Ersun Yanal mı, İsmail Kartal mı?

15 Mayıs 2015

Sezon başında Fenerbahçe’de yaşanan teknik direktör değişimi bütün yıl boyunda İsmail Kartal’ın üzerinde sallanan Demokles’in kılıcı oldu.

Bu durum aynı zamanda Fenerbahçe’de Alex’ten sonra yaşanan ikinci kırık, fay hattını oluşturdu.

Peki, o zaman şu sorunun cevabını arama zamanıdır; Ersun Yanal mı, İsmail Kartal mı?

Türkiye’de sporun ne kadar bilimsel yapıldığı ortadadır. Başarının yeteneğe göre mi yoksa bir takım ilişkilere göre mi değerlendirildiği Türkiye’nin genel sorunudur.

İstikrarın olmadığı yerde sürdürülebilir bir başarı çizgisinden de söz edilemeyeceği için Türkiye’nin içinden çıkamadığı açmaz da bu olur.

Hangi futbol takımımız işini bilimsel ve altyapılarıyla uyumlu bir şekilde total anlamda ele alabiliyor?

Hep arzu ettiğimiz bir şey var ancak hiçbir zaman bu hedef gerçekleştirilemiyor.

Ünal Aysal hangi gerekçeyle iki yıl şampiyon olmuş takımın teknik direktörünü gönderip yerine hangi futbol felsefesi çerçevesinde Mancini’yi getirmiştir? Bir açıklaması var mı?

Yazının Devamı

Fenerbahçe şişirdikçe şişirdi!

13 Mayıs 2015

Galatasaray’ın 70 puana yükseldiği ve ligin tamamlanmasına üç hafta kaldığı bir yerde rakibini yenemiyor ve liderin üç puan gerisine düşüyorsan, buradan sonra maçın kritiğini yapmaya da gerek kalmaz.

Fenerbahçe şampiyon olmayı istemiyor. Sadece istiyor gözüküyor.

Galatasaray çok mu iyi; Mersin’deki Galatasaray dün Kadıköy’deki Fenerbahçe’nin kat be kat gerisinde belki ama kazanıyor. Kazanmasını biliyor, son dört haftada kalesini gole kapatıyor ve zirvede kalabiliyor.

Fenerbahçe ne yapıyor peki?

Son iki maçında kalesinde beş gol görüyor. Üstelik bütün sezon çok iyi savunma yaptığı halde.

Dün Erciyesspor biraz dikkatli ve şanslı olabilse Akhisar’ın yaptığını gerçekleştirir ve kazanırdı. Hatta verilmeyen golünü sayarsak bu maçı kazanmış bile kabul edebiliriz.

Belki çok daha iyi olurdu, Fenerbahçe açısından…

İkinci yarı başlarken kenarda Raul ve Alper’i görünce İsmail Kartal konusunda tarifi zor büyük bir hayal kırıklığı yaşadım.

Yazının Devamı

“2010-11 sezonundan bile kirli" olan nedir?

12 Mayıs 2015

Cumartesi akşamı Fenerbahçe, Sivas’ta galibiyet golünü bulduğu dakikalarda Medya’da yer işgal eden bir kişi Twitter hesabına şu notu düşüyordu.

“2010-11 sezonundan bile kirli.”

İsim hiç önemli değil, çünkü ortada bir sistematik, plan, program, düşünme alışkanlığı veya algısı; paradigma var.

İmânın gittiği adres bellidir.

Yani Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe 2010-11 sezonunda yaptığı şikeden ötürü ceza almadıkları için işi o kadar yüzsüzlüğe vurmuşlardır ki gözlerimizin içine baka baka şike yapmaya devam etmektedirler.

Sivasspor-Fenerbahçe karşılaşması da aynen böyle oynanmıştır. 90 dakikalık bir senaryo vardır ortada; Sivassporlu futbolcular da bu oyunun parçasıdır, Sergen Yalçın da.

Bu iddia sahibi kişi nereden bakarsanız 25 seneden beri medyanın çeşitli bölümlerinde haber hazırlamış, işin mutfağında yer almış. Şu Tweet’inden yola çıkarak işine bakış ve yapış şeklini anlamak mümkündür.

