Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Açıklamalara göre, bankalardaki mevduata tanınan sınırsız güvence 1 Temmuz'da kalkacaktı. Hükümet ve bürokratlar hem sınırsız güvenceyi kaldırmış olmak hem de aslında sürdürmek için bir çare buldu.
Sınırsız güvence kaldırılacak ama üst sınır çok yüksek tutulacak. Üst sınırın 50 milyar lira olacağı anlaşılıyor. Güvence konusunda bir açıklama yapan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı, yeni düzenleme ile mudilerin % 99'unun riskinin güvence altına alınmış olacağını söyledi. Yani, tasarruf mevduatında para tutan mudiler hangi bankaya giderlerse gitsinler 50 milyar liraya kadar olan paraları sınırsız güvence altında olacak.
Bu durumda, halen Hazine'ye 24 katrilyon lira (yaklaşık 18 milyar dolar) borçlu bulunan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tamamen sistem dışı bir konum kazanacak. Çünkü, TMSF'nin borçları bankalar tarafından karşılanırken, buradan yapılacak ödemelere keyfi olarak hükümetler karar veriyor. Hükümetleri de son İmar Bankası olayında görüldüğü gibi bürokratlar yönlendiriyor. Yani, davul bankaların, tokmak bürokratların elinde.
ABD'de mevduat sigortası, FDIC (Federal Deposit Insurance Corporation) devletin müdahale etmediği bir kurum ve sayılı sayıda banka FDIC üyesi. Yani, üye olmayan yüzlerce bankaya yatırılan mevduatın hiçbir güvencesi yok. İngiltere'de güvence 10.000 sterlin ama mudinin parasının % 10'u kesilerek ödeme yapılıyor. Avrupa'da üst sınır 20.000 euro.
Güvencede üst sınırlar hesaplanırken, genellikle yıllık kişi başına düşen milli gelir esas alınmalı. Dünya böyle yapmış. Az gelişmiş ülkelerde, bunun 2 veya 3 kat üstüne çıkan rakamlar var. Böyle bile olsa, bizde en çok 10.000 dolar civarında bir güvence verilmesi lazım. Zaten, dünyada mevduata sınırsız güvence veren sayılı ülke kalmış durumda.
"Dostlar alışverişte görsün" misali, sınırsız güvence kaldırıldı demek için, % 99 mudinin güvencesi hala sürdürülecekse, güvence hiç kaldırılmamalı. Burada da bir takiye yapılıyor. Bu kez, IMF kandırılıyor. Ama, gerçekte kendi kendimizi kandırıyoruz.
Sınırsız güvence bu haliyle kaldıkça, bankacılıkta haksız rekabet sürecek. İsteyen istediği kadar faiz verecek. Sonunda, bu yıl olmazsa gelecek yıllarda yeni İmar Bankası faciaları yaşanacak.
Sınırsız güvencenin kaldırılmasını istemeyenler, kamu bankalarının varlığından bahsedip, üst sınırlar indirilse bile bunların bir biçimde sınırsız güvence sağladığını iddia ediyorlar. Oysa, kamu bankaları büyük bankalar ve iflas etmemek için durmadan faiz yükseltmek işlerine gelmez. Öte yandan istenirse kamu bankaları güvence sisteminin dışında tutulabilir.
İsimleri lazım değil, birkaç bürokrat "güvence sınırlanırsa bankalararası para hareketi çoğalır" diyor. Yanlış düşünüyorlar. Bankalararası para hareketi bizde dünyada başka hiçbir ülkede olmadığı kadar Merkez Bankası ve İMKB'nin elinde. Elinde para olan bankalar paralarını nereye yatırdıklarını bile bilmeden Merkez Bankası ve İMKB'ye yatırıyorlar.
Sınırsız güvenceyi sürdürmek isteyenler "kalkarsa birkaç banka daha gider" diyor. Sektörün böyle bir şemsiye altına sığınmaya çalışması çok acı. Diğer sektörlerde böyle bir koruma yok. Aslında, olan devlete oluyor. İmar Bankası'nda görüldüğü gibi, paraları ödeyen sonra tahsil etmeye çalışan, sistemi fakirleştirdiği için vergi toplayamayan devlete.
Korkunun ecele faydası yok.