Şampiyonluktaki rakibi Fenerbahçe’nin Trabzonspor ile deplasmanda yapacağı zorlu maç öncesinde, ligin etkili takımlarından Kasımpaşa karşısında çok kritik bir geri dönüşe imza attı Galatasaray.
Kasımpaşa’nın Galatasaray’ın üçüncü ve ikinci bölgesindeki baskısı nedeniyle oyun kuramayan sarı- kırmızılılar, uzun oynamak zorunda kaldılar. En etkili olduğu bölge olan orta sahayı kaybeden, basit top kayıpları ve son tercihlerdeki hatalar gibi klasik defolarını sıkça sahaya yansıtan, Davinson Sanchez’in yokluğunda kaybettiği toplara erken ve önde müdahale yapamadığı için çok fazla geriye koşmak zorunda kalan Galatasaray’ın Muslera’nın yine uzun oynadığı bir top sonucunda Barış Alper Yılmaz’ın çabası ve Mertens’in harika vuruşu ile öne geçmesi, sarı- kırmızılılarca değeri bilinmesi gereken kritik bir eşikti. Fakat kötü oynadığı maçta bunun değerini bilemedi Galatasaray ve sonrasında maçın hikâyesinin üzerine yazılacağı Icardi’ye çarparak kendi ağlarına giden golle devreye 1-1
Şampiyonluk yarışında artık her bir puanın çok daha fazla önem taşıdığı son düzlükte stoper ve bir nebze de sağ bek handikabı ile çıktı Galatasaray, Çaykur Rizespor karşısına. Davinson Sanchez ve Abdülkerim Bardakcı’nın yokluğunda stoperde Nelsson’un partneri olarak Berkan Kutlu’yu oynatan Okan Buruk, olası stoper adaylarından Kaan Ayhan’ı sağ bekte görevlendirdi.
Gerek bu handikap gerekse de forvet bölgesindeki oyuncuların formsuzluğu nedeniyle Rizespor mücadelesine çekinerek çıkan sarı- kırmızılılar, farklı bir galibiyetle sahadan ayrıldılar. Elbette bunda konuk takımın açık bir oyunu tercih etmesinin de etkisi oldu.
Gerek tribündeki gerekse de ekran başındaki futbolseverlerin tam bir gol resitali izlediklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Galatasaray’ın penaltı dışındaki diğer beş golü birbirinden güzeldi. Hele Kerem Demirbay’ın golleri, sanat eseri kıvamında şaheserlerdi. Özellikle de ilk golü. Çaykur Rizespor’un ilk golü de çalışılmış, çok güzel bir goldü.
Muslera’nın 400. Süper Lig
Kronometre henüz daha 01.29’u gösterirken Al-Musrati'nin kendi kalesine attığı ve Beşiktaş - Galatasaray derbileri tarihindeki en erken gol olma özelliğini taşıyan golle derbiye adeta 1-0 önde başladı Galatasaray.
Maç öncesindeki pek çok planı, senaryoyu soyunma odasına gömen bu golün ardından seyirci avantajına rağmen Galatasaray’ı rahatsız edemedi Beşiktaş. İki defansif orta saha Al-Musrati ve Amartey, sarı- kırmızılı orta saha karşısında çok etkisiz kaldı ve çok top kaybetti.
Esasen siyah- beyazlılar, sağda Rashica ve ortada da Muçi üzerinden rakip kaleye gitmeye çalıştılar. Nitekim bu iki oyuncu, Necip Uysal’la birlikte Beşiktaş’ın en iyileriydi.
Diğer maçların aksine Cenk Tosun’u santrafor, Semih’i de sol açıkta görevlendiren Santos, iki oyuncudan da beklediği verimi alamadı. Derbiye 1-0 yenik başlayan Santos’un 60 dakika iki defansif orta saha ile oynaması doğru değildi. Nitekim 60. dakikada Ghezzal’ın oyuna girmesinden sonra Beşiktaş hücumda ivme kazandı. Portekizli teknik adamın, derbide Beşiktaş’ın en iyi oyuncusu
Bu sezon Süper Lig’e erken havlu atan Beşiktaş’ın en büyük hedefi ve umudu olan Türkiye Kupası’ndaki rakibi, önceliği ligde kalmak olan Konyaspor’du. Nitekim yeşil- beyazlılar, Hatayspor maçına göre daha farklı bir on bir ile çıktılar sahaya.
Beşiktaş, bu durumdaki rakibi karşısında belki de Santos geldiğinden beri en iyi oyun başlangıcını yaptı. Fakat rakip sahaya yıkılan bu oyun, pozisyon doğurmadı. Bunun en büyük nedeni, mesafe tanımadan şut çeken ve takım halinde kapanan Konyaspor kilidini açabilecek Muçi’nin Santos tarafından sol kanada hapsedilmesiydi. Nitekim 32’de duran toptan aldığı pasla kendisini ortada bulan Arnavut futbolcunun çektiği sert şutun kaleciden sekmesi sonucunda gole ulaştı Beşiktaş. İkinci yarıda yine Muçi’nin kendi sahasından alıp rakip kaleye kadar sürdüğü topun sonucunda oluşan kornerde Cenk Tosun’un attığı gol de skoru belirledi.