Peki…

Yazının Devamı

İnanılır gibi değil; Beşiktaş direkten döndü!

11 Mayıs 2015

Bilic diyor ki; “o kadar gol kaçırdık ki, kaçırdıklarımızla iki maç kazabilirdik!”

Hani bazı maçlar vardır, hakemin vermediği bir penaltıya, gösterdiği ya da göstermediği bir kırmızı karta bağlanabilir; ancak dün akşamki maç buna uymuyordu.

Öyle ki karşılaşmanın 77. Dakikasında Beşiktaş’ın sağ kanattan Sosa ve Gökhan ile kullanmaya hazırlandığı bir serbest atış öncesinde hakem Tolga Özkalfa bile neredeyse altı pasın içine kadar girmişti, sahadaki diğer oyuncularla birlikte.

Yıllar önce Beşiktaş’ın Ankara’da kazandığı bir Ankaragücü karşılaşmasında hakem Ahmet Akçay maçın heyecanından olacak kalenin içine kadar girmiş, ortalanan top sırtına çarpıp gol olmuştu. Serbest vuruş öncesinde Tolga Özkalfa da o kadar içeri girince o pozisyon ve gol geldi aklıma…

Hele Demba Ba’nın yine 6 pasa yakın bir yerden dışarı attığı bir şutu var ki…

İkinci yarı karşılaşmada bir ara topla oynama yüzdesi %72’ye 28 olmuştu.

Ve bu maçın son atağında top inanılmaz bir şekilde Beşiktaş’ın kale direğine nişanlanan topla bitti.

İnanılır gibi değil; Beşiktaş direkten döndü, diyebildik.

Yazının Devamı

Webo bir kere daha Fenerbahçe'ye can verdi!

9 Mayıs 2015

Fenerbahçe taraftarına korkulu haftalar geçirmeye devam ediyor. Sanki bu takımın genlerine işlemiş bir gerçeklik var; hiçbir şey kolay olmuyor, zoru seviyor, zorluyor. Yıllardır bu değişmedi…

Geçen hafta Balıkesirspor maçında olduğu gibi iki farklı Fenerbahçe izledik…

İlk yarı sahada mücadele eden takımın şampiyonlukla yakından uzaktan ilgisi yok gibiydi. Takım halinde görüntü yarışmanın, mücadelenin ötesindeydi.

Savunmada yumuşak ve müdahalesiz, dikkatsiz, özensiz, hatta gayri ciddi…

İki gol yediler ki ilkinde top resmen ağır çekimde yavaş yavaş gitti Fenerbahçe kalesine ve savunma için ceza sahasında ne kadar oyuncusu varsa hepsi öylece izlediler.

İkinci gol bu sezonun klasiği haline geldi. Fenerbahçe kalesine çekilen şut istisnasız çatala takılı veriyor. Bunda da Volkan’ın hatası da azımsanacak ölçüde değildi.

Volkan demişken; ilk yarı neydi o 1970-80 model degajman ile oyun kurması? Şenol Güneş’in eski maçlarını izlemiş herhalde?

Fenerbahçe yıllardır son dakikalarına geride girdiği maçları dahi böyle şişirerek oynamamışken Volkan’ın her aldığı topu ileri vurması neydi?

Yazının Devamı

Milli Eğitim'in Fenerbahçe'den beklentisi sponsorluğa benziyor?

7 Mayıs 2015

Milli Eğitim Bakanı Sn. Nabi Avcı Sivrihisar’da önüne çıkan işçi emeklisi ve Fenerbahçeli 58 yaşındaki Ahmet Akoğlu’nun;

"Kendim için bir şey istersem namerdim. 3 çocuğum da öğretmen, onlar için de bir şey istemiyorum. Şu Kenan Evren Lisesi'ni lütfen yani. Galatasaray'a bedava stat yaptınız. 3 tane okul yaptık, bir tane de spor salonu verdik. Ben hasta Fenerbahçeliyim. Başkanım için hapis de yatmaya hazırım."

Şeklindeki sitemine karşılık çok ilginç bir cevap vermiş.

