Beklenilenin aksine temaslı, sert, agresif ve etkili bir ön alan baskısıyla başladı derbiye Fenerbahçe. Sarı- lacivertlilerin bu oyun anlayışı nedeniyle bir nevi ezberi bozulan Galatasaray, oyun kurmakta zorlandı.
Djiku’nun gördüğü kırmızı karttan sonra sahasında takım halinde kapanıp hızlı çıkışlarla gol bulmayı amaçlayan sarı- lacivertliler, bu çıkışlarda etkili de oldular. Galatasaray ise bir kişi fazla oynamanın avantajını sahaya yansıtamadı. Hatta bu oyuncu fazlalığını hissettiremedi bile! Barış Alper Yılmaz’ın kafa vuruşu dışında rakip kaleyi zorlayamayan sarı- kırmızılılar, üretkenlik anlamında çok etkisiz kaldılar.
İkinci yarıda da istediklerini sahaya yansıtamadı Galatasaray. Alanları iyi daraltıp iyi savunma yapan Fenerbahçe karşısında oyunu kanatlara açamadığı gibi daha önceki maçlarda etkili olduğu ceza sahası dışı şutlarını da gerçekleştiremedi sarı- kırmızılılar ve en önemli silahları olan Icardi’yi de istediği toplarla buluşturamadılar.
Fenerbahçe’nin duran toptan Çağlar Söyüncü ile bulduğu gol sonrasındaki
Kendi sahasında takım halinde iyi savunma yapıp hızlı geçişlerle etkili olan ve bu anlamda kanatları da iyi kullanan Karagümrük karşısında maça iyi başlayamadı Galatasaray. Akılların daha çok haftaya oynanacak Fenerbahçe derbisinde olması ve derbi öncesinde sarı kart sınırında bulunan oyuncu sayısının fazlalığı da Galatasaray’ın verimsiz ve kötü görüntüsünde etkili oldu.
Hücumda sonlandırılamayan ataklar nedeniyle çok fazla geriye koşmak zorunda kalan sarı- kırmızılı futbolcular, Torreira’nın kaptırdığı bir top sonrası yapılan hızlı geçişte, Markao ile birlikte kendilerini çok uğraştıran diğer bir isim olan Mendes’in ayağından yedikleri golle yenik duruma düştüler.
Sarı- kırmızılıların ilk yarının sonlarına doğru üzerlerindeki ölü toprağını atmaları, rakip kalede daha etkili olmalarını sağladı. Galatasaray’ın maç boyunca en etkili iki oyuncusundan Mertens’in asistinde Barış Alper Yılmaz’ın attığı kafa golü, ilk devrenin uzatma dakikalarında skoru dengeye getirdi.
İkinci yarıya da iyi başlayamayan sarı-
En baştan belirtmem gerekir ki bu başlık, Galatasaray’ın Sivasspor karşısında aldığı 6-1'lik farklı galibiyete istinaden sadece skor için seçilmedi. Galatasaray her açıdan çok farklı. Konsantrasyon, oyun, kalite, taktik, ...
Esasen Sivasspor maçı da bu durumun en son örneği oldu. Takım halinde kendi sahasında kapanıp hızlı çıkışlarla gol bulmayı amaçlayan Sivasspor, on dakika dayanabildi ev sahibi Galatasaray karşısında.
1-0'dan sonra oyunu ve tempoyu kontrol etmeyi sürdüren sarı- kırmızılılar, 2-0'ın verdiği iğreti rahatlıkla girdiler soyunma odasına.
İlk yarının sonunda bulduğu pozisyonla Galatasaray’a adeta uyarı veren Sivasspor, yaptığı değişikliklerle daha iyi başladığı ikinci yarının başlarında golü bulup umutlandı. Ancak burada farkını bir kez daha ortaya koydu sarı- kırmızılılar. Paniklemeden, soğukkanlı bir biçimde oyunlarını oynamaya devam ettiler, ağırlıklarını sahaya yansıttılar ve tabii kalitelerini konuşturdular. Nitekim Sivasspor’un bu golünden sonra golleri adeta seriye bağladı Galatasaray ve 6-1 gibi farklı bir skorla sahadan ayrılmayı bildi.
Değinilecek o kadar
Ve Göztepe yeniden Süper Lig’de... İzmir’in ve Türk futbolunun efsane kulübü Göztepe, iki yıl aradan sonra Süper Lig’e geri döndü.
Stanimir Stoilov’un gelişiyle birlikte çehre değiştirip şampiyonluk potasına giren Göz Göz’ün, Süper Lig biletini alabileceği kritik karşılaşmada rakibi güçlü Gençlerbirliği’ydi. Son altı maçında yenilgi yüzü görmeyen rakibi karşısında özellikle ilk yarıda çok etkili bir oyun sergiledi Göztepe. Sarı- kırmızılılar, karşı kalede kurdukları baskı sonucunda gole dönüşebilecek pozisyonlar bulsalar da bunları gole çeviremediler. Bunun en büyük nedeni de son vuruşlardaki hatalardı. Bu son vuruş ve son tercihlerdeki hatalar da büyük oranda maçın heyecanı ve bu heyecanın neden olduğu acelecilikten kaynaklanıyordu.
