1-Ülkemizde sosyal güvenlik kurumlarının kamuya ait olması ve bunların bütçelerinin sürekli açık vermesi bu kurumların sermaye piyasasına girmesini engelliyor. Sosyal güvenlik reformu bile, bu konuya tam çare bulamayacak. Sosyal güvenlik sistemimizin hiç olmazsa bir bölümünü, mutlaka özelleştirmeli; özel sağlık sigortacılığını desteklemeliyiz.
2- Yatırım fonu kurulmasının şartları ağır. Kuruluş prosedürü uzun ve ağır yükümlülükleri var. Sermaye Piyasası Kurulu bu şartları hafifletmeli. Yatırım fonlarını şahıslar da kurabilmeli. Kimin kurucu olduğundan çok bunların faaliyetleri önemli olmalı.
3- Halka açık şirketlerin sayısı ve bu şirketlerin halka açıklık oranları düşük. Bu durum manipülasyonları da kolaylaştırıyor. Hem halka açık şirket sayısının artmasını özendirmeli, hem de açıklık oranının artırılması için teşvikler getirilmeli.
Yeni enstrümanlar
4- Sermaye piyasası araçları yetersiz. Özel sektör tahvilleri bir borçlanma enstrümanı olmaktan tamamen çıkmış görünüyor. Kara iştirakli tahvil, hisse senedine değişebilir tahvil gibi enstrümanlar özendirilmeli. Yeni enstrümanlar, alışveriş sistemleri ve borsalar sisteme dahil edilmeli. Bunlar ekonomilerde istikrarı sürdüren önemli hususlardır.
5- Yurtdışından piyasalara giren fonlar tamamen denetimsiz. Bunlardan hiçbir bilgi alınamadığı gibi, bu fonlar aracılığıyla yatırım yapanlar vergi de vermemekteler. Devlet, bunları kontrol edemediği için bütün dikkatini içerideki yatırımcılar üzerinde toplamış vaziyette.
6- El konulan halka açık bankaların durumu çok sayıda yatırımcının birikimlerinin heba olmasına yol açtı. Bankalara el konulurken küçük tasarruf sahibinin hisselerine de bedelsiz el konulmuş oluyor. Bu konu çözüme kavuşturulmalı.
7- Ekonomi yönetiminin “B Planı” yok. Bir savaş anında, bir doğal afetle karşılaşıldığında, bir global krizle veya hükümet buhranıyla karşılaşıldığında, ne yapılacağı belli değil. Devlet Planlama Teşkilatı, sorumlu olması gereken bu işleri yapamıyor.
Bankacılığın yükleri
8- Bankacılık sistemimizde, krediler üzerindeki yükler bir türlü azaltılamadı; kaldırılamadı. Bu yüzden, Türk sanayisi gelişemiyor. Örneğin, yabancı bankaların verdikleri krediler, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’ne tabi değilken, bizim bankalarımızın, hatta bizim bankalarımızın yurtdışındaki şubelerinin verdikleri kredilerden bu vergi alınıyor. Devlet, bütün bankalarla bu nedenle mahkemelik. Maliye, bu soruna mutlaka çare bulmalı.
9- Devlet, vergileri tahsil ederken ediyor ama yanlış tarh edildiği mahkeme kararlarıyla kesinleşen vergi borçlarını geri ödemiyor. Bunun dışında da, birçok ekonomik konuda, devlet mahkeme kararlarına uymuyor. Sonra, hukukun üstünlüğünden bahsediliyor.
10- Merkez Bankası’nın denetimi bir türlü Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yapılır hale getirilemedi. Oysa, Merkez Bankası’nın denetimsiz harcaması, toplam emisyonun yüzdelerle ifade edilebilecek bir bölümünü teşkil ediyor.