ArkeolojiTroya için hukukî mücadele

Troya için hukukî mücadele

23.05.2022 - 11:54 | Son Güncellenme:

Schliemann’ın Troya’da bulduğu eserleri yurt dışına kaçırmasının ardından Osmanlı Devleti’nin başlattığı hukuki ve diplomatik süreç, Osmanlı’da eski eserlerin yeniden evine dönebilmesi için yürütülen ilk mücadeleydi.

Troya için hukukî mücadele

Dr. Av. Muhammed Hardalaç

Haberin Devamı

Doğal ve kültürel mirası koruma anlayışı geçmişteki olayları, anıları hatırlamak ve hatırlatmak isteğiyle başlamıştır. Kültür ve tabiat varlıklarının korunması isteği “dünya mirası” kavramının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bunun sonucunda zaman içerisinde ulusal ve uluslararası yasal düzenlemeler oluşturulmuştur. Ülkemizde doğal ve kültürel varlıkların korunmasına yönelik ilk çabalar Osmanlı Dönemi’ndedir. Osmanlı Devleti’nin varlığını sürdürdüğü yerlerde kültürel miras kalıntılarının fazla olması özellikle Avrupalı arkeologların, sanata ve tarihe düşkün kişilerin dikkatini çekmiştir. Devamında da eski eser kaçakçılığı yaygınlaşmaya başlamıştır.

Osmanlı’daki düzenlemeler

Osmanlı’da Tanzimat Dönemi’ndeki reform çabaları sırasında eski eserlerin korunması anlayışı da oluşmaya başlamıştır. Bunun sonucunda Âsâr-ı Atîka Nizamnâmeleri (Eski Eserler Tüzükleri) hazırlanmıştır. Taşınır eserler üzerinde yapılan bu yasal düzenlemeler ile tarihi eser kaçakçılığının önüne geçilmesi hedeflense de pek başarılı olunamamıştır. Ülkemizden kaçırılan eserler arasında dünyada en bilineni şüphesiz Troya Hazineleri’dir. Bunun nedeni ise sadece eserlerin kaçırılması olmayıp ülkemizde eski eserlerin yeniden evine dönebilmesi için ilk hukuki ve diplomatik sürecin yürütülmüş olmasıdır.

Haberin Devamı

Schliemann’ın kazıları

Bu hukuki mücadeleye sebep olan olayı özetleyecek olursak; M.Ö. 3000 yılına kadar uzanan tarihi geçmişi ile nerede olduğu tartışılan mitolojik Troya kentinin bulunup bulunamayacağı hep merak konusu olmuştur. Almanya doğumlu Heinrich Schliemann da yaptığı araştırmalar neticesinde Troya’nın Çanakkale’de yer alan Hisarlık Tepe’de olduğu sonucuna ulaşmıştır. Schliemann, Osmanlı Devleti’nin izni ile Troya Kenti’ni bulmak amacıyla 1871’de ilk resmi kazılarına başlamıştır. Schliemann, 1869 Âsâr-ı Atîka Nizamnâmesi çerçevesinde “...eski eser çıkarsa yarısı Müze-i Hümâyun için alınıp yarısı ise kendisine terk kılınmak...” maddesi kapsamında eserlerin yarısına sahip olabilse de Nizamnâme’nin 2. Maddesi’nde yer alan “Devletçe sakınca görülmeyip de kendilerine izin verilenler, araştıracakları ve çıkaracakları eserleri başka devletlere nakledemeyip dâhilde istediklerine, talep olunur ise hükümete satmaya izinli olacaklardır” düzenlemesinden dolayı da bunları yurt dışına çıkarma hakkına sahip değildi. 1872 yılından itibaren Schliemann’ın kazı sonucunda ulaştığı Troya Hazineleri’ni hukuk dışı yollarla kaçırdığının öğrenilmesinden sonra Osmanlı yönetimi, Atina’ya götürülen eserlere ilişkin öncelikle soruşturma başlatmış ve devamında Schliemann’a karşı Atina’da dava açmıştır. 1874’te başlayan dava sürecini ilk aşamada kaybeden Osmanlı Devleti, üst dereceli mahkeme olan Yunan Temyiz Mahkemesi’ne başvurmuştur. Yunan Temyiz Mahkemesi, ilk kararı Haziran 1874’te bozarak eserlerin iadesine hükmetmiştir. Ancak eserler bulunamamıştır. Bu sebeple Schliemann’a karşı değeri 1 milyon Frank olan tazminat davası açılmıştır. Ancak Yunanistan’daki mahkeme tazminat bedeli olarak sadece 10 bin Frank’a hükmetmiştir. Schliemann ve Osmanlı Devleti arasında bir sulh anlaşması yapılmıştır. Davanın, Schliemann’ın tazminat bedeli ve dava masrafı olarak Osmanlı Devleti’ne 50 bin frank ödeyerek sonuçlanması üzüntüyle karşılanmıştır. Âsâr-ı Atîka Nizamnâmeleri, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde çıkarılan, günümüz Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu karşılığında kullanılan nizamnâmeleri ifade etmektedir. Schliemann olayından sonra düzenlemelere gidilmiş ve 1869, 1874, 1884 ve 1906 yıllarında dört ayrı Âsâr-ı Atîka Nizamnâmesi çıkarılmıştır.

KEŞFETYENİ
Görenler babasının kopyası diyor! İşte Can'ın son hali
Görenler babasının kopyası diyor! İşte Can'ın son hali

Cadde | 01.05.2025 - 09:28

Mehmet Aslantuğ’un oğlu Can Aslantuğ babasının boyunu geçti. Son halini görenler babasının gençliği diyor..

Yazarlar