İkinci yarıda oyunu daha önde kabul etti Gençlerbirliği. Bu nedenle ilk yarıya göre daha çift taraflı bir futbol izledik ikinci devrede. Ama yine de oyun üstünlüğü tartışmasız bir şekilde
Henüz 28. saniyede Kerem Demirbay’ın kaptırdığı top sonucu gelişen Adana Demirspor atağında Muslera’nın kurtardığı Mendoza'nın gollük şutu, Galatasaray’ın nasıl zor bir deplasmanda olduğunun açık bir göstergesiydi.
Gerçekten de özellikle ilk yarıda çok zorlandı sarı- kırmızılılar. Cim Bom, Köhn ve Barış Alper Yılmaz’ın olduğu sol kanattan etkili hücumlar gerçekleştirse de bunları gole çeviremedi. Kaan Ayhan ve Hakim Ziyech’in bulunduğu sağ kanat ise ofansta da defansta da çok etkili olamadı.
Adana Demirspor’da ise Balotelli, takımının hücuma çıkışlarında orta sahada top dağıtma görevine soyunmuştu ve bunu da çok iyi yaptı İtalyan futbolcu. Fiziksel olarak Torreira’ya büyük bir üstünlük kuran Balotelli, attığı tek toplarla takımının etkili hücumlar gerçekleştirmesini sağladı.
Okan Buruk bu durum karşısında, fiziksel olarak Balotelli’ye rakip olabilecek Abdülkerim Bardakcı’yı orta sahada İtalyan futbolcuya ilk müdahaleyi yapmakla görevlendirdi. Bu birebir markaj kimi zaman
Galatasaray, istediği gibi bir başlangıç yapamadı Pendikspor maçına. Bunun en büyük nedeni, konuk takımın üçüncü bölgede uyguladığı birebir markajdı. Aynı uygulamayı orta sahada Torreira ve Kerem Demirbay’a da yaptı kırmızı- beyazlılar. Öte yandan hızlı çıkışlarla da gol bulma çabasındaydılar.
Kendi sahasından çıkmakta sorun yaşayan Galatasaray, rakip kalede de baskı kuramadı. Diğer kanattaki Barış Alper Yılmaz’ın gösterdiği çabanın aksine, geçen hafta oyuna dâhil olduktan sonra sergilediği etkili performans nedeniyle Okan Buruk’un Pendikspor karşısında ilk on birde görev verdiği Ziyech’in etkisiz kalması da işin tuzu biberi oldu. Ziyech’in geleneksel problemi bu. Sonradan girdiği maçlarda göz dolduruyor, ilk on bir başladığı karşılaşmalarda ise hayal kırıklığı yaratıyor.
34 dakika her şey Pendikspor’un istediği gibi gitti karşılaşmada. Derken Icardi geçti dümene! Baktı ki top gelmiyor, kendisi gitti orta sahaya ve onun kurduğu oyun neticesinde yine onun ayağından harika bir gol buldu Galatasaray. Bu gol
Son bir aydaki ikinci maçına, ligde yedi haftadır kaybetmeyen Alanyaspor karşında çıktı Galatasaray ve bu bir ayın hiç de iyi değerlendirilmediği özellikle ilk yarıda net olarak kendisini gösterdi.
İkinci ve üçüncü bölgede yapılan top kayıpları ve Davinson Sanchez’in yokluğunda bu topların tekrar kazanılamaması nedeniyle sürekli geri koşmak zorunda kalan Galatasaray’da fiziksel yetersizlik de kendisini açık bir şekilde hissettirdi. Koca kırk beş dakikada Galatasaray adına akılda kalan Mertens’in direğe takılan güzel vuruşu ve Nelsson’un kritik hamleleriydi. Geriye kalan koca bir hiç ve bu hiçliğin içerisinde kaybolan aktörlerdi. Şimdiye kadar Galatasaray’ı ayakta tutan ve maç kazandıran orta saha çöktü. Torreira geçmiş performansının çok uzağındayken Kerem Demirbay yaptığı top kayıplarıyla dikkat çekti. İlk kez forma giyen ve Okan Buruk’un kırk beş dakika sabredebildiği Aurier, ne defansif ne de ofansif anlamda etkili olabildi. Kerem Aktürkoğlu yine yokları oynadı. Oğuz Aydın karşısında zor anlar
Uzun zamandır içime hâkim olan umutsuzluk ve hüzünle izledim Şanlıurfa’da yaşananları... Ve yine aynı duygularla oturdum klavyenin başına...
Zorlanıyorum yazarken...
Esasen uzun zamandır zor geliyor yazmak...
Yorgunum... Çünkü ülke futbolu bu kadar saha dışına taşmışken, futbolumuzun geleceğine kapkara bir karamsarlık hâkimken ve üstelik en küçük bir ümit de gözükmüyorken bu kara bulutları dağıtmak adına, ısrarla ve inatla sahanın içinde kalmaya çalışmak yoruyor insanı...
Futbolumuzun geldiği nokta çok vahim! Kavga ve şiddet sarmış futbolumuzu... Ve futbolumuzu yönetenler başta olmak üzere bu oyunla ilgili neredeyse tüm paydaşların suçu var geldiğimiz bu süreçte!
Yaklaşık bir yıldır bir Süper Kupa maçını oynatamayacak ve 7 Nisan da dâhil olmak üzere hep kötü tarihleri seçecek kadar beceriden yoksun ve futbolu yönetemeyen bir federasyon, milyonları arkalarına aldıklarını iddia eden kulüp başkanlarının her gün dozajı artan kavgaları, ortamı daha da kızıştıran sözde yorumcular,