Genel Sağlık Soğuk havaların kabusu: Soğuk alerjisi nedir?

Soğuk havaların kabusu: Soğuk alerjisi nedir?

01.02.2019 - 14:22 | Son Güncellenme:

Özellikle soğuk havalarda ortaya çıkan ve ölümcül sonuçlara neden olan soğuk alerjisi ile ilgili tüm soruları dermatoloji uzmanı Prof. Dr. Özlem Su Küçük yanıtladı. İşte soğuk alerjisi ile ilgili tüm bilinmeyen soruların cevapları.

Soğuk havaların kabusu: Soğuk alerjisi nedir

Serpil Dokurel - PembeNar Özel

Haberin Devamı

Soğuk alerjisi belirtileri nelerdir?

Soğuk alerjisi, soğuk ürtikeri (soğuğa bağlı kurdeşen) olarak da bilinir. Özellikle soğuğun temas ettiği deri bölgelerinde veya mukozalarda kızarıklık, kaşıntı, kabarıklık gibi belirtiler ortaya çıkar. Soğuğa maruz kalan kişilerde tipik klinik bulgularla tanı koymak çok kolaydır, ama bazen soğuk ürtikeri suya bağlı ürtiker ile karıştırılabilir. Kesin tanı için buz-küp testi uygulanır. Bir buz küpü veya 0-4 derece soğukluğundaki cisim deriye 4-5 dakika süreyle temas ettirilir; derinin o kısmın kızarıp şişmesi ile tanı kesinleştirilmiş olur.

Soğuk havaların kabusu: Soğuk alerjisi nedir

Dermatoloji uzmanı Prof. Dr. Özlem Su Küçük

Soğuk alerjisi neden olur?

Soğuk hava veya soğuk suyla temas ya da soğuk içecek ve yiyeceklerin içilmesi / yenmesi sonrası ortaya çıkar. Özellikle 4,5 derecenin altında bir sıcaklık söz konusuysa soğuk alerjisi gerçekleşir. Bundan daha yüksek derecedeki sıcaklıklara hassasiyet gösteren hastalar da vardır. En sık soğuk suyla temas sonrası ellerde ortaya çıkar. Özellikle kışın, rüzgarlı havalarda yüzde de ortaya çıkabilir. Soğuk su ya da buzlu su içme, dondurma yeme gibi soğuğun temas ettiği bölge ağız mukozası ise, dudakta, dilde hatta boğazda ve solunum yolunda şişlik olabilir. Solunum yolunda şişlik oluşması, solunum sıkıntısına yol açabilir. Örneğin havuza girme, soğuk duş alma gibi çok geniş bir deri alanı soğuğa maruz kaldıysa; histamin dediğimiz alerjiye yol açan maddenin fazla miktarda salınmasıyla vazodilatasyona (damar genişlemesi) bağlı hipotansiyon (tansiyon düşüklüğü) ve anafilaksi (alerjik şok) ortaya çıkar. Bu durum ölüme kadar varan ciddi sorunlara neden olabilir.

Haberin Devamı

Soğuk alerjisi tedavi edilebilir mi?

Soğuk alerjisinin kesin bir tedavisi yoktur. Antihistaminik ilaçlar, soğuk ürtikerinde salgılanan histamini ve histamine bağlı bulguları azaltır. Soğuğa çıkmadan önce antihistaminik ilaçların alınması önerilir. Antihistaminik ilaçlara yanıt yoksa monoklonal anti-Ig E antikoru (biyolojik tedavi) kullanılabilir. Asıl önemli olan ise soğuktan korunmadır. Soğuğa maruz kalan bölgelerin örtülmesi önemlidir. Soğuk havada yüz bir atkı ile kapatılmalı, ele eldiven ve ayağa yün çorap, bot ya da çizme giyilmelidir. Soğuk alerjisi olan kişiler, soğuk içecek tüketmemeli, soğuk su ve havayla temastan kaçınmalıdırlar. Soğuk ürtikeri olan hastaların tek başına havuza ya da soğuk suya girmekten kaçınmaları gerekir ve eğer gireceklerse vücutlarını soğuğa alıştırarak girmeleri önerilir. Sistemik reaksiyonların ortaya çıktığı durumlarda bu hastalar yanlarında alerjik şoku önlemek amacı ile epinefrin otoenjektörleri taşıyabilirler. Bu önlemleri almak soğuk ürtikerinin beklenmedik kötü sonuçlarını da engellemede en önemli çözümler arasında yer alır. Soğuk ürtikeri hafif seyredebilmekle birlikte çok şiddetli olduğu durumlar da vardır. Bazı hastalar birkaç ayda düzelirken, bazı hastaların sorunları yıllarca sürebilir.

Haberin Devamı

Soğuk alerjisi ne gibi hastalıkları beraberinde getirir?

Hastaların yüzde 90’ında soğuk ürtikerinin nedeni belli değildir. Yüzde 10 hastada ise sebep kanda bulunan kriyoglobülin ismi verilen ve soğukta çöken proteinlerdir. Bu proteinler, hepatit viral pnomoni, infeksiyöz mononükleoz gibi viral enfeksiyonlar sonrasında veya romatoid artrit, kollajen doku hastalıkları gibi romatizmal hastalıklar ile bazı lösemi ve lenfomalarda veya kanserlerde ortaya çıkabilir. Burada kanser ya da enfeksiyon gibi bağışıklık sistemini etkiyen bir durum sekonder olarak soğuk ürtikerine yol açar. Şüphe durumunda altta yatan bu hastalıkların belirlenmesi için kan testleri veya başka tetkiklere ihtiyaç duyulabilir. En sık görülen form ise 15-30 yaş arasındaki gençlerde primer olarak ortaya çıkar ve birkaç ay veya birkaç yıl devam eder. Genetik geçiş gösteren nadir ailesel formlar da vardır. Bu forma ailesel soğuk ürtikeri ismi verilir. Bu hastalık çok küçük yaşlarda belirti verir ve hayat boyu devam eder. Kaşıntıdan çok ağrılı kabarıklıklar ile birlikte ateş, eklem ağrısı gibi grip benzeri bulgulara eşlik eder.

Yazarlar