Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çözüm Merkez Bankası, kısaca: Yüksek faiz politikasına devam edilecek.Faizler indirilse de, iniş sayılmayacak minik indirimler yapılacak.Değerli Türk lirası politikası sürdürülecek.IMF ile devam edilecek.Enflasyon hedef seviyeye geldikten sonra bile, sistemin yerleşmesi için, uzun süre yüksek faiz politikasına devam edilecek. Dedi.Garip olan ise, Merkez Bankası'nın yüksek tüketici talebinden yakınması ve talep yüksekliğini gördükçe, faiz indirimini ertelemesi. Oysa, yüksek talep, bol ve ucuz ithal malları nedeniyle oluştu. Yani, talebi düşürmek için bile, Türk lirasının aşırı değerli durumunun giderilmesi, bunun için de faizlerin indirilmesi gerek. Talep arttıysa, ucuz ithal malları nedeniyle arttı. Londra'da bile bulunmayan yabancı markalar, ülkemizde cirit atıyor. İş için gelen yabancılar bile, artık alışverişlerini Türkiye'de yapıyor ve talep artırıyorlar. Yine de, Merkez Bankası yöneticileri üzülmesin; çünkü, halkın artık talep yaratacak gücü de kalmadı. BDDK verilerine göre, bireysel kredilerin reel artış hızı gittikçe düşüyor ve alt seviyede. Yakında, milleti açlığa alıştırayım derken, ölümüne neden olacaklar. Geçen haftanın ekonomideki gündemi, Merkez Bankası yönetiminin yaptığı yüksek faizi savunma toplantısıydı. Söylemler dışında benim ilgimi çeken, yönetimin ceket giydiği halde, kravat takmamış olmasıydı. Kravat, ceketin tamamlayıcısıdır. Ceket olmasa, o zaman kravat da olmayabilirdi. Ama, ceket vardı; kravat yoktu. Merkez Bankası'nda, bu davranış biçimi ilk kez sergilendi. Merkez Bankası yönetimi, tarihinde yapmadığı bir hatayı daha yaptı ve faiz indirilmesini savunan bankaları, "bonocu" olmakla suçladı. Onlara göre, bazı bankalar yüksek bono portföyü taşıyorlar ve bunların değerlenmesini istedikleri için de, faiz indirimini savunuyorlardı.Bankaların menkul kıymetleriyle ilgili bilgilere internetten ulaşılabilir. O zaman görülür ki, durum Merkez Bankası yönetiminin söylediklerini doğrulamıyor. BDDK verilerine göre, 2005 sonunda bankaların menkul değerlerinin, toplam aktifleri içindeki payı yüzde 35.2 iken, bu pay Haziran 2007 sonunda yüzde 31'e düşmüş. Aynı dönemde, "vadeye kadar elde tutulacak menkul kıymetler"in toplam menkul kıymetlere oranı da yüzde 33.6'dan yüzde 27.7'ye inmiş. Yani, bankalar genel olarak menkul kıymet portföylerini azaltıyor ve son vadeye kadar ellerinde tutmak istemiyorlar.Gelelim, "bonocu" bankaların kimler olduğuna. BDDK'ya göre, 2006 sonu itibariyle devlet iç borçlanma senetlerinin yüzde 26.2'sini Ziraat Bankası, yüzde 15.7'sini İş Bankası, yüzde 12.1'ini Akbank, yüzde 10.8'ini Halk Bankası, yüzde 9.9'unu Yapı ve Kredi Bankası, yüzde 8.5'ini Garanti Bankası ve yüzde 6.2'sini de Vakıflar Bankası tutuyor. Bunlardan "bonocu"ları siz seçin.Merkez Bankası yönetiminin mantığıyla, "bonocu" olmayan bankaların, "yüksek faizci" olduğunu mu söyleyeceğiz? Ayrıca, Hazine'nin bono satışlarını hedef alan bir Merkez Bankası yönetimi de ilk kez görüyorum. ytoruner@milliyet.com.tr Bonocu bankaları siz seçin