"Fenerbahçe'nin yaptığı 3 okul ve bir spor salonu. Onların toplamı tutarı 18 milyon lira. 18 milyon lira harcamışlar o okullara. Diyorlar ki 60 milyon lira harcadık. Peki, 60 milyon olsun. Karşılığında ne istiyor biliyor musun? Karşılığında 374 milyon liralık arazi istiyorlar. Ben diyorum ki Fenerbahçelilere burayı satalım. 81 vilayete, hadi senin hatırın için bir tane de Sivrihisar'a yüzme havuzu, kapalı spor salonu olan birer Fenerbahçe Spor Lisesi açalım. Var mısın? Bak 81 vilayete o parayla açılacak, bir düşün bunu. Galatasaray'a bedava vermedik. Orası eğitim sahası değildi." (*)

Açıkçası Bakan’ın istekleri ve beklentilerini besleyen hayal dünyasının geri planında yatan Fenerbahçe gerçeğini görmemek

Yazının Devamı

Beşiktaş bilinçli bir oyun oynadı, kazandı.

4 Mayıs 2015

Beşiktaş’ın TT Arena’da oynayacağı final maçına kadar her ne şekilde olursa olsun maç kaybetmesi gerekiyor. Trabzonspor deplasmanı bu anlamda en zorlu eşiklerden biriydi, ancak Beşiktaş buradan da üç puan almasını bildi.

Beşiktaş ile Trabzonspor arasındaki en belirgin fark oturmuş, takım olmalarıdır.

Ersun Yanal’ın maç sonunda yaptığı yorum zaten bunu özetliyor.

Takımın yaklaşık 3'te 2'lik bölümü rotasyona uğradı. Elimizdeki kadro bu ve gerekeni yapıyoruz. Bu kadroyla Galatasaray'ı yendik. Bugünkü mağlubiyetle Galatasaray maçını kıyaslarsanız arada fark var. Bundan bir hafta önce içerdeki Galatasaray maçında belki daha olumsuz oyun oynamamıza rağmen kazandık.

Bu ne demektir?

Aslında oynadığımız futbolun karşılığını almıyoruz. Hak etmediğimiz maçları kazanabildiğimiz gibi puan almamız gerekenleri de kaybediyoruz.

Futbolda en kötüsü de budur zaten; standartsızlık, istikrarsızlık!

Kralın çıplak olduğunu söyleyemeyen bir spor dünyamız var. Örnek mi? Alın Cüneyt Çakır! Karşılaşmanın en tartışmalı pozisyonunda olmayacak bir karar veriyor.

Yazının Devamı

İsmail Kartal'ın öğrenmesini izliyoruz!

3 Mayıs 2015

Futbolcular nasıl oynadıkça tecrübe kazanırlar, aynısı teknik direktörler için de geçerlidir. Dünkü maçın İsmail Kartal’a gösterdiğini umduğumuz önemli iki detayı var.

İlki Webo, ikincisi de Diego…

Ancak İsmail Kartal için hala Selçuk Şahin aklının en başköşesinde duruyor. Bütün alternatif oyun planlarının içinde Selçuk Şahin’i görüyoruz. Fenerbahçe kazanırken de kaybederken de bu değişmiyor.

Oysa bütün sezon İsmail Kartal’ın değil aklına en azından gözünün ucundan görüntüye girebilmek için Webo ve Diego didinip durdular.

Dün Diego geldiğinden bugüne en gösterişli ve yararlı futbolunu oynadı. Belki de maçın kazanılmasında Webo ve Caner’den daha büyük katkı yaptı. Ancak şu bir gerçek ki haftaya Sivasspor deplasmanında muhtemelen yine ikinci tercih olarak hatırlanacaktır.

İsmail Kartal bu sezon savunması ve az gol yemesiyle dikkat çekiyordu. Bu nedenle orta alanda Diego gibi yaratıcı futbolcu yerine Selçuk Şahin gibi düz futbolcular değerliydi.

Geçen hafta Eskişehirspor deplasmanında bir ezber bozdu, farklı bir dizilişle sahaya çıktı; burnundan geldi, pişman oldu. Dün de Alper ve Diego’dan oluşan bir orta alan kurdu; ilk yarı üç gol birden yedi.

İsmail Kartal bunun y

Yazının Devamı