Mancini kaybetti.

6 Kasım 2013

Takım sporlarında ekibin bir arada nasıl top oynuyor olduğu çok önemlidir. Bu nedenle ideal kadro diye bir şey vardır. Bu olabilecek en mükemmel futbolculardan oluşan bir yapı anlamına gelmez, bir arada oynamayı becerebilen en iyi 11 kişi demektir.

Galatasaray ne gerisiyle, orta sahasıyla ve ilerisiyle böyle bir ideal kurguyu oluşturabilmiş değil.

Riera haftalardır sadece Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarında hatırlanıyor.

Aydın Yılmaz, Mancini’nin gelişiyle birlikte oynamaya başladı. Bruma sürekli yabancı kuralına takıldığından oynamıyor.

Amrabat yine benzer nedenlerden ötürü kadroya bile giremiyor.

Üç kanat oyuncusu takımın geri kalanıyla sadece antrenmanlarda bir araya geliyor.

Hatırlayalım, Drogba hafta sonu oynanan maçta Emre Çolak’ı yanına çağırıp saha içinde nasıl oynaması gerektiğini kendisine tarif etti.

Bunlar bir bütünün parçalarıdır.

Yazının Devamı

Fenerbahçe'nin 2 numaralı oyuncusu; Egemen

5 Kasım 2013

Öncelikle şunu hemen söyleyelim, Bursaspor ligimizin önemli ve kaliteli takımlarından biridir. Fatih Terim, Bursaspor maçı sonrasında “Bursaspor’u Bursa’da yensinler de görelim!” diye boşuna söylemedi, gerçekliği vardı.

İlk yarı Bursaspor Fenerbahçe’nin bütün organizmasını besleyen bağlantıları kesti.

Şamil ile ön alanda baskı yarattı; Belluschi ve Batalla orta alanda Baroni ve Alper’e karşı büyük bir üstünlük kurdu.

Daum, Fenerbahçe’nin kanatlarının boşluğunu iyi gördü. Daha doğrusu bu bölge üzerine oynayınca özellikle arkaya atılan toplar etkili oldu.

Karşılaşmanın hemen başında sağdan geliştirilen atakta Murat bom boş durumda kaldı ancak bu pozisyonu değerlendiremedi ve dışarı attı.

Mehmet Topuz’un ileri çıkarken kaptırdığı bir top da döndü Fenerbahçe kalesinde beklenen golü getirdi.

Mehmet Topuz’un sağda kendisini boşa çıkarmış Sow ile oynamak yerine Bursaspor’un stoper kalabalığının içine dalması futbolun en zor tercihlerinden biriydi.

Oysa sezon başından beri Ersun Yanal hem Caner’e, hem Gökhan Gönül’e hem de Mehmet Topuz’a kanattan sayısız atak yaptırdı ve bunların büyük bölümünde de bu oyuncuların ceza sahasına topu göndermesini istedi.

Yazının Devamı

Aziz Yıldırım bir başkandan fazlası hale gelmiştir...

3 Kasım 2013

Aziz Yıldırım, 1998'ten bu yana girdiği bütün seçimlerde oy sayısını artırarak tekrar tekrar başkan seçildi.

Özellikle 2012'deki seçimde hapiste yatarken aldığı 5269 oy 3 Temmuz darbesine verilmiş en büyük cevap niteliğindeydi. Fenerbahçe Genel Kurulu bütün gövdesiyle başkanının arkasında olduğunun mesajını vermişti.

Ancak seçimin fazlasıyla duygusal ortamda yapılması sonuçları üzerinde ikna olmayan, bununla yetinemeyen kesimin argümanları arasındaydı. Bütün yollar yeni bir seçim üzerinde yoğunlaşıyordu zaten.

Aziz Yıldırım Metris'ten çıktığı günden itibaren başlayan kara propoganda özellikle geçtiğimiz yaz aylarında tekrar alevlenen UEFA-CAS cezaları sürecinde tam bir ablukaya dönüşmüş, 2-3 Kasım 2013'deki olağanüstü genel kurul kararı alınmayı zorunlu hale getirmişti.

