Yaşam Kemal Sunal'ı izlerken gördü, kalkıp İstanbul'a geldi! 'Dikkatimizi ilk çeken kırmızı bardak'

Kemal Sunal'ı izlerken gördü, kalkıp İstanbul'a geldi! 'Dikkatimizi ilk çeken kırmızı bardak'

24.03.2024 - 07:15 | Son Güncellenme:

9 ay önce Türkiye'ye üniversite eğitimi için gelen Kazakistanlı Danay Kara, sosyal medyada yaptığı paylaşımlarda akıcı Türkçesiyle dikkat çekiyor. Gelmeden önce Yeşilçam ve Kemal Sunal filmleri izlediğini söyleyen Danay'a iki ülke arasındaki benzerlikleri ve Türkiye'deki yaşamını sorduk.

Kemal Sunalı izlerken gördü, kalkıp İstanbula geldi Dikkatimizi ilk çeken kırmızı bardak

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - İstanbul'daki Yeni Yüzyıl Üniversitesi'nde radyo ve televizyon bölümünde okuyan Kazakistanlı Danay Kara, aynı zamanda bir ressam ve oyuncu. Türkiye’ye gelmeden önce de bol bol Yeşilçam ve Kemal Sunal filmleri izlemiş. Gerçek adının aslında 'Dana' olduğunu ancak Türkiye'de Danay olarak kullandığını söyleyen genç kadın, “Daha önce sanat çevresinde bu adı kullanıyordum, şimdi ise sürekli kullanıyorum. Türklere 'Dana' demek zor ve genel olarak da çok komik geliyor” diye konuştu.

Haberin Devamı

Kemal Sunalı izlerken gördü, kalkıp İstanbula geldi Dikkatimizi ilk çeken kırmızı bardak

'TÜRKÇEYİ DİNLEYEREK 9 AYDA ÖĞRENDİM'

Danay, Kazakistan'dayken Türkiye'ye gelmeden önce, ülkenin dilini, kültürünü ve coğrafyasını kendi başına öğreniyordu. Kardeş ülke olduğunu biliyordu ve buraya gelirse Türk halkının sıcaklığını hissedeceğinin de farkındaydı. "Bana göre Türkler dünya genelinde sıcakkanlılık ve iyilikleriyle tanınıyorlar" diyen Danay, "Yeşilçam filmlerini ve Kemal Sunal filmlerini izlemeye başladım. Bir de Türk sinemasının oldukça gelişmiş olduğunu ve büyük başarılar elde ettiğini göz önünde bulundurarak eğitimimi burada almak istedim" dedi.

Türkçeyi dinleyerek öğrenme yöntemi sayesinde öğrendiğini dile getiren Danay, "16 yaşımda yabancı dil öğrenmenin nasıl olduğu hakkında çok önemli bir şey duydum. Bir çocuk doğduğunda konuşmayı bilmez, 2 yıl boyunca sadece konuşmayı dinler ve 2 yıl sonra yavaşça kelimeleri söylemeye başlar. Kelime dağarcığı kas kütlesi gibi büyümeye başlar. Aynı şekilde yetişkinlerde de, önemli olan çok fazla dinlemek ve öğrenmekte olduğunuz dile ilgi duymaktır. Bu ilgi noktasını bulursanız, o zaman emin olun çok fazla çaba harcamadan bir dili öğrenebilirsiniz. Türkiye'ye geldiğimde 1 ay yoğun Türkçe kursu aldım. Ardından üniversitede sınavı geçerek B2 seviyesini elde ettim. Şu anda mesleğimle birlikte aynı zamanda konuşmamın da nasıl geliştiğini fark ediyorum” bilgisini paylaştı.

Haberin Devamı

Kemal Sunalı izlerken gördü, kalkıp İstanbula geldi Dikkatimizi ilk çeken kırmızı bardak

‘TÜRKİYE İLE ÇOK FAZLA BENZERLİĞİMİZ VAR’

Türkiye ve Kazakistan arasındaki benzerlikleri sorduğumuz Danay, “Bizim en büyük benzerliğimiz köklerimizdir, hatta kanımızdır diyebilirim. Çok fazla ortak noktamız var. Mesela Kazakistan’da misafirler her zaman evin en değerli yerinde ağırlanır, Kazaklar son derece misafirperver bir halktır. Türkiye'de de aynı şeyi gözlemliyorum, insanların ne kadar sıcakkanlı ve misafirperver olduklarına şahit oluyorum. Ayrıca benzerlik olarak 'ayıp' kelimesini sık sık kullandığımızı da söyleyebilirim. Hem Kazaklar hem de Türkler aynı terbiyeye sahibiz” diyerek ekledi:

"Genel olarak ülkeyi ele alırsak, şehirlerimizde de benzerlikler buluyorum. Örneğin Ankara, Astana'ya çok benziyor. Başkentler her zaman daha bürokratik, sade ve sakin olur. İstanbul ise tam olarak Almatı'mıza benziyor; çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapar, tarihçesiyle daha fazla turisti cezbeder, daha sıcak ve kültür başkenti ünvanını taşır. Farklılıklar arasında Kazakistan'ın nispeten genç bir ülke olduğunu ve bağımsızlığımızı da 32 yıl önce kazandığımızı vurgulamak isterim. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra hayat halkımız için kolay olmadı ancak bu zor zamanlar geride kaldı. Şimdi ülke gelişmeye başlıyor, nüfus artıyor, Kazakça Latince alfabeye geçiyor. Yani ülkede köklü değişiklikler yaşanıyor."

