Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Belki daha önce düşünmediniz ama Kadınlar Günü’ne bir de beslenme ve küresel amaçlar açısından bakmanızı istedim. İyi beslenme ve cinsiyet eşitliği karşılıklı olarak birbirini besler ve güçlendirir. Peki nasıl?



Beslenmenin iyileştirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kritik öneme sahiptir; aynı şekilde toplumsal cinsiyet eşitliğinin iyileştirilmesi de beslenmenin iyileşmesine yol açar. Çünkü iyi beslenmeye erişimi olan kızlar daha iyi öğrenebilirler. Eğitime erişimi olan iyi beslenmiş kızlar, yaşamları boyunca daha fazla öğrenir ve daha fazla kazanırlar. İlk elden bilgilerini paylaşırlar, toplu olarak mevcut beslenme engellerini tartışabilirler.

Kadının iyi beslenmesi toplumsal cinsiyet eşitliğini besler


Kötü beslenme, hastalıklar açısından en büyük risk faktörüdür. Kadınlar erkeklere göre daha fazla yetersiz beslenme riski altındadır; malnütrisyon oranı kadınlarda daha yüksektir. Bunun yanı sıra erkeklere oranla daha fazla kız çocuğu yetersiz beslenmeden ölmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde beş yaşın altındaki yaklaşık beş milyon çocuk her yıl yetersiz beslenmeyle ilgili nedenlerden ölmektedir. Çoğunlukla temel gıdalara bağımlılık, diyet çeşitliliğinin eksikliği, yetersiz beslenme bilgisi ölümlere sebep oluyor. Kadının beslenme bilgi ve becerisinin artması gerekiyor.

Erkekler ve kadınlar arasındaki sosyal ve ekonomik eşitsizlikler, beslenme imkânlarına da yansıyor. Gelişmekte olan ülkelerdeki birçok kadın, aileleri tarafından yenen yiyeceklerin çoğunu yetiştiriyor, satın alıp hazırlıyor, ancak beslenme hakkındaki bilgilere sınırlı erişimleri oluyor. Birçok toplumda, yemek servisi yapılırken hâlâ erkeklere ve evdeki erkek çocuklara öncelik veriliyor. Bu durum kadınlarda ve kızlarda yetersiz beslenmeye katkıda bulunabiliyor.

Yetersiz beslenme anemiye neden olabilir

Kadınlar erkeklerden daha fazla diyet demirine ihtiyaç duyarlar. Bunun yanı sıra kadınların hamile ve emzirme döneminde de normalden daha fazla protein gereksinimi vardır. Demir eksikliği anemisi, en yaygın yetersiz beslenme biçimlerinden biridir ve dünyadaki anemilerin yaklaşık yüzde 30’dan fazlasını oluşturur.

Dünya genelinde yaklaşık 1,6 milyar insan, demir eksikliği anemisinden muzdariptir. Türkiye’de kadınlar arasında anemi görülme oranı yüzde 27,8 olup, bunların yüzde 56’sında demir eksikliği anemisi vardır.

Neden kadınlarda daha çok görülür?

Kadınlar aylık adet döngülerinden dolayı kronik kan kaybı yaşarlar. Bu kan kaybı uygun bir beslenme programı ile desteklenmezse ve kaybedilen demir yerine konmazsa bu durum, kronik anemiye yol açabilir. Ayrıca doğum kontrolü veya diğer sağlık sorunları için kullanılabilen bazı ilaçlar, rahim içi cihazlar da aşırı kanamaya neden olarak, kadınlarda kronik anemiye neden olabilen etmenlerdendir.

Kadınlar ayrıca ergenlik, hamilelik, emzirme ve menopoz gibi yaşamın farklı aşamalarında vücutta hormonal değişiklikler yaşarlar. Tüm bu aşamalarda önemli iki mineral olan demir ve kalsiyuma olan ihtiyaç artar. Artan bu ihtiyaç yeterli beslenmeyle yerine konmazsa, kronik demir yetersizliği anemisi ve osteoporoz gibi kemik yoğunluğu ile ilgili sağlık problemleri ortaya çıkabilir.

Proje iş birlikçisi olduğum Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) çalışmalarının da merkezinde cinsiyet eşitliği ve kırsal kadınların güçlendirilmesi var. Kırsal kesimdeki kadınlar kaynaklara, hizmetlere ve fırsatlara eriştiklerinde yetersiz beslenme ve kırsal yoksulluğa karşı koruyucu tedbir alabiliyorlar. Kırsalda cinsiyet eşitliğinin artırılması yoksulluk ve açlıkla mücadele için önemli bir araçtır. FAO raporlarına göre; gelişmekte olan ülkelerin ilk karşılaştırmalı çalışmalarından birinde, 1970 ve 1995 yılları arasında, açlıktaki azalmanın yüzde 43’ünün kadın eğitimindeki ilerlemeyle ilgili olabileceği bildiriliyor. O zamandan bu yana, araştırmalar cinsiyet eşitsizlikleri ile açlık arasındaki güçlü korelasyonu göstermeye devam etmiştir ve çeşitli çalışmalar, kadınların eğitimi ile çocukların boy, kilo ve bağışıklık gibi sağlık sonuçları arasındaki pozitif ilişkiyi doğrulamıştır. 

Kadınların yaşam süresi  erkekten uzun ve biyolojik  olarak daha güçlü

Haberin Devamı

2015 yılında Sosyoloji Araştırmaları dergisinde yayınlanmış bir tez (D. Sezgin) çalışmasına göre, kadınların erkeklerden daha uzun yaşam süresine sahip olması, bu yaşamın sağlık açısından niteliğinin de önem kazanmasına neden oluyor. Toplumsal cinsiyet bağlamında daha zayıf cinsiyet olarak değerlendirilen kadınların, bütün yaşlarda erkeklerden biyolojik olarak daha güçlü olduğu görülüyor. Tüm toplumlarda, erkek fetüs daha fazla spontan düşük ve ölü doğumla karşılaşırken, erişkin dönemde ise kadınlar menopoz dönemine kadar biyolojik bir avantaja sahipler.

Cinsiyet eşitliği ve beslenme bakış açısı ile ilgili sizlerin de bilgi ve katkılarınızı benimle paylaşmanızdan çok mutlu olurum; bu konuda e-posta adresim ve sosyal medya hesaplarımı her zaman kullanabilirsiniz.