Günümüzde teknolojiyle yakın ilişkide olan çocuklar, sıklıkla üstün zekalı olarak değerlendiriliyor. Ailelerinse bu konuda kafası karışık. Üstün zekadan ne zaman bahsedebiliriz ve çocuğumuz üstün zekalı ise ne yapmalıyız?
İngiltere’de Teddy isimli bir çocuk, 2 yaşında kendi kendine okuma yazmayı öğrendi. Tabletinde oyun oynarken Mandarince ve Çince’yi öğrendi. Bunun üzerine ailesi zeka testi yaptırdı ve Teddy 4 yaşında iken, IQ seviyesi en üst yüzde 2’ye giren, yani toplumun yüzde 98’den daha yüksek IQ skoru alan kişilerin girdiği, dünyanın en meşhur zeka topluluğu Mensa’ya giren en genç üye oldu. Uluslararası Mensa resmi sitesine bakıldığında, Türkiye’den bir Mensa üyesi görünmüyor. Ancak elbette üstün potansiyelli çocuklar için izlenecek yollar var. Üstün zeka konusu oldukça karmaşık bir konu. Nesiller değiştikçe, zekaya bakış da değişiyor. Teknoloji çağına doğan çocukların pek çoğu, ailelere göre üstün zekalı.
“Öykü Arin’e Umut Ol” kampanyası sayesinde, hem ülkemizde hem yurt dışında yüz binlerce insana ulaştı, lösemi hastalarının sembol ismi oldu Öykü... “Öykü Arin Kitabı-Umudun Öyküsü”nde, Ercan Kesal’dan, Haluk Levent’e bu mücadeleye destek veren onlarca ismin de katkısı var.
Öykü Arin’e henüz 3.5 yaşında Juvenil Miyelomonositik Lösemi (JMML) teşhisi konuldu. İzmir’de yaşayan ailesi, o tarihten itibaren, kızlarının sağlığına kavuşması için çok büyük bir mücadele başlattı. Kısa sürede çığ gibi büyüyen ve yüz binlere ulaşan “Öykü Arin’e Umut Ol” kampanyası, lösemi hastaları için bir sembol hâline geldi. Babasından alınan yarı uyumlu kök hücre nakli ile hayata tutunan Öykü Arin, şimdi okula gidiyor, arkadaşlarıyla oynuyor, müzik yapıp, hikâyeler yazıyor. Hepimize örnek olan bu eşsiz mücadelenin ölümsüzleşmesi için bir kitap hazırlandı. Adı: “Öykü Arin Kitabı-Umudun
Bir tarafta ‘Biriciksin, sen özelsin’ dedikçe başkaları için üzülmeyi bırakan empati farkındalığından yoksun çocuklar diğer yandan sosyokültürel, ekonomik nedenlerden dolayı görünmez olan, ihmal edilmiş çocuklar... Sınırlar kalkınca zorbalığa giden yol açılıyor
Önceki gün İstanbul Ümraniye’de 7. sınıf öğrencisi bir kız okul çıkışı etrafını saran bir üst sınıftaki öğrenciler tarafından dövüldü. Neden mi... Şiddete uğrayan öğrenci üzerine yürüyen çocukları müdüre şikayet etmişti. “Tekme tokat döverken kameraya çekti, su hortumuyla dövdü, saçlarından çekip sürükledi” başlıkları son 3 aydaki akran şiddetinin boyutlarını gözler önüne seriyor. Şiddetin boyutu ölümlü vakalara kadar vardı. Bunlar sadece medyaya yansıyanlar. Şiddete giden yolda taşlar nasıl döşeniyor? Zorbalığın temelleri ne zaman atılıyor? Çocuklar bu şiddet döngüsünün içinden nasıl kurtulacak? Psikolog
Okul tuvaletlerinin yeterli hijyene sahip olmaması nedeniyle ihtiyaçlarını gideremeyen çocuklar, derslerine odaklanmakta güçlük yaşıyor, bu nedenle akademik başarıları da olumsuz yönde etkileniyor zamanla hem fiziksel hem duygusal sorunlar ortaya çıkabiliyor.
Ortak kullanıma açık alanlardaki tuvaletlerin genel durumu bir toplumun medeniyet seviyesini gösteren en önemli kriterlerden biri olarak görülmeli. Ancak ne yazık ki ülkemizde umumi tuvaletlerde tuvalet kâğıdı, sabun gibi hijyenik ürünlere ulaşmak sıkıntılı bir konu. Bu durum okul tuvaletlerinde de farklı değil. Okullarda tuvaletlerin yeterince temiz olmaması ve ailelerin özellikle kız çocuklarının karşılaşacağı hijyen sorunu endişesiyle baskı uygulaması sonucu tuvalet tutma alışkanlığı çok yaygın. Günün önemli bir bölümünü okulda geçiren çocuklar, tuvaletlerini tutunca hem derslerine odaklanamıyor hem fizyolojik olarak zorlanıyor hem de tuvalet kaçırma gibi durumlarda akranları tarafından zorbalığa maruz kalıyor. Tuvalet hijyeninin çocuklar için
Güçlükler içinden geçip yeni yıla merhaba dedik. İçimiz yine umut dolu. Her şeye yeniden başlayabiliriz. Çocuğunuzun mutluluğu için mesela; ebeveynliğinizi sorgulamak ister miydiniz? Sizlere sorular soruyor ve cevapları size bırakıyorum.
