Mancini futbol olarak kazanan takım kurmasına rağmen...

2 Mart 2014

Mancini ile ilgili sürekli söylediğimiz bir şey var; tekrar ediyoruz çünkü o her maçta bununla ilgili başka verileri devreye sokuyor.

Öncelikle şu tespiti yapalım; Mancini’nin kadrosu Rizespor’u futbol yönünde rahatlıkla yenmiştir.

Önce Umut’un, sonra Sneijder’ın kaçırdığı goller normal şartlarda golle sonuçlanması gereken pozisyonlardı.

Ancak her iki oyuncu da kendilerinden beklenmeyecek derecede kötü vuruş yaparak çerçeve ile ilgisi olmayan tercihler kullandılar.

Zaten bu kaçan iki gol Rizespor’un golünün metafiziksel sonucunu ortaya çıkardı; sanki atamadıkları için yediler!

Elbette yok böyle bir şey, ancak futbolda sonucu küçük ayrıntılar belirliyor; Galatasaray’ın golü öncesinde korner atışı sırasında bütün Rizespor savunmasının durması ve tepkisiz kalması gibi…

Gelelim, Mancini’nin tercihlerine…

Drogba’yı İstanbul’da bırakmak önemli bir hamleydi. İtalyan teknik direktör eğer Drogbasız bir oyun düşünüyorsa kesinlikle buna saygı duymak gerekiyor ve böyle bir fikri varsa aynı paralelde olduğumu belirtebilirim; ancak sezonunun bu noktasında böylesi bir hamlenin akla yakın gelmediği de ortadadır.

Yazının Devamı

"Fenerbahçe'ye yenilmeyi" hazmedebilmek!

1 Mart 2014

Bir takımın dengesini bozmak isterseniz onun üzerinde spekülasyon yapar, polemik yaratırsınız.

Bunu sağlamanın kaç çeşit yolu vardır?

Akla gelecek en bilindik, çarpıcı araç hakem hatalarıdır.

Hakemler hata yapar elbette; dün olduğu gibi bugün de olacak yarın da; ancak hatalar bir algı yönetiminden kaynaklanıyor ve genel anlamda “bilinçli” şartlı reflekse dönüşüyorsa burada artık tek taraflı etkilenme söz konusu değildir, devreye bütün bileşenler girmiştir.

Fenerbahçe ve hakemler karşı karşıya gelmiş olur ki bu zaten içinden çıkılması çok daha zor bir problemdir.

Bu kadarla bitiyor mu?

Keşke öyle olabilse!

Gençlik yıllarımızda olduğu gibi…

Yazının Devamı

Fenerbahçe Ülker grupta kağıtları yeniden dağıttırıyor.

28 Şubat 2014

Üst düzey bir ligde oynuyorsanız rakibinizle sonuna kadar mücadele etmesini biliyor olmanız her şeyden önemlisi ayakta kalmanız gerekiyor.

TOP-16’nın ilk maçında Yunanistan’da Fenerbahçe Ülker değil ayakta kalmak basketbolun en temel özelliklerini unutmuş gibi oynamıştı. Peşinden Barcelona eşleşmesinde de bu sefer sahasında sonunu getirememişti.

Peş peşe gelen bu iki yenilgide Fenerbahçe Ülker’in geçen seneyi andıran bir görüntüye bürünmesi taraftarını çok endişelendirmişti.

İşte TOP-16’nın ikinci yarısında eksiklerini gidermiş tam bir Euroleague takımı niteliği ile çıktı Olympiakos karşısına.

Rakibin en etkili ve tam bir sihirbaz olan oyuncusu Spanoulis’in oynamıyor oluşu çok önemli bir fırsattı.

Olympiacos kusursuz bir geri dönüş takımı; hiçbir zaman oyundan düşmüyor. Son iki sezonun Euroleague şampiyonlukları işte bu şekilde gelmişti; çünkü Avrupa’da başka hiçbir takım onlar kadar inatçı, iradesini teslim almak kolay değil.