3 Temmuz, Aziz Yıldırım'ın peşini bırakmıyor; onu Fenerbahçe'den koparmak için elindeki bütün olanakları seferber ediyordu.

Gizli kapaklı, kapalı kapıların ardında her türlü hesap içinde olanlar "şeffaflık" adı altında bir hareket başlatmışlar, herkesin her aklına geleni söyleyebildiği, haber getirdiği, yorum yapabildiği, her türlü iddiayı ortaya koyabildiği, dinleyebildiği, yazabildiği, en mahrem fotoğrafların bile

Yazının Devamı

Fenerbahçe'de kongre; gerçekleri arıyoruz.

2 Kasım 2013

Dün gerçekten çok önemli ve yoğun yaşanan bir gün olarak tarihe geçmiştir.

Ali Koç’un 3 Temmuz sürecine ilişkin açıklamaları, Aziz Yıldırım ve Mehmet Ali Aydınlar’ın kongreye dönük sunum toplantıları Türkiye’deki Fenerbahçe gerçeğini bir kere daha gözler önüne sermesi bakımından önemliydi.

Ali Koç’u dinlerken 3 Temmuz sürecini tekrar tekrar hatırladım.

Ve asıl meselenin yine bilgi kirliliği, manipulasyon ve bol bol da gizli hesaplaşmalar olduğunun bir kere daha ayırdına vardık.

Öylesine karanlık ve kirli ki içine kimi alırsa onun temiz bir halde çıkmasının mümkün olmadığı bir ortamdan söz ediyorum.

Basınımızın, medyamızın bir takım temiz futbol dilencilerinin bu ortamı kurtuluş, yeniden yapılanma ve paklanma olarak görmeleri çok ama çok anlamlıdır. Varlıklarıyla sanki bir takım görünmesi gereken şeylerin üzerini karartıyor gibiler.

En kötüsü 3 Temmuz’un neden kurgulanmış olduğunun aslında bilinmediğidir.

Aziz Yıldırım, 3 Temmuz temizlenmeden asıl görevlerinin tamamlanmamış olacağını iddia ediyor; çünkü birinci derecede suçlu olan kişi o görünüyor.

Yazının Devamı

Galatasaray ofsaytta ancak kalesine giren goller nizami

31 Ekim 2013

Galatasaray Sportif A.Ş.10 Ekim’deki açıklamasıyla yeniden sermaye artışına gideceğini duyurdu.

Peki, Galatasaray neden sürekli sermaye artışı yapmak istiyor? Sermaye artışı neden yapılır? Biraz bu konularda zihnimizi çalıştıralım mı?

Çok iyi bilineceği gibi şirket kuruluşu gereği kâr amaçlıdır. Bütün faaliyetleri para kazanmak üzerine yapılandırmıştır. Yani kamu yararına göre kurulmuş dernek örgütlenmesinden farklı bir anlayışa sahiptir.

Kâr ettiği sürece bir şirket sermaye yapısını güçlendirir, sermaye birikimi dediğimiz şey oluşur; zararsa özkaynağın yok olması demektir. Sermayesini yitirmiş ve sürekli zarar ederek borçlanan şirket batıyor, iflas ediyor anlamına gelir.

Şirket yönetimi sermaye yapısını eski haline getirerek tekrardan motorların çalışmasını sağlamakla yetkilendirilmiştir.

Bu kaynak yaratmak anlamına gelir. Ticari kaynak yaratmanın çeşitli şartları vardır.

Ya piyasaya döner çeşitli enstrümanlarla borç istersiniz ya da şirket ortaklarına gider ortaya yeniden sermaye koymalarını talep edersiniz.

Şirketinize ait varsa hisse senetlerini halka arz etmeniz de bir üçüncü seçenek olarak düşünülebilir.

Yazının Devamı

Kayseri'de Galatasaray'a rehabilitasyon...

28 Ekim 2013

Galatasaray, Kayseri'de rehabilitasyon merkezinde gibiydi.

Kayserispor, Galatasaray'ın bütün sorunlu gözüken bölümlerini, akut hale gelmiş durumlarını tedavi etmek üzere sahaya çıkmışa benziyordu.

