İmar Bankası mudilerinin, bankaya el konulduğu tarihte bankada bulunan;
a) Tasarruf mevduatının sınırsız olarak tamamı (yaklaşık 8 katrilyon lira) ödeniyor.
b) Ticari mevduatının sınırsız olarak tamamı (yaklaşık 4 trilyon lira) ödeniyor.
c) Bankaya el konulduğu tarihten 1 ay öncesine kadar mevduata dönüştürülenler dahil şüpheli hesapları ödenmiyor.
d) Tahvil ve bono alımlarının (yaklaşık 850 trilyon lira) tamamı ödenmiyor.
Bu konularda hükümetin yaptığı hatalar şöyle özetlenebilir:
a) Tasarruf mevduatını ödemek doğru, sınırsız olarak ödemek hatalıdır. Hükümet İmar Bankası'na el koyduğu sırada aldığı bir kararla mevduatı sınırsız olarak garanti etmiştir. Daha sonra mevduat tutarının rapor edilenin 4 - 5 katı olduğu anlaşılmıştır. Hükümet aldığı karadan dönemeyeceği için, tasarruf mevduatının tamamını ödemek durumunda kalmıştır. Oysa, hükümet tasarruf mavduatına sınırsız ödeme kararını kesin sonuçlar ortaya çıktıktan sonra alabilirdi. Hükümetin bu hatası Hazine'ye yaklaşık 5 katrilyon liraya mal olmuştur.
b) Tasarruf mevduatındaki "5"i "1" gösterme biçimindeki raporlama hatası sineye çekilirken, tahvil ve bonolardaki raporlama hatası vatandaşa yüklenmektedir. Sonuçta her ikisi de raporlama hatasıdır. Bu durumda, ya sadece raporlarda yer alan tasarruf mevduatı ödenmeli ya da tahvil ve bono mağdurlarının paraları da ödeme kapsamına alınmalıdır.
c) Vatandaş İmar Bankası'na mevduat yaparken mevduatta sınırlı garanti olduğunu biliyordu. Bu nedenle, sınırsız garanti verilen tarihten önceki sınıra kadar olan mevduatlar hemen ödenmeli; sınır üzerindeki mevduat için uzun ödeme vadeleri yapılmalı ve bu vadeler için faiz ödenmemelidir. Bu bölüm mevduatlar için ödenecek her faiz için Hazine gereksiz yere zarara sokulmuş olmaktadır. Öyle ki, bu faizler yerine rahatlıkla, tahvil ve bono mağdurlarının zararları karşılanabilir.
c) Ticari mevduatın sınırsız olarak "tasarruf mevduatı" sayılması çok yanlıştır. Bu bölümdeki toplam tutar "küçük" diye Hazine'nin 4 trilyon lira zarara uğratılması hoş değildir ve tutarlılık sınırlarını zorlamaktadır. öte yandan, bunlara da faiz ödenmesi, faiz oranı ne olursa olsun katmerli hatadır. Eğer, böyle özel durumlar yaratılabiliyorsa, tahvil ve bono madurları için de yaratılmalıydı.
d) Şüpheli hesapların ödenmemesi prensibi doğrudur. Ancak, şüphelerin giderilmesi durumunda bunların ödenmeleri gerekir.
e) Tahvil ve bono mağdurlarının zararları bir biçimde giderilmelidir. Çünkü, şimdi bile vatandaş tarafından hangi bankadan ve aracı kurumdan tahvil ve bono alınabileceği bilinmemektedir. Hatırlanacağı üzere, yıllar önce İMKB'de "sahte Çukurova hisse senetleri" skandalı yaşanmış; bu senetlerin karşılığı borsaya güvenin kaybolmaması için banka ve aracı kurumlar tarafından gönüllü olarak karşılanmıştı. Üstelik, tasarruf mevduatına ödenecek faizle bu mağduriyet giderilebilecektir.
Öte yandan, İmar Bankası mağdurlarının sokaklara dökülmesi de yanlıştır. Sonuçta, hükümet enflasyon mücadelesi yapmaktadır ve ödenmesi planlanmayan bir ödeme ile karşılaşmıştır. Ama, vatandaş da hükümetinden sağduyu bekler. Hata üstüne hata yapılarak hükümet edilemez.