Kendilerine güvenleri o kadar üst seviyede ki Spanoulis’in yokluğunda oraya başka bir lider koyabiliyor.

O oyuncu önce Perperoglou oldu, peşinden Sloukas eklendi; Printezis ve Dunston ile de yardımcı olmaya çalıştı.

Yazının Devamı

Mancini takımla çok mu oynuyor?

27 Şubat 2014

Mancini takımla o kadar çok oynuyor ki bazen bu takımın oyun düzenini bozuyor. Ancak bu durum Galatasaray’ın olduğu kadar rakip için de zor bir durum yaratıyor.

Örnek; Chelsea.

Dün gece Mourinho'nun da kafası çok karışmıştır.

Şu bir gerçek ki Galatasaray’ın bu sezon oturmuş oyun düzeninde Melo’dan ayrı ikinci ön libero düzeni olmazsa olmaz haline geldi.

Burada ister Ceyhun’u oynatırsınız, ister Yekta’yı öyle ya da böyle omurganın yapı taşına dönüşüyor. Zaten Galatasaray’ın dün gece reaksiyon veren oyunu Hajrovic-Yekta değişikliğinden sonra gerçekleşti.

Yekta’nın varlığı Melo ve Selçuk’un daha fazla ileri gitmesine yardımcı oldu.

Kuşkusuz bu düzen artık 3-5-2 düzeni kurmayı da engelliyordu; çünkü Yekta aynı zamanda ileri de çıkıyordu.

Galatasaray’ın dün sağ kanadı hiç doğru işler yapamadı hatta yenilen gol de düşünülürse olumsuz katkıya dönüştüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yazının Devamı

Ersun Yanal'ın çözümsüzlükleri büyüyor...

25 Şubat 2014

Fenerbahçe’nin teknik direktörü ilk açıklamasında “futbol dışında şeyler konuşacağız” diyor.

Peki, futbolu ne zaman konuşacağız?

Futbolu önce 58. dakikaya kadar konuşalım; çünkü Baroni’nin oyun dışı kaldığı dakika bu. Ersun Yanal’ın da bu süre boyunca ne yaptığını öncelikle değerlendirebiliriz.

İlk on dakikada yüksek konsantrasyon, baskı, şok bir gol arayışı ile Fenerbahçe’nin yüklendiğini izledik. Bu bölümde Fenerbahçe golü bulamadı, çünkü onu atacak oyuncusu yoktu.

Sezonun en başından bu yana hep aynı şeyin etrafında dolanıyoruz. Hızlı oyun ile panik atak arasındaki farkı ayırt edemeden oynuyor Fenerbahçeli oyuncular. Sahada bunu dengeleyecek bir oyuncusu da yok.

Ersun Yanal muhtemelen Baroni’ye bunun için şans veriyor; ancak olmuyor. O bilete bir türlü büyük ikramiye vurmuyor.

Örnek vermek gerekirse; Galatasaray Bursaspor ve Eskişehirspor maçlarında aynen bu ilk on dakikalık baskılı oyun ile sonuca gitmesini bildi.

Çünkü gol vuruşu yapacak futbolcuları o an sakin kalmayı başarabildiler.

Yazının Devamı

Ersun Yanal'ın çözümsüzlükleri büyüyor...

25 Şubat 2014

Fenerbahçe’nin teknik direktörü ilk açıklamasında “futbol dışında şeyler konuşacağız” diyor.

Peki, futbolu ne zaman konuşacağız?

Futbolu önce 58. dakikaya kadar konuşalım; çünkü Baroni’nin oyun dışı kaldığı dakika bu. Ersun Yanal’ın da bu süre boyunca ne yaptığını öncelikle değerlendirebiliriz.

İlk on dakikada yüksek konsantrasyon, baskı, şok bir gol arayışı ile Fenerbahçe’nin yüklendiğini izledik. Bu bölümde Fenerbahçe golü bulamadı, çünkü onu atacak oyuncusu yoktu.