Fernando Santos, 4-1-4-1 oyun düzeninde orta sahada Al-Musrati'nin önünde Salih Uçan ve Gedson Fernandes’i görevlendirmiş ve Muçi’yi
Perşembe gecesi Prag’da derin bir travma yaşayan Galatasaray, Antalyaspor karşısında bu travmanın etkilerini ciddi bir biçimde hissetti. Tıpta “ Travma Sonrası Stres Bozukluğu ” olarak adlandırılan olayın sahaya yansımış biçimini izledi futbolseverler.
Gerçekten de şampiyonluk yarışındaki kritik Antalyaspor mücadelesinde, özellikle de ilk yarıda etkili bir görüntü sergileyemedi Galatasaray. Bunun temel nedenleri olarak Prag’da yaşanan ağır travmanın getirdiği mental ve bunun tetiklediği fiziksel yorgunluk, ikinci ve üçüncü bölgede kaybedilen toplar, Tete ve Vinicius’un etkisiz oyunları ile bununla alakalı olarak maçtan yedi saat önce açıklanan ceza nedeniyle sahada yer alamayan Icardi’nin yokluğunda hücum bölgesinin pusulasız gemiye dönmesi sayılabilir. Tabii rakip Antalyaspor’un başarılı performansını da göz ardı etmemek gerekir. Kırmızı- beyazlılar, kompakt ve temaslı oyunla Galatasaray karşısında etkili oldular. Özellikle kendi sağ kanatlarını çok etkili kullandılar. Elbette bunda, Kerem Aktürkoğlu’nun
Benzer sorunları yaşayan, benzer durumdaki iki takımın hazin mücadelesine sahne oldu Alsancak Mustafa Denizli Stadı’nın çimleri. Bir yanda 44 yıl aradan sonra Süper Lig’e çıkıp bu şansı iyi değerlendiremeyen ve yaşadığı derin sorunlar nedeniyle bir alt lige doğru hızlı bir şekilde yol alan Giresunspor, diğer yanda 110 yıllık koca çınar Büyük Altay. Siyah- beyazlılar da 19 yıl aradan sonra yükseldikleri Süper Lig’de sadece bir sezon kalabildiler ve o dönemden süregelen sorunlar nedeniyle çok ciddi bir şekilde 2. Lig’e düşme tehlikesi yaşıyorlar. Bu iki önemli camianın içinde bulundukları durum, insanı gerçekten çok üzüyor.
Hüzün kokan bu mücadeleden ev sahibi Altay galip ayrıldı. Siyah- beyazlıları galibiyete taşıyan gol, 42 yaşındaki Murat Uluç’tan geldi.
Bu maçı teknik, taktik açıdan değerlendirmek ne kadar doğru olur, tartışılır. İki takım, ellerinde kalan oyuncularla sahada ter döktüler. Altaylı futbolcular koştular, mücadele ettiler ve kendilerinden daha kötü durumda bulunan
Hücumda ve savunmada agresif, temaslı oynayıp alanları kapatarak Galatasaray’ın oyun kurmasına izin vermeyip uzun oynamaya yönelten ve ikinci toplara genellikle hâkim olan Sparta Prag karşısında maça istedikleri gibi başlayamadı sarı- kırmızılılar.
Fakat futbol öyle ilginç bir oyun ki, karşılaşmaya kötü başlayan Kerem Demirbay’ın güzel golü, Galatasaray’ın bu sekanstan 1-0'lık üstünlük ile çıkmasını sağladı.
1-0 sonrasında daha iyi bir Galatasaray vardı sahada. Fakat ikinci devrenin başında gelen Sparta Prag golü, sarı- kırmızılıların mental ve bunun sonucunda da oyun anlamında düşüş yaşamalarına neden oldu.
Rakibin çıkarken kaptırdığı top sonucunda gelen ikinci golün Galatasaray’ı rahatlatmasını beklerken klasik gol sonrası “ rehavet ”, sarı- kırmızılıların on kişi kalmalarına neden oldu. Zaten çok kısa bir süre sonra da konuk takım yeniden beraberliği yakaladı.
Düşündüğünün tam tersi bir senaryo ile karşı karşıya kalan Galatasaray, yine de yılmadı. Geride eksik kaldığında da Muslera çıktı sahneye ve
Bazı teknik direktörlerin özelliğidir, yeni transfer edilen oyuncuyu hemen ilk maçta oynatmazlar. Stanimir Stoilov da ya bu nedenle ya da tam olarak hazır görmediğinden Bandırmaspor karşısında yeni transfer Rômulo’yu kulübede başlattı ve santrafor ikilisi olarak Kubilay Kanatsızkuş ile Lundqvist’e ilk on birde yer verdi.
Kubilay Kanatsızkuş, zaten yapabilecekleri sınırlı olan bir oyuncu. Bunun dışında Tarkan Serbest, Doğan Erdoğan ve Mame Diouf gibi oyunculardan da yoksun olan Göztepe, ilk yarıda istediklerini çok da sahaya yansıtamadı. Esasen bu durum, ev sahibi Bandırmaspor için de geçerliydi. Maçın, ligin yukarısı için taşıdığı önemin de etkisiyle ilk yarının büyük bölümü kontrollü oyunla geçti. Yine de Göztepe rakip kalede tehlike yaratmayı başardı. Yalçın Kayan’ın direkten dönen şutu ve onun hemen öncesinde kalecinin ellerinde eriyen top, Göz Göz’ün ilk yarıda gole yaklaştığı pozisyonlardı.
İkinci yarı da ilk devrenin kopyası gibi başlayıp devam ederken Stoilov’un hamleleri geldi. 63’te