Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cine5 yakalamış. Halil Ergün bir mekândan çıkıyor. O sırada muhabirler etrafını sarıyor, artık çok ünlü, Türkiye'nin en çok izlenen dizisinin başrol oyuncularından biri. Bugüne kadar çektiği filmler bir kenara, bu dizi bir kenara.
Neyse, çıkışta sıradan bir muhabbet oluyor ve sonra Ergün cipine biniyor. Verilen bilgiye göre (yani haber metninde) dizinin bazı çalışanları saldırıya geçiyor. Görüntüde bir arbede var. O sırada baktım Halil Ergün, bir süre bu itiş kakışı seyrediyor. Sonra arabadan iniyor; "Nedir derdiniz?" diye muhabirlere doğru yöneliyor. Cine5 muhabiri hepsini çekmiş, dayak yemesine rağmen. Şimdi kanal saldırganlar hakkında dava açıyor. 

Kenan Doğulu söyledi mi?
Fox'un "Bizden Kaçmaz" ekibi bir ayrıntıyı cımbızlayıp çekmiş. Kenan Doğulu'nun katıldığı “Beyaz Show”dan... Muhabbetleri açıkçası pek keyifli geçti denemez. Beyaz’ın, "Tuğla gibi adamsın" gibi esprileri Doğulu'nun keyfini kaçırdı. Şimdi bir laf etse, karizma durumu var. Ama bir ara kulise döndü, o sırada yaka mikrofonu açıktı. Beyaz, diğer konuklarıyla ilgilenirken arkadan çok derinden "Saçma program oldu yani" sözleri duyudu. Sonra bir şey olmamış gibi yine geldi ve programa devam etti şarkıcı.
Bu arada bizim de gözümüzden kaçmadı; programda bu haberin jeneriği defalarca döndü. Nedense bu sözlerin arasına bazı noktalar konmuştu. Hani ağır sözler söyledi havası vermek için! Dediği de buymuş yani! 

Doğan Koloğlu
Evet babam. "Galatasaraylı Doğan Koloğlu" kitabı çıktı. Bir Akşam Gazetesi vardı. Çetin Altan'dan, Rahmi Turan'a oradan rahmetli İslam Çupi'ye giden geniş bir yelpazede, hem magazini, hem de siyaseti hem de sporu ile bir efsane gazeteydi. Oraya giderdim, kurşun kokusunu ve spor servisinde ortada sıçan olmayı orada yaşadım.
Şimdi büyük binalarda sigara yasakları ile reklam ve pazarlamanın hegemonyasında yeni bir gazetecilik var. Her yeni doğru mu?
Gazetecilikte parlayan her isim bir imtihandan geçer. Kafadan atmıyorum. Sağmalcılar Cezaevi’nde yatarken kendilerine (Çetin Altan, babam, Osman Arolat yatıyorlardı) Amerikan Konsolosluğu'ndan bir ziyaret olmuş.
Babam; "Bana garip geldi 'Sizi hapiste görmek istemiyoruz' dediler. Ama bir de kitaplar getirmişlerdi" diye anlatırdı. İşte imtihan zamanlarından biriymiş. İçeride yatan biri için "elinden tutayım, bana gel" demenin ne kadar cazip olduğunu anlamamak mümkün değil. Orada mesaj verilmiş ve karşılığı alınmış; “hayır”.
Babam hem saygı gören, ama hem de çok kıskanılan bir gazeteci oldu.