Çözüm Bu garip durumu, Marmara Üniversitesi'nden Doç. Dr. Nadir Eroğlu, Finans Politik Ekonomik Yorumlar dergisinde masaya yatırmış. Eroğlu özetle diyor ki: Gelişmiş ülkelerin merkez bankaları, uluslararası finansal sermayeyi yönlendirirken, gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları, bu tür sermayenin koyduğu kurallarla yönlendirilir. IMF ve diğer uluslararası kuruluşlar, gelişmekte olan ülkelerle anlaşmalar yapıp bu ülkelerin para ve maliye politikaları üzerindeki denetim haklarını ellerinden alarak bu yönlendirmeyi tamamlarlar. Gelişmekte olan ülkeler, iç finansal sistemi düzenleme yetkilerini kaybettiklerinde, bağımsızlıklarının temel göstergesi olan kendi paralarının değerini kontrol etme güçlerini de yitirirler. Artık, ulusal para arzı değişmeleri uluslararası finansal sermayenin kârlılık hesaplarına göre belirlenir. Merkez bankalarının bağımsızlaştırılması, ulusal ekonomilerin sonunun başlangıcıdır. Merkez bankalarının tek hedefi "fiyat istikrarı" olarak belirlenince de, ülkenin ekonomik önceliği artık, kalkınma, gelir dağılımı, işsizlik gibi önemli hedefler değil, yabancı finansal yatırımcının çıkarı olur. Finansal serbestleşme, merkez bankası bağımsızlığı ve fiyat istikrarı prensipleri sayesinde, yabancı finansal yatırımcılar gelişmekte olan ülkelere istedikleri politikayı dikte ederler. Bu sayede sağlanan geçici ekonomik iyileşmeler, kaçınılmaz krizler sayesinde fazlasıyla alınıp götürülür. Artık, "ulusal gelişme stratejisi", "5 yıllık planlar" gibi iktisat politikaları anlamlarını yitirmiştir. Merkez bankalarının para yaratma kaynakları, bilançolarının aktiflerindeki iç ve dış varlıklardır. İç varlıklar, kamuya ve bankalara açılan kredilerdir. Ama, son yasal değişikliklerle, iç kredi verilmesi tamamen ortadan kaldırılmış veya çok zorlaştırılmıştır. Bu durumda, para yaratmanın temel kaynağı dış varlıklar haline gelmiştir. Yani, kısaca anlatılırsa, sıcak para sayesinde gelen döviz satın alınarak para yaratılır. "Merkez Bankası'nın temel amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Banka, fiyat istikrarı amacıyla çelişmemek kaydıyla, hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler" cümleleri Merkez Bankası Yasası'nda yer alıyor. Bu hükümler gösteriyor ki, Merkez Bankası'nın "iş ve aş" ile ilgili hiçbir önceliği yok. Bu durum, gelişmekte olan ülke merkez bankalarını içten bağımsız ama dışa bağımlı hale getirmiştir. Parasal tabanın, merkez bankalarının kontrolünde olan bölümü küçültülmüştür. Bizdeki "para politikası kurulu" benzeri yapılanmayı, ilk kez İngiltere, sömürgeleri için uygulamıştır. Enflasyon hedeflemesi yapılarak, diğer bütün hedeflerin dışarıda bırakılmış olması, açıklanması gereken ve birçok iktisatçının anlamakta zorluk çekeceği bir konudur.Eroğlu, tartışılması gereken bir durumu gündeme taşımış. Sayın Başbakan'ın son günlerde herkese çatması, zamanlama bakımından gündeme taşınmaması gereken konuları gündeme taşıması ve pervasız söylemlerinin ardında, olası ekonomik sıkıntılara karşı gündem yaratma çabası yatıyor olmasın? ytoruner@milliyet.com.tr Anlaşılması zor konu