Japon ekonomisi bu sayede, 13 yıldan beri ulaştığı en yüksek büyüme seviyesi olan yıllık yüzde 7yi yakaladı. Sadece, bu yılın ilk çeyreğinde büyüme hızı yüzde 1.7 oldu. Japon ekonomisinin büyümesi tamamen ihracat sayesinde sağlandı. İhracatın artırılması ise, Japon yeninin değerinin düşük tutulması sayesinde başarılabildi. Bu gelişmelere paralel olarak borsa Nikkei Endeksi de yükseliyor. Japon Merkez Bankasının parasının değerini yükseltmeme politikası sayesinde, Japon ekonomisinin "yükselme trendi" içine girdiği ekonomistler tarafından kabul ediliyor. Japon Merkez Bankasının döviz rezervleri şubat 2004 sonu itibariyle 777 milyar dolara yükseldi. Bu miktar Japonyanın gayri safi milli hasılasının yaklaşık % 20si kadar. Bu kadar büyük döviz rezervine Japonyada ilk kez rastlanıyor. Japon yeninin güçlenmesini önlemek amacıyla Japon Merkez Bankasının "döviz alımı" şeklinde yaptığı müdahaleler sonucu bu rakama ulaşıldı. Japonlar, bizim uyguladığımız para politikasının tam tersini uygulayarak başarıya ulaştılar. Bizim Merkez Bankamız da aynı politikayı uygulasa idi, rezervlerin şimdikinin yaklaşık iki katı olması gerekirdi. Bu durumda, dolar kuru 1.800.000.- lira civarında ve enflasyon da % 20 seviyesinde olacaktı. Ülkemizde işsizlik azalacak, üretim ve ihracat artacaktı. Muhtemelen daha iyi bir denge sağlanmış olacaktı. Şimdiki dengenin getirdiği yeni bir dalgalanma olasılığı da olmayacaktı.Dünyadaki merkez bankaları ellerindeki rezervin çok önemli bir bölümünü Amerikan Hazine bonolarına yatırıyorlar. Bu yatırım ya doğrudan ya da Federal Reserve Bank aracılığı ile oluyor. Bizim Merkez Bankamız da aynını yapıyor. "Fed Funds"a yatırım yapmak da, Amerikan Hazine bonolarına yatırım yapılması anlamına geliyor. Amerikan Hazine bonolarına yatırım yapılması sayesinde, Amerikan Hazinesi bol ve ucuz borçlanma olanağına kavuşuyor. Merkez bankaları da haklı. Çünkü, Amerikan Hazine bonoları yatırımı halen en risksiz yatırımlardan birisi ve istenildiği anda da nakde çevrilebiliyor. Japonlar tersini yaptı Amerikan Hazinesi iç borçları tarihi seviyelere taşıdı. Bu seviye yabancıların talepleri sayesinde gerçekleşti. ABDde ekonominin toparlanması amacıyla faizlerin düşürülmesi sayesinde, iç borç faizleri hâlâ Hazinenin kaldırabileceği boyutlarda. Böylece yabancı yatırımcılar ABD yönetimini ve Irak savaşını ucuza finanse etmiş oluyorlar. Ayrıca, ABD yönetimi ekonomiyi bulunduğu durumdan çıkarabilmek için vergileri düşürme olanağı elde etti.Ancak, Amerikan Merkez Bankası Federal Reserve Banka faizlerin yükseltilmesi yönünde hem ABD içinden hem de dışarıda ciddi baskılar var. Daha iki hafta önce uluslararası finans kuruluşu Morgan Stanley, ekonomistleri aracılığı ile Newsweek dergisine yaptığı açıklamada, Alan Greenspani çok ağır dille eleştirdi. Eleştirinin temel noktası, "Fed Funds" faiz oranlarının yüzde 1 seviyelerinde tutulmasıydı. Kredilerde, Hazine bonolarında ve teknik sektör hisselerinde büyük balonlar bulunduğu, ekonomide bu dengenin sürdürülemeyeceği vurgulanıyordu.Eleştiriler ne olursa olsun, bu yıl ABD ekonomisinin yüzde 4.5 düzeyinde büyümesi bekleniyor. Bu büyüme seviyesine uygun olarak faiz oranlarının da yükseltilme zorunluğu var. Faizlerde yükseltme işlemenin ABD seçimleri sonrası yapılacağı söyleniyor. ABD yönetiminin faizleri yükselmesiyle birlikte doların değeri de yükselecektir.Amerikan Merkez Bankası şimdilik direniyor. Biz mi? Biz de bize söyleneni yapıyoruz. Neden yaptığımızı bilmeden! ytoruner@milliyet.com.tr Greenspane ağır eleştiri
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025