Üstelik Mancini sahaya 4 forvetle çıkmış olmasına rağmen...

Galatasaray'ın teknik patronu, belki biraz da Ersun Yanal'dan etkilenerek (diğer karşılaşmaları ne kadar izliyor bilemeyiz elbette) hücum hattına ağırlık veren orta sahayı boşaltan bir anlayışla kadrosunu hazırlamıştı.

Belki kağıt üzerinde takımını 4-2-3-1 şeklinde yerleştirmiş olabilir; ancak sahadaki görüntü ilk yarı boyunca 4-2-4 gibiydi ve orta sahanın boşluğu TOKİ'nin üzerine bir proje geliştireceği kadardı.

Umut ile Sabri'nin arasındaki mesafe yer yer 45-50 metreyi buluyordu.

Zaten Galatasaray'ın yediği her iki golde de hem orta alandaki hem de savunmanın sağ tarafındaki bu derin boşluğun etkisi çok fazlaydı.

Kayserispor kuşkusuz bundan çok daha fazlasını yapabilecek; oyunu dar alanda oynayarak özellikle orta alanda daha fazla oyuncu bulundurakken onlar da sahaya yayıldılar ve rakibinin oyun düzenine, özellikle hücum silahlarına boş alan bıraktılar.

Yazının Devamı

Alper ve Salih'li Fenerbahçe...

26 Ekim 2013

Sow’un attığı gol öncesinde Gaziantepspor ceza sahasının içinde Fenerbahçe’den 7 futbolcu vardı. Buna karşılık rakip kaleci hariç 6 kişiyle savunma yapıyordu. Yediye altı top oyununda Fenerbahçeli futbolcular bir kişi fazla olmanın avantajını tek paslarla sonuca dönüştürdüğünde Şükrü Saraçoğlu tribünleri karnaval yerine dönüyordu.

Zaten maçın başından beri takımın istekli, sonuç arayan, özellikle dikine rakip kaleye doğru gitme anlayışı ve bunda gösterilen başarı herkesin keyfini yerine getirmiş, bazı totemler bozulmasın diye bulundukları yerden bir an olsun kıpıdamıyorlardı bile.

Haftalardır oyunun belli bölümlerinde oyuna sokularak sanki bu maç için hazırlanmıştı Alper Potuk ve daha başlama düdüğü ile birlikte geldiğinden bu yana en etkili ve farklı oyununu göstermek adına sahadaydı.

Geri dönen toplara Topal’dan önce sanki ilk onun müdahalede bulunması talimatını almış gibiydi.

Zaten Emenike’nin golü öncesinde yaptığı da bu oldu. Ofsaytı bozan incecik sınıra kadar götürüp golü atacak arkadaşına topu teslim ediverdi.

Alper bu takımın merkezinde oynayacak kilit futbolcusudur; nasıl oynaması gerektiğinin ve potansiyelinin detaylarını göstermesi bakımından Gaziantepspor

Yazının Devamı

Galatasaray'da "kuvvetler" bileşkesi

24 Ekim 2013

Galatasaray’da geçen sezonun devre arasından itibaren göze çarpan bir “kuvvetler ayrılığı” vardı.

Bir tarafta Fatih Terim ve Ünal Aysal’ın idari anlamda başını çektiği, diğer tarafta da futbol takımının içinde yer alan bölünme, ayrışma veya parçalanmalar söz konusuydu.

Bunu sezon başından Fatih Terim’in görevden alınışına kadar çok daha net bir şekilde gözlemledik.

Fatih Terim kısa bir süre sonra takım içindeki bazı futbolcularla da ayrılmaya başladı.

Burak, Sneijder, Eboue, Riera gibi çok önemli futbolcularla arasında mesafe varmış gibi sürekli imalarla ve mesajlarla hareket ediliyordu.

Bu durum 6-1’lik Real Madrid maçına dönüştü.

Hiç kuşkusuz yönetimin “Fatih Terim iyi kötü teknik direktör” detayına girmeden müdahalede bulunduğu yer burasıydı.

Doğru yaklaşım veya

Yazının Devamı