Enflasyonda son 28 yılın rekoru kırıldı. Son 80 yılın en büyük krizi yaşandıktan sonra... Büyük bozulmalar sonrasında, büyük iyileşmeler olur. Enflasyonun kalıcı olarak düşüp düşmeyeceğini, 2005 yılı sonunda göreceğiz. Çünkü, hâlâ iç borç sorunu çözülebilmiş değil. Sağlıklı bir vergi idaresi yok. Merkez Bankası'nın "tedavüldeki banknotlar"ı 10.6 katrilyon lira iken açık piyasa işlemleri nedeniyle bankalara borçları 8.2 katrilyon lira. Bu durum, emisyonun % 80'i kadar piyasaya ilave para sürme potansiyelini gösteriyor. Yani denge, bir istikrarsızlık belirtisi halinde hâlâ bozulabilir.
Döviz rezervleri 33.6 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin rekor seviyesinde. Ama, Merkez Bankası'nın çok fahiş faizlerle şahıslardan topladığı mevduat da 17.2 milyar dolarla rekor kırıyor. Yani, döviz rezervinin yarısı ticari bankaların toplaması gereken mevduatla sağlanmış vaziyette. Unutmayalım ki, 80 yılın en büyük krizine yakalandığımızda da 27 milyar dolar rezervimiz vardı. Üstelik, bu rezervi kriz için kullanamayan zihniyet hala iş başında.
İhracatımız 48 milyar dolara yaklaşarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Ama, dış ticaret açığımız da 18 milyar dolarla rekor seviyede. İhracattaki rekor çok iyi değerlendirilmeli. Acaba, yapılan bunca ihracattan elde edilen kar ne kadar? Acaba, kar sadece 3 milyar dolar mı? Bu ihracatın yarattığı katma değer nedir? İhracatımızın çoğu, ithalata ve montaja dayalı olmasın? Çin'den alıp, % 2 kârla Almanya'ya satmaya ihracat diyor olmayalım? Bir marka yaratılabilmiş mi? Hangi piyasanın ne kadarını kontrol edebiliyoruz?
Kişi başına düşen milli gelir 3.800 doları aştı. Ama, bu Cumhuriyet tarihinin değeri en yüksek Türk lirası sayesinde oldu. Merkez Bankası verilerine göre, 1995 yılı baz alındığında bile lira olması gerekenden % 26 değerli. Yani, liramız gerçek değerini bulsaydı 2003 sonunda 1 dolar = 1.750.000 lira olacaktı. Bu gidişle, istikrar bozulmazsa lira değerindeki düzeltme 2004 yılında bile yaşanmayabilir. Düzelmenin yaşanacağı sırada ise, yeni dengelerle ve yeni zenginlerle karşılaşabiliriz.
Kapasite kullanımı % 80'in üzerinde. Yani, çok yüksek. Bu seviye bir ekonomide tam istihdam olduğunu gösteriyor. Ama, işsizlik azalmıyor. Artıyor. Çünkü, yeni yatırım yok. Çünkü, sanayici kredi kullanamıyor. Türk ihracatçısı, sanayicisi öz kaynakla çalışıyor. Çünkü, sanayici dünyanın en pahalı enerjisini kullanıyor. Çünkü, Çin'de aylık işçi ücreti 50.- dolarken, bizde 300.- dolar. Çünkü, bizdeki vergi oranları dünyanın en yükseklerinden birisi. Üstelik, vergi yasaları her an değişip, yeni vergiler gelebiliyor. Sanayici ve ihracatçı bütün bu zorluklara rağmen ayakta kalmaya çalışıyor.
2004 de belki iyi geçer. Ama, yapısal reformlar bitirilmediği takdirde, dünyada her türlü kotanın kaldırılacağı 2005 yılında büyük zorluklarla karşılaşabiliriz. 2005'i kurtarmak ve enflasyonu kalıcı olarak düşürmek için, mahalli seçimlerden sonra ciddi tedbirler alınması gerekiyor.