Sezonun en başından bu yana hep aynı şeyin etrafında dolanıyoruz. Hızlı oyun ile panik atak arasındaki farkı ayırt edemeden oynuyor Fenerbahçeli oyuncular. Sahada bunu dengeleyecek bir oyuncusu da yok.

Ersun Yanal muhtemelen Baroni’ye bunun için şans veriyor; ancak olmuyor. O bilete bir türlü büyük ikramiye vurmuyor.

Örnek vermek gerekirse; Galatasaray Bursaspor ve Eskişehirspor maçlarında aynen bu ilk on dakikalık baskılı oyun ile sonuca gitmesini bildi.

Çünkü gol vuruşu yapacak futbolcuları o an sakin kalmayı başarabildiler.

Yazının Devamı

Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray

25 Şubat 2014

Galatasaray bu akşam Şampiyonlar Ligi’nde çok zor bir maça çıkıyor. Biraz Galatasaray üzerine kafa yoralım.

Chelsea buraya Premier Lig lideri olarak geldi ve sanki sezonunun da sonunu o şekilde bitirecekmiş gibi görünüyor. Bu daha çok Mourinho’nun yarattığı o sihirli etkiden de kaynaklanıyor olabilir. Mourinho çağımızın şu an yaşayan en popüler ve işini iyi yapan teknik adamlarından biri; sanırım Mancini’yi de bu kategorinin içine yerleştirmek mümkün olabilir. En azından ilk on adayın arasında saymak gerekiyor.

Mancini geldiği günden bu yana birçok süreci eş zamanlı ve beraber götürmeye çalışıyor.

Bir taraftan ligde zirvede kalma uğraşı içinde, diğer taraftan bana göre enkaz halinde devraldığı takımı yeni baştan kuruyor. Bir yerde reform yapıyor diyebiliriz; Fatih Terim’den ödünç aldığımız tabirle. Ancak Fatih Terim’in söyleminde bunun içinin fazlasıyla içi boşken, İtalyan teknik adam hakkını veriyor.

Takımın taktik ve kadro anlamında sürekli değişkenlik göstermesi de bir anlamda böylesi bir sürecin parçasıdır.

Trabzonspor, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin elendiği Türkiye Kupası ile ilgili olarak yaptığım bir yorumda Mancini’nin bu Kupa mesaisini angaryadan kurtarıp bir

Yazının Devamı

Beşiktaş'ın zirve korkusu; Galatasaray'ın tutkusu...

23 Şubat 2014

Futbolun kırıntısının uğramadığı TT Arena’daki mücadeleyi istatistiksel olarak favori olan ev sahibi takım kazandı.

Galatasaray’ın en etkisiz oyuncusuna sırf bu dikkatsizlikleri, futbolda bir savunma oyuncusunun yapmaması gereken hareketlerinden ötürü Galatasaray’dan gönderilen ve Beşiktaş tarafından da sanki başka oyuncu kalmamış gibi transfer edilen Dany’nin akıl almaz bir savunma hareketiyle yarattığı penaltı olmasa bu maçtan gol çıkar mıydı, şüphelidir.

Beşiktaş geçen sezon olduğu gibi bu sene de geçmesi gerektiği eşik karşılaşmalardan birini daha yenilerek tamamladı ve bir kere daha zirvenin kıyısından dönmüş oldu.

Mesele sadece liderin puan gerisinde kalması değil; üç, beş, sekiz hangi puan farkı olursa olsun Beşiktaş’ın yapabileceği yegâne şeyin oraya yaklaşmak olduğu ancak asla ulaşamayacağına dair gösterdiği futboludur; futbolunun seviyesi, niteliğidir.

Beşiktaş bu sezon sadece Bursaspor ve Fenerbahçe maçının ilk yarısında zirveye yakışan futbol oynama başarısı gösterebildi. Belki geçen sezon olduğu gibi yine Fenerbahçe’ye karşı aynı şeyi tekrar edecek, puan ya da puanlar alacak ancak bu hiçbir şeye yetmeyeceği gibi anlam da ifade etmeyecektir.

Olcay ve

Yazının Devamı