‘PAZARLARIMIZDA TÜRK ÜRÜNLERİ KALİTEYİ TEMSİL EDER’

"Türkiye'yi gelişmiş bir ülke olarak görüyoruz. Yüksek bir üretim seviyesine sahip" diyen Danay, “Hayat için gerekli olan her şeyi Türkiye kendi halkı için üretebilir hatta ihraç edebilir. Kazakistan'da ise tekstil ve gıda endüstrisi oldukça zayıf durumda. Eğer pazara gidersek, tezgahlarda iki tür ürün görürüz: Çin ve Türkiye. Çin ürünleri ucuzluğu ifade ederken, Türk ürünleri kaliteyi temsil eder. Biz bunu bir kural olarak benimsedik” yorumunda bulundu.

Haberin Devamı

Kemal Sunalı izlerken gördü, kalkıp İstanbula geldi Dikkatimizi ilk çeken kırmızı bardak

'KAZAKLARA TÜRKİYE DENİNCE ‘ÇAY, KEBAP, DENİZ’ DERLER'

"Herhangi bir Kazak'tan Türkiye'yi üç kelimeyle tanımlamasını isteseniz size şunları söyleyecektir: Çay, kebap ve deniz" diyen Danay, "Kazakistan'da televizyonda çok sayıda Türk dizisi gösteriliyor. Bu dizilerle ilk dikkatimizi çeken şey 'kırmızı çay bardağı'dır. Evet, bu size garip gelebilir ama biz onu güzel ve değişik bir şey olarak görüyoruz. Bizim ülkemizde çay sütlü ve kasede içilir. Bu yüzden Türk çayını Türkiye'nin sembolü olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Ayrıca 2000'li yılların başında Kazakistan'da döner kebap satan yerlerin hızla açılmaya başladığını söyleyen ve çok popüler hale geldiğine dikkat çeken Danay Kara, “Hâlâ daha insanlar özel bir sevgiyle yiyorlar, ayrıca Türkiye'ye gelip döneri yerinde denemek istiyorlar. Genel olarak Türk mutfağı bizim için çok zengin, renkli ve lezzetli olarak kabul edilir” detayını verdi.

Haberin Devamı

Kemal Sunalı izlerken gördü, kalkıp İstanbula geldi Dikkatimizi ilk çeken kırmızı bardak

'ATATÜRK SEVGİSİNE HAYRAN KALDIM'

Denizin kendileri için vahşi ve nadir bir şey olduğunu söyleyen Danay Kara, “Çünkü sonsuz bozkırlarımızda sadece batıda bulunan Hazar Denizi var. Sıcak iklim ve doğa nedeniyle Kazaklar, Akdeniz veya Ege Denizi'ne gitmeyi tercih ederler, bu da kendi ülkelerinde tatilden yapmaktan daha cazip geliyor. Bu yüzden Türkiye’ye gelmek, Hazar Denizi’ne gitmekten her zaman daha iyi geliyor ” yorumunda bulundu.

Danay’a, şimdiye kadar kendisini Türkiyede en çok şaşırtan şeyin ne olduğunu sorduğumuzda ise şöyle cevap verdi:

"Türkiye'ye geldiğimde halkın Atatürk'e olan sevgisine hayran kaldım. Onların samimiyeti ve saygısı beni etkiledi. Kazakistan'da tarih derslerinde Türkiye'nin kuruluş tarihini ve Cumhuriyet'in kurucusunu tabii ki öğrendik. Ancak buraya geldiğimde dünyayı başka gözle gördüm. 10 Kasım Günü, sirenler çalmaya başladığında dünyanın da aynı anda durduğunu hatırlıyorum. Tüylerim diken diken olmuştu. Bu kadar büyük bir lidere sahip olmak ne kadar harika. Üniversitede Türk tarihi dersim var, orada da bu konuyu daha derinlemesine inceledim. Sonra Ankara'da Anıtkabir'e gittiğimde gözlerim yaşla doldu. Bu, benim hafızamda bir iz bıraktı. Umuyorum ki Türkiye, büyük Atatürk döneminde olduğu gibi her zaman gelişmeye devam eder."

Yazarlar