kendisinin de çok büyük katkısı var.

Ali Şen, Ömer Çavuşoğlu ve Aziz Yıldırım son 40 yılda en çok konuşulmuş ve Fenerbahçe’den nefret edilmesini sağlamış Fenerbahçelilerdir.

Ancak nefret olgusu üç kişiyle açıklanacak bir duygu olamaz hiçbir zaman. Bu görünen ve çok bilindik, popüler sebeplerdir. Toplumsal tepkileri ve olayları bu kadar basit ölçülerle değerlendirirseniz, aslında onları anlamanın da önüne geçersiniz.

Türkiye’de Fenerbahçe nefreti veya Fenerbahçe’den nefret edilmesinin sağlanması bir projedir.

Ben bu projeyi arşivleri inceleyerek, kim ne yapmış derin incelemeler, araştırmalar yaparak öğrenmedim; şahsen gördüm, yaşadım, izledim ve özellikle 1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında da tüm süreçlerin sonuçlarını birleştirerek bir senteze vardım.

Size o kişi bu kişi şeklinde isim vermeyeceğim. Türkiye’de Fenerbahçe nefretinin mimarları bellidir. Bugün kişileri konuşmak anlamsızdır.

Yazının Devamı