Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Merkez Bankası yönetimi ekonomik durumu açık seçik bir dille açıkladı. Enflasyon konusundaki başarısızlığı, bir kılıf hazırlamadan kabul etti. Yönetimin medya karşısına hep birlikte çıkıp hesap vermeye çalışması bile güzeldi. Bu açıklama yönteminin yerleşmiş olması, bize gurur veriyor.
Ama sonuç olarak, enflasyon konusunda tam bir başarı kazanılamadı. Merkez Bankası, bu durumun kendi hatalarından kaynaklanmadığını söylüyor. Gıda maddeleri fiyatlarından petrol fiyatlarına, dünya ekonomik durumundan siyasi gelişmelere, kur artışından yabancı yatırımlara kadar bin çeşit mazeret var. Durum, bu açılardan izah edildiğinde, Merkez Bankası haklı gibi görünüyor. Ancak...

Haberin Devamı

Bizim Merkez yan gelip yatıyor
Şimdiye kadar çok defalar izah etmeye çalıştım:
a) Enflasyon, Merkez Bankası’nın tek başına başa çıkabileceği bir canavar değildir. Bu açıdan bakıldığında da Merkez Bankası’nın enflasyon için bir hedef koyması akla ziyandır.
b) Türk ekonomisi, artık ekonomi birimlerinin yön verebileceği durumdan çıkmıştır. Yabancı yatırımcılar, dış fonlar, IMF vs. gibi dış güçler, alınacak ekonomik kararlar ve olması gerekenler hakkında, Türk otoritelerden çok daha etkili ve yetkilidirler.
Şimdiye kadar çok defalar izah etmeye çalıştım:
- Merkez Bankası, piyasadan TL cinsinden borç almaktadır ve bu borç miktarı 4-10 milyar dolar arasında dolaşmaktadır. Yani, Merkez Bankası’nın piyasaya vereceği paraya, piyasa karar vermektedir. Bunun adı, “enflasyon mücadelesi için sıkı para politikası” olamaz.
- Merkez Bankası, faizle bir kaç puan oynayıp, “yüksek faiz-düşük kur” politikasını (Merkez Bankası yönetimi bu ifadeyi kabul etmese de sonuç budur) sürdürme operasyonu dışında hiç bir aktif harekette bulunmamaktadır. Son 6 ay içinde, kendi ekonomilerini koruma adına yabancı merkez bankalarının neler yaptığını gördük. Bizimkiler, para politikasını sadece faizlerle oynama işi zannediyor, yan gelip yatıyorlar.
Şimdiye kadar çok defalar izah etmeye çalıştım:
1) Merkez Bankası’nın döviz rezervleri bir işe yaramıyor. Kullanımı yabancıların ve IMF’nin emrinde. Üstelik, rezerv tutmanın maliyeti bize ödettiriliyor. Besim Tibuk’un anlatımıyla, bu durum şuna benziyor: Evinizde su deponuz var; sular kesiliyor, çocuklarınız susuzluktan ölüyor, siz hâlâ depodaki suyu kullanmıyorsunuz. 2000 krizinde, bu Merkez Bankası, aynen bu politikayı gütmüş; bankaları, firmaları batırmış, döviz rezervlerini sadece yabancılar için kullanmıştı. Şimdiki kafa da farklı değil.
2) Ulusal paranın faizi yüksek oldukça, dışarıdan borçlanma özendiriliyor demektir. Sonra kalkıp da “Ey ahali, dışarıdan çok borçlandınız” diye ahkâm kesmek, milletle alay etmektir.
3) Maliye, ithalattan aldığı vergiler sayesinde, vergi gelirlerini artırmış, faiz dışı fazla hedefini tutturmuş gibi görünüyor. Cari açık sürdükçe, bu kısır döngü devam eder. Biz, bu kısır döngü nedeniyle yabancıların tasarruflarını harcıyor durumundayız.