Her biten yılın ardından, ne kadar zorlayıcı olduğunu düşünür ve yeni yılın her açıdan daha iyi geçmesini ümit ederiz. 2022 de farklı sayılmazdı. Hatta unutulmayacaklar arasına girebilir. Pandemi sonrası, “Acaba rahata erer miyiz?” diye umutlanırken, sadece ülkemizde değil, tüm dünyada yaşanan tonla sıkıntı hepimizi daha da yalnızlaştırdı. Ekonomik krizler, doğal afetler, savaşlar, her tür şiddet ve güvensiz ortam, yaşama ve insana dair inancımızı sürekli kırıyor. Yine de her gelen yeni yıl için, içimizde iflah olmaz bir umut var. Çünkü bugün 1 Ocak. Her şeye yeniden başlayabileceğimize dair inancımız olmasa nasıl yaşardık bu hayatı?
Çocuklu aileler için de zorlayıcı bir yılı geride bıraktık. Değişken eğitim sistemi, hayat pahalılığı, çocuk istismarındaki artış, akran
Çocukları cinsel şiddetin zararlarından korumak amacıyla çalışan sivil toplum örgütü Culture Reframed, dünyanın dört bir yanından uzmanları bir araya getirdi.
Sosyal medya, dijital oyunlar ve internet, çocukların her tür bilgiye erişimini açık hale getirdi. Çocuklarımızın karşı karşıya gelebileceği tehlikeli ve uygunsuz içeriklere karşı eğitim almalı, onlarla konuşma dilini öğrenmeli, açık ve samimi olmalıyız. Çocukları ele geçiren bu düzeni değiştirmek için, toplumsal bir bilinç gerekiyor.
Amerika’da kadın çalışmaları yürüten, hayatını pornografiyle mücadeleye ve çocukların esnek dayanıklılıklarını artırmaya adayan Prof. Gail Dines, aynı zamanda Culture Reframed adlı kâr amacı gütmeyen bir kuruluşun CEO’su. Farkındalığı artırıp çocukları istismardan korumak için sivil toplum ve hükümetlerle çalışmalar yapıyorlar. Bugüne kadar 5 milyona yakın insana eğitim verilmiş, 100 binden fazla ebeveyn ve profesyonelle çalışılmış. Geçtiğimiz günlerde Culture Reframed
Çocuklarımız dijital medya araçlarıyla her geçen gün daha küçük yaşlarda tanışıyor. Uzmanların, küçükleri bu teknolojiden uzak tutmayı önermeleri, ebeveynlerin kuralları ve yasaklarına karşın, dijitalleşen dünyayı yok saymak mümkün mü? Çocuklarımızın telefon, tablet ve TV ile ilişkisini nasıl düzenleyebiliriz?
Dijital çağa doğan çocukların ebeveynleri olarak, teknoloji ile mücadelemiz her geçen gün katlanarak artıyor. Bilmeliyiz ki, teknolojiyi yok saymak doğru bir yöntem değil. Önce bizler teknoloji ile olan ilişkimizi iyileştirmeli ve bu sayede de çocuklarımıza mentor ve doğru model olmalıyız. Bunun da ötesinde, dijital hayattaki tehlikelerden korunmak için, “ailenin, okulun ve devletin” işin içinde olduğu bütünsel bir devlet politikası gerekiyor.
Çocuklarda akıllı telefon, tablet, televizyon gibi dijital medya araçlarının kullanımıyla ilgili Almanya’da yeni bir araştırma yayınlandı. Yaklaşık bin anne baba ile yapılan görüşmeler sonucu, 2-10 yaşta en çok
Hiçbir çıkar beklemeden, gönüllülükle fayda yaratan bir ekibin parçası olmak empatiyi ve öz güveni geliştirdiği için çocuklar için çok değerli. Yarın Dünya Gönüllüler Günü... Neyin parçası olmak istiyoruz? Ne gibi faydalar sağlayabiliriz? Nasıl rol model olabiliriz?
Hayatınızda hiç gönüllü olarak bir projede yer aldınız mı? Bu size nasıl hissettirdi? Birilerine yardım edebilmenin hazzını mı yaşadınız? Kendinizi değerli mi hissettiniz? Paylaşmanın, birlik olmanın gücüyle dünyanın daha güzel olabileceğine inancınız mı arttı? Evet, gönüllü olmanın pek çok insani getirisi var. Elbette sömürüye kaçmadığı ve kimseyi mağdur etmediği sürece… 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü vesilesiyle psikolog Nilüfer Devecigil’e bu tür çalışmaların çocuklara olan katkısını ve çeşitli STK’lar için çalışanlara gönüllü olmaya nasıl karar verdiklerini sorduk.
Psikolog Nilüfer