Türk ekonomisi giderek global ekonomiyle benzeşiyor. Daha ileri bir değerlendirme yaparsak, ekonomiler gruplar halinde, birlikte hareket etmek durumunda kalıyorlar. Türk ekonomisi de kaçınılmaz olarak, gelişmekte olan ekonomilerle birlikte hareket ediyor. Hatta, diğer gelişmekte olan ekonomileri izleyerek, birkaç gün içinde Türkiye’de neler olabileceğini görmek mümkün oluyor. Dünya ekonomisini yönlendirenler de işi gruplar halinde düşünmekle, basitçe yönlendirilen ve sonuç alıcı kârlar elde etme yöntemleri uygulayabiliyorlar. Sonuçta, Türk ekonomi yönetiminin almak zorunda kaldığı kararlar, “yapılması gereken”in dışına çıkmıyor.
Büyüme oranları bütün dünyada düşüyor. Türkiye’de de.
Enflasyon bütün dünyada yükseliyor. Türkiye’de de.
Küreselleşme ve büyüyen dış ticaret yüzünden ülkeler birbirlerinden enflasyon da ithal ediyorlar. Türkiye de.
Bütün dünyada, gıda, mal ve enerji fiyatları yükseliyor. Türkiye’de de.
Dünya merkez bankalarının her biri ayrı ayrı sorgulanıyor ve onlardan daha iyisini yapmaları isteniyor. Türkiye’de de durum aynı.
Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika gibi gelişmekte olan ülke merkez bankaları, krizden daha az etkilenmek üzere faiz oranlarını yükseltiyorlar. Merkez Bankamız da, sanki şartmış gibi onları takip ediyor.
Dünya parasal büyüklük bakımından, şimdiye kadarki en büyük krizi yaşıyor. Krizin büyüklüğü, Amerika ve Euro Bölgesi ülkelerin gayri safi milli hasılalarının yüzde 5’ine ulaştı. Bu açıdan, henüz 1928-30 büyük krizine yetişemedi ama kriz halen sürüyor. Euro Bölgesi ülkelerinin, krizi yönetme sürecinde, daha başarılı ve soğukkanlı oldukları anlaşılıyor.
Gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek faiz ve cari açık bizde. Aşağıda, 2007 sonu itibariyle bu konudaki bir karşılaştırma var (Kaynak: IMF, Moody’s, TCMB, TURKSTAT)
Bu durum, bizim en riskli fakat en büyük kâr transferine açık ülke konumunda olduğumuzu gösteriyor. Fazla sözü edilmeyen, diğer önemli riskimiz ise, ülkenin ekonomik seviyesinin çok üzerinde olan borçlanma maliyeti.
Ben Merkez Bankası’nın yerinde olsam, “benzeşim olasılık ve oranları”nı izler ve faiz oranlarını hiç değiştirmezdim.